Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

7. Bir yağmur ince ince Çarpıyor şimdi cama Hasret kaldım sevince Korku yüzümde yama Dalarken gözümde yaş Ben böyle sonsuz gama

7.
Bir yağmur ince ince
Çarpıyor şimdi cama
Hasret kaldım sevince
Korku yüzümde yama
Dalarken gözümde yaş
Ben böyle sonsuz gama
Artıyor yavaş yavaş
Damlardaki ağlama
Bu şiirle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) "Korku" sözcüğü soyut, "yaş" sözcü

7. Bir yağmur ince ince Çarpıyor şimdi cama Hasret kaldım sevince Korku yüzümde yama Dalarken gözümde yaş Ben böyle sonsuz gama Artıyor yavaş yavaş Damlardaki ağlama Bu şiirle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) "Korku" sözcüğü soyut, "yaş" sözcüğü somut anlamlıdır. B) "Gam" sözcüğünün eş anlamlısı "dert" sözcüğüdür. C) "Dalmak" sözcüğü temel anlamından uzaklaşmıştır. "Çarpmak" sözcüğü "hızla değmek, vurmak" anlamında kullanılmıştır.

Paragraf İle İlgili Yeni Sorular
Tümünü Gör
10) 6.
fre
baz
Dünya Doğa ve Doğal
5. Bu metinde aşağıdakilerden hangisinin örneği yoktur?
Aj Karşılaştırma Cümlesi
B) Tanımlama Cümlesi
C) Neden-Sonuç Cümlesi
D) Amaç-Sonuç Cümlesi
TED
en populasyonun ad gorak
(UCN) tarafindan angan andige ainda
Ortaokul Türkçe
Paragraf
10) 6. fre baz Dünya Doğa ve Doğal 5. Bu metinde aşağıdakilerden hangisinin örneği yoktur? Aj Karşılaştırma Cümlesi B) Tanımlama Cümlesi C) Neden-Sonuç Cümlesi D) Amaç-Sonuç Cümlesi TED en populasyonun ad gorak (UCN) tarafindan angan andige ainda
EKER
WALL
Cizel
8.
SINIF
DENEME (SARMAL) III
11. Güvercinin biri yüksek bir hurma ağacına yuva
yapmıştı. Orada yumurtluyor yavrularını orada
besliyordu. Güvercinin böyle yüksek bir ağaçta
yavru beslemesi çok zor oluyordu.
Hayvancağız yavrular yavrulamaz bir tilki geliyor,
güvercini korkutuyordu:
-Ya yavrularını aşağı at ya da ağaca tırmanıp
hepsini yok edeceğim, diyordu.
Güvercin korkudan tir tir titriyor yavrularını aşağı
atıyordu. Tilki de afiyetle onları yiyordu.
12.
Güvercin yine yumurtlamış korku içinde yuva-
sında büzülüp kalmıştı. O sırada bir leylek gele-
rek güvercine selam verdi, hatırını sordu. Üzüntü-
lü olduğunu görünce bunun sebebini sordu. Gü-
vercin olanları aynen anlattı. Bunun üzerine leylek:
-Bak sana bir akıl öğreteyim. Tilki yine gelirse
dersin ki ben artık sana yavrularımı atmayacağım.
Çıkabilirsen çık al. Beni ele geçiremezsin. Ben uçar
kurtulurum ancak yavrularımı alabilirsin.
Eski zamanlarda bir şeyh ve derviş varmış. Şeyh,
bu dervişi çok sever sayarmış. Fakat dervişin kö-
tü bir alışkanlığı varmış, ağzından küfür hiç ek-
sik olmazmış. Şeyh bir gün dayanamamış, dervi-
şe üç bakla tanesi vermiş. Şeyh, baklaları dervişe
verip, sadece uyurken ağzından çıkarmasını onun
haricinde gün içinde hep ağzında tutmasını ister.
