Sana kelimelerden kaleler yaptım. Hendekli, balkonlu, eflatun bayraklı, girişi saklı kocaman kaleler. Bir odasında bıraktım yüre
Sana kelimelerden kaleler yaptım. Hendekli, balkonlu, eflatun bayraklı, girişi saklı kocaman kaleler. Bir odasında bıraktım yüreğimi. Mera. simsiz, habersiz, tantanasız ve beklentisiz usulca düşürüverdim elimden, olur da bulursan belki se vinirsin diye, öylesine. Sana harflerden sarmaşık- lar ördüm; geceleri gözlerini kapadığında, uyku ile uyanıklık arası o tekinsiz aralıkta durduğunda, cinlerin meşveret alanında yapayalnız kaldığında koklarsın belki, hatırlarsın diye. Sana alfabeden kaftan diktim; azametle giyesin ve hiç üşümeye- sin diye, kalın kadifeden, sirma ipliklerle. İşledim üzerine isminin baş harflerini, sessiz ve derinden, kimse bilmeden, sadece Yaradan'ın duyduğu bir yemin gibi. Sana noktalardan güller, virgüllerden bülbüller, önlemlerden yaylalar, noktalı virgüller- den dağlar ve ovalar yaptım. Her bir imla işareti- ni özenli ekledim isminin büyüsüne. Çünkü sev- mek, yeni bir dil inşa etmek demek. İki kişilik bir dil. Çünkü aşkın olduğu yerde muhakkak kelam vardır, sessizlik değil. Harfin olduğu yerde ise bir katre hüzün vardır, neşe değil. Bu parçanın anlatımında neler yoktur? (En az dört med