Paragraf Soruları

9. (1) Toplum olarak görgü kurallarını pek de önemsemi- yoruz. (II) Herkes hayatını kendi istediği gibi, başkalanı- ni önemsemeden yaşıyor. (III) Oysa insanlar sosyal bir varlıktır ve beraber yaşadığı insanları da unutmamalı- dır. (IV) Görgü kuralları bizi sınırlandıran değil toplum- da kabul görmemizi sağlayan unsurdur. (V) insanlar arası etkileşimde yeri çok önemlidir. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa- ragraf hangi cümle ile başlar? A) II. B) III. C) IV. D) V.

A TÜRKÇE 9. Bir yazarın herhangi bir konuyla ilgili görüşlerini, kesin yargılara varmadan karşısındakiyle konuşuyor- muş gibi anlattığı yazı türüne söyleşi denir. Buna göre aşağıdaki metinlerden hangisi açıklaması verilen edebî türe örnektir? A) Kanada'daki bir grup bilim insanının geçtiğimiz yıllarda yaptığı bir araştırma, müziği neden sevdiğimi- ze ilişkin bilgiler ortaya koyuyor. Araştırmayı yapan bilim insanları, sevdiğimiz bir şarkıyı dinlemenin tıpkı sevdiğimiz bir yemeği yediğimizde olduğu gibi bize zevk verdiğini söylüyor. Çünkü aslında bir şarkıyı ve bir yemeği sevmemizin biyolojik nedeni "dopamin" adı verilen bir kimyasal madde! B) Bir dilin kelimeleri, o dili konuşan insanların düşleri, hatıraları ve özlemleri değil midir? Bakmayın kâğıt üstünde kara kara dizdiklerine; onlar, seslerden, seslerin işaretleri olan harflerden oluşan kü- çük canlılardır. Seslerin, harflerin yan yana gelerek kelimeleri oluşturması, sonra o kelimelerin insan denen varlığın bütün ruhunu aydınlativeren sihirli anlamlara, cümlelere dönüşüp duyguları, dilekleri, özlemleri seslendirmesi, başlı başına mucizevi bir şey olmalıdır. C) Üç boyutlu kalemler, bilgisayar olmadan elle kullanılmak üzere geliştirilmiştir. Bir güç kaynağına bağlı olarak çalışır. Üç boyutlu kalemler içinde filament adı verilen bir madde bulunur. Filament ısıtıldığında yumuşayan, soğuduğunda ise tekrar sertleşen plastik bir maddedir. Üç boyutlu kalemlerin ham mad- desi olarak kullanılır. Farklı özelliklerde ve farklı sıcaklıklarda eriyen birçok filament çeşidi bulunur. 1 kilogram filament, çapına bağlı olarak 330 metre uzunluğuna sahip olabilmektedir. D) Hawking, 8 Ocak 1942'de doğdu. Babası onun tipla ilgilenmesini istemesine karşın o matematiğe yönelmek istiyordu. Okulunda matematik bölümü bulunmadığı için fizik öğrenimi görmek zorunda kalan Hawking, bu bölümü de onur madalyası alarak tamamladı. Daha sonra Cambridge Üniversi- tesinde doktorasını yaptı. Çalışmaya başladığında kara delikler ile ilgili iddialarıyla oldukça ünlendi ve kitapları 40 dile çevrildi. Stephen Hawking, Einstein'dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilir.

Test-49 9. İçimizdeki güzellikler arasında neşenin yeri bam- başkadır. Hele gençliğinizin getirdiği neşe ve kahkahâları sakın kısıtlamayın. Bazı kişilerin "SI- ritip durma!" gibi bilgece (!) uyarılarına aldırmayın. Tam tersine daha çok gülün. Bol bol kahkaha atın. Sorunlarınıza bile gülerek bakabilirseniz yükünüz anında hafifleyecektir. Güldürü dergileri, neden bu kadar çok okunuyor sanıyorsunuz? Onca so- runun, çevre kirliliğinin, savaşların, ölümlerin, çı- karcılığın, cahilliğin yer aldığı dünyamızda sevgi, iyimserlik ve neşeye her zamankinden fazla ihtiya- cımız var... Bu paragraf aşağıdaki cümlelerin hangisiyle tamamlanabilir? A) O zaman siz de gerçekçi olun ve yaşanan top- lumsal olaylara karşı duyarsız kalmayın. B) O hâlde çevremizdekilerin söylediklerini kulak arkası etmemekte fayda var, değil mi? C) Gerçekleri dile getirmek için haksızlıklara bo- yun eğmemeliyiz. D) Unutmayın ki olumlu duygularla bakmayı başa- rabildiğimizde hem dünyamız hem kendi yaşa- mımız daha da güzelleşir.