Gel zaman git zaman baklalar işe yarar ve şeyh ar-
tık küfür etmemeye başlar. Bir gün şeyh ve derviş
bir yere davet edilir ve birlikte yola çıkarlar. Tam
yola çıktıkları sıra bardaktan boşalırcasına yağ-
mur yağmaya başlar. Yollarına acele acele devam
ederlerken genç bir kadın cama çıkar ve şeyh ile
dervişe seslenir. Derviş ve şeyhi o yağmurun al-
tında dururlar. Kadın uzun süre bakar şeyh ve der-
vişe. Şeyh dayanamaz ve neden bekletildiklerini
sorar. Bunu üzerine genç kadın yağmurlu bir gün-
de kavuklu birine bakılırsa kuluçkadaki tavukların
daha büyük olacağını söyler. Bu cevaba katlana-
mayan şeyh dervişe döner ve çıkar ağzındaki bak-
layı der.
ŞEKER PORTAKALI
Bu metinlerin edebi türleri sırası ile aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Hikâye-Efsane
CFabl-Destan
B) Fabl-Hikâye
D) Destan-Hikâye
Bu görselden har
şında aşağıdaki i
lüğündeki anlam
A) Türk el sanatl
yazmacılığım
neklerini gö
rin simgesi
B) En az iki yü
lar Çarşısı C
ze inanam
Üst katta a
şilli yazma
C) Desenter,
gibi işlen
olduğu
sulak ye
D) Kilimler
ların uz
kumuş
ken içi
açan s
Ortaokul Türkçe
Paragraf
EKER WALL Cizel 8. SINIF DENEME (SARMAL) III 11. Güvercinin biri yüksek bir hurma ağacına yuva yapmıştı. Orada yumurtluyor yavrularını orada besliyordu. Güvercinin böyle yüksek bir ağaçta yavru beslemesi çok zor oluyordu. Hayvancağız yavrular yavrulamaz bir tilki geliyor, güvercini korkutuyordu: -Ya yavrularını aşağı at ya da ağaca tırmanıp hepsini yok edeceğim, diyordu. Güvercin korkudan tir tir titriyor yavrularını aşağı atıyordu. Tilki de afiyetle onları yiyordu. 12. Güvercin yine yumurtlamış korku içinde yuva- sında büzülüp kalmıştı. O sırada bir leylek gele- rek güvercine selam verdi, hatırını sordu. Üzüntü- lü olduğunu görünce bunun sebebini sordu. Gü- vercin olanları aynen anlattı. Bunun üzerine leylek: -Bak sana bir akıl öğreteyim. Tilki yine gelirse dersin ki ben artık sana yavrularımı atmayacağım. Çıkabilirsen çık al. Beni ele geçiremezsin. Ben uçar kurtulurum ancak yavrularımı alabilirsin. Eski zamanlarda bir şeyh ve derviş varmış. Şeyh, bu dervişi çok sever sayarmış. Fakat dervişin kö- tü bir alışkanlığı varmış, ağzından küfür hiç ek- sik olmazmış. Şeyh bir gün dayanamamış, dervi- şe üç bakla tanesi vermiş. Şeyh, baklaları dervişe verip, sadece uyurken ağzından çıkarmasını onun haricinde gün içinde hep ağzında tutmasını ister. Gel zaman git zaman baklalar işe yarar ve şeyh ar- tık küfür etmemeye başlar. Bir gün şeyh ve derviş bir yere davet edilir ve birlikte yola çıkarlar. Tam yola çıktıkları sıra bardaktan boşalırcasına yağ- mur yağmaya başlar. Yollarına acele acele devam ederlerken genç bir kadın cama çıkar ve şeyh ile dervişe seslenir. Derviş ve şeyhi o yağmurun al- tında dururlar. Kadın uzun süre bakar şeyh ve der- vişe. Şeyh dayanamaz ve neden bekletildiklerini sorar. Bunu üzerine genç kadın yağmurlu bir gün- de kavuklu birine bakılırsa kuluçkadaki tavukların daha büyük olacağını söyler. Bu cevaba katlana- mayan şeyh dervişe döner ve çıkar ağzındaki bak- layı der. ŞEKER PORTAKALI Bu metinlerin edebi türleri sırası ile aşağıdakiler- den hangisidir? A) Hikâye-Efsane CFabl-Destan B) Fabl-Hikâye D) Destan-Hikâye Bu görselden har şında aşağıdaki i lüğündeki anlam A) Türk el sanatl yazmacılığım neklerini gö rin simgesi B) En az iki yü lar Çarşısı C ze inanam Üst katta a şilli yazma C) Desenter, gibi işlen olduğu sulak ye D) Kilimler ların uz kumuş ken içi açan s
a-
e
Deneme -3
Birinci Ağızdan Anlatım
Yazar, anlattığı olayın
içinde yer alır.
