Paragraf Soruları

4. A) Aşağıdaki grafikte bazı sınıflarda okunan kitap sayılanı verilmiştir. 20 15 30 25 10 5 Bu grafiğin sütun grafiğine aktarılmış hâli aşağıdakilerden hangisidir? Kişi sayısı 0 30 25 20 15 10 5 0 30 25 20 15 10 5 0 8/A 8/A Kişi sayısı 8/A 8/B 8/C 8/D 8/B 8/C 8/D 8/B 8/C 8/D → Sınıflar Sınıflar Sınıflar B) 25 20 15 10 5 0 30 25 20 15 10 5 0 Kişi sayısı 8/A Kişi sayısı 8/B 8/C 8/D 8/A 8/B 8/C 8/C

Deneme 17. Kohlberg, ahlak gelişiminin üç düzeyde ve her bir düzeyin de içerisinde bulunan ikişer evre olmak üzere 6 evrede gerçekleştiğini belirtmiştir. Ahlak gelişim evreleri düzenli bir sıra izler ve birey bir önceki evreyi sindirdikten sonra bir sonraki evreye geçer. 1. Gelenek Öncesi Düzey: a) Ceza ve İtaat Eğilimi: Bu dönemde kurallar, başkaları tarafından konur. Birey, sadece otoriteye uyar ve cezalandırılmaktan kaçınır. b) Saf çıkarcılık: Bu aşamada bireyin sadece kendi istekleri ve gereksinimlerinin karşılanması önemlidir. 2. Geleneksel Düzey: a) Kişiler Arası Uyum: Birey kendi akran grubuyla iş birliği içindedir. Ait olduğu grubun kurallarına uygun davranır. İyi çocuk olarak başkaları tarafından onaylanmak isterler. b) Kanun ve Düzen Eğilimi: Bu dönemde doğru davranış, sosyal düzene ve otoriteye uygun olarak kişinin görevini yerine getirmesidir. Birey, toplumsal kuralları ve yasaları içselleştirmiştir. 3. Gelenek Sonrası Düzey: a) Sosyal Sözleşme Eğilimi: Birey, toplumsal kuralların ve değerlerin göreceli olduğunu düşünerek bunları eleştirici bir şe- kilde inceler ve gerekirse değiştirebilir. b) Evrensel Ahlak İlkeleri: Birey; kendi ahlak ilkelerini, başkalarından bağımsız olarak kendisi belirler. Bu dönemdeki kişiler için hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir. Buna göre aşağıdaki atasözlerden hangisi ahlak evrelerinde diğerlerinden daha üst düzeydedir? A) Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. B) Dostlar alışverişte görsün. C) Şeriatin (kanunların) kestiği parmak acımaz. D) Köprüden geçene kadar ayıya dayı derler.

6. "Yin" ve "yang" kavramları kendilerine özgü (1) (has) bir gerçekliği veya nesneyi ifade etmezler. Bunlar kâinatta sü- rekli(II) (devamlı) olarak deği- şen ve birbirlerine alternatif, zıt olan ama varoluşları birbi- rine muhtaç olan oluşumların, hareketlerin, olayların iza- hıdır(III) (tanımlanmasıdır). Yin deyince karanlık, soğuk, ölüm gibi olumsuz diye tarif edeceğimiz kavramlar; yang deyince ise parlaklık, güneş, sıcaklık, yaşam gibi olumlu (IV) (pozitif) kavramlar akla gelir. Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin an- lamı, parantez () içinde verilen açıklamayla uyuşma- maktadır? A) I B) II C) III D) IV

isi yeş 8. . Ali, Burcu, Ceyda, Didem, Emre, Fatih ve Gonca aynı binada oturmaktadırlar. Bu kişilerin oturdukları katlarla ilgili şunlar bilinmektedir: . . . . . SÖZEL MANTIK-1 . Bu kişilerden herhangi biri zemin katta kimse oturmamaktadır. 1. kattan 5. kata kadar her katta bu kişilerden en az biri oturmaktadır. Ali, Ceyda'dan üstteki bir katta oturmaktadır. Didem, Fatih'in hemen üst katında oturmaktadır Üçüncü katta sadece Ceyda oturmaktadır. Ali, Emre'nin hemen alt katında oturmaktadır. Ali ve Emre, oturdukları katlarda tek oturmaktadır. Didem ve Gonca farklı katlarda oturmaktadır. Burcu ve Fatih aynı katta oturmaktadırlar. Bu bilgilere göre, I. Fatih, birinci katta oturmaktadır. II. Gonca ikinci katta oturmaktadır. III. Burcu, ikinci katta oturmaktadır. IV. Ali, dördüncü katta oturmaktadır. yargılarından hangileri kesinlikle yanlıştır? A) Yalnız I. B) Yalnız II. C) II ve III. MUBA YAYINLARI D) IIl ve IV. karmak koşuluyla bir halı saha

