Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

TURKÇE 20. Hikâye Unsurlan OLAY Konuyu geliştiren olayların yaşantıların bütünüdür. YER Olayın yaşandığı çevre ve mekanlardır. Z

TURKÇE
20.
Hikâye
Unsurlan
OLAY
Konuyu geliştiren olayların
yaşantıların bütünüdür.
YER
Olayın yaşandığı çevre ve mekanlardır.
ZAMAN
Metinde verilen olayın geçtiği
zaman dilimidir.
KİŞİ
Olayın oluşmasında etkili olan ya da
olayı yaşayan kişilerdir.
Bu bilg

TURKÇE 20. Hikâye Unsurlan OLAY Konuyu geliştiren olayların yaşantıların bütünüdür. YER Olayın yaşandığı çevre ve mekanlardır. ZAMAN Metinde verilen olayın geçtiği zaman dilimidir. KİŞİ Olayın oluşmasında etkili olan ya da olayı yaşayan kişilerdir. Bu bilgilere göre aşağıdaki metinlerin hangisinde hikâye unsurlarının hepsine yer ve- rilmiştir? A) Orada yeşil, yumuşak çimenlerin üzerine oturmuş, gözlerinden birbiri ardı sıra yuvarlanan gözyaşları arasından bana bakıyor, bir eliyle bacağını tutarken öbür elini bana doğru uza- tıyordu. Üzerinde mavi renkli bir hırka vardı. Hirkanın kolunun ağzı geriye, kendi üzerine kıvrılmıştı. Ona doğru ilerlerken çimenlerin sarı yeşil parıltısı gözlerimi kamaştırdı. Gerideki bahçe duvarını gözden saklayan mor leylâklardan etrafa hafif, serin bir koku yayılıyordu. B) Tek katlı evin sokağa bakan odası Melâhat ablanındı. Sokak pencereleri önünde bir duvar- dan bir duvara uzanan, üstü tek kırışıksız, saçakları dantelli beyaz örtülerle kaplı, kenar- larında Melâhat ablanın kendi eliyle işlediği yastıklar dizili minder. Ovula ovula aşınmaya yüz tutmuş pırıl pırıl döşeme tahtaları. Minderin önünde küçük, tertemiz bir kilim. Daima taze badanalanmış duvarlarda kartpostallar. Melâhat ablanın ilkokul hatıraları.... C) Ağaçların yeniden tomurcuk açtığı, kelebeklerin görücüye çıktığı vakitlerde yine âdetleri olduğu üzere müfettişler okulu ziyaret ediyorlardı. Bütün öğretmenlerde tatlı bir telaş her seneki gibi... Dışarıya hissettirilmemesi gereken garip bir heyecan... Ama endişe değil hele korku hiç değil sadece başkası tarafından gözlenecek ve izlenecek olmanın heyeca- ni. Her atılan adım her söylenilen söz bir anlam taşıyacaktı müfettişlerin gözünde. D) Cengiz'in defteri müfettişin elindeydi. Onun için öğretmenimiz eskisinden başka bir prob- lem yazdırdı. Matematikten hep pekiyi alırım, bilirsin. Artık öyle şaşırmışız ki problemi ben bile çözümleyemedim. Defterlerimize bakan müfettiş suratını buruşturdu. Öğretmenimiz çok utanmıştı. İçimden, "Müfettiş, ah, beni kaldırıp sorsa da makine gibi cevaplar versem." diyordum. Öğretmenimizin yüzünü ağartmak istiyordum. Kendi kendime boyuna: "1492. Babam. Fatih Sultan Mehmet. Mimar Sinan. 1492..." diye mırıldanıp duruyordum.