|- r. 1- 7 0 19. yüzyılla birlikte Avrupa'da anatomi, fizyoloji, nöroloji, kim- ya gibi alanlarda bilimsel gelişmeler hızlanmış

|- r. 1- 7 0 19. yüzyılla birlikte Avrupa'da anatomi, fizyoloji, nöroloji, kim- ya gibi alanlarda bilimsel gelişmeler hızlanmış ve bu geliş- meler sonucunda ruhsal hastalıkların, beyin işlevlerindeki bozukluklardan kaynaklanabileceği görüşü geçerlik kazan- mıştı. Ne var ki çeşitli klinik muayenelere ve araştırmalara karşın hastaların yarısından çoğunda organik bir patoloji sap- tayıp ruhsal hastalığı bu nedene bağlamak mümkün olmu- yordu. Bu şaşırtıcı sonucu bazı araştırmacılar o günün labo- ratuvar tekniklerinin yetersiz kalmasına bağlıyor ve beyinde kesinlikle var olan bozukluğu ortaya çıkaracak araçların he- nüz geliştirilemediğinden söz ediyorlardı. Bazıları ise sonuç- lardaki flulukları geleneksel birikimle açıklamaya çalışıyor, kimi tutum ve davranış bozukluklarının nedenlerini henüz ni- teliği bilinemeyen ve dolayısıyla çaresi de olmayan genetik bozukluklarla ilişkilendiriyordu. 20. yüzyılın başlarına gelin- diğinde ise psikanaliz, beyin patolojisinin davranış bozukluk- larının tek nedeni olduğu görüşüne kökten karşı çıkan dev- rimci bir düşünce olarak belirmeye başladı. Bazı ruhsal bo- zuklukların organik kökenli değil, psikolojik temelli oluştuğu görüşünü savunan psikanaliz kuramına göre günlük yaşam- da olağan nitelikteki bazı engellemeler ve çatışmalar bazen kişiye aşılamaz görünmekte ve böyle bir kişi, içinde bulun- duğu durumlara uyum sağlama çabalarında sağlıksız yolla- ra başvurabilmekteydi. 7. Bu parçadaki altı çizili sözcüğü anlamca karşılayabile- cek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? Ad A) Gerilim filmlerinde, her ne kadar, korku ögesinin temeli- ni içeriğin ya da güçlü ses efektlerinin oluşturduğu sanıl- sa da başat unsur, metnin dokusuna sindirilen ve asla kestirilemeyen belirsizliktir. B) Bireylerin kendileriyle ve çevreleriyle tutarsızlık üzerine kurdukları pamuk ipliğine bağlı ilişkiler yumağı, özellikle I. Dünya Savaşı sonrasında postmodern romancılığı bes- leyen öncül konular olmuştur. C) Batılı yaşam tarzını benimseyen ama mana köklerinden de bütün bütün uzaklaşamayan bireylerin çelişkilerini ve çatışmalarını en çarpıcı biçimiyle Peyami Safa'nın yapıt- larında görmek mümkündür. D) Bağdatlı Ruhi'nin kaosa ve toplumsal düzensizliklere tep- ki olarak kaleme aldığı eserleri; divan şiirinin, bireyin iç dünyasına dönük, sosyal hayattan uzak olduğu iddiasıy- la taban tabana zit bir durum arz etmektedir. EY Anlaşılamamanın ya da yanlış anlaşılma endişesinin, in- sanlar üzerindeki derin etkilerine odaklanan Yusuf Atıl- gan, acı biten hikâyeleri ile bir dönem melankoliyi tetik- lemek ve domine etmek şeklinde yoruma açık bir suçla- mayı göğüslemek zorunda kalmıştır.