Evet arkadaşlar bu videomuzda da güzel adlandırma ve deyim aktarmalarını işleyeceğiz.
Özellikle deyim aktarmaları.
Arkadaşlar son yıllarda böyle paragraf sorunlarını ışıklarının arasına konulabiliyor.
O yüzden bu kısma çok dikkat ediyoruz.
Güzel adlandırma ne demek arkadaşlar?
Bakın söylendiğinde. İnsana rahatsızlık verici, bazı duygularla kötü çağrışımlar uyandıran kavramlar. Var, kelimeler var.
İşte ben. Bu kötü çağrışımları böyle daha. Hoşa gidecek. Hani tamamen bu çok hoş, çok güzel bir anlam olmuyor.
Ama bu kötü çağrışımı biraz da. Olsa yok edebilecek bir. Kavram kullanıyorum. Mesela ölmek kelimesi.
Arkadaşlar ölmek kelimesi. Kulağa böyle kötü çağrışım uyandırıyor.
Ama biz ölmek yerine. Mesela ne diyoruz, işte annemi geçen sene. Son yolculuğuna uğurladık ya da ışıklar içinde uyusun, hayata gözlerini yumdu. Vefat etti gibi ifadeler. Kullanıyoruz.
Ya da ince hastalığa yakalanmış. Diyor ya. Bu. Ne demek?
Mesela verem demek şimdi ben vereme yakalanmış dediğimde böyle kötü. Bir çağrışım uyandırıyor.
Tamam, bu da kötü bir çağrışım ama bunu daha. Hoşa gidecek bir kavram. Olarak kullanıyorum.
Ya da mesela görme engelli arkadaşlar biz kör demiyoruz mesela.
Kötü bir çağrışım dır. Görme engelli diyoruz. Ya da sağır demiyoruz. İşitme engelli. Diyoruz.
Ya da arkadaşlar. Tuvalet yerine mesela. Ayak yolu bu çok fazla çıkmaz ama sorular da. Yine de bilelim. Ya da hastalanma.
Arkadaşlar kötü bir çağrışım uyandırır.
Ben bunu güzel adlandırır Sam.
Hangi kelimeyle adlandırır bu. Şifayı kapmak mesela cin. Demiyoruz arkadaşlar. Üç harfli yine cin, üç harfli yerine iyi saatte. Olsunlar şeklinde de bahseder biliyoruz.
Cinlerden ya da arkadaşlar mesela kefen kötü bir çağrışım mıdır?
Bunu daha. Güzel bir şekilde. Adlandırır.
Kefene göre bu kıyaslama yapıp kıyaslama yaparsam ne derim arkadaşlar ya k sız gömlek derim bunlar dolayı havaya. Biraz benziyor mu?
Evet benziyor.
Zaten güzel adlandırma da arkadaşlar dolaylı. Ama yoluyla söylendiği için. Dolay Lama'nın bir çeşididir aslında.
Geldim deyip taramalarına arkadaşlar.
Şimdi öğrenciler bunu yanlış algılıyor.
Paragrafta çıktığı zaman işte atıyorum üçüncü cümlede deyimi aktarması vardır ya da yukarıdaki paragrafta deyim aktarmaları vardır dendiği zaman öğrenci paragrafın. İçinde gidiyor deyimi. Arıyor deyip aktarmaları demek, adı bu bile olsa. Deyim demek değildir. Arkadaşlar deyim aktarmaları dörde ayrılır.
Duyular arası aktarım, insandan doğaya aktarım, doğadan insan aktarım, doğadan doğaya aktarım.
Bu dört alt başlık dışında. Deyim aktarmaları ile ilgili hiçbir şey. Aramayan arkadaşlar, duyular arası aktarım ya da duyu aktarımı olarak da karşımıza çıkabilir. Arkadaşlar bu ne demek?
Benim beş tane duyu organın var.
Görme, tatma. İşitme. Gibi, dokunma gibi.
