Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları Soruları

3. İhtiyarlık insanları işinden uzaklaştırır, derler. Evet
ama hangi işlerden? Önce onu belirlemeli. Gençlik
isteyen, kuvvet isteyen işlerden değil mi? Bir kere
ihtiyarların kuvveti yoktur diye boşuna üzülmeme-
li. Çünkü onların kuvvetli olmalarına zaten lüzum
yoktur ki! Sonra, vücut halsiz de olsa ihtiyarlara
göre manevi kuvvetlerle yapılacak işler az mıdır?
Ya tecrübeleriyle, düşünceleriyle, öğütleriyle büyük
işler gören ihtiyarlara ne demeli? İhtiyarların işe ya-
ramadığını söyleyenler ne söylediklerini bilmeyen
insanlandır. Böyle bir iddiada bulunmak bir gemide
dümencinin hiçbir işe yaramadığını söylemek gibi-
dir.
Bu metinde aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi
kullanılmıştır?
A) Açıklayıcı anlatım
B) Tartışmacı anlatım
C) Öyküleyici anlatım
D) Betimleyici anlatım
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
3. İhtiyarlık insanları işinden uzaklaştırır, derler. Evet ama hangi işlerden? Önce onu belirlemeli. Gençlik isteyen, kuvvet isteyen işlerden değil mi? Bir kere ihtiyarların kuvveti yoktur diye boşuna üzülmeme- li. Çünkü onların kuvvetli olmalarına zaten lüzum yoktur ki! Sonra, vücut halsiz de olsa ihtiyarlara göre manevi kuvvetlerle yapılacak işler az mıdır? Ya tecrübeleriyle, düşünceleriyle, öğütleriyle büyük işler gören ihtiyarlara ne demeli? İhtiyarların işe ya- ramadığını söyleyenler ne söylediklerini bilmeyen insanlandır. Böyle bir iddiada bulunmak bir gemide dümencinin hiçbir işe yaramadığını söylemek gibi- dir. Bu metinde aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi kullanılmıştır? A) Açıklayıcı anlatım B) Tartışmacı anlatım C) Öyküleyici anlatım D) Betimleyici anlatım
A
circir
lanır
erce
cileri
A
TÜRKÇE
12.
A
Hikâye, ya birinci tekil şahıs ya da üçüncü şahıs ağzından anlatılır. Birinci tekil şahıs, olayı yaşayan anla-
tıcı; üçüncü tekil şahıs ise olayın dışında kalıp gözlemleyen anlatıcıdır.
A
8. Sınıf Deneme Sınavı - 4
Buna göre aşağıdakilerin hangisinde diğerlerinden farklı bir anlatıcı söz konusudur?
A) Tenha bahçeden ve birkaç ihtiyarın camlardaki kımıltısız hayallerinin önünden geçip eve girdiğimde örümceklerin
keyifle ördükleri ağlar yüzümü okşadı Sonbaharda öylece bıraktığım odalarda, mutfağın kuytuluklarında sıcak
sıcak nefes alan birkaç böcek belki bir tarla faresi olabilirdi. Birinci
B) Geçmiş yazın kokusu beni karşıladığında evi satılığa çıkarmanın ne kadar güç olacağını birdenbire fark edivermiş-
tim. Mutfakta yazdan kalmış patatesler ve soğanlar çimlenmiş. Güneşin turuncusunda kuruttuğum biberlerin rengi
kızıldan kahveye dönmüş.
D) Lamba, o küçük oymalı tahta rafın üzerinden hüzünle bakıyor. Çay pişirmeliyim. Çini sobayı mı yaksam? Ellerim
demirleşmişti. Ey sevgili lamba! Kaç geceler elektrik kesildiğinde site karanlıklara gömülür ama şenlikler bitmezdi.
Y 1
C) Adam, uzun kahverengi bir ince ağaç gibi duruyordu pencerenin ardında. Yüzünün genç çizgilerinde dünyanın
bütün gerçeklerini kabullendiğini açığa koyan bir anlam vardı. 3.
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
A circir lanır erce cileri A TÜRKÇE 12. A Hikâye, ya birinci tekil şahıs ya da üçüncü şahıs ağzından anlatılır. Birinci tekil şahıs, olayı yaşayan anla- tıcı; üçüncü tekil şahıs ise olayın dışında kalıp gözlemleyen anlatıcıdır. A 8. Sınıf Deneme Sınavı - 4 Buna göre aşağıdakilerin hangisinde diğerlerinden farklı bir anlatıcı söz konusudur? A) Tenha bahçeden ve birkaç ihtiyarın camlardaki kımıltısız hayallerinin önünden geçip eve girdiğimde örümceklerin keyifle ördükleri ağlar yüzümü okşadı Sonbaharda öylece bıraktığım odalarda, mutfağın kuytuluklarında sıcak sıcak nefes alan birkaç böcek belki bir tarla faresi olabilirdi. Birinci B) Geçmiş yazın kokusu beni karşıladığında evi satılığa çıkarmanın ne kadar güç olacağını birdenbire fark edivermiş- tim. Mutfakta yazdan kalmış patatesler ve soğanlar çimlenmiş. Güneşin turuncusunda kuruttuğum biberlerin rengi kızıldan kahveye dönmüş. D) Lamba, o küçük oymalı tahta rafın üzerinden hüzünle bakıyor. Çay pişirmeliyim. Çini sobayı mı yaksam? Ellerim demirleşmişti. Ey sevgili lamba! Kaç geceler elektrik kesildiğinde site karanlıklara gömülür ama şenlikler bitmezdi. Y 1 C) Adam, uzun kahverengi bir ince ağaç gibi duruyordu pencerenin ardında. Yüzünün genç çizgilerinde dünyanın bütün gerçeklerini kabullendiğini açığa koyan bir anlam vardı. 3.
