sayfadaki isim ve sıfat tamlamaları ni bulabilir misin? Acele mi? Pekala!" et ça- "Baş üstüne kardeşim, istersen şu partiyi biti
sayfadaki isim ve sıfat tamlamaları ni bulabilir misin? Acele mi? Pekala!" et ça- "Baş üstüne kardeşim, istersen şu partiyi bitiriverelim. Yanındaki seyircilerden birine dönerek: "Hadi bakalım, benim yerime bir el oynayıver. Dikkat ha... iki partidir içerdeyim!" dedi. Yerinden kalktı. Nispeten tenha bir köşeye gittiler. Bedri evvela söyleyecek bir şey bulamadı. Müdür daha buk davranarak: "Galiba şu mektup meselesini soracaksınız. Sabahtan beri gelirsiniz diye bekledim, siz görünmeyince herhalde kendisi de hatasını anlamıştır dedim. Iki gözüm, siz çok yer gezip çok şey görmüşsünüz ama, bizim de tecrübemiz fazla. Böyle ufak yer. lerde insan adımını çok hesaplı atmalı, insanı tefe koyup çalive. rirler. Burası Almanya değil... Siz Almanya'da bulunmuştunuz değil mi?" "Hayır, Viyana'da." "Neyse, hepsi bir. Burası Avrupa değil. Gerçi Avrupa'ya benzemek istiyoruz ama, yavaş yavaş." Bedri sert ve asabi bir hareketle müdürün sözünü kesti: "Bunları ne diye söylüyorsunuz?" dedi. Biraz durduktan sonra ilave etti: "Mektubu niçin aldınız? Yahut üstünü okuduk- tan sonra niçin tekrar vermediniz de başkasıyla yolladınız?" Buraya müdürle adamakıllı kavga etmeye gelmişti. Bu anın yaklaştığını hissediyordu. Müdür onu ko samimi eda vardı "Belki asabile femden başka bir hüsnüniyet dışın nuz, yalnız muhi hükümler verece "Talebe kars "Böyle yapr "Ben talebe "Yok canin değmez. Bir pa Ayağa kall ğı arkadaşı oyu "Yarın me vereceksiniz" cuklara akşan Kulağıma bir tep. Ebeveyn uzaklaştı. Oyuna L larına: "Hiç" de Müdür elini onun omzuna koyarak, samimiye çok benzeyen bir sesle: "Sizi müşkül vaziyetten, derhal ortalığa yayılacak olan dedi- kodulardan kurtarmak için!" dedi. Bedri, sesi titreyerek: "Beni aptal yerine mi koyuyorsunuz?" dedi. "Benim o kızla postaya mektup gönderdiğimi sizden başka kimse görmedi, gör müş olsalar da sizden başkasının aklına böyle bir münasebetsiz liğin geleceğini tasavvur edemem..." Yerinden fırladı. Yüzü sapsarı olmuştu: "Bu mesele üzerinde konuşmak, size izahat vermek mecbu riyetinde kalmak bile bana müthiş azap veriyor. Bu kadar bayt ğıca bir isnat altında kalmak..." den neleri salmaya gel malıyız..." Kâğıtla leceğim" di gibi mırılda "Bu ka tepte hiç v mi derden Bedri, hiş cümle kavga sus • Kötü niy - Karma