Belirli bir yaşam alanında bulunan tek bir türe ait bireylerin meydana getirdiği topluluğa popülasyon denir.
Fethiye'deki kardelen çiçekleri, Kırklareli'ndeki meşe palamutları, Nazik Gölü'ndeki alabalıklar popülasyona örnek verilebilir.
Ancak Fethiye'deki çiçekler deseydi bu popülasyon örneği olmazdı.
Dediğim gibi bu topluluğun aynı türden oluşması gerekiyor. Popülasyonların büyüklüğü sabit değildir. Sahip olduğu birey sayısı ve biyokütlesi zaman içinde değişim gösterir.
Popülasyonda zaman içindeki değişimler üzerine etkili faktörler popülasyon dinamiği olarak adlandırılır. Popülasyonun yoğunluğu, bireylerin dağılımı, popülasyonun büyüklüğü ve yaş dağılımı popülasyon dinamiğinin konusudur.
Belli bir zaman diliminde birim alan veya hacimdeki birey sayısı bize popülasyon yoğunluğu hakkında bilgi verir. Örneğin bir mililitre kandaki bakteri sayısı, longoz ormanlarında ki metrekareye düşen akçaağaç sayısı o türlerin o zaman dilimindeki popülasyon yoğunluğu hakkında bize veri sağlar.
Yaşam alanı sınırları içinde tüm bireylerin sayılabilmesi hem makro hem mikro canlılar için çok zor bir durumdur.
Bu yüzden bazı örnekleme teknikleri kullanılmaktadır.
Popülasyonun yayılış gösterdiği alanlardan seçilen örnekleme alanlarını kullanma, işaretleme yapma ve tek tek sayma bu tekniklerden birkaçıdır.
Doğum ve ölüm olayları, içeriye veya dışarıya gerçekleşen göçler popülasyon yoğunluğunu etkiler.
Bu veriler birlikte değerlendirildiğinde popülasyon büyüklüğü belirlenir.
Yani popülasyon büyüklüğü, belirli bir zaman diliminde popülasyonu oluşturan birey sayısıdır.
Popülasyon büyüklüğündeki değişiklik doğum sayısı ve içe göçlerden, ölüm sayısı ve dışa göçlerin çıkartılması ile bulunur.
Bunları A B C olarak harflendirdim.
Eğer B C'den büyük olursa popülasyon büyür, C B'den büyük olursa popülasyon küçülür, eşitlik olursa popülasyon dengede kalır. Belli bir coğrafik alana yerleşmiş olan popülasyonlarda popülasyonun bulundurabileceği en fazla birey sayısına taşıma kapasitesi denir. Doğal hayatta popülasyonlar taşıma kapasitesini aşamaz.
Çünkü çevre direnci popülasyonun büyümesini sınırlandırır.
Popülasyonun bulunduğu ortamdaki avcı sayısı, ısı, ışık, nem ve besin gibi kaynak sıkıntısı, rekabet, parazitler ve hastalıklar gibi faktörler çevre direncini oluşturur.
Popülasyonlardaki birey sayısı taşıma kapasitesine yaklaştıkça artan çevre direnci nedeniyle popülasyon büyüklüğü belirli sınırlar arasında kalır.
Yani popülasyonun birey sayısı taşıma kapasitesinin altında iken popülasyonun büyüme hızı yüksektir.
Çevre direnci olmayan laboratuvar koşullarındaki bir bakteri 20 dakikada bir bölünür.
Bakteriler bu şekilde çoğalmaya devam etseydi bir buçuk günde tüm dünyayı kaplayacak kadar alana yayılırdı.
Yapay koşullarda ortam canlının ihtiyacına ve özelliklerine göre ayarlandığı için popülasyon taşıma kapasitesini aşabilir. Balık üretme çiftlikleri ve milli parklarda bu durum gözlemlenebilir.
Popülasyonların coğrafik sınırları içerisinde bireylerin yerleşme biçimi popülasyonun dağılımını oluşturur.
Çevre ve kaynakların homojen dağılım göstermemesi, bireyin içgüdüsel davranışları gibi sebeplerle popülasyonu oluşturan bireyler zaman zaman gruplar, sürüler oluşturabilir.
Sıcaklık, nem, rüzgar gibi çevresel faktörler de dağılım modellerinin oluşmasında etkilidir.
Popülasyonlarda başlıca üç tip dağılım şekli görülür.
