Paragraf Soruları

Günümüz insanı garip bir kaderi yaşıyor, kaza- nirken kaybetmenin paradoksunda ölesiye buna- liyor. Bilim ve teknoloji, hayatını renklendirip akıl almaz derecede kolaylaştırırken kişiliğini eziyor, belirsizleştiriyor. Bir yanda eşya büyüyor, zen- ginleşiyor, öte yanda onu yapan insan küçülü- yor, yoksullaşıyor. Gerçek bir trajedi bu. Çün- kü dengeyi sağlayarak insanı mekanikleşmeden kurtaracak olan sanat boyutu sürekli ihmal edili- yor, körleştiriliyor. Dışarısı alabildiğine güçlendiri- Cirken içeride sağlam bir anlam cephesinin oluş- masina bilinçsizce engel olunuyor. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A) Bilim ile insan arasında her zaman büyük çe- tişkiler yaşanmıştır. B) Gelişen teknoloji karşında sanata önem veril- mediğinden insanın ruh dünyası köreliyor. C) Insanın maddi ve manevi yönleri birbiriyle bir bütün olduğunda başarı sağlanır. D) Toplumsal sorunlara, iç dünyasına önem ver- meyen insanlar sebep olmaktadır. 8. SINIF

9. Yay ayracın kullanıldığı yerlerden bazıları aşağıda verilmiştir: • Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak için kul- lanılır. Alıntıların aktarıldığı eseri, yazarı veya künye bilgilerini göstermek için kullanılır. Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını gösteren soru işaretini belirtmek kullanılır. Cümledeki anlamı tamamlayan ve cümlenin dışında kalan ek bilgiler için kullanılır. Bu bilgilere göre aşağıdakilerin hangisinde yay ayracın kullanımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır? ● ● ● A Sondaj makinesi iki gün içinde (?) yer altından su çıkarıyormuş. Postacı çarşamba günü (hastaneden çıktığım gün) bir tebligat getirdi. Uzun boylu balıkçı: -(Kollarını iki yana açarak) Denizde balık mı kaldı ki avlayalım? DEy, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü! (Arif Nihat Asya) 224

8. Uygulamah bilimlerde bir alan için geliştirilen tekniklerin bir başka alana uyarlanması, çok kullanılan yaygın bir yöntemdir. Örneğin; elektrik akımı için gelistirilen ana- liz yöntemleri, su ve hava akımlarının tahlili için hatta trafik akımlarının çözümlenmesi için kullanılır. Sosyal bilimlerle uğraşanlar genellikle bu yalınlıktan rahatsız olurlar ve "İçine insan ögesi giren olavlar kolay anla- şılmaz." diyerek kendilerine biraz pay çıkarırlar. İçinde insan davranışı bulunan olayların çözümlenmesinin güç olduğu doğru ama o tür olayların da kendine özgü kurallarının bulunmadığı ve bulmaya çalışmanın boş iş olduğu da bir o kadar yanlış. Bu metnin yazarının karşı çıktığı durum aşağıdaki- lerden hangisidir? A) Karmaşık görünen olayların kendine ait bir yöntemi- nin olmadığının düşünülmesi B) Uygulanan metotların yanlış sonuçlara götüreceği anlayışının olması C) Sorun olarak görülen tekniklerin sosyal bilimlerde kullanılmak istenmesi D) Sosyal bilimlere özgü kuralların uygulamalı bilimler- den ayrıştırılması

