Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

TYT Türkçe 31. Roman sanatında ruh çözümlemesi, 20. yüzyıla gelene kadar en çok kullanılan yöntem olmuştur. Bilindiği gibi bu yö

TYT Türkçe
31. Roman sanatında ruh çözümlemesi, 20. yüzyıla
gelene kadar en çok kullanılan yöntem olmuştur.
Bilindiği gibi bu yöntemde karakterlerin iç dünyasını,
duygu ve düşüncelerini okura anlatıcı açıklar. Yani
bu iç dünyada olup bitenleri okura anlata

TYT Türkçe 31. Roman sanatında ruh çözümlemesi, 20. yüzyıla gelene kadar en çok kullanılan yöntem olmuştur. Bilindiği gibi bu yöntemde karakterlerin iç dünyasını, duygu ve düşüncelerini okura anlatıcı açıklar. Yani bu iç dünyada olup bitenleri okura anlatan ses anla- tıcının sesidir. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılmak istenene örnek gösterilebilir? A Kalk, kalk" diyordu biri, duyuyordum. Sol yana- gim yanıyordu. Adamın vurduğu yanağımdı bu. Kolumdan tuttu kaldırdı. Beş altı kişi durmuş, bana bakıyordu. Bir de çocuk vardı. Tümünü gördüm bir bakışta. B) Donanma gemileri günlerce ardına düştü vapu- run, önceleri iyilikle yalvardı yakardı. "Teslim ol, teslim ol!" diye borularla seslenmeleri tüm kent- te duyuluyordu. Gecelerce sürdü bu. Biz de uy- kumuzun içinde "Teslim ol! Teslim ol!" sesleriyle sıçrayarak uyanır, vapurun boyun eğmediğini anlar, yeniden uykuya dalardık. C) Sıcak temmuz güneşi... Ömer Dayı'nın alnın- daki boncuk boncuk terleri çoğaltıyordu. Ömer Dayı sabahın köründen beri tarlasında buğday yoluyordu. Elindeki orak ışıl ışıldı. Güneş vur- dukça şavkı gözlerini kamaştırıyordu. Arada sırada doğruluyor, genleşiyor, belini kütürdeti- yordu. D) Göç zamanı deniz kıyısında toplandık. Son ge- lenlerdendik biz, neredeyse akşam oluyordu; kıyı göz alabildiğine kalabalıktı. Bizlerden baş- ka, sürüyle kırlangıçlar da vardı. Havalanma işareti ertesi sabah verilir sanıyordum. E) Ter içinde uyandı. Görünmeyen iplerle bağlan- dığı yataktan kendini ayırmak için, ona dayanıl- maz ve ümitsiz gelen bir çırpınma, bir hayata dönme isteği ile kıvranıyordu ya da kıvrandığı- ni sanıyordu. İçinde bir yerde, artık hiç hareket edemeyeceğini hissediyordu. Raunt 32