TÜRKÇE B 5. Koyunpazarı'nda bir ufacık dükkân; bir küçük ocak yanıyor, bir ufak çocuk körük çekiyor. İhtiyarlamış, küçülmüş, ak
TÜRKÇE B 5. Koyunpazarı'nda bir ufacık dükkân; bir küçük ocak yanıyor, bir ufak çocuk körük çekiyor. İhtiyarlamış, küçülmüş, ak sakallı , küçük yüzlü bir adam, gözünde çifte gözlük, minimini halkaları ateşte isitip zincir bağlıyordu. Ne hoş bir manzara, gözüm ilişti. Dükkânın önünde kaldım. Bir çilingir dükkânı. Ufak kilitler, eski zaman kapı halkaları, rezeler, menteşeler, hayvan zincirleri... Böyle ufak tefek şeyler satıyor. Bun- lardan pek çok da yapmış, dükkânın ötesine berisine asmış. 1. Birdenbire veya istemeden görmek II. Anahtar yapan, satan veya onaran kimse, aşkıcı III. Ateşi canlandırmak için kullanılan ve açılıp kapandıkça içindeki havayı üfleyen araç IV. Kapı, pencere, mobilya kapakları vb. açılır kapanır şeylerde kullanılan, bir mille birbirine tutturulmuş, biri sabit, öbürü hareketli iki parçadan oluşmuş metal parça Numaralandırılarak verilen açıklamalardan hangisi metindeki altı çizili sözcük ve sözcük grupla- rindan herhangi birinin anlamı değildir? AT B) II C) III D) IV