TİRENDE BİR KEMAN "Höst. Edebini bil. Ne bu acemi âşık hâlleri. Evet kız güzel, ses güzel, beste güzel. Olur bu kadar be Kenan.
TİRENDE BİR KEMAN "Höst. Edebini bil. Ne bu acemi âşık hâlleri. Evet kız güzel, ses güzel, beste güzel. Olur bu kadar be Kenan. Aşk apansız geliverir." Onlar üçüncü parçaya gelmişlerdi ki, Ali Rıza Bey naralar atarak binaya girdi, âdeti üzere "Ne bu pislik, ne bu sessizlik? Ne yapıyor bunca adam? Ulan alçaklar nerdesiniz? Patron geldi patron." Anında köşeden bucaktan hizmetliler çıkarak Ali Rıza Bey'in önünde sıralandı. Kendileri âdeti üzere hepsini haşladı. Camları silin, çerçe- veleri silin, yerleri silin'den başladı; tavanı temizleyin her yerden örümcek akıyor'da bitirdi. Patırtıya ara verince sahne tarafından gelen sese kulak kabarttı. - Hıdır Efendi nedir bu? - - Kenan Bey ve misafirleri. Efendim bir hanımla kızı geldiler, galiba kızı dinliyor. Ali Rıza hatırladı. Tabii!.. Nezihe gelecekti. Unuttuk be! O hızla sahneye doğru gitti. - Kolay gelsin, ne güzel ses bu böyle. Kenan kemanı, Semiramis okumayı bıraktı, hep beraber ayaklandılar. Hıdır Efendi patron için bir sandalye koşturdu. Kusura bakma Nezihe, az geciktik. - Estağfurullah efendim, Kenan Bey ilgilendi. İki güzel hanımı görünce ilgilenir elbet, seni gidi kerata. Kenan önüne bakıyor. Bu kız ne çabuk büyümüş böyle. Maşallah âfet olmuş âfet. Adı neydi? - -Semiramis, efendim. - Oh, oh! Tam assolist adı. Kızım tahsilin nedir? - Liseyi bitirdim efendim. Üç yıl koro. 13