Söz Öbeklerinde Anlam Soruları

14. Bilgi kirliliğinin, bir virüs gibi yayıldığı bu dönemde, ki- taplara, ansiklopedilere daha çok sarılalım. "Sarılmak" sözcüğü, aşağıdakilerin hangisinde bu cümledeki anlamıyla kullanılmıştır? A) Beni görünce yanıma koşup özlemle bana sarıldı. B Hemen kaleme, kâğıda sarıldım; yazmaya başladım. C) Kahvaltıdan sonra hemen işe sarıldık. D) Bilinçlendikçe derslerine daha fazla sarıldı. SINAN KUZUCU YAYINLARI 12

15. Grafik: Ülkeye Gelen Ziyaretçi Sayısı Kişi sayısı )bin) 900- 800- 700- 600- 500- 400- 300- 200- 100- Amerika Gürcistan Fransa Italya 2006 2008 2011 Ülkeler Bu grafik aşağıdaki haber metinlerinden hangisini desteklemektedir? A) Göç, günümüzün en büyük sorunlardandır. Amerika, Fransa ve İtalya gibi gelişmiş ülkelere gelen göç- men ve ziyaretçi sayıları, belirtilen yıllar arasında hep artmıştır. B) Özellikle bazı ülkelere dış ülkelerden giden ziyaretçi sayıları, bazı yıllar arasında düşüş göstermiştir. 2006, 2008 ve 2011 yıllarında Amerika'ya başka ülkelerden giden ziyaretçi sayısı, Gürcistan ve Fransa'ya başka ülkelerden giden ziyaretçi sayısından daha azdır. C) Amerika, Gürcistan, Fransa ve İtalya'ya iş nedeniyle ülke dışından gelen ziyaretçi sayısı belirtilen yıl- lar arasında sürekli artmıştır. İtalya, ekonomik durgunluğa rağmen ülke dışından gelen ziyaretçi sayı- sında diğer ülkeleri geride bırakmıştır. D) İnternetin etkisiyle insanların değişik ülkeleri görme isteği, yurt dışına çıkan ziyaretçi sayılarını artırmış- tır. Yıllara göre yurt dışından ziyaretçi alan ülkeler arasında Gürcistan başı çekerken onu sırasıyla Ame- rika, Fransa ve Italya takip etmiştir.

7. SINIF 1. SÖZEL BÖLÜM TÜRKÇE TESTİ 1. Bu testte 20 soru vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz. DENEME SINAVI-I eli aza varmamak sözünü kullanıyorsanız o kişinin bir şeyi çok alma veya verme alışkanlığında olduğunu Bazı sözler vardır ki meramınızı anlatmakta sözden tasarruf etmenize yarar. Örneğin bir kişi için 11 anlatmış olursunuz. İki kişiyi kıyaslarken eline su dökemez dediğiniz kişinin saygınlık ve değer bakı- mindan diğerinden çok geride olduğunu anlatırsınız. Hatta aynı durum için kestiği tırnak olamamak da diyebilirsiniz elbette. Kendine çok değer veren kişileri anlatırken de fındık kabuğunu doldurmaz dendiğini IV çok kere duymuşsunuzdur. Bu metinde numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı yanlış açıklanmıştır? A) I B) I C) D) IV

Sözel Bölüm DENEME SINAVI - 1 2. Sanatçı, kendi sesinin sahibi olmalıdır. Bunu yaparken de kendi içine çekilmeyi değil, toplumla iç içe olmayı görev bilmelidir. Kendi sesini topluma sunmalı; toplumun sesini, kendi sesini katarak gürleştirmelidir. İlle de bir kesimin sesi olacaksa çoğun- luğun değil, azınlığın sesi olmalıdır. Azınlığı hesaba katarak hareket etmelidir. Çoğunluk nasıl olsa kendi sesini duyurur. Sanat- çı; daima hakkı yenenden, zulüm görenden, ezilenden, baskı altında yasayandan yana favır almalidir Sahip olması gereken sa- natçı vicdanı, başka türlü hareket etmesine zaten izin vermez. Bu parçadaki altı çizili deyimlerden herhangi birini; 1. kendi sorunu sebebiyle başka şeyle ilgilenememek, birini bir şey yapmada serbest bırakmamak, dikkate almak, göz önünde bulundurmak, belli bir durum veya davranış biçimini benimsemek, vaziyet almak anlamlarından hangisi karşılamaz? 811 B anapo ||| OIV inde, insanlığın temel problemleri sıralamasında 1. sırada enerji, 4. sırada çevre yer alacaktır. Nanotek- ve üretilmesinde uygulama alanları vardır. Nanoteknolojik olarak

