Uyandığımda saat dokuzu gösteriyordu. Dışarıda hafif bir rüzgâr esiyor, yapraklar hışırdıyor, dallar birbirine vuru- yordu. Bir
Uyandığımda saat dokuzu gösteriyordu. Dışarıda hafif bir rüzgâr esiyor, yapraklar hışırdıyor, dallar birbirine vuru- yordu. Bir arabanın sesi kulağıma geldi. Yatakta doğrulup dışarıya baktım. Ne göreyim, mahallenin mor salkımlı evinin üst katına yeni bir aile taşınıyordu. Konu komşu toplanmış, hep birlikte onların gelişini seyrediyordu. "Bunlar kimdi acaba? Nereden geliyorlardı? Kimler tara- fından gönderilmişlerdi?" diye herkes merak ediyordu. Bir süre sonra gelenlerin Makedonya'dan göçmek zorunda kalan bir aile olduğu anlaşıldı. Bu haber, yıldırım hızıyla öteki mahallelere de yayıldı. Deniz aygırının kulunları iki yaşına gelmişti ama hiçbiri ayakta duracak hâlde değildi. Tayların hiç mi hiç görkem- Meri yoktu. Gözleri çapaklıydı. Burunlarından durmadan sular akıyordu. Tüyleri keçe gibi derilerine yapışmış, kemikleri iskelet kalmış, dur da yanlarında kemiklerini birer birer say. Kulakları düşmüş, yelesiz, dizleri yara içinde, bacakları da titriyordu. Bunlar tay değil birer ölüm- cül tazi. Aşağıdakilerden hangisi bu metinlerin ortak yönlerinden biridir? A) Birinci kişili anlatıma başvurulması B) Ömeklendirmeden yararlanılması C) Betimlemeye başvurulması D) Kişileştirme yapılması