Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

rılan kısmına işaretleyiniz. 2. Edebiyatla bilim arasında çeşitli düzeylerde ilişki söz ko- nusudur. Bu ilişkinin temel nedenler

rılan kısmına işaretleyiniz.
2. Edebiyatla bilim arasında çeşitli düzeylerde ilişki söz ko-
nusudur. Bu ilişkinin temel nedenleri, edebiyatın insana ait
hiçbir şeye kayıtsız kalmaması ve dilin hem edebiyatın hem
de bilimin ortak ögesi olmasıdır. Edebî bir

rılan kısmına işaretleyiniz. 2. Edebiyatla bilim arasında çeşitli düzeylerde ilişki söz ko- nusudur. Bu ilişkinin temel nedenleri, edebiyatın insana ait hiçbir şeye kayıtsız kalmaması ve dilin hem edebiyatın hem de bilimin ortak ögesi olmasıdır. Edebî bir metinde yazar, te- mel konusu olan insanı anlatırken psikoloji, sosyoloji, tarih, coğrafya gibi sosyal bilimlerden yararlandığı gibi deneysel bilimlerden de yararlanabilir. Buna göre aşağıda verilen edebî metinlerin hangisinde farklı bir bilimden yararlanılmıştır? A) Kendi kendime, yatağımda uzun zaman düşündüm. "Hayri İrdal, dedim, çok şey gördün geçirdin. Yaşın an- cak altmış olduğu hâlde birkaç insanın ömrünü birden yaşadın. Sefaletin, bir köşeye atılmış olmanın her türlü acısını tattın. İkbalin merdivenlerinden çevik çıktın. Hiç- bir zaman ve hiçbir kuvvetin halledemeyeceği mesele- lerin halloldu. Bütün bunlar hep onun, Halit Ayarcı'nın sayesinde oldu." B) İçte çırpınan küçük kız yüreği: Onu tanımıyorum, hayır ta- niyorum onu. Şimdi kaç yaşında, nerede bilemiyorum ama tanıyorum! Bana yanıldığımı söylemeyin öğretmenim, ya- nılmış olmak istemiyorum. Tenimden içeri, hiçbir yanımı dağıtıp yırtmadan sızabilecek kimse o, bilmelisiniz! C) Adamın bakışında küçük bir değişim. Suyun, denizkes- tanesi üstünde salınışı; kabuktaki gelgitlerin nereye ait olduğunun belirsizliği. Suya mı, kendisine mi? Bu belir- sizlik canını mı sıkıyor, tedirgin mi ediyor? Değil galiba. Yoksa toplanıp masadan kalkmak, sokağa çıkmak aklı- na bile gelmezken -gelmediği için- sevinçli mi? D) Efendi'mizin mübarek katında, hayırlı perşembeyi hayır- li cumaya bağlayan gece, bir düş gördüm. Şeyh Edebâli Efendimizin mübarek kucaklarından bir ay doğdu, paril- tısı karanlığı çalkadı çıktı, yükseldi, orak biçimindeyken dola dola sini değirmisine döndü. Dünyayı nura boğdu. Öyle ki gözler kamaşıp bakmaya güç yetesi kalmadı. Baktım ki sizin Osman Bey'iniz de iki dizi üstünde sağ yanındadır ve de tespihe girmiştir. E) Değneğini eline alıp hâlâ uyumakta olan koyunları uyan- dırmaya başladı. Hayvanların çoğunun tıpkı kendisi gibi uykudan hemen sıyrılıp uyandıklarını fark etti. Sanki gi- zemli bir güç, iki yıldır, yiyecek ve su peşinde kendisiyle birlikte bütün ülkeyi dolaşıp duran koyunların yaşamına bağlamıştı yaşamını. "Bana öylesine alıştılar ki saat dü- zenimi biliyorlar." dedi kendi kendine. "Bir an daldıktan sonra, tersi de olabilir." diye düşündü. Hayvanların saat düzenine belki de kendisi alışmıştı.