uştu. rinde mu- n ya- onan mes'a cekti. ri ne- çta 4 lliyatı arat- üteci, rinde cağda a ko- kiler- tiğine dığına uğuna ■ olan er
uştu. rinde mu- n ya- onan mes'a cekti. ri ne- çta 4 lliyatı arat- üteci, rinde cağda a ko- kiler- tiğine dığına uğuna ■ olan erine 25. Pek çoğumuzun Türkçe konusunda duyarlı olduğu- nu biliyorum. İnsanlar yanlış yapmak istemiyorlar ama yanlış yapmamak için ellerinde ne var? Edin- medikleri bir bilgiden yararlanmaları elbette söz konusu değil. Nerede öğretiliyor Türkçe? Örgün öğretim içinde okullarımız yeterli bir Türkçe bilgisi, bilinci, sevgisi veriyor mu? Hayır. Yaygın öğretim diyebileceğimiz yazılı, görsel, işitsel basın bu ko- nuda yardımcı olabiliyor mu insanlara? Yine hayır. Türkçe konusunda gerçekten titizlik gösteren kişi- ler bile çoğu kez eleştirdikleri yanlışları yapmaktan kurtulamıyorlar. Bütün bunlarda dil bilimcilerin or- tak bir dil, ortak bir kavrayış geliştirmemiş olması nin payı en büyük. Türkçenin hangi yöntemle daha iyi öğretilebileceğinin hiç tartışılmamış olmasının, herkesin yanlışlardan yakınırken doğrusunun orta- ya konmamış olmasının ve daha pek çok şeyin de elbette etkili olduğunu varsayabiliriz. Bu parçada yazarın Türkçeyle ilgili asıl yakındığı durum aşağıdakilerden hangisidir? A) Türkçenin gramer kurtallarının hemen hiç kim- se tarafından bilinmemesi Dilimizi korumak ve zenginleştirmek amacıyla hiçbir projenin geliştirilememesi C) Eğitim kurumlarında Türkçenin doğru kullanı- mina yeterince önem verilmemesi D) Toplumu oluşturan insanların büyük bir kısmı- nın Türkçe konusunda duyarsız olması Dil bilimcilerin Türkçeyle ilgili ortak bir dil, ortak bir kavrayış geliştirmemiş olması