Anlatıcı
Türleri
MUBA
YAYINLARI
Üçüncü Ağızdan Anlatım
Yazar, olayların içinde yer
almaz, gözlemlediklerini aktarır.
Buna göre aşağıdaki metinlerden hangisi farklı bir kişi ağzıyla anlatılmıştır?
Yuvasını yapıyordu serçe kuşu. Şehrin kıyısında bulunan eski parkta en küçük fıstık çam-
larının birindeydi yuvası. Zirveye çok da yakın olmayan, tehlikeli hayvanların ulaşamaya-
cağı uzaklıkta, üç çatalın birleştiği bir dal ucuna konduruvermişti yuvasini. Rüzgâr bazen
biraz kuvvetli esip dal sallandıkça serçe kuşu da zıp zıp zıplar, henüz tam olmamış yuva-
sini rüzgârın alıp götürmesinden korkardı. Bu yuva yaptığı ilk yuvaydı.
BO ise pek konuşmazdı, sekiz dokuz yaşındaki bir çocuğa ne anlatılırdı ki zaten. Bazen
ödevlerimi yaparken kanepeye oturur el işi yapar, dergilere göz atar ya da sessizce dişanı
bakar ve arada iç çekerdi. Acaba kimi düşünürdü? Ailesini mi, evinimi, yoksa başka birini
mi? Bir şeyleri özlediği belliydi.
Annem ona yaptığı yemeklerden, böreklerden pastalardan bahçemizde yetiştirdiğimiz
mandalinalardan, ispanaklardan gönderirdi. Alırken mahcup olurdu. Bana mutfağını gös-
terir "Ben bu kadar şeyi nasıl yiyeceğim?" derdi. Demek ki bir şeyler gönderen tek kişi
annem değildi. ben
DY Günler aylar geçti, kış bitti bahar geldi. Kuşlar neşeli neşeli ötmeye, anılar başımızda do-
lanmaya başlamıştı artık. Kanala gidip yıkandığımız, eşek arılarının deliklerine çomak so-
kup sonra da elimizde çalı çırpı onlarla savaş yaptığımız, karneleri almaya yaklaştığımız
günlerdi. İşte böyle bir günün sabahında tam kapıdan çıkacakken bana seslendi. Yanıma
gelip iki yanağımdan öptü, sarıldı.
Ortaokul Türkçe
Paragraf
a- e Deneme -3 Birinci Ağızdan Anlatım Yazar, anlattığı olayın içinde yer alır. Anlatıcı Türleri MUBA YAYINLARI Üçüncü Ağızdan Anlatım Yazar, olayların içinde yer almaz, gözlemlediklerini aktarır. Buna göre aşağıdaki metinlerden hangisi farklı bir kişi ağzıyla anlatılmıştır? Yuvasını yapıyordu serçe kuşu. Şehrin kıyısında bulunan eski parkta en küçük fıstık çam- larının birindeydi yuvası. Zirveye çok da yakın olmayan, tehlikeli hayvanların ulaşamaya- cağı uzaklıkta, üç çatalın birleştiği bir dal ucuna konduruvermişti yuvasini. Rüzgâr bazen biraz kuvvetli esip dal sallandıkça serçe kuşu da zıp zıp zıplar, henüz tam olmamış yuva- sini rüzgârın alıp götürmesinden korkardı. Bu yuva yaptığı ilk yuvaydı. BO ise pek konuşmazdı, sekiz dokuz yaşındaki bir çocuğa ne anlatılırdı ki zaten. Bazen ödevlerimi yaparken kanepeye oturur el işi yapar, dergilere göz atar ya da sessizce dişanı bakar ve arada iç çekerdi. Acaba kimi düşünürdü? Ailesini mi, evinimi, yoksa başka birini mi? Bir şeyleri özlediği belliydi. Annem ona yaptığı yemeklerden, böreklerden pastalardan bahçemizde yetiştirdiğimiz mandalinalardan, ispanaklardan gönderirdi. Alırken mahcup olurdu. Bana mutfağını gös- terir "Ben bu kadar şeyi nasıl yiyeceğim?" derdi. Demek ki bir şeyler gönderen tek kişi annem değildi. ben DY Günler aylar geçti, kış bitti bahar geldi. Kuşlar neşeli neşeli ötmeye, anılar başımızda do- lanmaya başlamıştı artık. Kanala gidip yıkandığımız, eşek arılarının deliklerine çomak so- kup sonra da elimizde çalı çırpı onlarla savaş yaptığımız, karneleri almaya yaklaştığımız günlerdi. İşte böyle bir günün sabahında tam kapıdan çıkacakken bana seslendi. Yanıma gelip iki yanağımdan öptü, sarıldı.