Şimdi bu farklı duyu organlarının duyu aktarım larının aynı. Cümlede mecazi bir şekilde. Kullanılmasıdır. Arkadaşlar mesela ne demek istiyorum?
İçeriden keskin bir koku geliyordu. Diyor ya şimdi?
Bak Keskin'in altını çizdiği. Kokunun altını. Çizdim keskin kelimesini. Ben dokunma, doyumlu algılayabilir. Tüm sertliğini, keskinliği. Yumuşaklığını ya da kokuyu da koklama, duyu olumlu algıları. Arkadaşlar şimdi içeriden keskin bir koku geliyordu dediğimde koku gerçek anlamda keskin değil. O zaman ne yaptım?
Ben dokunma, duyum ile koklama duyumu aktardım.
Bu ne oluyor?
Duyular arası aktarım oluyor yani. Bir cümlede iki. Farklı duyunun olması. Gerekiyor kesinlikle. Ya da Bakın cenazede. Sert bir. Çığlık duyuldu diyor.
Sert kelimesini dokunma, duyum ve algıların çığlığı, işitme uyumlu algıları.
Çığlık gerçek anlamda sert olamaz.
Mecaz anlamda kullandım.
Ne oldu?
Duyular arası aktarım oldu.
Ya da. Yumuşacık sesiyle beni. Büyüledi diyorum.
Bak yumuşacık.
Burada dokunma.
Duyu sudur. Ses de yine işitme, duyu sudur. Sesim gerçek anlamda yumuşak olamaz.
Duyular arası ya da duyu aktarımı oldu.
Sıcak davranışlarıyla. İlgimi. Çekti diyor sıcak arkadaşlar.
Yine dokunma, duyu sudur, davranışta görme, duyu sudur.
Davranışın gerçek anlamda sıcak olamayacağı içi buradan olduğu arkadaşta duyular arası aktarım ana başlığıyla deyim aktarması olmuş oldu. Yani burada hiçbir şekilde deyim yok. Yine tekrarlıyorum.
İnsandan doğaya aktarım arkadaşlar.
Bu bizim karşımıza nasıl gelebilir?
Bunun diğer adı da. Kişiyle Eştir m'dir.
İnsana ait bir özelliğin. Doğadaki herhangi bir varlığa aktarılmasıdır. Şimdi.
Belki de yüreği. Yaralıdır.
Dağların derken dağların yüreği olamaz arkadaşlar.
Ve dağlar. Keder, yenemez. Üzülmez.
Yaralı da olamaz.
Kim keder olabilir, insan olabilir.
O zaman keder insana ait bir özellik olduğu için insana. Ait bir özellik. Doğaya aktarılmış oldu.
Güneş nazlı nın altında beklerken koyu bir karanlık öptü denizi derken.
Bir kere arkadaşlar. Güneş kimseyi bekleyemez. Güneş nazlı da olamaz. Karanlıkta denizi. Örtemez.
Nazlı olmak. Beklemek ve öpmek insana ait bir özelliktir. Yine herkesin arkadaşta şu şarkıyla aklımda kalıyor aslında. İşte İstanbul. Bugün yorgun.
İstanbullu yorgun olamaz.
Üzgün ve yaşlanmış. İstanbul üzülmez. İstanbul yaşanamaz.
İstanbul bugün yorgun, üzgün ve yaşlanmış.
Ağlamış. Yine rimel. Elleri akıyor değil mi arkadaşlar?
İstanbul ağlaya maz ve. Tabikide İstanbul'u. Rimel elleri Ak'a maz arkadaşlar.
Bu şarkı sözüyle aklınızda tutabilirsiniz.
Şimdi de doğadan insanı aktarım.
Yani doğaya. Ait bir özelliğin insana. Aktarılması.
Arkadaşlar mesela derse geç kalınca hoca sınıfta kükredi diyor ya şimdi burada bir. Hoca var, bir de küçük. Üremek var.