agrafın Dil ve Anlatım Yönü
10. Arabayı kenara çektim ve o güne kadar hiç yapma-
dığım bir şeyi yapma kararı verdim. Ahmet'e ulaş-
maya çalışmak... Şehri terk ettiğinde ve bizimle tüm
iletişimini kopardığında verdiği bu karara saygı duy-
mam gerektiğini düşünmüş ve onunla irtibat kurma-
ya kalkışmamıştım.
Aşağıdaki parçalardan hangisi bu parçanın an-
latıcısı ile aynıdır?
A) Hasta olmasına karşın gecesini gündüzüne ka-
tarak çok fazla çalıştı. Hiçbir zaman o kaybettiği
kızını unutmadı. O yüzden ailenin diğer çocukla-
rina o özlemle yaklaştı. Özellikle yeğeni Şirin'e...
B) Salonda Umay'ın ne ailesine ne de bir dostuna
ait bir fotoğrafa rastladım. Sadece renkli duvar-
lara asılmış tabloları, koltuk takımı, köşeye bir
kedi gibi sıkışmış yemek masası bir de döşe-
meyi örten fare desenli kilimi vardı.
C) Emin Bey Atatürk'ün yanında Kurtuluş Sava-
şı'na katılmış ve zaferden sonra ordu kuman-
danı olarak İzmir'e atanmıştı. Artık o Cumhuriyet
ordusunda bir paşa idi. Füreya, annesi Hakkiye
Hanım ve kardeşi Şakir, şehrin kurtuluşundan
kısa bir süre sonra İzmir'e, Emin Bey'in tuttuğu
bahçeli bir eve taşındılar.
D) Ankara'da yaşam olağanüstüydü. Füreya, Anka-
ra'da yıllardır özendiği gönül koyduğu atılımları
gene gerçekleştiremedi. Ama bu kez ellerinin
bağlı olması vakit bulamadığı içindi.
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
agrafın Dil ve Anlatım Yönü 10. Arabayı kenara çektim ve o güne kadar hiç yapma- dığım bir şeyi yapma kararı verdim. Ahmet'e ulaş- maya çalışmak... Şehri terk ettiğinde ve bizimle tüm iletişimini kopardığında verdiği bu karara saygı duy- mam gerektiğini düşünmüş ve onunla irtibat kurma- ya kalkışmamıştım. Aşağıdaki parçalardan hangisi bu parçanın an- latıcısı ile aynıdır? A) Hasta olmasına karşın gecesini gündüzüne ka- tarak çok fazla çalıştı. Hiçbir zaman o kaybettiği kızını unutmadı. O yüzden ailenin diğer çocukla- rina o özlemle yaklaştı. Özellikle yeğeni Şirin'e... B) Salonda Umay'ın ne ailesine ne de bir dostuna ait bir fotoğrafa rastladım. Sadece renkli duvar- lara asılmış tabloları, koltuk takımı, köşeye bir kedi gibi sıkışmış yemek masası bir de döşe- meyi örten fare desenli kilimi vardı. C) Emin Bey Atatürk'ün yanında Kurtuluş Sava- şı'na katılmış ve zaferden sonra ordu kuman- danı olarak İzmir'e atanmıştı. Artık o Cumhuriyet ordusunda bir paşa idi. Füreya, annesi Hakkiye Hanım ve kardeşi Şakir, şehrin kurtuluşundan kısa bir süre sonra İzmir'e, Emin Bey'in tuttuğu bahçeli bir eve taşındılar. D) Ankara'da yaşam olağanüstüydü. Füreya, Anka- ra'da yıllardır özendiği gönül koyduğu atılımları gene gerçekleştiremedi. Ama bu kez ellerinin bağlı olması vakit bulamadığı içindi.
Ť
Egitimin tam gün mü yarım gün mü olması daha
faydalıdır?" sorusu son dönemlerde sık sık tartı-
şılıyor. Bazı eğitimciler "Eğitim tam gün olmalı-
dir!" deyip geçiyor. Oysa böyle diyerek işin için-
den sıyrılamayız. Bence çocuklarımız tam gün
eğitim yüzünden zamanının büyük bölümünü
okullarda geçiriyor. Böyle olunca da dinlenmeye,
eğlenmeye, kitap okumaya, ödev hazırlamaya,
uykuya yeterince zaman ayıramıyor. Oysa yarım
gün eğitim gören öğrencilerimiz, eğitim faaliyetle-
rine daha istekli katılıyor ve daha başarılı oluyor.
II. Bir görüşe göre Amerikalıların çatalı tutuş şekil-
lerinin ardında rahatlık değil alışkanlık yatıyor.
1700'lü yılların ortalarına kadar Amerika çatal-
sız bir toplumdu. İnsanlar yemek yerken sadece
bıçak ve kaşık kullanıyorlardı. Kaşık kesilen eti
tutmaya yararken bıçak hem kesmeye hem de
batırıp ağza götürmeye yarıyordu. Daha sonra-
ları sofralardaki bıçakların uçları yuvarlaklaştı.