7. Sonu "p, ç, t, k" ünsüzlerinden biriyle biten ba- zı sözcükler, ünlü ile başlayan bir ek aldıkların- da “p, ç, t, k” ünsüzleri yumuşayarak "b, c, d, ğ (g)" ye dönüşür. Bu olaya "ünsüz yumuşa- ması" denir. Bu açıklamaya göre aşağıdaki resimlerden hangisini karşılayan sözcüğe ünlüyle başla- yan bir ek getirildiğinde ünsüz yumuşaması gerçeklesmez? A) C) VAR B) D)

5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcükteki ses olayı diğerlerinden farklıdır? A) Kalbinden geçenleri bizimle paylaşması çok güzeldi. B) Ağacın dalları gökyüzüne uzanmış bir mer- diveni andırıyor. C) Üst kattan gelen gürültüyle hepimiz yeri- mizden fırladık. D) O her zaman gerçeğin peşinde koşan, dü- rüst bir gazetecidir. 8

A 10. Makale, herhangi bir konuda bir görüşü, bir düşünceyi savunmak ve kanıtlamak için yazılan yazılara denir. Amaç, bir görüşün doğruluğunu ya da yanlışlığını ispatlamaktır. Nesnel bir üslupla ve ciddi bir dille yazılır. Buna göre aşağıdakilerden hangisi bir makaleden alınmıştır? TÜRKÇE A)özür dilemenin önemini hepimiz biliriz ve çocuklarımıza da özür dilemeyi öğretiriz. Ama çocukların bu- nun bazen işin sadece başlangıcı olduğunu anlamaları gerekir. Bazen yaptıkları yanlış işleri düzeltmek için birden fazla adım atmalılar. 8. SINIF / DENEME SINAVI - 2 B) Beynimiz sağ ve sol olmak üzere iki yarım küreden oluşur. Bu iki yarım küre birbirine çok benzer ve birbirinden bağımsız çalışamaz. Ancak bilgiyi işleme konusunda büyük farkları vardır. Beynimizin farklı bölümleri, sinir lifleri ile birbirine bağlantı sağlar. Veysel-emer Ferah D) Yazar ve mütercim olan Cemil Meriç, 12 Aralık 1917'de Hatay Reyhanlı'da doğdu. Hatay Lisesini bitirdi. İstanbul Üniversitesinde felsefe eğitimi aldı. Bir süre ilkokul öğretmenliği yaptı. İlk yazısı Hatay'da Yeni Gün gazetesinde yayımlandı. C) Yeni doğmuş bir bebeği düşünün. Bir bebek başkalarıyla bağ kurmaya, kendi yaptıklarıyla başkalarının yaptıkları arasında bağlantılar kurmaya çalışır. Ama ya o başkalarının yaptıkları onun ihtiyaçlarına uy- gun yanıt vermiyorsa? Onu geri çeviriyorsa? 2100 Join

7. Zanaat; sermayeden çok nitelikli emeğe dayate öğ- renimin yanı sıra el becerisi ve ustalık gerektiren bir meslektir. Özellikle şunu düzeltelim Bir kimse- nin zanaatkâr olması için bir mali veya hizmeti sa- dece satması değil, bilfiil üretmesi gerekir. Sanayi devrimi ile birlikte birçok zanaat yok olmuş, yerini endüstriyel üretime bırakmıştır Geri kalanları ise şekil değiştirerek günümüz koşullarına ayak uydur- muştur. Marangoz, terzi, ayakkabıcı, şapkacı, tas ustası, kuyumcu, çömlekçi gibi mesleklerin hepsi birer zanaattir. Bu metnin dil ve anlamıyla ilgili aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? APTartışmacı anlatım tekniği kullanılmıştır. B) Örneklemeden yararlanılmıştır C) Gerekçe cümlesi vardır. D) Tanım yapılmıştır.