cüm- in tü- için Oza- anki cad- ka- bir SINAV 12. Olay: Bir yazanın bilgisayanının bozulup yazdıkla rının silinmesi Yer: Bir dağ evi Zaman: Kış, sabah erken saatler Kişiler: Yazar ve kedisi Anlatıcı 1. kişi kendir Aşağıdaki metinlerden hangisi bu yapı unsur- larına uygun olarak kurgulanmıştır? A) Uyam uyanmaz pencereden dışarı bak- tim. Her yer karla kaplıydı. Sokaktaki yüksek apartmanların çatıları bembeyazdı. Birden masanın üstünde açık kalan bilgisayarımı fark ettim. Gidip bilgisayara baktığımda dün gece uyumadan önce yazdıklarımı kaydetmemiş ol duğumu gördüm. Neyse ki bilgisayar kapan- mamıştı. Sadece tutukluk yapmıştı. 8) Pencereden dışarı baktığımda karla kap- li ağaçları ve eşsiz dağ manzarasını gördüm. Henüz sabahın erken saatleriydi. Kedim bile hâlâ mişıl mışil uyuyordu. Dün yazdıklarımı düzeltmek için kahvemi alıp bilgisayarın başı- na oturdum. Olamaz! Bilgisayanı bir türlü aça- mıyorum. Üstelik dün gece yazdıklarımı da kaydetmemiştim, şimdi hepsi havaya uçtu. C Pencereden, güneşin batışını izliyordum. Bir- den yaramaz kedim üstüme zıplayınca elim- deki kahve, bilgisayarıma döküldü. Ne yapa- cağımı şaşırdım. Bilgisayarı alalı daha üç ay bile olmamıştı. Üstüne üstlük borcu da bitme- mişti. Dışarıda kavurucu bir sıcaklık vardı. He- men giyinip bilgisayarımı tamire götürdüm. DY Hava buz gibiydi, bütün gün evde oturup yaz- maya karar verdim. Zaten gece bilgisayara yazdıklarım silindiği için moralim bozuktu. Oy- saki bu yazıyı bir an önce bitirip dergiye yolla- malıydım. Bana verilen süreyi iki gün geciktir- miştim bile ama yine de içimden yazmak gel- miyordu. Evin önündeki kalabalık caddeden gelen korna sesleri bir türlü rahat vermiyordu.

19. Klasik koşullanma, organizmaların doğal uyarıcılara verdiği doğal tepkileri, yapay uyarıcılara da verip vermediğini denemek için yapılmış deneyler bütünüdür. Pavlov'un klasik koşullanma sürecinde zil sesine tepki vermeyen köpeğin, zil sesinin hemen ardından et verilmesiyle bir süre sonra köpeğin zil sesine de tepki vermesi yani salya akıtması bu deneyin dayanağıdır. Klasik koşullanma, reklam sektöründe de sık- lıkla kullanılmaktadır. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen durumu örneklemektedir? Bir dönem kuş gribi vakası yüzünden düşen tavuk satışlarını artırmak için herkes tarafından güveni- len kişilerin tavuk reklamlarında oynatılması Bazı alışveriş mağazalarının, müşterilerine yeni kampanyalar ve indirimler hakkında bilgi mesajları göndermesi C) Petrol ofislerinde belirli bir miktarın üzerinde yakıt alan müşterilerine kartina puan uygulaması yapılma- SI D) Kıyafet satan mağazaların müşterilerinden aldıkları ürünleri özellikle denemelerini istemesi 21

2. Güneş ışınları duvarın en üst kısmına vuruyor, ahir- da ışıklar hafifliyordu. Ahırda koyu bir sessizlik var- dı, çiftlik ikindi vaktinin sessizliği içindeydi. Atların nallarının çınlamaları, oynayan çocukların sesleri hafiflemiş gibiydi. Dışarısı henüz tamamıyla gündüz olmasına rağmen, artık alaca karanlık ahıra yayıl- maya başlamıştı. Otların içeri alınması için ardına kadar açık bırakılmış kapıdan bir güvercin girdi. Bir dolandıktan sonra çıktı. En kenardaki bölmenin ar- dından bir çiftlik köpeği göründü. Cılız olan bu hay- van, yavrularının olduğu sandığa doğru uluyarak sandığın içine girdi. Bu metnin anlatımında yararlanılan anlatım biçimle- ri aşağıdakilerin hangisinden birlikte verilmiştir? A) Betimleme - Öyküleme B) Açıklama - Tartışma C) Öyküleme - Açıklama D) Tartışma - Betimleme

