Renksiz, sessiz ve serin kuşluk vakti. Yatağın ilıklığı, belirsiz duygular, düşünceden kaçış. Dalmışım. -Yahu... -Ne var? -Geldi
Renksiz, sessiz ve serin kuşluk vakti. Yatağın ilıklığı, belirsiz duygular, düşünceden kaçış. Dalmışım. -Yahu... -Ne var? -Geldi.. -lyi ya işte.. Fakat mesele bu değildi. Karım beni kayıtsız buluyor ve üzülüyordu: -Bir şey söylemeyecek misin; bu üçüncü oluyor...Ha yahu: Ne yapacağız? Bilir miyim ben. Fakat ona: -Yarın bir şeyler yaparım, diyorum. Hangi yarın?..Gökyüzü tatlı maviliğini bulmuştu bile. Gün, katılmağa mecbur olduğumuz gün, başlıyordu. Karım haklı. Bunun üzerinde durmak lâzım. Oğlum yatağına daha yeni giriyordu. Ona, bu yaptığının ümitsiz bir isyan olduğunu anlatmalıydım. Yataktan, birdenbire firladım. Karım telaşlandı: -Fazla sert davranma. Ne de olsa artık... Devam edemedi. Ona baktım. Gözlerindeki mana allak bullak. Ah benim saz benizli, kır saçlı bebeğim. Çıkarken, omuzlarıma hırkamı koydu.