Bu metinlerde kullanılan anlatım biçimleri aşağı-
dakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
PP
1
Tartışma
Tartışma
Öyküleme
Açıklama
||
Öyküleme
Açıklama
Tartışma
Betimleme
159
Açı
COla
D) İkile
olar
ahs
le
ettic
nin
m
Me
pa
dal
tac
Bu m
laring
A) Be
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
Ť Egitimin tam gün mü yarım gün mü olması daha faydalıdır?" sorusu son dönemlerde sık sık tartı- şılıyor. Bazı eğitimciler "Eğitim tam gün olmalı- dir!" deyip geçiyor. Oysa böyle diyerek işin için- den sıyrılamayız. Bence çocuklarımız tam gün eğitim yüzünden zamanının büyük bölümünü okullarda geçiriyor. Böyle olunca da dinlenmeye, eğlenmeye, kitap okumaya, ödev hazırlamaya, uykuya yeterince zaman ayıramıyor. Oysa yarım gün eğitim gören öğrencilerimiz, eğitim faaliyetle- rine daha istekli katılıyor ve daha başarılı oluyor. II. Bir görüşe göre Amerikalıların çatalı tutuş şekil- lerinin ardında rahatlık değil alışkanlık yatıyor. 1700'lü yılların ortalarına kadar Amerika çatal- sız bir toplumdu. İnsanlar yemek yerken sadece bıçak ve kaşık kullanıyorlardı. Kaşık kesilen eti tutmaya yararken bıçak hem kesmeye hem de batırıp ağza götürmeye yarıyordu. Daha sonra- ları sofralardaki bıçakların uçları yuvarlaklaştı. Bu metinlerde kullanılan anlatım biçimleri aşağı- dakilerin hangisinde doğru verilmiştir? PP 1 Tartışma Tartışma Öyküleme Açıklama || Öyküleme Açıklama Tartışma Betimleme 159 Açı COla D) İkile olar ahs le ettic nin m Me pa dal tac Bu m laring A) Be
Sinif
1. I. Saatlerin yağmaladığı taze ömrün
II.
Saklandığı sapkava küskündür tavşan
Elimde değil diyorum bu yaşamaktır
diyoruny
Söz alıp ayağa kalktığımda dağılıyor meydan
III. Dünya dedikleri bin damada gelin
IV. Saçını evde boyamış kadınlar gibi öfkeli
Gülümseyen bir fotoğrafınız olmalı ölümden
önce
Tüm mutsuz adamlar adamlar tebessümüyle
anılar
V. Eskiyor günden güne acımak denen o duygu da
Bu şiirdeki numaralanmış dizelerden hangilerin-
de aynı söz sanatına yer verilmiştir?
A) I ve III
B) II ve III
C) III ve IV
D) IV ve V
YAYINEVI
3.
4.
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
Sinif 1. I. Saatlerin yağmaladığı taze ömrün II. Saklandığı sapkava küskündür tavşan Elimde değil diyorum bu yaşamaktır diyoruny Söz alıp ayağa kalktığımda dağılıyor meydan III. Dünya dedikleri bin damada gelin IV. Saçını evde boyamış kadınlar gibi öfkeli Gülümseyen bir fotoğrafınız olmalı ölümden önce Tüm mutsuz adamlar adamlar tebessümüyle anılar V. Eskiyor günden güne acımak denen o duygu da Bu şiirdeki numaralanmış dizelerden hangilerin- de aynı söz sanatına yer verilmiştir? A) I ve III B) II ve III C) III ve IV D) IV ve V YAYINEVI 3. 4.
SINAVLA ÖĞRENCİ ALACAK ORTAOGRETIM
KURUMLARINA İLİŞKİN DENEME
B
TÜRKÇE
15. Birinci Kişili Anlatım: Bu anlatım türünde yazar, kendi başından geçen veya içinde bulunduğu bir olayı anlatır. Metinlerde bi-
rinci tekil kişi (ben) ya da birinci çoğul kişi (biz) eki kullanılır.
Üçüncü Kişili Anlatım: Bu anlatım türünde yazar, olayın içinde değildir; olayı dışarıdan gözlemler ve gördüklerini anlatır.
Bu açıklamalara göre aşağıdaki metinlerden hangisinin anlatıcısı diğerlerinden farklıdır?
A) O gün yine tarlaya, abisi ve babasıyla giden Mehmet, ekinleri biçti. Hep beraber iyice yorulup çalışmışlardı. Bir ara dut ağa-
Cinin serin gölgesinde su içerek dinlendi. Derken yaz güneşinin ortalığı kavurduğu öğle arası gelip çattı. Bir şeyler atıştırır
atıştırmaz abisiyle kovalamaca oynamaya başladı.
B) Küçük Hasan, kapıdan döndü, korkusundan akrabalarına gidemedi. O gece evinde gözüne uyku girmedi, koskoca evde al-
ti yaşındaki kardeşiyle öylece kalmışlardı. Dün köylerine yapılan düşman saldırılarında atılan top gülleleriyle anne ve baba-
shi kaybeden Hasan çaresizdi.
