Osmanlıda ilk olarak Tahtakale'de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanışmış. Günün her saa
Osmanlıda ilk olarak Tahtakale'de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanışmış. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehane- ler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına dam- gasını vurmuş. Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlanmış. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan son- ra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek sure- tiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle, süslü fincanlarda ikram ediliyormuş. Kısa sürede gerek İstanbul'a yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupa'yı oradan da tüm dün- yayı sarmış. Zaman içinde Avrupa mutfağına giren ve yepyeni hazırlama metodu ile hazırlanan kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek "Türk kahvesi" adını almış. Günün ilk yemeğine "kahvaltı" denme- sinin sebebi, sabahları kahve öncesi yenen yemek olmasındandır. Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır basmaktadır? A) Betimleme B) Kişileştirme C)Tanımlama Açıklama E) Örnekleme