R KOLEJİ E6DCG 2. Hikâye yaşanmış ya da yaşanabilecek olayları kısaca ortaya koyan bir yazı türüdür. Roman ise birden fazla karakterin çeşitli yaşam tecrübeleri- ni geniş bir yelpazede inceler. Buna bağlı olarak hikâye genellikle tek bir olaydan oluşurken roman iç içe geçmiş olay örgülerinden oluşur... Bu paragraf aşağıdakilerin hangisiyle tamam- lanamaz? A) Romanda bulunan kişi sayısı da hikâyeye göre fazladır. B) Öykü popüler olduğu için son zamanlarda ro- manın önüne geçmiştir. C) Bu sebeple roman hikâyeden daha uzun bir türdür. D) Bu olay örgüsü içinde birçok karakter yer alır. C. Pok Y-X-S (O bir yolck

BAHÇEŞEHİR KOLEJİ 14. Test-48 I Topraklarımızdaki uzunluğu Erzurum'un Dumlu Dağı'ndan Suriye sınırına kadar 971 km ve Murat Irmak'ı kaynağından Su- riye sınırına kadar 1263 km'dir. A Ayrıca Firat Nehri, Ağrı ilinin Diyadin çev- resinden ve Nusaybin taraflarından da su toplar, yüksek ve karlı dağların sularıyla ve dar birçok gür kaynakla beslenir. helmilay T Bütün uzunluğu ise 2200 km sayılır. Bu uzun yolculuğunda sularını topladığı alan- lar çok geniş yer tutar ve Türkiye'nin en çok yağış alan nehridir. le K Firat, ana kaynaklarını Doğu Anadolu dağ- larından alan, Türkiye topraklarından geç- tikten sonra Suriye ve Irak topraklarına giren ve Basra Körfezi'ne dökülen bir nehirdir. EXTON "I, A, T, K" harfleriyle gösterilen cümlelerle anlamlı bir paragraf oluşturulduğunda ortaya çıkacak sözcük aşağıdakilerden hangisidir? 0.04m2 A) KITA C) ATKI B) TAKI Rovin D) TIKA IBE

11. Aşağıda bir metnin giriş, gelişme ve sonuç bölüm- leri A, B ve C harfleriyle belirtilerek karışık olarak verilmiştir. 48 A. Bu konuda futbolu örnek gösterebiliriz. Sahada top sürerken bir yandan topa ne kadar kuvvetli vuracağınıza, ayağınızın hangi tarafını kullana- cağınız gibi durumlara benzer başka şeylere odaklanıyorsanız siz iyi bir futbolcu olamazsı- nız. Bu işlemlerin otomatik hâle gelmesi, oyun stratejisi gibi yüksek düzeyli meselelere daha fazla yer kalması başarı adına önemlidir. İşte bu sebeplerle pratik yapılması, temel işlemlerin otomatikleşmesini sağlayarak belli bir seviyeye yükselmenin önünü açar. B. Zihin bir problemin üstesinden gelebilecek çe- şitli özelliklere sahiptir. Bu özelliklerin en etkili olanlarından biri ise pratik yapmaktır. Zihinsel bir işte uzun süre pratik yapmak, o işte usta- laşmak adına büyük öneme sahiptir. C. Peki, pratik neden yapılır? Asgari bir yetkinlik seviyesine ulaşmak ya da yapabildiğimiz fakat geliştirmek istediğimiz işleri gerçekleştirmek için pratik yaparız. Her iki sebep de yani yete- nek kazanma ve yeteneği geliştirme çabası bizi başarıya götürür. Metnin “giriş, gelişme, sonuç” sırası aşağıdaki- lerden hangisinde doğru olarak verilmiştir? A) B, C, A C) B, A, C Hel Herryping B) A, C, B D) C, B, A TORN talo 10sme 10

10. Bir antikacı dükkânında, testi almak isteyen birine çok yüksek bir fiyatın söylendiğine tanık oldum. Testinin neden bu kadar pahalı olduğunu dükkân sahibine şaşkınlık içinde sorduğumda "Tarihî eser- lerin bulunduğu Rodos adasında bulunmuş bir tes- tidir de ondan." yanıtını aldım. "Onun Rodos testisi olduğunu nerden biliyorsunuz, elinizde belge var mı?" diye sordum. "Bilmem, öyle diyorlar." dedi. Şaşkınlıktan kurtulunca biraz düşündüm. Aslında bizim bütün hayatımız, antikacının dükkânındaki Rodos testisine bakışı gibidir. Sorgulamadan ina- nip kabulleniyoruz. Hiçbirimizin neyi, niçin yaptığı belli değil. Bu yüzden de... Bu parçanın konusu göz önüne alındığında üç noktayla belirtilen yere aşağıdakilerden hangi- si getirilmelidir? A) sadece ticarette değil her alanda kandırılıyoruz. B) dünyada kitap okuma sıralamasında geriler- deyiz. C) ekonomik olarak istediğimiz noktaya ulaşamı- yoruz. D) tarihi eserlerimiz birer birer yok oluyor.