Cebahleyin horoz sesleriyle uyandım, kapının önünde bir kalabalık var. Ne oluyor ki diye doğruldum yatağımdan, derken içe-
dorp yanıma gelen Ali "Haydi kalk, Osman Efe, seninle gidip tarlanı ekelim." dedi. Allah'ın sevgili kulusun Osman, yine yal-
iz kalmadın dedim, kendi kendime.
JULES VERNE
D) Uzun süren yolculuktan sonra nihayet emekli olduğu istasyona gelmişti. Bu kömür yığını hep orada mıydı? İlerideki su de-
posunun hortumu çok eskimiş. Gözü bir ara yoldaki vagonlara daldı. Hey gidi günler, hey! Bu vagonların yeni geldiği zaman-
lanı düşündü. Her şey ne kadar da değişmişti.
B
SIM
18.
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
SINAVLA ÖĞRENCİ ALACAK ORTAOGRETIM KURUMLARINA İLİŞKİN DENEME B TÜRKÇE 15. Birinci Kişili Anlatım: Bu anlatım türünde yazar, kendi başından geçen veya içinde bulunduğu bir olayı anlatır. Metinlerde bi- rinci tekil kişi (ben) ya da birinci çoğul kişi (biz) eki kullanılır. Üçüncü Kişili Anlatım: Bu anlatım türünde yazar, olayın içinde değildir; olayı dışarıdan gözlemler ve gördüklerini anlatır. Bu açıklamalara göre aşağıdaki metinlerden hangisinin anlatıcısı diğerlerinden farklıdır? A) O gün yine tarlaya, abisi ve babasıyla giden Mehmet, ekinleri biçti. Hep beraber iyice yorulup çalışmışlardı. Bir ara dut ağa- Cinin serin gölgesinde su içerek dinlendi. Derken yaz güneşinin ortalığı kavurduğu öğle arası gelip çattı. Bir şeyler atıştırır atıştırmaz abisiyle kovalamaca oynamaya başladı. B) Küçük Hasan, kapıdan döndü, korkusundan akrabalarına gidemedi. O gece evinde gözüne uyku girmedi, koskoca evde al- ti yaşındaki kardeşiyle öylece kalmışlardı. Dün köylerine yapılan düşman saldırılarında atılan top gülleleriyle anne ve baba- shi kaybeden Hasan çaresizdi. Cebahleyin horoz sesleriyle uyandım, kapının önünde bir kalabalık var. Ne oluyor ki diye doğruldum yatağımdan, derken içe- dorp yanıma gelen Ali "Haydi kalk, Osman Efe, seninle gidip tarlanı ekelim." dedi. Allah'ın sevgili kulusun Osman, yine yal- iz kalmadın dedim, kendi kendime. JULES VERNE D) Uzun süren yolculuktan sonra nihayet emekli olduğu istasyona gelmişti. Bu kömür yığını hep orada mıydı? İlerideki su de- posunun hortumu çok eskimiş. Gözü bir ara yoldaki vagonlara daldı. Hey gidi günler, hey! Bu vagonların yeni geldiği zaman- lanı düşündü. Her şey ne kadar da değişmişti. B SIM 18.
DENEME SINAVI
7
20.
Şüphesiz ki tek katlı evlerde yaşamak in-
sanlara huzur ve mutluluk verir. Bazıları da
apartman hayatının daha rahat ve kolay ol-
duğunu savunur. Oysa apartman hayatının
bizden alıp götürdüğü o kadar çok şey var
ki! Apartmanlar, sıcak ilişkilerin kaybolduğu
mekânlardır. Diğer yandan bahçeli, tek kat-
li, o şirin evlerde ne kadar sıcak ve neşeli bir
hayat yaşanıyor. Bahçede mevsimine göre
açan çiçekler, baharda gelin gibi donanan
birkaç meyve ağacı, kapımızın önünde do-
lanan sevimli bir kedi veya köpek bizi beton
binaların soğukluğundan kurtarabilir. Şimdi
insanlar apartmanlar arasında yalnız ve
doğadan uzak bir hayat yaşamaktalar.
Bu parça ile ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A Okurları inandırma kaygısıyla yazılmıştır.
B) Karşılaştırma ve benzetme yapılmıştır.
Tartışmacı anlatım biçimi kullanılmıştır.
Düşünceler örneklerle destelenmiştir.
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
DENEME SINAVI 7 20. Şüphesiz ki tek katlı evlerde yaşamak in- sanlara huzur ve mutluluk verir. Bazıları da apartman hayatının daha rahat ve kolay ol- duğunu savunur. Oysa apartman hayatının bizden alıp götürdüğü o kadar çok şey var ki! Apartmanlar, sıcak ilişkilerin kaybolduğu mekânlardır. Diğer yandan bahçeli, tek kat- li, o şirin evlerde ne kadar sıcak ve neşeli bir hayat yaşanıyor. Bahçede mevsimine göre açan çiçekler, baharda gelin gibi donanan birkaç meyve ağacı, kapımızın önünde do- lanan sevimli bir kedi veya köpek bizi beton binaların soğukluğundan kurtarabilir. Şimdi insanlar apartmanlar arasında yalnız ve doğadan uzak bir hayat yaşamaktalar. Bu parça ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A Okurları inandırma kaygısıyla yazılmıştır. B) Karşılaştırma ve benzetme yapılmıştır. Tartışmacı anlatım biçimi kullanılmıştır. Düşünceler örneklerle destelenmiştir.
