Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Fiilimsi Nedir? Soruları

r/dir
görevi
ğu
(1)
eyi
299
eni
11. Doğal dil ile şiir dili arasındaki ayrımı açık bir biçimde
anlayabilmek için bu kavramlara üç farklı noktadan
bakmakta yarar vardır. Bunlar dilsel işlev, göstergeler ve
töz-biçimdir Bu terimler, çağdaş dil kuramlarının
temellenmesinde dil dizgesinin betimlenmesine ilişkin çıkış
noktalarını oluşturur. Doğal dilin işleyişini ve yapılanışını
yansıtan bu terimler, şiir dilindeki farkın anlaşılmasına katkı
sağlayacaktır.
Bu parçadaki ek eylemlerin çekimi, aşağıdakilerin
hangisinde doğru verilmiştir?
Rivayet
B) Hikâye
C)
D) Part
E) Görülen geçmiş zaman
Geniş zaman
vardır-genis
biçimdir geniş
Sağlayacaktır
✓
Gelecek zamanın
hikayesi
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
r/dir görevi ğu (1) eyi 299 eni 11. Doğal dil ile şiir dili arasındaki ayrımı açık bir biçimde anlayabilmek için bu kavramlara üç farklı noktadan bakmakta yarar vardır. Bunlar dilsel işlev, göstergeler ve töz-biçimdir Bu terimler, çağdaş dil kuramlarının temellenmesinde dil dizgesinin betimlenmesine ilişkin çıkış noktalarını oluşturur. Doğal dilin işleyişini ve yapılanışını yansıtan bu terimler, şiir dilindeki farkın anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. Bu parçadaki ek eylemlerin çekimi, aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir? Rivayet B) Hikâye C) D) Part E) Görülen geçmiş zaman Geniş zaman vardır-genis biçimdir geniş Sağlayacaktır ✓ Gelecek zamanın hikayesi
Bu konuşulanlar aramızda kalacak, tamam
mı?
De
D) Bundan sonra düzenli çalışılacak bu dersler.
E) Akşamın geç saatlerinde evde olacak.
17. Bu yazı sevgiye dairdir: "S" gibi bedeni bir
baştan ötekine dolaşarak akan ırmak; "e" gibi
kıpırdayan, hareket eden kamışların arasından
hafif eğilimlerle sızmaya çabalayan göl; "v" gibi
suyunu yukarı, göğe, en yükseğe ulaştırmak
amacıyla başını bir kısrak gibi kaldırıp varlığını
püskürten fiskiye; "g" gibi yer altı suyu olarak
bedenin bütün damarlarını dolaşarak bulduğu en
zayıf noktadan yüzeye fırlayan ve en nihayet "i"
gibi bazen çizgi, bazen nokta olarak bir var, bir
yok biçiminde görünüp kaybolan, hep olan, her
olan, hiç solmayan bir duygudan bahsedeceğiz...
Bu parça ile ilgili olarak aşağıdakilerden han-
gisi söylenemez?
ab A) Zarf-fiillere yer verilmiştir.
B)
Fiilimsilerin iki türüne yer verilmiştir.
Birden fazla sifat-fiil vardır.
D)
Birden fazla sifat-fiil bir ismi nitelemiştir.
E) Durum bildiren zarf-fiiller bulunmaktadır.
D
18. Aşağıdaki dizelerin hangisinde fiilimsi yoktur?
A) Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
on F
Ne kadar yakından ve arada ucurum:
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
Bu konuşulanlar aramızda kalacak, tamam mı? De D) Bundan sonra düzenli çalışılacak bu dersler. E) Akşamın geç saatlerinde evde olacak. 17. Bu yazı sevgiye dairdir: "S" gibi bedeni bir baştan ötekine dolaşarak akan ırmak; "e" gibi kıpırdayan, hareket eden kamışların arasından hafif eğilimlerle sızmaya çabalayan göl; "v" gibi suyunu yukarı, göğe, en yükseğe ulaştırmak amacıyla başını bir kısrak gibi kaldırıp varlığını püskürten fiskiye; "g" gibi yer altı suyu olarak bedenin bütün damarlarını dolaşarak bulduğu en zayıf noktadan yüzeye fırlayan ve en nihayet "i" gibi bazen çizgi, bazen nokta olarak bir var, bir yok biçiminde görünüp kaybolan, hep olan, her olan, hiç solmayan bir duygudan bahsedeceğiz... Bu parça ile ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? ab A) Zarf-fiillere yer verilmiştir. B) Fiilimsilerin iki türüne yer verilmiştir. Birden fazla sifat-fiil vardır. D) Birden fazla sifat-fiil bir ismi nitelemiştir. E) Durum bildiren zarf-fiiller bulunmaktadır. D 18. Aşağıdaki dizelerin hangisinde fiilimsi yoktur? A) Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni on F Ne kadar yakından ve arada ucurum:
Paragraf
-8
(1) Şair bu yapıtında insan-doğa, soyut-somut ilişkisini imge-
lerle ve söz sanatlarıyla oldukça başarılı bir biçimde yeniden
yorumlamış (II) Kitabın soyut konuları; aşk, ölüm, zaman,
yalnızlık, özgürlük ve düş. (III) Somut konuları ise dağ, nehir,
anne, çocuk bir de şair adlarına gönderme yapılan şiir baş-
lıkları. (IV) Şair, bu konuları kendi şiir anlayışına göre mecaz-
larla, ad aktarmalarıyla öyle bir yoğurmuş ki... (V) Sonunda
adına yakışır bir yapıt doğmuş bu emekten.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde öz-
nellik söz konusu değildir?