7. İkinci Dünya Savaşı sonrası harabeye dönen Almanya'da fırınlarla birlikte tiyatro salonları da onarılmaya başlanmış. Bu durumu eleştirenler çık- mış elbette. Dönemin bu işlerden sorumlu bakanı; savaşın Almanya'da yalnızca binaları yıkmadığını, insanları da yıktığını anımsatmış ve o tiyatro sa- nylonlarının elden geçirilmesinin amacını şu sözlerle açıklamış: " vink 19 Paragrafta anlatılanlardan yola çıkılarak boş bırakılan yer aşağıdakilerden hangisi ile ta- mamlanamaz? A) İnsanların iç dünyalarını onarmak da yaşamsal bir ihtiyaçtır. B) Tiyatro eğitimi alan nesillerin eleştirel ve yaratı- cı bakış açıları gelişir. C) İnsanların ruhunda açılan yaraları sarmak, en az binaları onarmak kadar önemlidir. D) Savaşın yıkıcı etkisinden sanata tutunarak da kurtulmak mümkündür.

müzü anlayabiliriz. 10. I. Nerede o 1940'ların 1950'lerin coşkulu şiir tar- tışmaları? II. Ancak şiiri hayatlarının merkezinde tutan günü- müz ozanları şiiri tartışmak yerine, şiir yazmak istiyorlar. III. Bu küçük tartışmalara rağmen şiirin niteliğinin, niceliğinin, anlamlılığının kimseyi ilgilendirme- diği de söylenemez. IV. Şiirin ne olduğu konusu uzun zamandır nere- deyse hiç tartışılmıyor. Numaralanmış cümlelerle anlamlı bir metin oluşturulduğunda sıralama aşağıdakilerden hangisi olur? A) I-III-II-IV C) IV-I-III-11 B) II - I - III-IV D) IV-III-1 -11 BAHCESEHİR KOLEJI 21

15. Test Oğlum, eskiden insanlar azla yetin- meyi bilir; ihtiyaçlarını karşılamak için para kazanmaya çalışırdı. Ha- yatlarında sadece huzur isterlerdi. Evet baba, devir değişiyor maale- sef. Artık istediğimiz şeyleri alabil- mek, onlara sahip olabilmek için çalışıyoruz. Özellikle teknolojik aletlerin, evlerin, arabaların daha konforlu ve donanımlı olanlarını almak için para kazanmaya çalışı- yoruz. Huzur sanki biraz sonlarda yer alıyor artık. Ah oğlum ah! Güzel şeylere sahip olmak iyi hoştur, Baba Çocuk Bu konuşmada boş bırakılan yere aşağıdaki- lerden hangisi getirilirse baba, konuşmasını paranın olumsuz etkisini vurgulayarak devam ettirmiş olur? A) para, iyi bir uşak fakat kötü bir efendidir. B) ne kadar şikâyet etsem de parama sözüm ge- çer. C) para kazanmak için bile paraya ihtiyacımız vardır. D) insanın şansı yaver gitmedi mi, para da kaza- namaz.