Kümeli dağılım popülasyonlarda en yaygın görülen dağılım biçimidir.
Popülasyonu oluşturan bireyler belirli alanlarda kümelenirler.
Bitkilerde genellikle çevre koşullarının, toprak yapısının çimlenme ve gelişmeye uygun olduğu alanlarda kümelenme görülür.
Deniz yıldızları kolay besin bulup çiftleşebildiği gelgit havuzlarında grup oluşturabilir.
Sürü içindeki bireyler grup oluşturarak avlanma, beslenme, savunmada kolaylık sağlarken gereksinimlerin karşılandığı çevreden yararlanım oranını da arttırır. Şimdi gelelim düzenli tekdüze dağılıma.
Zorlayıcı çevresel şartlarda bireyler arasında yetersiz kaynaklar için rekabet söz konusu olduğunda görülen dağılım biçimidir.
Alan savunması, besin ve çiftleşme gibi rekabet durumlarında ortaya çıkar.
Bireyler birbirlerine nispeten eşit uzaklıkta bulunurlar.
Bu dağılım yaygın görülen bir dağılım şekli değildir.
Dağılımda bireyler birbirini doğrudan etkiler.
Örneğin bazı bitkiler kısıtlı olan kaynaklar için rekabet ettikleri bireylerin çimlenmesini ve gelişip büyümesini engelleyen kimyasallar salgılar. Böylece kendilerine yaşam alanı yaratır.
Kral penguenlerindeki ve sedir ormanlarındaki sedir ağaçlarının dağılımı düzenli dağılıma örnektir. Son olarak rastgele dağılımı konuşalım. popülasyondaki her bir bireyin pozisyonu diğer bireylerden bağımsızdır.
Genellikle fiziksel ve kimyasal faktörlerin etkisiyle yaşam alanında canlının nispeten sabit dağılım gösterdiği durumlarda görülür.
Bu tür dağılımlar bireylerin birbirini çekme veya uzaklaştırma gibi etkileşimin olmadığı durumlarda ortaya çıkar.
Örneğin rüzgarla tozlaşmanın görüldüğü karahindiba gibi bitkilerde tozlaşma dönemi olan bahar aylarında rastgele dağılım görülür. Bu dağılım tipi doğada çok nadirdir.
Papatya ve kaktüslerde de rastgele dağılım gözlenir.
Fethiye'deki kardelen çiçekleri, Kırklareli'ndeki meşe palamutları, Nazik Gölü'ndeki alabalıklar popülasyona örnek verilebilir.
Ancak Fethiye'deki çiçekler deseydi bu popülasyon örneği olmazdı.
Dediğim gibi bu topluluğun aynı türden oluşması gerekiyor. Popülasyonların büyüklüğü sabit değildir. Sahip olduğu birey sayısı ve biyokütlesi zaman içinde değişim gösterir.
Popülasyonda zaman içindeki değişimler üzerine etkili faktörler popülasyon dinamiği olarak adlandırılır. Popülasyonun yoğunluğu, bireylerin dağılımı, popülasyonun büyüklüğü ve yaş dağılımı popülasyon dinamiğinin konusudur.
Belli bir zaman diliminde birim alan veya hacimdeki birey sayısı bize popülasyon yoğunluğu hakkında bilgi verir. Örneğin bir mililitre kandaki bakteri sayısı, longoz ormanlarında ki metrekareye düşen akçaağaç sayısı o türlerin o zaman dilimindeki popülasyon yoğunluğu hakkında bize veri sağlar.
Yaşam alanı sınırları içinde tüm bireylerin sayılabilmesi hem makro hem mikro canlılar için çok zor bir durumdur.
Bu yüzden bazı örnekleme teknikleri kullanılmaktadır.
Popülasyonun yayılış gösterdiği alanlardan seçilen örnekleme alanlarını kullanma, işaretleme yapma ve tek tek sayma bu tekniklerden birkaçıdır.
Doğum ve ölüm olayları, içeriye veya dışarıya gerçekleşen göçler popülasyon yoğunluğunu etkiler.
Bu veriler birlikte değerlendirildiğinde popülasyon büyüklüğü belirlenir.
Yani popülasyon büyüklüğü, belirli bir zaman diliminde popülasyonu oluşturan birey sayısıdır.
Popülasyon büyüklüğündeki değişiklik doğum sayısı ve içe göçlerden, ölüm sayısı ve dışa göçlerin çıkartılması ile bulunur.
Bunları A B C olarak harflendirdim.