5 ve 6. sorulan aşağıdaki metne göre yanıtlayınız. MO 209-174 tarihleri arasında Asya Hun Dev- letinin hükümdarlığını yapmış olan Mete Han, kendisinin yerine üvey kardeşini tahta geçir- mek isteyen babası Teoman ve üvey kardeşini kendi tasarladığı silahlan da kullanarak devirip tahta çıkmıştır. Önceleri Türk Kara Kuvvetlerinin kuruluşu 1363 yılı kabul edilmekteydi. 1963 ve 1973'te yazar ve tarihçi Hüseyin Nihal Atsız'ın önerisiyle, Türk Kara Kuvvetlerinin kuruluş tarihi MÖ 209 olarak değiştirilmiştir. Kazandıran Sorular Test 35 Hun ordusu, atlı ve oklu askerlerden oluşurdu. Mete'nin tasarladığı ve "çavuş oku" olarak da bi- linen, islık çalan oklar, Hun savaş sistemine yeni bir soluk getirmiştir. Bu oklar hem hücum yönü- nü orduya hızlıca göstermek, hem karşı tarafın moralini bozmak hem de düşman atlarını ürküt- mek amacıyla sıkça kullanılmıştır. "Oğuz Kağan Destanı"ndaki Oğuz Kağan'ın, Mete Han olduğu görüşü kesin olmayan bir tez olsa da tüm dünyanın bugün kullandığı, asker- likteki "onluk sistemin" mucidi kesin olarak Mete Han'dır. Parçalarda verilenlerden yola çıkılarak aşağıdakilerden kesin olarak hangisine ulaşılamaz? A) Tüm dünyanın ordu düzeninde kullandığı onluk sistemi ilk kullanan Türklerdir. BHunların savaşlarda kullandığı taktiklerden biri.de ses çıkaran oklar atarak düşman atlarını ürkütmektir. Mete Han, günümüzden yaklaşık 2.200 sene önce yaşamıştır. D) "Oğuz Kağan Destani"nda bahsedilen Oğuz Kağan, Mete Han'dır.

7. Güven, toplumsal sermayedir. İnsanlar birbirine güvenmek zorundadır. Size duyulan güven bir ser- mayedir, bu sermayeyi kullanmak zorundasınızdır. Sermaye tükenirse geri dönüşü olmayan birçok şeyi kaybedersiniz ve kendinizi kötü hissedersiniz. Gü- venilir olmak yaptıklarınızla ilgilidir, yaptıklarınız so- nucu size güven duyulur. Önce kendinize güvenin ve bunu her alanda hissettirin, karşınızdakiler bunu hissetmek ister. Yukarıdaki parçada aşağıdaki anlatım biçimle- rinden hangisi kullanılmıştır? A) Benzetme C) Öyküleme Tortisme -B)Tanımlama D Açıklama değil mi 2

2. 1. Şems'in gelişiyle olağanüstü bir heyecana kapı- lan Mevlana, iyice yıpranmıştı. 2. 1273 yılı Aralık ayının bir cumartesi günü nispe- ten iyileşmişti 3. Yorgun bedeni, tehlikeli bir hastalığın pençesine düşmüştü sonunda. 4. O gün akşama kadar yanına gelenlerle konuştu fakat her sözü âdeta bir vasiyetti. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle anlamlı bir paragraf oluşturulduğunda son cümle aşağıdakı- lerden hangisi olur? ALT B) 2 CL3 B) 4

26 GÜN GÜN GÜN PARAGRAF 6. Biz kirpiler genellikle gündüzleri uyuyup geceleri dışarıda gezdiğimiz için bizi pek görmemiş olabilirsiniz. Bizi daha çok çiz- gi filmlerde, sırtımızdaki oklarımızı fırlatırken gördünüz değil mi? Öyle bir şey tabii ki yok. Biz korktuğumuzda, bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızda, sırtımızdaki okları sertleştirir ve kendimiz için bir koruma kalkanı yaparız. Üstelik omurgalarımızın esnekliği sayesinde yuvarlak bir biçime girerek kendimizi korumaya alırız. Doğal yaşam alanımız Avrupa, Asya ve Afrika kı- tasıdır. Börtü böceklerle, sebzelerle besleniriz. Yiyecek ararken işitme ve koku duyularımızı kullanırız. Çünkü gözlerimiz gece görüşüne sahip olduğu için gündüzleri biraz zayıf görüş alanına sahibizdir. Tıpkı fareler gibi iyi bir tırmanıcı olduğumuzu da biliyor muydunuz? Bu metinde aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur? A) Kirpiler, neden geceleri avlanmaktadır? B) Kirpiler, daha çok nerelerde yaşamaktadır? Kirpilerin besin kaynakları nelerdir? DKirpiler, kendilerini dış etkenlere karşı nasıl korumaktadır?

2. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde "kur- mak" sözcüğü "sağlamak, oluşturmak" anlamında kullanılmiştir ALNalan Hanin çocuklarla kurduğu dostluk onu yeniden yaşama bağlamıştı. B Saati bebe kurup uyudu ancak yine de sınava geç kaldı. Sep yine ne kurdun da kafanda bu şekilde konuşuyorsun, diye söylendi eşine. DOsmanlı Devleti, kurduğu bu imparatorlukla üç kıtaya hükmetti.

7. Olay: Yaşlı adamın göle yoğurt dökmesi Yer: Göl kenarı Zaman: Ramazan ayı Kişiler: Yaşlı adam ve köylü Anlatıcı: 3. kişi Aşağıdaki metinlerden hangisi yukarıda verilen özelliklere göre kurgulanmıştır? A) Hoca, Akşehir Gölü'nün kıyısına oturmuş. Çevresindekiler bir de bakmışlar ki Hoca, çömleğin- den çıkardığı kaşık kaşık yoğurdu göle boşaltıp karıştırmıyor mu? Şaşkınlıkla sormuşlar: - Hocam, ne yapıyorsun öyle? - Göle yoğurt çalıyorum! - Göl hiç yoğurt tutar mı? - Ya tutarsa? DENEME 3 B) Yaşlı adam, Akşehir Gölü'nün kıyısına oturmuş. On bir ayın sultanı olan bu güzel ayda göle yoğurt çalıyorum demiş. Çevresindeki bir köylü bir de bakmış ki yaşlı bir adam, çömleğinden çıkardığı kaşık kaşık yoğurdu göle boşaltıp karıştırmıyor mu? Şaşkınlıkla sormuş: - Amcacım, ne yapıyorsun öyle? - Göle yoğurt çalıyorum! - Göl hiç yoğurt tutar mı? - Ya tutarsa? C) Hoca, Akşehir Gölü'nün kıyısına oturmuş. Kurban Bayramı arifesinde göle yoğurt döküyor. Çevresindekiler bir de bakmışlar ki Hoca, çömleğinden çıkardığı kaşık kaşık yoğurdu göle boşaltınca şaşkınlıkla sormuşlar: - Hocam, ne yapıyorsun öyle? - Göle yoğurt çalıyorum! - Göl hiç yoğurt tutar mı? - Ya tutarsa? - Ya tutarsa? D) Yaşlı adam, derenin kıyısına oturmuş. Aylardan temmuz. Herkes sıcaktan bunalmış. Adam serinlemek için yoğurt yemeye başlamış. Yoldan o sırada bir köylü geçiyormuş. Bir de bakmış ki adam, çömleğinden çıkardığı kaşık kaşık yoğurdu göle boşaltıp karıştırmıyor mu? Şaşkın- lıkla sormuş: -Amca, ne yapıyorsun öyle? Göle yoğurt çalıyorum! Göl hiç yoğurt tutar mı? 5 Diğer sayfaya geçiniz.

3. "İnsan" olmak da budur biraz. Müzik, resim, edebiyat, kısaca sanat işte hep o "insan içindir ya da "birey" yaratmak için. Insan olmak, birey olabilmektir bence ve edebiyat hem yazarı hem okuru açısından en bireysel sanatlardan biridir. Birey olmak da mutluluğa giden ilk basamak. Üstelik kendi bireysel mutluluğunu yaratabilirse insan aslında farkına varmadan başkalarını da mutlu eder. Herhangi biri için bu, onun mutluluğunun sevenlerini de mutlu etmesidir. Sanatçılar içinse yaratırken duydukları mutluluğun onların eserlerini okuyan, dinleyen ve izleyenlerin aldığı hazdır. Bu metnin başına düşüncenin akışına uygun olarak aşağıdakilerden hangisi getirilemez? A) İnsanlar geliştikçe temel ihtiyaçlarının ötesinde şeyler arar. B) İnsanın insanlığına ayak uydurması, gelişmekle alakalıdır. C) Edebiyat, birey olmanın mutluluğunu yansıtmaya çalışan bir sanattır. D) Edebiyat, toplumdan kendini soyutladığı oranda başarılı olur. 149

(0) Kuşkulanmayı bir zeka belirtisi sayanlarımız çoktur. (II) Zekânın gördüğü en önemli is, iyi niye arkasındaki kötü niyetleri bulup çıkarmaktır onlarca. (III) Nice aydinlar bilirim ki kendilerinden kuka mayı bile enerji sayarlar. (IV) Böyle olunca da yapılan iyiliklerin arka planında bile kötülük arar duruar Bu metinde anlatımın akışının sürdürülebilmesi için numaralanmış cümlelerden hangileri yer değiştirmelidir? Al I've II. B) I ve III. C) II ve III. D) II ve IV.