7.
2
Temizliği hasta olmak için değil, hastalıktan
korunmak için yapıyoruz. Ancak deterjan-
larda kullanılan kimyasallar, sadece mik-
ropları öldürmüyor; bize de zarar veriyor.
Özellikle deterjanlarda ve sivi sabunlarda
kullanılan kimyasalların neden olduğu kan-
ser, kalp-damar rahatsızlıkları; temizliğin
kirli yüzünü bize bir kez daha hatırlatıyor.
Zararlı kimyasallar yüzünden Türkiye'de her
yıl 150 bin insan kansere yakalanırken de-
terjanların tabiata verdiği dönüşü mümkün
olmayan zararlar tahmin sınırlarını zorluyor.
Bu metnin konusu aşağıdakilerden hangi-
sidir?
Türkis
Temizlik malzemelerindeki kimyasalların
etkileri
B) Kimyasal atıkların neden olduğu hastalıklar
C) Deterjanların çevreye verdiği zarar
D) Temizlik yaparken dikkat edilmesi gereken-
ler
l: 0 Sinif K.
Ortaokul Türkçe
Paragraf
7. 2 Temizliği hasta olmak için değil, hastalıktan korunmak için yapıyoruz. Ancak deterjan- larda kullanılan kimyasallar, sadece mik- ropları öldürmüyor; bize de zarar veriyor. Özellikle deterjanlarda ve sivi sabunlarda kullanılan kimyasalların neden olduğu kan- ser, kalp-damar rahatsızlıkları; temizliğin kirli yüzünü bize bir kez daha hatırlatıyor. Zararlı kimyasallar yüzünden Türkiye'de her yıl 150 bin insan kansere yakalanırken de- terjanların tabiata verdiği dönüşü mümkün olmayan zararlar tahmin sınırlarını zorluyor. Bu metnin konusu aşağıdakilerden hangi- sidir? Türkis Temizlik malzemelerindeki kimyasalların etkileri B) Kimyasal atıkların neden olduğu hastalıklar C) Deterjanların çevreye verdiği zarar D) Temizlik yaparken dikkat edilmesi gereken- ler l: 0 Sinif K.
8.
~
3
Türkler, eskiden beri 22 Aralık'ta gündüzün
geceyi yenmesini bir zafer olarak nitelendir-
mekte ve bu zaferi "akçam ağacı" altında
kutlamaktadırlar. Türklere göre güneşin
doğuşu yeni yıl döngüsü olarak kabul edil-
miştir. Türkler, güneşe mitolojide "Nar" is-
mini vermişlerdir. Türk deyimlerindeki "Nar
gibi yanıyor.", "Nar gibi kızardı." sözleri
aslında "Güneş gibi yanıyor veya kızardı."
anlamındadır. Nardugan Bayramı olarak
nitelendirilen bugün aslında güneşin doğu-
şu bayramıdır. Nardugan, Türklerde yeni
yıl bayramıdır. Ayaz Ata ise bu bayramın
simgesidir. Ayaz Ata, her yıl 22 Aralık'tan
sonra gelen ilk dolunayda ortaya çıkar ve
1 Şubat'a kadar kutlamalar devam eder.
Bu medya metninin yazılış amacı aşağıda-
kilerden hangisidir?