TÜRKÇE 5 ve 6. soruları metni okuyarak cevaplayınız. MARRA DENEME ço- Fatma Refet Angin, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk kadın öğretmenlerindendir. Angin, 1915'te dünyaya gelir. Okuma yazmayı annesinden öğrenen Refet Angin, Cumhuriyetin ilanı ve Tevhidi Tedrisat Kanunu'ndan sonra Gelibolu'da açılan iki okuldan biri olan Cumhuriyet Okulu sınavını kazanarak okula üçüncü sınıftan başlar, henüz küçük bir cukken öğretmen olmaya da karar verir. Mustafa Kemal Atatürk ile yolları birçok kez kesişen Refet Angin, birinci kar- şılaşması olan ilkokul yıllarında Atatürk'ün “Büyüyünce ne olacaksın çocuk?" sözüne, "Öğretmen!" diye cevap verir. İkinci karşılaşmalarında ise Öğretmen Okulu öğrencisidir ve Atatürk'e "Bakın sözümü tuttum Paşam. Oğretmen ola- cağım işte." dediğinde, Atatürk onun Gelibolu'daki küçük kız olduğunu derhâl hatırlar ve ona ne öğretmeni olmak is- tediğini sorar. “Matematik" cevabını alınca "Hayır, tarih öğretmeni olacaksın. Çünkü nesillere tarihlerini öğretmek en önemli vazifedir." sözü üzerine Refet Angin tarih öğretmeni olmaya karar verir. 1955 - 1975 yılları arasında Ankara'da görev yapan Angin, Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi Müdireliğini de yü- rütür. Daha sonraki meslek hayatını İstanbul'da sürdüren Angin, Atatürk'ün 100. yaş kutlamalarında görevlendirilir. 1998 yılında Cumhuriyetin 75.yılı kapsamında İstanbul'da Atatürk Eğitim Müzesinin kurulmasında görev alır. 29 Ha- ziran 2006 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından "fahri doktora" unvanı verilir. 1981'de ilk Öğretmenler Gü- nü'nde yılın öğretmeni seçilir. Tarih öğretmenliğinden 1982'de emekli olan Refet Angin, Yıldız Teknik Üniversitesi senatosunun 29 Haziran 2006 tarihinde aldığı kararla onursal doktora unvanını, yapılan bir törenle alır. Türkiye Cum- huriyeti Millî Eğitim Bakanlığında Bakanlık Danışmanı olarak görev yapar. 5. Fatma Refet Angin ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? A) Henüz küçük bir çocukken öğretmen olmaya karar vermiştir. B) Matematik öğretmeni olmak istemiş ama Atatürk'ün önerisi üzerine tarih öğretmeni olmuştur. C) Okuma yazmayı kendi kendisine öğrenen Refet Angin, Gelibolu'da açılan iki okuldan biri olan Cumhuriyet Okulu sınavını kazanarak okula üçüncü sınıftan başlamıştır. D) 1981'de ilk Öğretmenler Günü'nde yılın öğretmeni seçilmiş, Atatürk Eğitim Müzesinin kurulmasında ve Atatürk'ün 100. yaş kutlamalarında görev almıştır. 7. DENEMI Dil ke 8. A) D C) D

3. "Geri" sözcüğü aşağıdaki cümle- lerin hangisinde "Geride hatalarım olsa da onlardan ders çıkardım." cümlesindeki anlamıyla kullanıl- mıştır? A) Sen üzerine düşeni yap, gerisini düşünme. X B) Özlediğimiz o masumiyet artık geride kaldı. X C) Bu geri düşüncelerle asla başarılı olamazsın. D) Senin saatin üç dakika geri. X 6