7.
8.
9.
10.
Recaizâde Mahmut Ekrem, Emin Nihat, Nabizade Nazım Millî Edebiyat Dönemi'nde hikâye
yazan sanatçılardır.
Şemsettin Sami'nin "Küçük Şeyler" adlı eseri Batılı tekniğe sahip hikâye kitabıdır.
Ahmet Mithat Efendi'nin hikâyeleri realizm akımının etkisinde kalmıştır.
Refik Halit Karay, Anadolu ve Anadolu insanının içinde bulunduğu durumu ilk kez hikâyenin
konusu yapan sanatçımızdır.
97
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
7. 8. 9. 10. Recaizâde Mahmut Ekrem, Emin Nihat, Nabizade Nazım Millî Edebiyat Dönemi'nde hikâye yazan sanatçılardır. Şemsettin Sami'nin "Küçük Şeyler" adlı eseri Batılı tekniğe sahip hikâye kitabıdır. Ahmet Mithat Efendi'nin hikâyeleri realizm akımının etkisinde kalmıştır. Refik Halit Karay, Anadolu ve Anadolu insanının içinde bulunduğu durumu ilk kez hikâyenin konusu yapan sanatçımızdır. 97
D
1
TÜRKÇE
18. Aşağıdakilerin hangisinde, verilen metinle parantez içinde verilen tür uyuşmamaktadır?
A) Bir masalın içine girmiş duygusu uyandıran bu sokakta, minicik evlerden biri de Kafka'nın evi
Mavi boyalı bu ev o kadar küçük ki... Aslında bu sokaktaki tüm evlere, ev değil de oda sözçü-
ğü daha çok yakışıyor gibi. O zamanın evleri, şimdi hediyelik eşya dükkânı olarak kullanılıyor.
Kale bölgesinde görülebilecek öteki yerlerse Eski Kraliyet Sarayı ve Cernin Sarayı'dır. (Gezi
yazısı
B) Aydin'in sınavı bitmişti. Atatürk, Reşit Galip'e dönüp "Bravo bu çocuğa, şimdiden öğretmen
olmuştur. Insan, güvenerek onu bir orta mektebe öğretmen gönderebilir. Bu çocuğu takip ede-
lim." dedi. Reşit Galip, öğrenciyi bir takdirle ödüllendireceğini söyleyince Atatürk "Bu çocuğu,
Amerika'ya gönderip çocuğun çalışmasına değer verelim." dedi. (Ani)
C) Çocukluğumda "Andersen Masalları"nı okurken "Bir gün masal yazarı olacağım!" demiştim.
Zaman içinde aldığım eğitim ve yazma tutkum sonucu, masal yazarlığının yanına bir de reklam
yazarlığı hedefini ekledim. Ancak sektöre atılmadan önce biraz dinlenmem lazım, dinlenirken
de yazamam. Çünkü yazmak, dinlenmiş bir beyin gerektirir. (Yaşam öyküsü)
D) Gollerin üzerindeki sam yeli gibi, gövdelerin içinde kin rüzgârı esiyor. Geçtiği yerde, insanlık
duygularının her türlüsünü kasıp kavuruyor. Zaten içimizde ne kadar duygu vardı ki onları da bir
yel alıp götürüyor. Oysa daha fazla batmamak için, zorla da olsa, insanların birbirini sevmele-
ri, hiç değilse sever görünmeleri gerekir. Sevmeyi, giderek huy edinebilirler. Sevgi duygusuna
ulaşmanın bir yolu kültür ise bir yolu da alışmadır. (Deneme)
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
D 1 TÜRKÇE 18. Aşağıdakilerin hangisinde, verilen metinle parantez içinde verilen tür uyuşmamaktadır? A) Bir masalın içine girmiş duygusu uyandıran bu sokakta, minicik evlerden biri de Kafka'nın evi Mavi boyalı bu ev o kadar küçük ki... Aslında bu sokaktaki tüm evlere, ev değil de oda sözçü- ğü daha çok yakışıyor gibi. O zamanın evleri, şimdi hediyelik eşya dükkânı olarak kullanılıyor. Kale bölgesinde görülebilecek öteki yerlerse Eski Kraliyet Sarayı ve Cernin Sarayı'dır. (Gezi yazısı B) Aydin'in sınavı bitmişti. Atatürk, Reşit Galip'e dönüp "Bravo bu çocuğa, şimdiden öğretmen olmuştur. Insan, güvenerek onu bir orta mektebe öğretmen gönderebilir. Bu çocuğu takip ede- lim." dedi. Reşit Galip, öğrenciyi bir takdirle ödüllendireceğini söyleyince Atatürk "Bu çocuğu, Amerika'ya gönderip çocuğun çalışmasına değer verelim." dedi. (Ani) C) Çocukluğumda "Andersen Masalları"nı okurken "Bir gün masal yazarı olacağım!" demiştim. Zaman içinde aldığım eğitim ve yazma tutkum sonucu, masal yazarlığının yanına bir de reklam yazarlığı hedefini ekledim. Ancak sektöre atılmadan önce biraz dinlenmem lazım, dinlenirken de yazamam. Çünkü yazmak, dinlenmiş bir beyin gerektirir. (Yaşam öyküsü) D) Gollerin üzerindeki sam yeli gibi, gövdelerin içinde kin rüzgârı esiyor. Geçtiği yerde, insanlık duygularının her türlüsünü kasıp kavuruyor. Zaten içimizde ne kadar duygu vardı ki onları da bir yel alıp götürüyor. Oysa daha fazla batmamak için, zorla da olsa, insanların birbirini sevmele- ri, hiç değilse sever görünmeleri gerekir. Sevmeyi, giderek huy edinebilirler. Sevgi duygusuna ulaşmanın bir yolu kültür ise bir yolu da alışmadır. (Deneme)
ki cümlelerin hangi-
sözcük, somutken
am kazanmıştır?
bir çocuk, evin önün-
iklet sürüyor.
