Sizce çocuk eğitiminde masalın yeri nedir? Açıklayınız. 2. Küçükken büyüklerinizden hiç masal dinlediniz mi? Dinlediyseniz bu si
Sizce çocuk eğitiminde masalın yeri nedir? Açıklayınız. 2. Küçükken büyüklerinizden hiç masal dinlediniz mi? Dinlediyseniz bu sizin hayal dünyanızı nasıl etkiledi? 3. İnsanları hor görmenin doğru bir davranış olup olmadığını tartışınız. 4. Okuduğunuz metinlerden çıkardığınız dersler düşüncelerinizi, hayata bakışınızı etkiler mi? Bu konu- daki düşüncelerinizi açıklayınız. HÜSNÜ YUSUF ŞEHZADE Bir varmış, bir yokmuş... Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Bir padişahın çok güzel bir kızı varmış. Bir gün kızcağızın içi sıkılmış, dadı- sına söylemiş. Dadısı: "Aa, Sultanım, sana bir gergef vereyim de işle, eğlenirsin," demiş. Sul- tan artık gergef işlemeye başlamış. Gene bir gün, pencerenin önüne oturmuş, gergef işliyormuş. Derken "Pirm..." diye beyaz bir kuş gelmiş, makası kaptığı gibi uçup gitmiş. Sultan ardından bakakalmış, ama kuşu da bir türlü aklından çıkaramamış. Zaman geçmiş, gene bir gün pencerenin önünde iş işlerken, bir ara işini bırakmış, düşünüyormuş, aynı kuş gelmiş, bu sefer yüksüğü kapıp kaçmış. Sultan da gün günden sararıp solmuş. Bu gelen kuş hiçbir kuşa benze- miyormuş. Aradan gene günler geçmiş. Sultan gergefini bitirmiş de, pencerenin önünde dalgın dalgın dururken kuş gelmiş, bu defasında gergefi almış da gitmiş. Pertev Naili Boratav Zaman zaman içinde Yavrucak artık yemez içmez olmuş. Her tarafa haberler yayılmış Sul- tan Hanım hasta diye, ama kimse derdine çare bulamamış. Artık dünyada doktor, hekim kalmamış. En sonunda biri gelmiş. Sultan ona: "(...) Babama: Kızınız yalnız başına seyahate çıkmalı, başka türlü iyileşemez, deyin," demiş, bir torba da altın vermiş. Adam gitmiş padişaha: "Kızınızın iyi olmasını istiyorsanız, müsaade edin, seyahate çıksın. Ama yanında hiç kimse bulunmayacak," demiş. Padişah buna pek üzülmüş, ama kızının sağlığı için katlanmış. Artık Sultan yükte hafif, pahada ağır ne varsa alır, dağ taş, dere tepe demez yola düşer. Az gider, uz gider, dere tepe düz gider, aylarca yol alır, her yerde beyaz kuşu arar, ama bulamaz. Bir gün artık yorgunluktan bitkin bir halde bir şehire varır. Elinde kalan para ile bir hamam yaptırır. Dört tarafa haber salar: "Her kimin ne derdi varsa, başından ne geçmişse gelsin anlatsın; anlatacak şeyi olan bu hamamda bedava yıkanacak..." Bu haber her yere yayılır. Artık hamam dolar, boşalır. O memlekette de bir Keloğlan varmış. Bir köyde oturur, şehre odun indirir, satarmış. Bir gün gene bu Ke- loğlan odunlarını satmış da köyüne gidecekmiş, yolu hamamın olduğu yerden geçiyormuş, kalabalığı görmüş, sokulmuş, ne var diye. Bunu gören ahali başlamışlar Keloğlan'a takılmaya: "Keloğlan, senin başından ne geçmiş var, ne geçecek... Bir geçmişin, derdin olsaydı sen de bu hamamda parasız yıkanırdın," demişler. Keloğlan başını kaşıya kaşıya yola düzülmüş. Ertesi gün köye varmış. Anasına: "Haydi kalk ana, şehre yıkanmaya gideceğiz," demiş. Kadın: "İki günlük yola hamama gidilir mi?" diye oğlanı terslemiş. 105