A) Olay yorumlama - Bilgi aktarma
B) Bilgi aktarma - İkna etme
Kültür aktarma - Bilgi aktarma
D) Olay yorumlama - Kültür aktarma
AV Yayınları
Ortaokul Türkçe
Paragraf
8. ~ 3 Türkler, eskiden beri 22 Aralık'ta gündüzün geceyi yenmesini bir zafer olarak nitelendir- mekte ve bu zaferi "akçam ağacı" altında kutlamaktadırlar. Türklere göre güneşin doğuşu yeni yıl döngüsü olarak kabul edil- miştir. Türkler, güneşe mitolojide "Nar" is- mini vermişlerdir. Türk deyimlerindeki "Nar gibi yanıyor.", "Nar gibi kızardı." sözleri aslında "Güneş gibi yanıyor veya kızardı." anlamındadır. Nardugan Bayramı olarak nitelendirilen bugün aslında güneşin doğu- şu bayramıdır. Nardugan, Türklerde yeni yıl bayramıdır. Ayaz Ata ise bu bayramın simgesidir. Ayaz Ata, her yıl 22 Aralık'tan sonra gelen ilk dolunayda ortaya çıkar ve 1 Şubat'a kadar kutlamalar devam eder. Bu medya metninin yazılış amacı aşağıda- kilerden hangisidir? A) Olay yorumlama - Bilgi aktarma B) Bilgi aktarma - İkna etme Kültür aktarma - Bilgi aktarma D) Olay yorumlama - Kültür aktarma AV Yayınları
2. 1. Nedense günümüzde insanlar daha
çok izleyerek veya dinleyerek öğren-
meyi tercih ediyor.2
II. İnsanlar bilgiye okuyarak, dinleyerek
veya izleyerek ulaşabilir. 1
III. Çünkü okuma, hem öğrenmeyi hem de
beyin hücrelerinin gelişmesini sağlıyor.
IV. Hâlbuki izleyerek öğrenme, okuyarak
öğrenme kadar yararlı bir yöntem değil.
Numaralanmış cümleler anlamlı bir bü-
tün oluşturacak biçimde sıralandığında
hangisi baştan üçüncü olur?
A)T B11
III
6ULTİ20223-1
IV
580
1
Ortaokul Türkçe
Paragraf
2. 1. Nedense günümüzde insanlar daha çok izleyerek veya dinleyerek öğren- meyi tercih ediyor.2 II. İnsanlar bilgiye okuyarak, dinleyerek veya izleyerek ulaşabilir. 1 III. Çünkü okuma, hem öğrenmeyi hem de beyin hücrelerinin gelişmesini sağlıyor. IV. Hâlbuki izleyerek öğrenme, okuyarak öğrenme kadar yararlı bir yöntem değil. Numaralanmış cümleler anlamlı bir bü- tün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A)T B11 III 6ULTİ20223-1 IV 580 1
5.
Binlerce yıldır sofralarımızı süsleyen peynirin aslında bakteri ve mantarların inşa ettiği bir mikroorganizmalar
kalesi olduğunu biliyor muydunuz? Peynirin oluşumunda bakteri ve mantarlar birbirinden ayrı düşünülemez.
Peynirin ilk ortaya çıkış amacı, kısa sürede bozulan sütün ömrünü ve kullanım süresini uzatmaktı. Bugün
ise sayısız çeşidiyle tat ve besin dünyamızda önemli bir yere sahip. Altın tozu serpiştirilmiş Stilton peyniri,
Sardinya adasına özgü kurtlu peynire kadar değişik çeşitleri var. Fakat mikroorganizmaların kalesi olan pey-
nirin kıymetini bilmek için uzman peynir tadımcısı olmanız gerekmiyor. Bakteri ve mantarların inşa ettiği bu
kalelerin yapısı da içinde yaşayan canlıların özelliklerine göre farklılık gösteriyor. Bakteri inşaatı, sütü asidik
hâle getirmek için eklenen bazı maddelerin katılmasıyla başlıyor. Daha sonra eklenen bir enzim sūt protein-
lerini parçalıyor. Böylece proteinler sütteki yağı da yanlarına alarak topak hâline geliyor yani halk arasındaki
deyimle süt kesiliyor. Peynir yapmak için bu topaklar toplanıyor ve süzülmesi için üzerine bir ağırlık konarak
beklemeye bırakılıyor. İşte bu bekleme sırasında diğer mikroplar kendi özelliklerini peynire aşılamaya başlı-
yor. Ömeğin ünlü Rokfor peynirine camgöbeği renkli küflü dokuları kazandıran şey, Fransa'daki mağaralarda
bulunan bir mantardır. Peynir, küflenmesi için mağaralarda bekletilir. Fakat dünyanın başka yerlerinde de bu
mantar dışarıdan eklenerek benzer peynirler üretilebiliyor. Bu mantar oldukça hassas bir organizma. Havaya
ihtiyacı vardır ama fazla oksijen ölmesine yol açar. Peynir üreticileri bu peynir kalibina metal çubuklar soka-
hazırlar. Küf yerleşmeye başlarken peynirdeki yağı, yağ
rak delikler açıp mantarın üremesi için uygun orta
asitlerine ve metil ketonlara dönüştürür, peynirdeki o sabunumsu tadi ve belirgin kokuyu veren budur. Bu küf
farelere verildiğinde yaşamsal organlarına zarar veren toksinler ürettiği görülmüştür. Fakat peynirin yarattığı
ortamda bu maddeler parçalanarak zararsız hâle gelir.
