Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

Perşembe sabahı Cemal'le birlikte Ayşe'yi vapurdan almaya gittik. Rıhtım kıyamet gibi kalabalık, hálå sokak- ların coşkuyla karı

Perşembe sabahı Cemal'le birlikte Ayşe'yi vapurdan
almaya gittik. Rıhtım kıyamet gibi kalabalık, hálå sokak-
ların coşkuyla karışık somurtkan ve isyankâr havası var.
Kalabalığın arasında İhsan uzaktan gözüme ilişti. Bizi
görmemiş gibi uzakta duruyordu. Fak

Perşembe sabahı Cemal'le birlikte Ayşe'yi vapurdan almaya gittik. Rıhtım kıyamet gibi kalabalık, hálå sokak- ların coşkuyla karışık somurtkan ve isyankâr havası var. Kalabalığın arasında İhsan uzaktan gözüme ilişti. Bizi görmemiş gibi uzakta duruyordu. Fakat biliyordum ki bizimle birlikte olmak için oradadır. Ben vapura çıkmadım. Rıhtıma dayandım; şapkalı pa- likaryaların¹ kahkahalarını, alaylarını içimde katılaşan bir şeyle seyrederek bekledim. Araba bulmak belki mümkün olmayacaktı. Zavallı Ayşe'yi İstanbul Türk kadınlarının; Ermeni, Rum kondüktörler, Ermeni, Rum, İngiliz polisleri ve hafi- yeleriyle işkence edildiği bu tramvaya nasıl bindirecektik? "İşte Ayşe, Peyami, nerelere daldın yine?" Cemal'in yanında kolu bir bağ içinde simsiyah örtü- lü bir kadın. İçimden, "İzmir geliyor," dedim. Sonra uzattığı büyük uzunca bir beyaz eli sıktım. Yüzünü kaldırdı. Sükûn içinde aramızda yürüdü. Koyu- laşmış yeşil, esmer gözleri etrafındaki siyah kirpikleri yas- lı İzmir'in zeytinliklerini örten yas örtüsü gibiydi. Acılı derin yüzünde ne yaş ne de telaş vardı. Öyle karanlık ve derin bir şeydi ki... Yanından ince kaşları altında o siyah kirpik çerçevesine ve biraz uzunca burnuna bakıyordum. Kendini getiren vapura başını çevirip bakarken yüzünün gözlerinden de dikkate değer olan parçasını, Oscar Wilde'ın dediği gibi "fildişi saplı bir bıçakla açılmış bir kızıl nar" gibi dudaklarını gördüm. Büyük, biçimli, kırmı- zı dudaklarının ve arasındaki sedef gibi sağlam beyaz diş- lerinin sonsuz bir gücü, zenginliği vardı. Köprü'nün ba- şında arkamdan bir el, kalabalığın arasına nasıl çekilmiş olduğuna hayret ettiğim bir araba önünde beni durdurdu. 1. Kabadayı Rum delikanlısı. (Y.N.) 35