Küçük üremek Aslan'a özgü bir özelliktir.
Yani doğaya özgüdür.
Ama bunu neye aktardı?
Hocaya aktardı.
Yani insan aktardı.
Ne oldu?
Doğadan insana aktarım olmuş oldu.
Ya da Sen. Çok tilki. Bir insansın diyorum.
Tilki burada doğaya özgüdür arkadaşlar.
Kurnazlığı bakımından insan anlamında kullanıldı.
Yani insan kurnazlığı bakımından. Tilkiye. Benzetildi.
Ne oldu?
Doğadaki bir özellik insana aktarılmış oldu.
Ya da sabahtan uğradım ben bir fidana derken arkadaşlar fidan burada duadır ama. Fidan derken neyi kastediyor?
Güzeli sevgilisini. Kastediyor.
Doğadan doğaya aktarım da arkadaşlar mesela.
Güneş Terim'e damlıyor diyor ya.
Güneş de doğaya özgüdür.
Damla mak da doğaya özgüdür.
Ama güneş. Tamamlayabilir mi?
Hayır. Yağmur damla çıkabilir.
O zaman güneş de doğada olduğuna göre yağmur yani dam bulamak da doğal olduğuna göre doğadan doğaya aktarım oldu.
Ya da. Çiçekler seni görünce. Kanat çırpmaya başladı. Dediğimde. Çiçek de doğaya özgüdür.
Kanat çarpmak da. Kuş mesela. Bu da doğaya özgüdür.
İkisi de doğada olduğu için. Ve çiçekler. Kanat çırpan aldığı. İçin. Yani doğada bile olsa çiçeklerin böyle bir özelliği olamadığı için.
Ne yaptı aktardı.
Ya da kar taneleri dağılırken etrafa kükrüyor du dediğimde kar taneleri de doğa adadır. Kürk üremek de yine. Aslan'a yani doğaya özgü bir özelliktir.
İkisi de doğada olduğu için arkadaşlar.
Ne oldu?
Doğaya ait. Bir özellik. Olmuş oldu.
Özellikle deyim aktarmaları.
Arkadaşlar son yıllarda böyle paragraf sorunlarını ışıklarının arasına konulabiliyor.
O yüzden bu kısma çok dikkat ediyoruz.
Güzel adlandırma ne demek arkadaşlar?
Bakın söylendiğinde. İnsana rahatsızlık verici, bazı duygularla kötü çağrışımlar uyandıran kavramlar. Var, kelimeler var.
İşte ben. Bu kötü çağrışımları böyle daha. Hoşa gidecek. Hani tamamen bu çok hoş, çok güzel bir anlam olmuyor.
Ama bu kötü çağrışımı biraz da. Olsa yok edebilecek bir. Kavram kullanıyorum. Mesela ölmek kelimesi.
Arkadaşlar ölmek kelimesi. Kulağa böyle kötü çağrışım uyandırıyor.
Ama biz ölmek yerine. Mesela ne diyoruz, işte annemi geçen sene. Son yolculuğuna uğurladık ya da ışıklar içinde uyusun, hayata gözlerini yumdu. Vefat etti gibi ifadeler. Kullanıyoruz.
Ya da ince hastalığa yakalanmış. Diyor ya. Bu. Ne demek?
Mesela verem demek şimdi ben vereme yakalanmış dediğimde böyle kötü. Bir çağrışım uyandırıyor.
Tamam, bu da kötü bir çağrışım ama bunu daha. Hoşa gidecek bir kavram. Olarak kullanıyorum.
Ya da mesela görme engelli arkadaşlar biz kör demiyoruz mesela.
Kötü bir çağrışım dır. Görme engelli diyoruz. Ya da sağır demiyoruz. İşitme engelli. Diyoruz.
Ya da arkadaşlar. Tuvalet yerine mesela. Ayak yolu bu çok fazla çıkmaz ama sorular da. Yine de bilelim. Ya da hastalanma.
