Sabahattin Ali çevreye dönük bir hikâyeci, "nabzını kütlenin nabzı ile aynı tempoda artırma" özleminde olan bir sanatçıdır. Gözl

Sabahattin Ali çevreye dönük bir hikâyeci, "nabzını kütlenin nabzı ile aynı tempoda artırma" özleminde olan bir sanatçıdır. Gözlemlerine kendinden fazla seyler katmamak isteği de oldukça güçlüdür. Hikâyelerinde hep kendini silme yolunu tutuyor. Sait Faik gibi gördüklerini kendine çekmiyor. Bu uğurda çok kez, bile bile kuru bir gözlemci olmaya kalkışıyor. Öyle ki hayattan topladığı gereçler üzerinde hayal gücünün, duygularının emeği oldukça silik kalıyor. Kaygısı açık şekilde bireycilikten kaçınmaktır. Ona göre gerçek sanat, sanatçının kendi- ni silip çevreyi verebildiği zaman başlıyor. "İçimizdeki Şeytan" adlı romanının kişilerinden Ömer, yazarın bu düşüncesini söyle dile getiriyor: "Bence sanatkâr, kendinden başkalarını eserinde vermeye başladığı zaman sanatkar olur." Bu metniden hareketle Sabahattin Ali ile ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Eserlerinde kendi düşüncelerini ön planda tutmamaktadır. B) Kişisel yönlerini yansıtmamasıyla Sait Faik'e benzememektedir. C) Hikayelerinden çok roman türünde yazdığı eserlerle tanınmıştır. D) Yapıtlarında çevreyi gerçekçi bir gözle aktarmayı hedeflemiştir.