Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

STANDO D) Uconcu kişili anlatım vardin E) Yazar, kişiliğini gizlememiştir. KRANLIG * * * 8. 9 TÜRK DİLİV Gop. yoksulluk, esaret,

STANDO
D) Uconcu kişili anlatım vardin
E) Yazar, kişiliğini gizlememiştir.
KRANLIG
*
*
*
8.
9
TÜRK DİLİV
Gop. yoksulluk, esaret, sınıfsal kavgalar vb. toplumsal olayları konu alan romanlardır. S-
• konusunu tarihten alan, tarihsel olayları anlatan romanlar

STANDO D) Uconcu kişili anlatım vardin E) Yazar, kişiliğini gizlememiştir. KRANLIG * * * 8. 9 TÜRK DİLİV Gop. yoksulluk, esaret, sınıfsal kavgalar vb. toplumsal olayları konu alan romanlardır. S- • konusunu tarihten alan, tarihsel olayları anlatan romanlardır. S . Psikolojik tahlillere, ruh çözümlemelerine yer veren romanlardir. Günlük hayatta az rastlanan, ilgi çekici olayları okuyucuda heyecan ve merak uyandıracak biçimde anlatan romanlardir Aşağıdaki parçalardan hangisi bu tanımlardan herhangi biriyle örtüşmemektedir? A) Samim hatırladı. Meral daha sonra izahını söyle tamamlamıştı: "Evde otururken hep şöyle deniz gören, Boğazı go- ren bir yer düşünmüştüm. Samim kızın Istanbul'un sayfiyelerinden birinde bir ev yaptırmakta hala tereddüt eden babasından şikâyetlerini de hatırladı. Şüphesi uzaklaşıyordu. Onun yerine onun kadar ölçüleri yanlış bir emniyet hissi alabilirdi. Kendisini bu hata kutuplarından uzaklaştırmak için bugün Meral'i gördüğü andan ayrıldığı ana kadar onun, hatırda kalan bütün sözlerini, hareketlerini daha sakin bir dikkatin ışığında geçirmek istedi. B)Birdenbire, derin bir mağaranın bağrından çıkıvermiş gibi kalın bir ses, "Hangi rüzgâr kesiliyor?" diye sordu Amcamın sesini tanıdım. Donakaldım. Başım, göğsüm sırsıklamdı. Amcam yanaştı: "Mahmut sen misin?" dedi. (...) "Burada bu saatte ne yapıyorsun?" dedi. Ona elimdeki kayığı verdim. Görmek için batı gögünün alacakaranlığına karşı tuttu onu. "Bu gemi değil, salapuryal" demesiyle de bizim kalyonu yere çarpıp ayağının altında çatır çutur ezmesi bir oldu. Kemiklerim kınıldı sandım. Ama amcam "Yarın sana bir kayık yapayım da gör" deyince dünyalar yeniden benim oldu. C) Idris susmuştu. Sessiz, sıkıntılı bir yolculuk başladı. Arif kendi içinde sinirlendi, uğraştı durdu. Kimseye belli el- meden kendini yiyordu. Tarlada pancar bitecek gibi değildi. Bu atlarla çabuk çabuk dönmek olanaksızdı. Babası hastaneden bir türlü çıkıp gelemiyordu. Traktör alamadıkları için köylü kendisiyle alay etmeye başlamıştı. Arif ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemez olmuştu. D) Dirmit o günden sonra hep sözcüklerden bir yorgana sarindi. Sözcüklerden bir yatağın üstünde uyudu. Sözcüklerden yapılma bir sandalyenin üstünde oturdu. Atiye günleri sayılı binlerce sözcük oldu. Huvat sözcük dolu şişelere baktı . Nuğber sözcük bekledi. Zekiye sözcük ağladı. Seyit bembeyaz takma sözcükten dişleriyle güldü. Mahmut dilini dişlerinin ardına dayayıp sözcük çaldı. Halit sözcükleri duvarlara vurdu. Dirmit ne yana bakacağını, hangi birini yazacağını şaşırdı. E) Top sesleri, belirsiz aralıklarla devam ediyor. Deminkinden daha mı yakın, daha mı uzak? Bana, gittikçe uzaklaşır gibi geliyor. Hesaba göre böyle tahmin ediyorum. Sanki bir saat içinde düşman, mevzisini mi değiştirdi? Eğer böyle olsaydı düşman yeni mevzilerini tespit edinceye kadar uzun bir süre top seslerinin kesilmesi gerekirdi. Fakat kim dedi ki bu, mutlaka düşman toplarının sesidir? Belki de sabahtan beri kulağıma gelen sesler hep bizim cepheden aksediyor. Ben böyle düşünürken dalıp gitmişim. 12