Bu metne göre peynir ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Peynirin ilk ortaya çıkış amacına
B) Peynirin sayısız çeşidinin olduğuna
C) Peynirin oluşumunda mantarların önemli bir yeri olduğunu
D) Peynirin çok uzun süre bozulmadan saklanabileceğine
Ortaokul Türkçe
Paragraf
5. Binlerce yıldır sofralarımızı süsleyen peynirin aslında bakteri ve mantarların inşa ettiği bir mikroorganizmalar kalesi olduğunu biliyor muydunuz? Peynirin oluşumunda bakteri ve mantarlar birbirinden ayrı düşünülemez. Peynirin ilk ortaya çıkış amacı, kısa sürede bozulan sütün ömrünü ve kullanım süresini uzatmaktı. Bugün ise sayısız çeşidiyle tat ve besin dünyamızda önemli bir yere sahip. Altın tozu serpiştirilmiş Stilton peyniri, Sardinya adasına özgü kurtlu peynire kadar değişik çeşitleri var. Fakat mikroorganizmaların kalesi olan pey- nirin kıymetini bilmek için uzman peynir tadımcısı olmanız gerekmiyor. Bakteri ve mantarların inşa ettiği bu kalelerin yapısı da içinde yaşayan canlıların özelliklerine göre farklılık gösteriyor. Bakteri inşaatı, sütü asidik hâle getirmek için eklenen bazı maddelerin katılmasıyla başlıyor. Daha sonra eklenen bir enzim sūt protein- lerini parçalıyor. Böylece proteinler sütteki yağı da yanlarına alarak topak hâline geliyor yani halk arasındaki deyimle süt kesiliyor. Peynir yapmak için bu topaklar toplanıyor ve süzülmesi için üzerine bir ağırlık konarak beklemeye bırakılıyor. İşte bu bekleme sırasında diğer mikroplar kendi özelliklerini peynire aşılamaya başlı- yor. Ömeğin ünlü Rokfor peynirine camgöbeği renkli küflü dokuları kazandıran şey, Fransa'daki mağaralarda bulunan bir mantardır. Peynir, küflenmesi için mağaralarda bekletilir. Fakat dünyanın başka yerlerinde de bu mantar dışarıdan eklenerek benzer peynirler üretilebiliyor. Bu mantar oldukça hassas bir organizma. Havaya ihtiyacı vardır ama fazla oksijen ölmesine yol açar. Peynir üreticileri bu peynir kalibina metal çubuklar soka- hazırlar. Küf yerleşmeye başlarken peynirdeki yağı, yağ rak delikler açıp mantarın üremesi için uygun orta asitlerine ve metil ketonlara dönüştürür, peynirdeki o sabunumsu tadi ve belirgin kokuyu veren budur. Bu küf farelere verildiğinde yaşamsal organlarına zarar veren toksinler ürettiği görülmüştür. Fakat peynirin yarattığı ortamda bu maddeler parçalanarak zararsız hâle gelir. Bu metne göre peynir ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Peynirin ilk ortaya çıkış amacına B) Peynirin sayısız çeşidinin olduğuna C) Peynirin oluşumunda mantarların önemli bir yeri olduğunu D) Peynirin çok uzun süre bozulmadan saklanabileceğine
çe
(1) Afrika'da yaşayan kara balıkçıl, daha çok küçük balıklarla ve böceklerle besleniyor. (II) Bu ku
avlanmak için su üzerinde kanatlarını bir şemsiye gibi açıyor. (III) Sonra da kanatlarıyla başını ve v
cudunu çevreliyor. (IV) Böylece Güneş ışığını kestiğinden suyun içini daha iyi görüyor.