Arkadaşlar kötü bir çağrışım uyandırır.
Ben bunu güzel adlandırır Sam.
Hangi kelimeyle adlandırır bu. Şifayı kapmak mesela cin. Demiyoruz arkadaşlar. Üç harfli yine cin, üç harfli yerine iyi saatte. Olsunlar şeklinde de bahseder biliyoruz.
Cinlerden ya da arkadaşlar mesela kefen kötü bir çağrışım mıdır?
Bunu daha. Güzel bir şekilde. Adlandırır.
Kefene göre bu kıyaslama yapıp kıyaslama yaparsam ne derim arkadaşlar ya k sız gömlek derim bunlar dolayı havaya. Biraz benziyor mu?
Evet benziyor.
Zaten güzel adlandırma da arkadaşlar dolaylı. Ama yoluyla söylendiği için. Dolay Lama'nın bir çeşididir aslında.
Geldim deyip taramalarına arkadaşlar.
Şimdi öğrenciler bunu yanlış algılıyor.
Paragrafta çıktığı zaman işte atıyorum üçüncü cümlede deyimi aktarması vardır ya da yukarıdaki paragrafta deyim aktarmaları vardır dendiği zaman öğrenci paragrafın. İçinde gidiyor deyimi. Arıyor deyip aktarmaları demek, adı bu bile olsa. Deyim demek değildir. Arkadaşlar deyim aktarmaları dörde ayrılır.
Duyular arası aktarım, insandan doğaya aktarım, doğadan insan aktarım, doğadan doğaya aktarım.
Bu dört alt başlık dışında. Deyim aktarmaları ile ilgili hiçbir şey. Aramayan arkadaşlar, duyular arası aktarım ya da duyu aktarımı olarak da karşımıza çıkabilir. Arkadaşlar bu ne demek?
Benim beş tane duyu organın var.
Görme, tatma. İşitme. Gibi, dokunma gibi.
Şimdi bu farklı duyu organlarının duyu aktarım larının aynı. Cümlede mecazi bir şekilde. Kullanılmasıdır. Arkadaşlar mesela ne demek istiyorum?
İçeriden keskin bir koku geliyordu. Diyor ya şimdi?
Bak Keskin'in altını çizdiği. Kokunun altını. Çizdim keskin kelimesini. Ben dokunma, doyumlu algılayabilir. Tüm sertliğini, keskinliği. Yumuşaklığını ya da kokuyu da koklama, duyu olumlu algıları. Arkadaşlar şimdi içeriden keskin bir koku geliyordu dediğimde koku gerçek anlamda keskin değil. O zaman ne yaptım?
Ben dokunma, duyum ile koklama duyumu aktardım.
Bu ne oluyor?
Duyular arası aktarım oluyor yani. Bir cümlede iki. Farklı duyunun olması. Gerekiyor kesinlikle. Ya da Bakın cenazede. Sert bir. Çığlık duyuldu diyor.
Sert kelimesini dokunma, duyum ve algıların çığlığı, işitme uyumlu algıları.
Çığlık gerçek anlamda sert olamaz.
Mecaz anlamda kullandım.
Ne oldu?
Duyular arası aktarım oldu.
Ya da. Yumuşacık sesiyle beni. Büyüledi diyorum.
Bak yumuşacık.
Burada dokunma.
Duyu sudur. Ses de yine işitme, duyu sudur. Sesim gerçek anlamda yumuşak olamaz.
Duyular arası ya da duyu aktarımı oldu.
Sıcak davranışlarıyla. İlgimi. Çekti diyor sıcak arkadaşlar.
Yine dokunma, duyu sudur, davranışta görme, duyu sudur.
Davranışın gerçek anlamda sıcak olamayacağı içi buradan olduğu arkadaşta duyular arası aktarım ana başlığıyla deyim aktarması olmuş oldu. Yani burada hiçbir şekilde deyim yok. Yine tekrarlıyorum.