13. egn entAle abig Bazı atasözleri ifade ettiği yargıya uygun olarak gerçek anlamlıdır, bazıları ise gerçek anlamından uzaklaş- mış ve mecaz anlam kazanmıştır. Örnek: ne Gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir. (Gerçek anlamlı) Keskin sirke küpüne zarar. (Mecaz anlamlı) Buna göre, I. Ağaç yaşken eğilir. M Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Dağ başı dumansız olmaz. IV. Akıl akıldan üstündür. atasözlerinin hangisi gerçek anlamda kullanılmıştır? A) I. mimibl (6M) B) II. CANA C) III. or D) IV.

Aşağıdaki atasözlerini ilgili oldukları konular ile eşleştirelim. Ağaç yaşken eğilir. İşleyen demir ışıldar. Damlaya damlaya göl olur. Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Vakit nakittir. Bir elin nesi var, İki elin sesi var. Aslan yatağından belli olur. Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım demiş. Aşağıdaki cümlelere uygun deyimleri bulup, yazalım. Annesinin söylediklerini O kadar sevinçliydi ki Köpekten o kadar korktu ki O kadar öfkeliydi Misafirlerin hemen geleceğini duyunca O kadar cesurdu ki O kadar gereksiz konuştu ki Ona o kadar tekrar etti ki çünkü yarın teyzemler gelecek. are semnób namigeb Tutumluluk Temizlik Eğitim Birlik beraberlik Vatan sevgisi Komşuluk TopbÇalışmak Zamanın değeri etekleri zil çalıyordu burnundan soluyordu etekleri tutuştu kafamı ütüledi içim içime sığmıyor gözünü daldan budaktan sakın- mıyordu kulağına küpe yaptı dilinde tüy bitti ödü patladı -i C

MARS: Eski adı "Merih" olan, Güneş Sistemi'nin Güneş'ten itibaren dördüncü gezegenidir. Yü zeyindeki yaygın demiroksitten dolayı kızılımsı bir görünüme sahip olduğu için "Kızıl Gezegen" de denir. Belirli zamanlarda gökyüzüne başımı- zı kaldırdığımızda Mars'ı görebiliriz. Dünya'ya en çok benzeyen gezegendir. Dünya'da olduğu gibi Mars'ta da dört mevsim görülür. Yakınlığın dan dolayı en çok merak edilen gezegendir. Mars üzerindeki kuru nehir yatakları ve eski deniz kıyı ları ise bir zamanlar Mars'ta yaşamın var olduğu nun kanıtı olarak gösterilmektedir. MERKÜR: Merkür diğer adıyla Utarit, Güneş Sistemi'nde Güneş'e en yakın gezegendir. Her- hangi bir gözlem aleti kullanılmadan izlenebilme özelliği vardır. Adını Roma mitolojisinde ticaret ve yolculuk tanrısı ile tanrıların habercisi olarak bilinen "Merkür"den alır. İlk bakışta yüzeyinin Ay'a benzediği söylenebilir ama bunlar irili ufak- li göktaşlarının çarpmasıyla oluşan kraterlerdir. Merkür, Güneş'e yakınlığı nedeniyle Güneş ışın- larının güçlü etkisi altındadır. Gündüzleri sıcaklık 475°C olabilirken geceleri -172°C'ye kadar düş- mektedir. 6. Bu iki metne göre aşağıdaki sorulardan hangi- sine cevap verilemez? A) Bu gezegenlerle ilgili araştırmalara ne zaman başlanmıştır? B) Söz konusu gezegenlerin isimleri nereden gel- mektedir? C) Adı geçen gezegenlerin diğer gök cisimleriyle benzerliği var mıdır? D) Güneş Sistemi'nde bu gezegenlerin sıralama- ları nasıldır? KOLEJI M

