Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

şeyle. azele- canlı nden baş e en de- em- mun da le. Fel §- 1- 1. şeytan Bedri, "Peki, peki, muhakkak gelirim!" diye ayrıldı. Sü

şeyle.
azele-
canlı
nden
baş
e en
de-
em-
mun
da
le.
Fel
§-
1-
1.
şeytan
Bedri, "Peki, peki, muhakkak gelirim!" diye ayrıldı. Süratli
adımlarla karşıdaki kerevete giderek piyanosunun başına geçti.
Biraz sonra da uzun boyu, pembe renkte tuvaletiyle şarkıcı

şeyle. azele- canlı nden baş e en de- em- mun da le. Fel §- 1- 1. şeytan Bedri, "Peki, peki, muhakkak gelirim!" diye ayrıldı. Süratli adımlarla karşıdaki kerevete giderek piyanosunun başına geçti. Biraz sonra da uzun boyu, pembe renkte tuvaletiyle şarkıcı Leyla göründü. Ağır ağır, etrafına tebessümler saçarak masaların arasından ge- çiyor ve en aşağı yarım kilo altın bilezik taşıyan sol eliyle boyalı ve kıvırtılmış saçlarını düzeltiyordu. Tahta basamakları çıkarken bütün bahçede müthiş bir alkış koptu. Leyla gayet kibar reverans- larla hayranlarını selamladı. Arkasından gelen garsondan inci iş- lemeli pembe çantasını aldı ve omuzlarındaki ince tül pelerini ona verdi. Başıyla saza kısa bir işaret yaptıktan sonra ellerini memele- rinin biraz altında kavuşturarak yanık ve güzel bir halk şarkısına başladı. Sesi gayet gürdü ve hiç de fena söylemiyordu. Bahçedeki ağaç- ların yapraklarını titreterek etrafa, ta uzaklardaki denize kadar ya- yılıyormuş zannedilen bu Orta Anadolu havasının birçok sert ve haşin yerini piyasa şarkıları tarzında yumuşatmasına, ona aslında mevcut olmayan beylik nağmeler ilave etmesine rağmen, sesinin tatlılığı ve söyleyiş tarzında garip bir hüzün ve teslimiyet bulun- ması, dinleyenler üzerinde çok kuvvetli bir etki yapmasına sebep oluyordu. Herkes, belki şarkının belki de genel alakanın tesiriyle, susuyor ve dinliyordu. Oturdukları iskemlelerde uyuklayan küçük çocuklar gözlerini açarak şaşkın şaşkın bakınıyorlardı. Leyla birkaç parça daha söyledi. Alkışın tesiriyle bazı havaları tekrara mecbur oldu, nihayet "Yaşa! Bravo!" sesleri arasında sah- neden çekildi. Orada hürmetle bekleyen garsondan pelerinini alıp çantasını gene ona teslim ederek büfeye doğru yürüdü. Edebiyatçılar ve edipler masasını bir sessizlik sarmıştı. Hüse- yin Bey ikramını kesmiş, bedava rakıyı fazlaca kaçıran davetliler düşüncelere dalmıştı. Ömer laf olsun diye yanındaki İsmet Şerif'e sordu: "Yahu, sende bu akşam bir durgunluk var! Ne oldu?" Yazar, omuzlarını silkmekle yetindi. Karşılarında oturan şair Emin Kâmil, "Ne diye durup durup adamcağızın damarına bası- yorsun! Bugünlerde dertli işte!" dedi. İsmet Şerif sarhoş gözlerini müthiş bir kinle doldurarak arkada- şına baktı: "Kapar mısın çeneni?"