İnsandan doğaya aktarım arkadaşlar.
Bu bizim karşımıza nasıl gelebilir?
Bunun diğer adı da. Kişiyle Eştir m'dir.
İnsana ait bir özelliğin. Doğadaki herhangi bir varlığa aktarılmasıdır. Şimdi.
Belki de yüreği. Yaralıdır.
Dağların derken dağların yüreği olamaz arkadaşlar.
Ve dağlar. Keder, yenemez. Üzülmez.
Yaralı da olamaz.
Kim keder olabilir, insan olabilir.
O zaman keder insana ait bir özellik olduğu için insana. Ait bir özellik. Doğaya aktarılmış oldu.
Güneş nazlı nın altında beklerken koyu bir karanlık öptü denizi derken.
Bir kere arkadaşlar. Güneş kimseyi bekleyemez. Güneş nazlı da olamaz. Karanlıkta denizi. Örtemez.
Nazlı olmak. Beklemek ve öpmek insana ait bir özelliktir. Yine herkesin arkadaşta şu şarkıyla aklımda kalıyor aslında. İşte İstanbul. Bugün yorgun.
İstanbullu yorgun olamaz.
Üzgün ve yaşlanmış. İstanbul üzülmez. İstanbul yaşanamaz.
İstanbul bugün yorgun, üzgün ve yaşlanmış.
Ağlamış. Yine rimel. Elleri akıyor değil mi arkadaşlar?
İstanbul ağlaya maz ve. Tabikide İstanbul'u. Rimel elleri Ak'a maz arkadaşlar.
Bu şarkı sözüyle aklınızda tutabilirsiniz.
Şimdi de doğadan insanı aktarım.
Yani doğaya. Ait bir özelliğin insana. Aktarılması.
Arkadaşlar mesela derse geç kalınca hoca sınıfta kükredi diyor ya şimdi burada bir. Hoca var, bir de küçük. Üremek var.
Küçük üremek Aslan'a özgü bir özelliktir.
Yani doğaya özgüdür.
Ama bunu neye aktardı?
Hocaya aktardı.
Yani insan aktardı.
Ne oldu?
Doğadan insana aktarım olmuş oldu.
Ya da Sen. Çok tilki. Bir insansın diyorum.
Tilki burada doğaya özgüdür arkadaşlar.
Kurnazlığı bakımından insan anlamında kullanıldı.
Yani insan kurnazlığı bakımından. Tilkiye. Benzetildi.
Ne oldu?
Doğadaki bir özellik insana aktarılmış oldu.
Ya da sabahtan uğradım ben bir fidana derken arkadaşlar fidan burada duadır ama. Fidan derken neyi kastediyor?
Güzeli sevgilisini. Kastediyor.
Doğadan doğaya aktarım da arkadaşlar mesela.
Güneş Terim'e damlıyor diyor ya.
Güneş de doğaya özgüdür.
Damla mak da doğaya özgüdür.
Ama güneş. Tamamlayabilir mi?
Hayır. Yağmur damla çıkabilir.
O zaman güneş de doğada olduğuna göre yağmur yani dam bulamak da doğal olduğuna göre doğadan doğaya aktarım oldu.
Ya da. Çiçekler seni görünce. Kanat çırpmaya başladı. Dediğimde. Çiçek de doğaya özgüdür.
Kanat çarpmak da. Kuş mesela. Bu da doğaya özgüdür.
İkisi de doğada olduğu için. Ve çiçekler. Kanat çırpan aldığı. İçin. Yani doğada bile olsa çiçeklerin böyle bir özelliği olamadığı için.
Ne yaptı aktardı.
Ya da kar taneleri dağılırken etrafa kükrüyor du dediğimde kar taneleri de doğa adadır. Kürk üremek de yine. Aslan'a yani doğaya özgü bir özelliktir.
İkisi de doğada olduğu için arkadaşlar.
Ne oldu?
Doğaya ait. Bir özellik. Olmuş oldu.