6. Düşünmüştüm; tüm zorlukların ve çetrefilli yolların, acıla- rın gizem dolu kapıları açtığına inanmıştım. Boğulma kor- kusunu bilirsiniz, insana zorla yüzmeyi öğreten korkudur bu. Suyun ağırlığının altından zamanla kalkmayı öğrenir- siniz. Bizler böyleyizdir, zorluklarla karşılaşmamız lazım bir şeyler için. Bu metnin sonuna aşağıdaki cümlelerden hangisi geti- rilemez? A) işte, bizlere güçlü olmayı karşılaştığımız bu zorluklar öğ- retti. B) Zorlukların üstesinden gelmenin mutlaka birden çok yo- lu vardır. C) Hepimiz bu tür zorluklarla gizemli bir yanımızı, cesareti- mizi keşfettik. D) Bu zorluklarla yüz yüze gelmeseydik içimizdeki gücü de dışarı çıkaramazdık. 8

veri- sal 2 2. Et, saman, sebze ya da meyve yiyen hayvanları beslemek -- bu yiyecekler her zaman I oldukça kolaydır. böcek yiyen hayvanlar için özel olarak bulunabilir. böcek üretmek gerekir. Bu amaçla üretilen başlıca böcek- ler çekirge, un kurdu ve et sineğidir. Bugün hayvanat bah- çelerinin çoğunda hayvanların sağlıklı beslenebilmesi için yemlerine çeşitli vitaminler katılır. eskiden kafeslerdeki 11 - A) Yalnız I. C) I ve II. IIL tutsak yaşama uyum sağlayamayan bazı hayvan türleri artık hayvanat bahçelerinde beslenebilmektedir. Bu metinde numaralanmış yerlerden hangilerine "fakat" sözcüğü getirilebilir? B) Yalnız II. D) II ve III. 4. 19 k C

17. 1-A- 4-Ş 5-Y 3. kutu 1-A 3-K 2-E 2-E 5-S 3-A 4-L 6-T 6-S 1. kutu 2. kutu 4. kutu Üzerinde birden altıya kadar sayıların bulunduğu zar ile oynanan "Kelime Ruleti" oyununda her yarışmacı 4 yuvarlak kutu için sırayla 4 adet zar atar ve çıkan harfleri kullanarak 3 harfli anlamlı bir kelime oluşturmaya çalışır. Örneğin Selma'nın sırasıyla 4, 4, 4 ve 2 zarlarını attığını varsaydığımızda, ■ 1. kutudan L harfini alır. ■ 2. kutudan harf alamaz çünkü ikinci kutuda 4 sayısına karşılık gelen harf yoktur. ■ 3. kutudan Ş harfini alır. ■ 4. kutudan E harfini alır. Sonuç olarak L-Ş-E harflerini kullanarak "LEŞ" kelimesini bulur ve 10 puan kazanır. Ali, Metin ve Hüseyin bu oyunu kendi aralarında bir tur oynamıştır. Oyunla ilgili bilinenler ise şunlardır: ■ Metin ve Hüseyin puan almış, Ali ise anlamlı kelime oluşturamadığı için puan alamamıştır. ■ Ali ve Metin ilk kutuda 2, Hüseyin ise 1 atmıştır. ■ Son kutuda hepsi 2 ya da 3 sayılarından birini atmıştır. Buna göre aşağıdakilerden hangisi kesinlikle yanlıştır? A) Metin, ikinci ve üçüncü kutuda 5 sayısını atmıştır. B) Hüseyin, ikinci kutuda 3 sayısını atmıştır. C) Ali ve Hüseyin, ikinci ve üçüncü kutuda 1 sayısını atmıştır. D) Metin, ikinci kutuda 6 sayısını atmıştır. arlosim

B rumu 7. eğin, dır." üzü” rın u TURKÇE Bu dünyadan, bu dünyayı misafirhane bilenler de göçtü, kendilerini bu dünyanın hâkimi bilip daimî kala- cakmış gibi davrananlar da. Bu cümleden aşağıdaki ifadelerin hangisine kesin- likle ulaşılamaz? İnsanların dünyaya bakış açılarının birbirinden fark- i olduğuna Omürlerini tamamlayan bütün insanların bu dünya- yı terk ettiğine C) insanların sahip oldukları imkânların davranışlarını etkileyebileceğine Güçlü ve zengin olan tüm insanların uzun süre yaşamak istediklerine bu 3352- bilenlerde bilmoyorkeds

