YÜZ AKI On senedir kasabada oturuyordu Mehmet Efendi. Köydeki tar- laları, bağları, bahçeleri ortak elinde kalmıştı . Aziz ahbab
YÜZ AKI On senedir kasabada oturuyordu Mehmet Efendi. Köydeki tar- laları, bağları, bahçeleri ortak elinde kalmıştı . Aziz ahbabı Müftü Hacı Efendi ile dertleşirken: Hepsini yanmış, kül olmuş sanıyorum. Artık dünyada bir tane olsun doğru adam yok, dedi. Erdemin varlığına din gibi iman eden Müftü: - Var ama, sen bulamıyorsun, diye başını salladı. Mehmet Efendi şaştı: - Yok, yok, yok. Vallahi, billahi yok. Herkes yalancı , herkes dolandırıcı. Denemediğim ne hısım kaldı, ne akrabam. Kardeşim bile beni aldattı. - Öyleyse, git malının başında otur. - Doğru söylüyorsun. “Gemin oldu, kıçında... Çiftin oldu, içinde. Ne yapayım ki, burada işlerimi bırakamıyorum. - Köydekilerini sat - Anlaşmışlar etmişler. Kimse almıyor. Müftü Efendi, dünyada doğruluğun, erdemin halâ var oldu- ğunu biliyordu. Fakat nasıl ispat etmeliydi? Mehmet Efendi gibi,