6.
Bir yaz günüydü. Melek, terlemişti. Ama bu sıcak havada terlememenin bir yolu olmalıydı.
Bu cümlede geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisi soyutken somut anlam kazanmıştır?
B) Sıcak
A Melek
C) Hava
D) Yol
E
N
ru
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
ki cümlelerin hangi- sözcük, somutken am kazanmıştır? bir çocuk, evin önün- iklet sürüyor. 6. Bir yaz günüydü. Melek, terlemişti. Ama bu sıcak havada terlememenin bir yolu olmalıydı. Bu cümlede geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisi soyutken somut anlam kazanmıştır? B) Sıcak A Melek C) Hava D) Yol E N ru
3.
1. Metin
Zavallı Haydar Efendi, malin en temizini, aşçının en ustasını kullandığı hâlde, umduğunun onda biri kadar kaza-
namıyordu. Gün oldu ki ailesinden ve günden güne artan misafir akrabalardan başka yemeğini yiyen, vergi me-
murlarından başka kapısını çalan olmadı. Bütün memurlar ve hatta bütün şehir onu batırmak için söz birliği etmiş
gibiydi. Haydar Efendi, kapısının önünde duruyor, konuşa konuşa yoldan geçenlere malını çalmış, hakkını yemiş
düşmanlar gibi kinli ve siyah bir bakışla bakıyordu.
II. Metin
Raşit, sütannemin oğluydu. Birbirimizden birkaç ay ara ile dünyaya gelmiş, on yaşına kadar bir evde büyümüştük.
Sütninem, bilmem neden, ona on yaşına kadar mavi şalvar giydirmişti. Çocukluğumun hiçbir hatırası bende onun
bu mavi şalvarı kadar canlı ve renkli kalmamıştır. Raşit çocuk, bir aralık bana evinin bahçesinden her biri bal kadar
tatlı dutlardan toplamaya gitmişti.
Bu metinlerin ortak yönü
aşağıdakilerden
A) Karşılaştırma yapılmasın
C) İkileme kullanılması
tamm is ole ol
hangisidir?
B) Atasözüne yer verilmesi
hugimlili
D) Birinci kişi ağzından anlatılması
Daly (0
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
3. 1. Metin Zavallı Haydar Efendi, malin en temizini, aşçının en ustasını kullandığı hâlde, umduğunun onda biri kadar kaza- namıyordu. Gün oldu ki ailesinden ve günden güne artan misafir akrabalardan başka yemeğini yiyen, vergi me- murlarından başka kapısını çalan olmadı. Bütün memurlar ve hatta bütün şehir onu batırmak için söz birliği etmiş gibiydi. Haydar Efendi, kapısının önünde duruyor, konuşa konuşa yoldan geçenlere malını çalmış, hakkını yemiş düşmanlar gibi kinli ve siyah bir bakışla bakıyordu. II. Metin Raşit, sütannemin oğluydu. Birbirimizden birkaç ay ara ile dünyaya gelmiş, on yaşına kadar bir evde büyümüştük. Sütninem, bilmem neden, ona on yaşına kadar mavi şalvar giydirmişti. Çocukluğumun hiçbir hatırası bende onun bu mavi şalvarı kadar canlı ve renkli kalmamıştır. Raşit çocuk, bir aralık bana evinin bahçesinden her biri bal kadar tatlı dutlardan toplamaya gitmişti. Bu metinlerin ortak yönü aşağıdakilerden A) Karşılaştırma yapılmasın C) İkileme kullanılması tamm is ole ol hangisidir? B) Atasözüne yer verilmesi hugimlili D) Birinci kişi ağzından anlatılması Daly (0
et bile
wiydi.
Cin
ama-
renk
rdu.
den
2. Gezi kitapları, edebiyatımızda sıkça hati-
ra kitapları ile karıştırılır. Birçok yazarımızın
Avrupa'nın belirli şehirleri ile ilgili yazdıkları
gezi kitapları mevcuttur. Nitekim bu eserler-
de amaç, gezilen şehri edebî bir şekilde tüm
yönleriyle kitaba aktarmaktır. Bu gerçeklikten
yazıya aktarılış, hatıra şeklinde algılanmama-
lıdır. Yazarın amacı gezdiği şehirdeki mutlu
dakikalarını anlatmak değil, gezdiği şehri bir
yazar gözüyle tasvir etmektir.
Bu parçada düşünceyi geliştirme yolarının
hangisinden yararlanılmıştır?