AKIL YÜRÜTME - GÖRSEL YORUM and: 1. Eğitim-öğretimin niteliği birçok şeye bağlıdır ancak bunlardan biri var ki oldukça önemli: oturma düze- 5. Sınıf oturma düzeninin belirlenmesindeki en önemli faktör eğitim ve öğretimde hangi yöntemin veya yöntemlerin kullanacağıdır. Buna karar verecek olan kişi ders öğretmenidir. Amaca yönelik bazı oturma düzenleri şunlardır: sidir Sıralı (Geleneksel) Oturma Düzeni Geleneksel oturma düzeni en yaygın sınıf düzenlemesidir. Bu düzen, öğretmen temelli öğretim ve sunumlar etrafında dönen sınıfların tamamlayıcısı sayılır. Daha çok bağımsız yapılabilecek çalışmalar için kullanılır. Küme (Ekip Çalışması) Oturma Düzeni Masaları küçük gruplara ayırmak, öğrenciden öğrenciye etkileşimi teşvik eder. Bu düzende öğrencilerin iletişim, problem çözme, iş birliği vb. becerileri gelişir. Küme düzeni, öğrencilerin fikirlerini rahat ve güvenli bir şekilde paylaşma- ları için çok uygundur. Bununla birlikte, bu guven ve rahatlık çeşitli görev dışı/kural dışı davranışların artmasına, gürültünün oluşmasına sebep olabilir. KOLAY A) Küme-oturma düzeni CSıralı oturma düzeni ORTA GÜÇ TEST-6 U Şekli veya At Nalı Oturma Düzeni Bu model hem öğrenci-öğrenci etkileşimini hem de öğretmen-öğrenci etkileşimini destekler. Sınıf, geniş bir grup biçiminde etkileşime girer. Öğretmenlerin öğrencilerle birebir çalışma fırsatı vardır. U düzeni genellikle tartışmaların ve sunumların ön planda olduğu dersler için daha uygundur. \ Koşu Yolu (Pist) Oturma Düzeni Küçük sınıflarda en iyi şekilde kullanılabile- cek bu düzende eğitimci ön plandadır. Öğret- men dersleri yürütmek için karşılıklı iki sıra arasındaki alanı kullanır. Bu düzen ders tabanlı sınıflar ve tartışmalar için mükemmeldir. Özellikle yarışma, münazara gibi etkinlikler gerçekleştirilirken sınıfın iki gruba ayrılması gerektiğinde kullanılabilecek en uygun düzendir. Buna göre dersinde okuma saati yapacak olan Aysel Hanım, verilen oturma düzenlerinden han- gisini kullanırsa amaca uygun hareket etmiş olur? B) Koşu yolu oturma düzeni DU şekli veya at nali

nda niyle una atu- uğu fen un- 3 17. Dünyanın en eski kitabı olarak bilinen eser; Hammurabi Dönemi'nde, MÖ 1700'lerde yazılmıştır. Babil tabletlerinde yer alan yemek tarifleri insanlık tarihinin de en eski yemek tarifleri olarak bilinir. Bu cümlelerin anlamlı bir şekilde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir? Babil tabletlerinde yer alan ve insanlık tarihinin de en eski yemek tarifleri olarak bilinen eser; Hammu- rabi Dönemi'nde, MÖ 1700'lerde yazılmıştır ve dünyanın en eski kitabıdır. OUVO B) Hammurabi Dönemi'nde, MO 1700'lerde yazılan dünyanın en eski kitabı, Babil tabletlerinde yer alır ve bölgenin, en eski yemek tarifleri olarak bilinir. Dünyanın en eski kitabı olarak bilinen eser; Hammurabi Dönemi'nde, MÖ 1700¹1erde yazılmıştır ve insanlık tarihinin de en eski yemek tarifleri olarak bilinmektedir. D) Babil tabletlerinde yer alan ve insanlık tarihinin de en eski yemek tarifleri olarak bilinen eser; dünyanın en eski eseri olarak Hammurabi Dönemi'nde 1700'lerde yazılmıştır. BBS-3 Sınav sonuçlarına www.kvasinav.com adresinden ulaşabilirsiniz. 11

TEST 8. Aşağıdakilerin hangisinde cevap verenin, sorunun cevaplanması için daha açık sorulması gerektiğini vurgu- lamak istediği anlaşılmaktadır? A) Soru: Yapıtlarınızdaki dil anlayışınız hakkında bilgi verebilir misiniz? Cevap: Dil, hemen geçiştirilecek bir konu değil, özellikle bir Türk yazarı için. Bizim düzyazımız yoktu. Romani- mız yoktu. Bu nedenle ilk romancılarımızın daha sonraki denemecilerimizin, öykücülerimizin işleri zordu. B) Soru: Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı adlı yapıtınız roman mı, uzun öykü mü diye çok tartışıldı. Siz bu yapıtınızın türü ile ilgili olarak ne dersiniz? Cevap: Ne öykü, ne roman... Türkçede karşılığı anlatı. Ama anlatıda anlatmak var dolayısıyla ben, bu yapıtım için bu sözcüğü pek uygun bulmadım. Roman değil de romana yakın anlamında "romansı" dedim, ama tutmadı. Di- lerseniz küçük, kısa öykü gibi "küçük roman" diyelim. C) Soru: Size göre romanda sosyal gerçekçilik olmalı mı? Cevap: Yazardan yazara değişir ancak tariflerden hoşlanmam. "Sosyal gerçekçilik" dediğiniz de bir tanım gere- ği duyarım. Bana sorarsanız benimkilerde yok, onunkilerde var. Sosyal gerçekçiliği bir okul olarak algılıyorsanız benim tipim değil, derim. D) Soru: Öykülerinizde hangi konuları işliyorsunuz? Cevap: İnsanların çaresizliği, yalnızlığı, direnç arama isteği, uzlaşmama, arayış, çaresizlik ve başkaldırı, diyebili- rim. Sanırım, oldukça zengin bir çeşitleme.

