UZUN HİKAYE Bulgaryalı, mahalle arasını ahıra çevirdi; horoz bunaldık diyenler çoğalmış. Hatta bunlardan biri sesinden, inek böğ
UZUN HİKAYE Bulgaryalı, mahalle arasını ahıra çevirdi; horoz bunaldık diyenler çoğalmış. Hatta bunlardan biri sesinden, inek böğürtüsünden, gübre kokusundan selamsız sabahsız bahçe kapısından girip Pelvan Sülüman'ı tehdit etmeye kalkışınca, Pelvan bu kuru gürültüyü kökünden kesme fırsatı yaka- lamış, adamı tuttuğu gibi bahçedeki dut dalina asıvermiş. İbret olsun diye beş altı saat bekletmiş orada. Ondan sonra ses-seda kesilmiş haliyle. Beri yanda marul, maydanoz, roka, tere gibi yeşillikler; salatalık, domates ve türlü sebzeler de yetiştirip satmaya başlamışlar. Pelvan Sülüman iki metreye yakın boyu ile semtin ve semt pazarının en çok tanınan, sevilen kişisi olup çıkmış. Babam bir yandan okuyormuş. Böyle böyle orta mektebi bitirmiş. Dede-torun sirt sirta verip tutunmuşlar hayata. Ancak hayat dediğin nedir ki? Anlaşılmaz bir sır. Kurduğumuz düzen hep öyle sürüp gidecek sani- riz. Birden ip kopar, ışık söner, her şey darmada- ğın olur. Nitekim babam için de öyle olmuş. Koca Pelvan Sülüman cami şadırvanında abdest aldığı bir sırada devrilen bir dişbudak gövdesi gibi göçüvermiş. Babam o yaşta dededen de yetim kalmış. Bir daha o bahçeye, o ahşap eve giresi gelmemiş. Komşu- lar, ahbaplar, "Ali gel etme, dede ocağını tüttür, biz sana destek oluruz, daha yaşın küçük, hele bir 12