Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

reken insanlar bizdik. Bizde umutsuzluk filan yoktu, ço- cuk gibi yepyeni, taptaze ruhlarımızla uygar dünyanın bu düşüncesini dü

reken insanlar bizdik. Bizde umutsuzluk filan yoktu, ço-
cuk gibi yepyeni, taptaze ruhlarımızla uygar dünyanın
bu düşüncesini düzeltmeye karar vermiştik. Zalim olma-
dığımızı, söylenen şeylerin yalan olduğunu ispat eder et-
mez, Avrupa hakkımızı teslim ede

reken insanlar bizdik. Bizde umutsuzluk filan yoktu, ço- cuk gibi yepyeni, taptaze ruhlarımızla uygar dünyanın bu düşüncesini düzeltmeye karar vermiştik. Zalim olma- dığımızı, söylenen şeylerin yalan olduğunu ispat eder et- mez, Avrupa hakkımızı teslim edecekti. Hem hakkımızı teslim edecekti hem hakkımızı alçakgönüllü ve kabul edilebilir bir biçime sokmuştuk. Gazeteler, broşürler, ma- kaleler yayımlayacak, çevirip Avrupa'ya gönderecektik, sonra Türk gençliği bunu İstanbul'a giren yabancılara an- latacaktı. Her genç, yabancı muhabirlerini arıyor, her ka- dın kocasının, kardeşinin davet ettiği yabancılara bu ger- çekleri anlatıyor. İstanbul birbirine karşıt düşman unsur- larıyla hep bunu yapıyordu. Şişli'de bu propagandaları yapan salonların başında annemin salonu yaşlı başlı ve saygıdeğer bir hanım olması salonunu bu iş- ler için uygun bir hale sokuyordu. ardı. Onun Bütün Darülfünun gençleri, birçok subay, bütün Türk Ocağı bununla meşgul. İhsan, Cemal, ben hep bu işteyiz. Benim Hariciye'deki konumumdan yararlanılıyor. Bana iyi yabancı dil bildiğim için bir tür seçkin insan diye bakıyorlar. Kimse hepimizin ne kadar çocuk ve gülünç olduğumuzun farkında değil. Fırsatlı fırsatsız zehirlerini akıtan basın bu noktada birleşmiş. Yalnız içimizde, ırkça Türk olmadığını Mütareke'den sonra gelen bir tür esinle anlayanlar bu işe katılmıyorlar, onlar Ermeni ve Rum kar- deşleriyle birlikte... Onlar da başka bir propaganda oyu- nunda... Her evde, her toplantıda bundan söz ediliyor. Bu günlerde dikkatle bakınca görüyorum ki bunları başkaları için değil, kendimiz için yaptık. Kendi içimiz- den kaynadık. Yoksa Fransızca, İngilizce yayınlar; değil Avrupa'da, İstanbul'da bile bizden yana olursa yayımla- 1. Üniversite. (Y.N.) 28