Thegag nipl
CO
Bu metinde numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Daha da önemlisi, küçük balıklar
yaptığı bu gölgelik alana toplaşıyor ve o da kolayca avlanıyor." cümlesi getirilirse metnin a
bütünlüğü sağlanmış olur?
A) I
B) II
III
BY IRMAE QUIsay Allgilati jetoned heb
D) IV
ebriuam u
Ortaokul Türkçe
Paragraf
çe (1) Afrika'da yaşayan kara balıkçıl, daha çok küçük balıklarla ve böceklerle besleniyor. (II) Bu ku avlanmak için su üzerinde kanatlarını bir şemsiye gibi açıyor. (III) Sonra da kanatlarıyla başını ve v cudunu çevreliyor. (IV) Böylece Güneş ışığını kestiğinden suyun içini daha iyi görüyor. Thegag nipl CO Bu metinde numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Daha da önemlisi, küçük balıklar yaptığı bu gölgelik alana toplaşıyor ve o da kolayca avlanıyor." cümlesi getirilirse metnin a bütünlüğü sağlanmış olur? A) I B) II III BY IRMAE QUIsay Allgilati jetoned heb D) IV ebriuam u
7.
Günler günleri kovalıyor; dün, şu an, yarın... Masa başında, hiçbir şey okumadan, bir şeyler karala-
madan kaç gün geçirdim bilmiyorum. Kaç gün öylece dalıp gittim uzaklara ya da uzak kaldım şu ana.
Bozuk paraları kâğıdın altına sıkıştırmış çocuk misali, boya kalemlerine sarıldım. Sınırlarını taşırma-
maya dikkat ederek baskılarını yakalamaya çalıştım. Sınırlar mühim. Birkaç gündür ısrar ve belki de
biraz inatla başına oturup kalkıyorum mektubun. "Yazamıyorum" diye değil, cümlelerimin beni nere
ye savuracağından emin olamadığımdan.
Aşağıdakilerden hangisi verilen parçada geçen deyimlerden herhangi birinin anlamı değildir?
A) Bütün gücünü en son noktaya kadar kullanmak.
B) Bir düşünce veya hayal ile bulunduğu ortamdan uzaklaşmak.
C) Bir işi yapmaya başlamak, işe koyulmak.
D) Boş şeylerle vakit geçirmek.
Ortaokul Türkçe
Paragraf
7. Günler günleri kovalıyor; dün, şu an, yarın... Masa başında, hiçbir şey okumadan, bir şeyler karala- madan kaç gün geçirdim bilmiyorum. Kaç gün öylece dalıp gittim uzaklara ya da uzak kaldım şu ana. Bozuk paraları kâğıdın altına sıkıştırmış çocuk misali, boya kalemlerine sarıldım. Sınırlarını taşırma- maya dikkat ederek baskılarını yakalamaya çalıştım. Sınırlar mühim. Birkaç gündür ısrar ve belki de biraz inatla başına oturup kalkıyorum mektubun. "Yazamıyorum" diye değil, cümlelerimin beni nere ye savuracağından emin olamadığımdan. Aşağıdakilerden hangisi verilen parçada geçen deyimlerden herhangi birinin anlamı değildir? A) Bütün gücünü en son noktaya kadar kullanmak. B) Bir düşünce veya hayal ile bulunduğu ortamdan uzaklaşmak. C) Bir işi yapmaya başlamak, işe koyulmak. D) Boş şeylerle vakit geçirmek.
10-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem basit bir
fiil değildir?
A. Masaya oturunca bütün yemeklerden yedi.
B. Düğüne gitmek için epey hazırlanmış.
C. Misafirleri çabucak içeri alın.
D. Seni anlamak için yaşamak gerekir.
Ortaokul Türkçe
Paragraf
10-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem basit bir fiil değildir? A. Masaya oturunca bütün yemeklerden yedi. B. Düğüne gitmek için epey hazırlanmış. C. Misafirleri çabucak içeri alın. D. Seni anlamak için yaşamak gerekir.