20. 1. Atatürk Türk ulusunun mutluluğunu kendi mutluluğundan ayırmıyordu. O da, her insan gibi mutlu olmak istiyordu elbet. Ama bir başkumandan, bir devlet şefi olarak tek başına mutlu olamayacağını biliyordu. Oysa tarih bize saraylarına kapanıp halkının, köylüsünün dışında mutlu olmaya çalışan nice devlet şefi örneği veriyordu. Atatürk; halkıyla, köylüsüyle birlikte mutlu olmak istiyordu. Köylüsü aç, halkı mutsuz yaşarken kendinin mutlu olamayaca- ğını biliyordu. II. Tiyatro mu yoksa orta oyunu mu üstün? Bence tiyatro, orta oyunundan üstün bir sanattır. Orta oyununda sadece güldürü vardır. Amaç seyirciyi sadece güldürmektir. Bu da söz oyunları ile yer yer kaba sözlerle gerçekleştirilir. Seyirci kulağa hoş gelen sözlerle sadece güler, eğlenir. Tiyatro öyle değildir. Çünkü tiyatro çok boyutlu bir sanattır. O kimi zaman güldürür, kimi zaman ağlatır. Güldürürken de ağlatırken de seyirciyi eğitir, ona bir şeyler verir. Çünkü amacı insana bir şeyler katmaktır. Bu da onun orta oyunundan üstün olduğunu göstermektedir. Numaralanmış metinlerin anlatım biçimleri aşağıdakilerden hangisidir? 1. Metin Açıklama Öyküleme Tartışma Betimleme II. Metin Tartışma Tartışma Öyküleme Açıklama

11. Birçok insan gerçek yaşamda yol alır. Ama ben hep gerçek yaşamdan uzaklaşıp o romanların dünyasında yol almayı seçtim. Şöyle söyleyeyim: Kitabın başına Attila İlhan'ın "Akşamlar bir roman gibi biterdi." dizesini koydum. Ben onu Attila Bey'e sormuştum. "Benim için iki hayat oldu." dedi Attila Bey ve ekledi: "Biri hakikaten romanların hayatı, biri de yaşadığım hayattı. Ama ben romanların hayatında yaşamayı hep yeğledim." leche thir Bu metindeki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A Yaşamın asıl amacına romanları aracılığıyla ulaşmak istemesi B) Yaşanandan farklı olan bir dünyanın yaşamını tercih etmesi Gerçek yaşamıi romanlar aracılığıyla anlatmak istemesi DY Romanlarında gerçeklikten soyutlanmış olana yönelmesi Diğer Sayfaya Ga

4. "Başarı, kişinin belirlediği amaçlar doğrultusunda yaptığı programlarla ulaşabildiği sonuçtur. Bir öğrenci için en önemli amaç, öğrenme faaliyetine hız vererek ulaşacağı okul başarısıdır." diyen biri hangi anlatım tekniğini kullanmıştır? A) Tanımlama C) Betimleme B) Örnekleme D) Tartışma

ol- an, 3. Bereketliyken işlenmemiş toprakların yabani ve işe yara- maz otlarla dolduğu görülür. Bu toprağı yararımıza kulla- nabilmek ve onu korumak için çalışmamız, tohum ekmemiz gerekir. Aynı şey, aklımız için de geçerlidir. Eğer onu diz- ginleyecek, zorlayacak uğraşlar bulmazsak aklımız; hayal gücünün bulanık tarlasında kendini oradan oraya atacaktır. Aşağıdakilerden hangisi bu metindeki sözcüklerden herhangi birinin anlamı değildir? Bol, verimli. B) Doğada kendiliğinden yetişen. X C) Geçimini toprağı ekerek sağlayan kimse. D) Bir insanın yaptığı iş veya meslek, iş güç. aibne