Eğer B C'den büyük olursa popülasyon büyür, C B'den büyük olursa popülasyon küçülür, eşitlik olursa popülasyon dengede kalır. Belli bir coğrafik alana yerleşmiş olan popülasyonlarda popülasyonun bulundurabileceği en fazla birey sayısına taşıma kapasitesi denir. Doğal hayatta popülasyonlar taşıma kapasitesini aşamaz.
Çünkü çevre direnci popülasyonun büyümesini sınırlandırır.
Popülasyonun bulunduğu ortamdaki avcı sayısı, ısı, ışık, nem ve besin gibi kaynak sıkıntısı, rekabet, parazitler ve hastalıklar gibi faktörler çevre direncini oluşturur.
Popülasyonlardaki birey sayısı taşıma kapasitesine yaklaştıkça artan çevre direnci nedeniyle popülasyon büyüklüğü belirli sınırlar arasında kalır.
Yani popülasyonun birey sayısı taşıma kapasitesinin altında iken popülasyonun büyüme hızı yüksektir.
Çevre direnci olmayan laboratuvar koşullarındaki bir bakteri 20 dakikada bir bölünür.
Bakteriler bu şekilde çoğalmaya devam etseydi bir buçuk günde tüm dünyayı kaplayacak kadar alana yayılırdı.
Yapay koşullarda ortam canlının ihtiyacına ve özelliklerine göre ayarlandığı için popülasyon taşıma kapasitesini aşabilir. Balık üretme çiftlikleri ve milli parklarda bu durum gözlemlenebilir.
Popülasyonların coğrafik sınırları içerisinde bireylerin yerleşme biçimi popülasyonun dağılımını oluşturur.
Çevre ve kaynakların homojen dağılım göstermemesi, bireyin içgüdüsel davranışları gibi sebeplerle popülasyonu oluşturan bireyler zaman zaman gruplar, sürüler oluşturabilir.
Sıcaklık, nem, rüzgar gibi çevresel faktörler de dağılım modellerinin oluşmasında etkilidir.
Popülasyonlarda başlıca üç tip dağılım şekli görülür.
Kümeli dağılım popülasyonlarda en yaygın görülen dağılım biçimidir.
Popülasyonu oluşturan bireyler belirli alanlarda kümelenirler.
Bitkilerde genellikle çevre koşullarının, toprak yapısının çimlenme ve gelişmeye uygun olduğu alanlarda kümelenme görülür.
Deniz yıldızları kolay besin bulup çiftleşebildiği gelgit havuzlarında grup oluşturabilir.
Sürü içindeki bireyler grup oluşturarak avlanma, beslenme, savunmada kolaylık sağlarken gereksinimlerin karşılandığı çevreden yararlanım oranını da arttırır. Şimdi gelelim düzenli tekdüze dağılıma.
Zorlayıcı çevresel şartlarda bireyler arasında yetersiz kaynaklar için rekabet söz konusu olduğunda görülen dağılım biçimidir.
Alan savunması, besin ve çiftleşme gibi rekabet durumlarında ortaya çıkar.
Bireyler birbirlerine nispeten eşit uzaklıkta bulunurlar.
Bu dağılım yaygın görülen bir dağılım şekli değildir.
Dağılımda bireyler birbirini doğrudan etkiler.
Örneğin bazı bitkiler kısıtlı olan kaynaklar için rekabet ettikleri bireylerin çimlenmesini ve gelişip büyümesini engelleyen kimyasallar salgılar. Böylece kendilerine yaşam alanı yaratır.
Kral penguenlerindeki ve sedir ormanlarındaki sedir ağaçlarının dağılımı düzenli dağılıma örnektir. Son olarak rastgele dağılımı konuşalım. popülasyondaki her bir bireyin pozisyonu diğer bireylerden bağımsızdır.
Genellikle fiziksel ve kimyasal faktörlerin etkisiyle yaşam alanında canlının nispeten sabit dağılım gösterdiği durumlarda görülür.
Bu tür dağılımlar bireylerin birbirini çekme veya uzaklaştırma gibi etkileşimin olmadığı durumlarda ortaya çıkar.
Örneğin rüzgarla tozlaşmanın görüldüğü karahindiba gibi bitkilerde tozlaşma dönemi olan bahar aylarında rastgele dağılım görülür. Bu dağılım tipi doğada çok nadirdir.
Papatya ve kaktüslerde de rastgele dağılım gözlenir.