A) Tanımlama
C) Benzetme
B) Tanık gösterme
D) Karşılaştırma
05
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
et bile wiydi. Cin ama- renk rdu. den 2. Gezi kitapları, edebiyatımızda sıkça hati- ra kitapları ile karıştırılır. Birçok yazarımızın Avrupa'nın belirli şehirleri ile ilgili yazdıkları gezi kitapları mevcuttur. Nitekim bu eserler- de amaç, gezilen şehri edebî bir şekilde tüm yönleriyle kitaba aktarmaktır. Bu gerçeklikten yazıya aktarılış, hatıra şeklinde algılanmama- lıdır. Yazarın amacı gezdiği şehirdeki mutlu dakikalarını anlatmak değil, gezdiği şehri bir yazar gözüyle tasvir etmektir. Bu parçada düşünceyi geliştirme yolarının hangisinden yararlanılmıştır? A) Tanımlama C) Benzetme B) Tanık gösterme D) Karşılaştırma 05
Rifat Ilgaz; romanları, oyunları, şiirleri ve tüm
yaşamı halkın içinde geçen, ele aldığı konu-
larda sürekli halkın küçük sayılan dertlerini ye
sorunlarını tatlı bir anlatımla okurlara, hem
bugünün hem yarının okurlarına ulaştıran bir
sanatçıydı.
2.
Bu parçada Rifat Ilgaz'la ilgili aşağıdakiler-
den hangisine değinilmemiştir?
A Rifat Ilgaz roman, oyun ve şiir yazmıştır.
BEserlerinin dili sade ve halk dilidir.
C) Her çağa uyum sağlayan eserleri vardır.
D) Eserlerinin konusu genelde halk sorunları-
dır.
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
Rifat Ilgaz; romanları, oyunları, şiirleri ve tüm yaşamı halkın içinde geçen, ele aldığı konu- larda sürekli halkın küçük sayılan dertlerini ye sorunlarını tatlı bir anlatımla okurlara, hem bugünün hem yarının okurlarına ulaştıran bir sanatçıydı. 2. Bu parçada Rifat Ilgaz'la ilgili aşağıdakiler- den hangisine değinilmemiştir? A Rifat Ilgaz roman, oyun ve şiir yazmıştır. BEserlerinin dili sade ve halk dilidir. C) Her çağa uyum sağlayan eserleri vardır. D) Eserlerinin konusu genelde halk sorunları- dır.
3
TEST - 11
J
Net Sayısı :
Süre
30 dakika
iyi uzupiux
Boş Sayısı:
3. (1) Uygarlıkların tanışmaları için birbirinin kitaplarını
okumaları şarttır; bu nedenle, edebiyat tarihinin en
önemli konularından biridir çeviri. (II) Çevirmenler ol-
masaydı dünya edebiyatının en önemli eserlerinden
yoksun kalırdık. () Bir insan, en çok kaç dil bilir, kaç
dilde eser okuyabil ki?... (IV) İşte, çevirmenler saye-
sinde, bilmediğimiz dillerde yazılmış pek çok eseri oku-
yabiliyoruz.
100-0100400
ARAGRAF
B) II. CH.
C)
Epigeneti
sadece 23
yormuş. D
ler işimize
hastalık b
bizler; dü
ve vücuc
Bu parçanın ana düşüncesi numaralanmış cümle- boyunca
lerin hangisinde verilmiştir?
A).
hastalık g
Bazı insa
bazıların
muş. Dü
olduğun
nabilece
biliyorm
her saba
D) IV. ataktar
maya?
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
3 TEST - 11 J Net Sayısı : Süre 30 dakika iyi uzupiux Boş Sayısı: 3. (1) Uygarlıkların tanışmaları için birbirinin kitaplarını okumaları şarttır; bu nedenle, edebiyat tarihinin en önemli konularından biridir çeviri. (II) Çevirmenler ol- masaydı dünya edebiyatının en önemli eserlerinden yoksun kalırdık. () Bir insan, en çok kaç dil bilir, kaç dilde eser okuyabil ki?... (IV) İşte, çevirmenler saye- sinde, bilmediğimiz dillerde yazılmış pek çok eseri oku- yabiliyoruz. 100-0100400 ARAGRAF B) II. CH. C) Epigeneti sadece 23 yormuş. D ler işimize hastalık b bizler; dü ve vücuc Bu parçanın ana düşüncesi numaralanmış cümle- boyunca lerin hangisinde verilmiştir? A). hastalık g Bazı insa bazıların muş. Dü olduğun nabilece biliyorm her saba D) IV. ataktar maya?
7. Adam, sırtı şehre dönük, bir adım daha attı kara trene doğru.
Bulutların arasından süzülen ay ışığında, eteklerine yağmur
düşen bir dağ gibi mağrur ve dik yürüyordu. Bir ömrün acıla-
niyla dolu bavulunu yere bıraktı, son bir kez geriye döndü.
Nemli gözlerinde bir aşkın son izleri, her karesini, her anını ha-
yal etti şehrin yeniden. Ardında bıraktığı birbirinden inişli çı-
kışlı yıllar, önünde nereye doğru olduğunu ve ne zaman bite-
ceğini bilmediği sonsuz yollar vardı. Sonsuz ve karmaşık yol-
lar. Yollar yani uzunca bir süredir içini kemirip duran o kor-
kunç fakat bir o kadar da çekici yolculuk duygusu.
Bu metnin anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır bas-
maktadır?