BAHÇE Bir gün sormuşlar bilginlerden birine: "Sevginin sade- ce sözünü edenlerle onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" Bakın göstereyim, demiş bilgin. Önce sevgiyi dilinde taşıyanları çağırarak onlara bir sofra hazırla- mış. Sofraya tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da "bilgin kaşıkları" denilen 1 m boyundaki kaşıklar. Bilgin: "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiye- ceksiniz." diye bir şart koşmuş. Kabul edip çorbayı iç- meye çalışmışlar fakat kaşıklar uzun olduğu için döküp saçmadan içememişler. En sonunda bakmışlar bece- remiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üze- rine: "Şimdi..." demiş bilgin. "Sevgiyi gerçekten bilenle- ri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen, ışıklı insanlar gelmiş, oturmuş sofraya bu defa. "Buyurun." deyince her biri bilgin kaşıklarını çor- baya daldırıp sonra karşısındaki kişiye uzatarak içir- miş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. "İşte!" demiş bilgin. "Kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse aç kalır ve kim karşısındakini düşünür de doyurursa o da karşısındaki tarafından doyurulacaktır." 11. Aşağıdaki atasözlerinden hangisi bu parçada anlatılanı desteklemez? A) Ekmeğini yalnız yiyen, yükünü yalnız taşır. B) Bir elin nesi var, iki elin sesi var. C) Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz- mış. D) Verip düşman olmaktansa vermeyip düşman olmak yeğdir.

Kişinin kendine uyan biriyle eşleşmesi ilere karşı gösterilmesi reken saygı kurallarına uymak rşıdakinin hoşuna gidecek bir şey söylemek inlik vermek, danlaşmak iklanmıştır? D) IV. MUTLAK BAŞARI SORULARI X niteliği Atasözleri az sözcükle çok şey anlatan özlü sözlerdir. Anla 9. tıkları denenmiş, doğruluğuna inanılmış genel kural dedirler: Ağacı kur insanı dert yer. (Atasözü) Deyimler ise, kalıplaşmış anlatım araçlarıdır. Cümle şekling olanlar bile bir anlam bütünlüğü taşımaz. Asıl anlamlarını içi de bulundukları cümleden alırlar; aldıkları anlam da değişme bir kural niteliğinde değildir: Eline vur ekmeğini al. (Deyim) Bu açıklamaya göre aşağıdakilerden hangisi atasö değildir? . A) Üzüm üzüme baka baka kararır. B) Eski çamlar bardak oldu. C) Akıllı düşman akılsız dosttan iyidir. D) Bugünün işini yarına bırakma. inheimis 11. Atas ği de doğ düşı dirm Bu

11. Aşağıdaki atasözlerinden hangisinin açıklama- si yanlış verilmiştir? A) B) C) D) Atasözü Biz attık kemik diye, el kaptı ilik diye. Çobansız kurt kapar. koyunu Deniz dalgasız, kapı halkasız olmaz. Göğe direk, denize kapak olmaz. Açıklaması Bizim işe yaramaz diye vazgeçtiklerimiz başkası tarafından değerli bulunur. Yöneticisi, koruyucusu olmayan kişiyi ve top- luluğu düşman ezer. Her nesnenin kendisi- ne özgü nitelikleri, ken- disinden ayrılmayan özellikleri vardır. Suyun kaldırma kuvve- ti olduğundan su içine direk ve kapak gibi hafif nesneler konmaz.

5. Hoca'nın canı et yemeği istemiş bir gün. Kasap- tan iki kilo et alıp evine götürmüş. Akşama güzelce pişir bunları, demiş hanımına. Ne var ki o gün eve hanımının misafirleri gelmiş. Kadıncağız eti pişirip onlara ikram etmiş. Akşama da bir tarhana çorbası çıkarmış, Hoca'nın önüne. Et nerede, demiş Hoca. Kadın, doğruyu söyle- yeceğine yalan söylemiş Hoca'ya: - - Eti kedi yedi, demiş. Getir şu kediyi bakalım, demiş Hoca. Sonra te- raziyi çıkartıp kediyi tartmış. Bakmışlar ki kedi tam iki kilo geliyor. Hoca hanımına sormuş: Peki hanım, kedi bu ise bizim et nerede? Et bu ise kedi nerede? Bu fıkranın ana fikrini ifade eden atasözü aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. B) Doğru söyleyenin tepesi delik olur. C) Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış. D) Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.

4. Öç almanın, kin gütmenin yersizliğini anlatan atasözü aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir? A) Gün geçer, kin geçmez. B) Kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu. C) Kanı kan ile yumazlar, kanı su ile yurlar. D) Ava giden avlanır.