Yusuf bir oraya, bir de önündeki toprak yığınına baktı. Dişlerini ve yumruklarını sikti, dudaklarını ısırdı; buna rağmen gözleri
Yusuf bir oraya, bir de önündeki toprak yığınına baktı. Dişlerini ve yumruklarını sikti, dudaklarını ısırdı; buna rağmen gözlerinden yanaklarına doğru iri damlalar yuvarlanmaya başladı. Bu yaşlar bütün manzarayı ör- tüvermişlerdi. Kollarının yeni ile gözlerini sildi. Hayva- nina atladı. Bir kere daha dönüp geriye baktıktan ve ömrünün en korkunç senelerinin geçtiği bu kasabaya yumruğunu uzatıp tehdit eder gibi salladıktan sonra atını ileriye, dağlara doğru sürdü. Edebi Sabahattin Ali Birdenbire, önümde bir adamla bir kadın gördüm. Kalpazankaya yolunu sordular. Üstündesiniz, de- dim. Sanki yol hareket etti. Yürümediler. İki adımda benden uzaklaştılar. Koyunların arasına yüzükoyun uzanmış papazın oğlunu gördüm. Yüzünden aptal, çilli horoza benzer bir mahluk kalktı. Ağzının salya- sını sildi. Kuzuyu bacaklarından tuttu. Kuzu ile yere yıkıldı. Kuzuyu burnundan öptü. Edebi S. Faik Abasıyanık lan itibaren insanoğlunun