10 15. Fen bilimleri dersi denilince akla gelen ilk kavramlardan birisi deneydir. Fen bilimleri dersleri kapsamında laboratuvarda deney yapılması, öğrencilere birçok avantaj sağlamaktadır. Sağladığı avantajlar nedeniyle laboratuvar uygulamaları, fen bilimleri dersinin vazgeçilmez bir parçası olarak önemini korumaktadır. Buna karşılık eğitim alanında değişen yaklaşımlar, öğretim yöntem ve teknikleri üzerinde olduğu gibi laboratu- var uygulamaları üzerinde de etkisini göstermektedir. Nitekim kalabalık sınıflarda zamanın kısıtlı olduğu durumlarda ogretmen merkezli bir şekilde gerçekleştirilen gösteri deneylerinden, sorgulamaya dayalı fen öğretiminde tercih edilen açık uçlu deneylere kadar farklı yaklaşımlara dayalı yürütülen deneylerin bulun- duğu görülmektedir. Bu parçadan deneylerle ilgili, 1. Eğitim anlayışının değişmesiyle öğretmen merkezli olmaktan çıktığı H. Oğrenci için avantajlarının yanında dezavantajlarının olduğu III. Fen bilimleri dersinde öğrenciyi aktif hâle getirdiği için tercih edildiği Sağladığı avantajlardan dolayı önemini korumaya devam ettiği ifadelerinden hangisine kesin olarak ulaşılır? BHT A) I. C) III. Sınav sonuçlarına www.kvasinav.com adresinden ulaşabilirsiniz. D) IV. BBS-3 17

19. Kina, Orta Doğu'da ve Akdeniz ikliminin görüldüğü yerlerde yetişen kına ağacının yapraklarının kurutulması ile elde edilen bir tozdur. Bir miktar su katılarak macunsu bir kıvam hâline ge- tirilen bu toz, çoğunlukla el, ayak ve saça sürülür. Buna "kina yakmak" da denir. Eski çağlardan beri özellikle kadınlar tara- fından daha çok, süslenmek için kullanılmaktadır. Kınanın cilt hastalıklarının tedavisinde, ayak mantarının giderilmesinde ve ağız iltihaplarının kurutulmasında etkili olduğu bilinmektedir. Türk kültüründe kurban edilecek hayvanlara, asker adaylarına ve evlenecek çiftlere adanmış olmanın işaretiyle yakılır. Kına- nın, yeşil kına ve Hint kınası olmak üzere iki çeşidi vardır. Bu parçada kına ile ilgili aşağıdakilerden hangisine deği- nilmemiştir? A) Insan sağlığıyla ilgili işlevine B) En çok hangi amaçla kullanıldığına C) Farklı kültürlerdeki değerine D) Nasıl elde edildiğine MALAT YA IL MILLI EGITIM MODURLE

14. Insanlar dişlerini temizlemek için tarih boyunca pek çok yönte- me başvurmuş. Bu amaçla kuş tüyleri, hayvan kemikleri hatta kirpi dikenleri bile kullanmışlar. Lifli yapıdaki bazı ağaçların dallarından yaptıkları fırçalarla dişlerini temizleyenler de ol- muş. Bu şekilde dişlerini temizleyenler hâlâ var. Günümüzde kullandıklarımıza benzeyen diş fırçaları yapmayı ilk kez Çin- liler düşünmüş. Bu ilk diş fırçalarını yaparken hayvan kılları ve bambu kamışları kullanmışlar. Daha sonra gezginler diş fırçalarının Avrupa'da yaygınlaşmasını sağlamış. Zaman için- de farklı malzemelerden de diş fırçası yapılmaya başlanmış. Kılları naylon olan fırçalarsa ilk olarak 1938 yılında üretilmiş. Bu metinden aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Dişleri temizlemek için geçmişten bugüne pek çok yol denenmiştir. B) Günümüzdekine benzer diş fırçaları ilk olarak 1938 yılında üretilmiştir. C) Diş temizliği için kullanılan malzemeler geçmişte bitki ve hayvanlardan elde edilmiştir. D) Diş fırçalarının, Avrupa'da yayılması seyyahlar sayesinde olmuştur.