A) Öyküleme
C) Açıklama
B) Betimleme
D) Tartışma
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
7. Adam, sırtı şehre dönük, bir adım daha attı kara trene doğru. Bulutların arasından süzülen ay ışığında, eteklerine yağmur düşen bir dağ gibi mağrur ve dik yürüyordu. Bir ömrün acıla- niyla dolu bavulunu yere bıraktı, son bir kez geriye döndü. Nemli gözlerinde bir aşkın son izleri, her karesini, her anını ha- yal etti şehrin yeniden. Ardında bıraktığı birbirinden inişli çı- kışlı yıllar, önünde nereye doğru olduğunu ve ne zaman bite- ceğini bilmediği sonsuz yollar vardı. Sonsuz ve karmaşık yol- lar. Yollar yani uzunca bir süredir içini kemirip duran o kor- kunç fakat bir o kadar da çekici yolculuk duygusu. Bu metnin anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır bas- maktadır? A) Öyküleme C) Açıklama B) Betimleme D) Tartışma
1.
Ağustos böceği yazın eğlenirken küçük karınca dişini tırnağına katıp yaz boyunca kış için hazırlık yapmış. Ağustos
böceğinin aklına karıncanın kışa hazırlık yaptığı ve gidip ondan yiyecek isterse ona yardım edeceği gelmiş.
Karıncanın yuvasına gelmiş. Karınca kapıyı açtığında karşısında soğuktan titremekte olan ağustos böceğini görmüş
ve ona,
-
Ne istiyorsun ağustos böceği, demiş.
Ağustos böceği karıncaya,
Çok üşüyorum, hiç yiyeceğim yok, karnım da çok aç. Bana yiyecek bir şeyler verir misin? Söz veriyorum ağustosta
sana olan borcumu ödeyeceğim, demiş.
-
ORNEK
Karınca,
- Bütün yaz sen ne yaptın? Niye yiyecek bir şeyin yok, demiş.
Ağustos böceği başını öne eğerek mahçup bir şekilde,
Ben bütün yaz saz çalıp şarkı söyledim, deyince karınca çok sinirlenmiş.
- Madem öyle bütün yaz saz çalıp şarkı söyledin şimdi de oyna biraz, demiş.
Kapıyı ağustos böceğinin suratına kapatmış. Ağustos böceği kendi kendine ben de yazın yiyecek toplasaydım şimdi bu
halde olmayacaktım, diyerek bir daha aynı hataya düşmeyeceğine dair kendisine söz vermiş.
Bu metnin türüyle ilgili aşağıda verilen bilgiler-
den hangisi yanlıştır?
A) Bu metin türünde insan dışındaki varlıklar ko-
nuşturulabilir.
B) Bu metin türünde eğiticilik esastır.
C) Bu metin türünde olağanüstü ögelere yer verile-
bilir.
D) Bu metin türü sadece düz yazı şeklinde yazılır.
2. Metnin anlatıcısı ve bakış açısı aşağıdaki seçe-
neklerin hangisinde doğru verilmiştir?
A) Birinci kişi-Kahraman bakış açısı
B) Üçüncü kişi-Gözlemci bakış açısı
C) Birinci kişi-llahi bakış açısı
D) Üçüncü kişi-llahi bakış açısı
C
Ortaokul Türkçe
Anlatıcı Türleri ve Bakış Açıları
1. Ağustos böceği yazın eğlenirken küçük karınca dişini tırnağına katıp yaz boyunca kış için hazırlık yapmış. Ağustos böceğinin aklına karıncanın kışa hazırlık yaptığı ve gidip ondan yiyecek isterse ona yardım edeceği gelmiş. Karıncanın yuvasına gelmiş. Karınca kapıyı açtığında karşısında soğuktan titremekte olan ağustos böceğini görmüş ve ona, - Ne istiyorsun ağustos böceği, demiş. Ağustos böceği karıncaya, Çok üşüyorum, hiç yiyeceğim yok, karnım da çok aç. Bana yiyecek bir şeyler verir misin? Söz veriyorum ağustosta sana olan borcumu ödeyeceğim, demiş. - ORNEK Karınca, - Bütün yaz sen ne yaptın? Niye yiyecek bir şeyin yok, demiş. Ağustos böceği başını öne eğerek mahçup bir şekilde, Ben bütün yaz saz çalıp şarkı söyledim, deyince karınca çok sinirlenmiş. - Madem öyle bütün yaz saz çalıp şarkı söyledin şimdi de oyna biraz, demiş. Kapıyı ağustos böceğinin suratına kapatmış. Ağustos böceği kendi kendine ben de yazın yiyecek toplasaydım şimdi bu halde olmayacaktım, diyerek bir daha aynı hataya düşmeyeceğine dair kendisine söz vermiş. Bu metnin türüyle ilgili aşağıda verilen bilgiler- den hangisi yanlıştır? A) Bu metin türünde insan dışındaki varlıklar ko- nuşturulabilir. B) Bu metin türünde eğiticilik esastır. C) Bu metin türünde olağanüstü ögelere yer verile- bilir. D) Bu metin türü sadece düz yazı şeklinde yazılır. 2. Metnin anlatıcısı ve bakış açısı aşağıdaki seçe- neklerin hangisinde doğru verilmiştir? A) Birinci kişi-Kahraman bakış açısı B) Üçüncü kişi-Gözlemci bakış açısı C) Birinci kişi-llahi bakış açısı D) Üçüncü kişi-llahi bakış açısı C