6. V Gazeteci: - Şimdiki zamanın içinde geçen bir roman yazdığınız için bugünün ruhunu farklı yörelerin de konuşma tarzını dikkate alarak vermeniz gerekmez miydi? Yazar: - Evet. Öyle olmalıydı. Romanımda farklı yörelerden farklı kültürel ortamlardan çokça insan var. Aslında farkında değiliz ama benim herkesi aynı biçimde konuşturmam televizyon yüzünden. Çünkü televizyonun etkisiyle ülkemizdeki şive renkleri azaldı. Tek şiveli bir topluma doğru gidiyoruz ve bugün Anadolu'dan göç edenlerin şivesi artık çok fark edilmiyor. Bu metinde yazar altı çizili ifadeyle aşağıdakilerden hangisini vurgulamak istemiştir? A) İnsanların aynı olaylara aynı tepkileri verdiğini B) Günlük hayatta yeme içme gibi eylemlerin benzeştiğini (C) Söyleyiş özelliklerinin birbirine çok yaklaştığını 0° Okunan veya izlenen eserlerin tek tipleştiğini 12 40 Jar karışmakta ve her bir kutudan b 0005, 0000,... gibi) lığı kaçtır? R

TÜRKÇE 6. Marti Jonathan, durgun bir denizde ve üzerin- de güneşin altın gibi parladığı bir kıyıda yaşar. Martı Jonathan, çoğu martının yapamadığı şeyleri yapmaktadır. Çok yükseklere uçmak ve ilginç hareketler yapmak gibi... Jonathan'ın bu özellikleri onu diğer martılardan uzaklaştır- maktadır. Yukarıdaki metin için aşağıdaki verilenler den hangisi yanlıştır? A) Özelliği anlatılmak istenen bir varlık, o özelliğin baskın olduğu başka bir varlığa benzetilerek anlatılmıştır. B) En az iki varlık ya da durum benzer veya farklı yönleri bakımından karşılaştırılmış- tır. C) Anlatılanın somutlaştırılabilmesi için ör- neklerden yararlanılmıştır. D) Bir varlık veya kavramın özelliklerini anlat- mak için tanım cümlesinden yararlanılmış- tır.

6. B) Annesinin açıklamaları sonucunda deneme sınavına gl Musa, Galatasaray'dan umudunu kesince "Bari Fenerbahçe şampiyon olmasın." demeye başladı. D) Tutki hafta sonuna kadar tüm soruları çözmüşsün. 1 Yazarın eserinde ne anlattığı konu, o konuyu ele alırken kullandığı sözcük ve cümleler ise üsluptur. Buna göre aşağıdaki cümlelerden hangisinde hem içerik hem de üslup bildiren ifadelere yer verilmişti Al Şehrin gürültüsü, insanların umursamazlığı ve bu keşmekeşin içinde sesini duyurmaya çalışan bir çocuğu; hepimiz anlayacağı bir dille, somut ve anlaşılır cümlelerle sunan yazarın en büyük beklentisi "biraz duyarlılık". B) "Dipsiz Kuyu" sanatçının kadınların ne gibi zorluklarla mücadele ettiğini tuvale işlediği son tablosudur. Yazar, son kitabında hep gördüğümüz ama hayatın koşuşturmacası içinde dikkat etmediğimiz olaylara yer vermiş. D) Dili ağır ama biraz gayret edilirse romanın ilerleyen bölümlerinde bu bir sorun olmaktan çıkıyor ve roman, okurken insanın damağında kekre bir tat bırakıyor. 8. 102 ARTES aleb Buna göre A Doğum c B) Daha fa ra C) Ne ya D) Bull. cü

8. Paragratta Yapı 38 38 38 (1) "On İkinci Gece" bu sezon izlediğimiz Shakespeare uyarlamaları arasında en alçakgönüllü olanı. (II) Zaten o eşsiz Hamlet'in tadı tüm izleyenlerin damağında kaldı. (III) Oyunun başında anlatılan deniz kazası- nın canlandırılmasından, aşk trafiğinin sıkışmasına dek geçen bölümün temposu oldukça düşük. (IV) Filmin kalan bölümünde de oyuncuların gücüyle hak ettiği anlamı buluyor, mizah yüklü dizeler; soytarı Feste'de Ben Kingsley, derin bakışları, alaycı gülümsemesiyle her zamanki gibi olağanüstüydü. Bu metinde numaralanmış cümlelerden hangisinden sonra "Ama oyuncu seçimindeki isabet filmden kopmamıza engel oluyor." cümlesi getirilirse metnin anlatım akışı bozulmaz? A) I. B) II. C) III. D) IV.