TEST - 34 TEST ÜNİTE 4 HİKÂYE UNSURLARI Have as bekleme verdi. TS luktans Bu me HİKÂYENİN ÖZELLİKLERİ Olay: Kendisini kaybeden ç
TEST - 34 TEST ÜNİTE 4 HİKÂYE UNSURLARI Have as bekleme verdi. TS luktans Bu me HİKÂYENİN ÖZELLİKLERİ Olay: Kendisini kaybeden çocuğun üzüntüsü Kişiler: Çocuk Yer: Deniz Kenari 2 HİKÂYENİN ÖZELLİKLERİ Olay: Yazarın balon turu yapmak için Nevşehir'e gitmesi Kişiler: Yazar ve ailesi Yer: Nevşehir Zaman: Sabah vakti Anlatıcı: 1. kişi A) Kisi C) Zar Zaman: Jikbahar akşamı Anlatıcı: 3. kişi 3 HİKÂYENİN ÖZELLİKLERİ Olay: Ağaçta kalan kedinin itfaiye ekipleri tarafından kurtarılması Kişiler: Itfaiye çalışanları Yer: Park 4 HİKÂYENİN ÖZELLİKLERİ Olay: Çocuklardan kaçan kedinin ağaca çı- kip saklanması Kişiler: Esra, yazar Yer: Okul bahçesi Zaman: Öğle arası Anlatıcı: 1. kişi Zaman: Belirsiz (4. or la na re E ru E Anlatıcı: 3. kişi Yazma becerileri dersi için öğrencilerinden hikâye yazmalarını isteyen Deniz Öğretmen'in hikaye- lerde bulunmasını istediği özellikler görselde verildiği gibidir. Buna göre aşağıdaki metinlerden hangisi verilen özelliklere uygun yazılmamıştır? Kedinin acı çığlıklarını duyan mahalle halkı haber vermiş olacak ki iftaive, sirenini çalarak yak- laştı parka. Kırmızı itfaiye aracından uzayan büyük bir merdiven, ağacın üstüne yükselmeye baş- ladı. Basamakların en ucunda duran itfaiyeci, yeşil yapraklara yaklaşırken tekir kedi maymunla- ra taş çıkartan çevikliği ile bir daldan başka bir dala atlayıverdi. Kedisini kurtarmaya çalıştıkları- ni anlamamış olmalıydı. Korkudan sanki ne yaptığını bilmiyor gibiydi. Tam bu sırada elini uzatan ifaiye görevlisi kediyi tuttuğu gibi sikica kavradı ve yavaşça yere bıraktı. B) Sabahtan beri aralıksız yağan yağmur sonunda biraz olsun sakinleşmişti. Biz de bunu fırsat bi- lip Esra ile öğle yemeğimizi okul kantininde yiyip bahçeye çıktık. Birikmiş yağmur sularına bata çıka koşmaya başladık. Ayaklarımızın çamuru, pantolonlarımızın damla damla islaklığı neşemiz- den bir şey eksiltmiyordu. Tam o esnada gördük minik kediyi. Yağmurda üşümüş olacak ki tir tir titriyordu zavallıcık. Hemen yardım etme düşüncesiyle yanına koştuk ki bir de ne görelim! Bizim küçük yaramaz kaşla göz arasında ağaca tırmanıp saklanıverdi dalların arasına. Hava iyice kararmıştı ama pamuk tüylü Minnoş hâlâ gelmemişti. Daha ne kadar beklemesi ge- rekiyor bilmiyordu. Yavaş yavaş ayak sesleri de çekildi. Dayandığı ağaca elleriyle tutundu, son- ra simsıkı sarıldı. Alnını ağacın kuru kabuklarına dayadı, doya doya ağladı. Bir ara yatışır gibi oldu. Üzüntüsü bir türlü geçmek bilmese de artık eve dönmesi gerektiğini biliyordu. Sahilden se- rin esintiler ürpertiyordu ara ara. Bol yıldızlı bu mayıs gecesini hayatı boyunca unutmayacaktı. D) Karın beyazlığı, asfaltı aydınlatırken gökyüzünü delerek doğan ay, turuncu bir mandalina şeker- lemesi gibi gökte asılı kalıyor. O her hâlimi bilen ay ile birlikte en keyifli gece yolculuklarından bi- rini yaparak sabah gün işıdıktan sonra Nevşehir'e varıyoruz. Kardeşim hâlâ uyanmamakta di- rense de bu eşsiz manzarayı kaçırmaması için annemle canla başla onu kendine getirmeye ça- lışıyoruz. Şu an tek dileğim rüzgârın balonla uçmamıza izin vermesi. O kadar yolu aşıp gelme- mizin aslında yegâne sebebi bu.