T
(2012-DGS)
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
Paragraf -8 (1) Şair bu yapıtında insan-doğa, soyut-somut ilişkisini imge- lerle ve söz sanatlarıyla oldukça başarılı bir biçimde yeniden yorumlamış (II) Kitabın soyut konuları; aşk, ölüm, zaman, yalnızlık, özgürlük ve düş. (III) Somut konuları ise dağ, nehir, anne, çocuk bir de şair adlarına gönderme yapılan şiir baş- lıkları. (IV) Şair, bu konuları kendi şiir anlayışına göre mecaz- larla, ad aktarmalarıyla öyle bir yoğurmuş ki... (V) Sonunda adına yakışır bir yapıt doğmuş bu emekten. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde öz- nellik söz konusu değildir? T (2012-DGS)
YAYI
11. Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek
Bizim diyarımız da binbir baharı saklar
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek
İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Emir kipi
B) Edat (ilgeç)
C) Zaman zarfı
D) Sifat-fiil (ortaç)
E) Zarf-fiil (ulaç)
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
YAYI 11. Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek Bizim diyarımız da binbir baharı saklar Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Emir kipi B) Edat (ilgeç) C) Zaman zarfı D) Sifat-fiil (ortaç) E) Zarf-fiil (ulaç)
4. (1) Türküler genellikle bir olay, bir arzu ve bir heyecan
üzerine doğar. (II) Dilden dile söylenen türküler, baş-
langıçta sahipleri belli ürünlerdir. (III) Zamanla türkü-
nün asıl sahipleri unutulur ve sonraki nesiller tarafından
halkın dilinde dolaşa dolaşa farklı coğrafyalara yayılır.
(IV) Türküler böylelikle anonimleşirler. (V) Önceleri
mahallî hüviyetler gösteren türküler, zamanta millî hüvi-
yete bürünürler.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi
birleşik, kurallı fiil cümlesidir?
A) I
B) II
C) III
D) IV E) V
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
4. (1) Türküler genellikle bir olay, bir arzu ve bir heyecan üzerine doğar. (II) Dilden dile söylenen türküler, baş- langıçta sahipleri belli ürünlerdir. (III) Zamanla türkü- nün asıl sahipleri unutulur ve sonraki nesiller tarafından halkın dilinde dolaşa dolaşa farklı coğrafyalara yayılır. (IV) Türküler böylelikle anonimleşirler. (V) Önceleri mahallî hüviyetler gösteren türküler, zamanta millî hüvi- yete bürünürler. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi birleşik, kurallı fiil cümlesidir? A) I B) II C) III D) IV E) V
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zarf-fiil vardır?
AX Çini boyaları, içlerinde bulunan ağır metallerden
dolayı yoğundur.
B) Yeni aldıkları duvar kâğıdı, odanın atmosferini iyice
kasvetli bir hâle getirmişti.
Sınavlar yaklaşmadan planladığımız geziyi
yapmalıyız.
D) Uzmanlar sağanak yağışın tüm hafta süreceğini
söylüyor.
E) Yeni kitaplar almanın heyecanını anlatamam size!
4.
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zarf-fiil vardır? AX Çini boyaları, içlerinde bulunan ağır metallerden dolayı yoğundur. B) Yeni aldıkları duvar kâğıdı, odanın atmosferini iyice kasvetli bir hâle getirmişti. Sınavlar yaklaşmadan planladığımız geziyi yapmalıyız. D) Uzmanlar sağanak yağışın tüm hafta süreceğini söylüyor. E) Yeni kitaplar almanın heyecanını anlatamam size! 4.
by do
9.
Uyu yavrum, gözlerinde uyku var,
Sen büyürsen düşmanlara korku var,
Baban şehit, yüreğinde oku var.
Bu ok vatan kaygısıdır, ninni!
Borcun evlat saygısıdır, ninni!
Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene-
mez?
A) Sade dil kullanılmıştır.
B) Hece ölçüsü kullanılmıştır.
C) Millî ve dinî ögelere yer verilmiştir.
D) Söyleyici, anne; hitap edilen kişi ise bebeğidir.
E) Duygudan uzak durulmuş, düşünce ön plana çıkarıl-
mıştır.
Cevap anahtarına ulaşma
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
by do 9. Uyu yavrum, gözlerinde uyku var, Sen büyürsen düşmanlara korku var, Baban şehit, yüreğinde oku var. Bu ok vatan kaygısıdır, ninni! Borcun evlat saygısıdır, ninni! Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? A) Sade dil kullanılmıştır. B) Hece ölçüsü kullanılmıştır. C) Millî ve dinî ögelere yer verilmiştir. D) Söyleyici, anne; hitap edilen kişi ise bebeğidir. E) Duygudan uzak durulmuş, düşünce ön plana çıkarıl- mıştır. Cevap anahtarına ulaşma
7. Sifat-fiiller, fiil kök veya gövdelerine "-an, -ası, -mez,
-ar, -dik, -ecek, -miş" ekleri alarak oluşan kelimelerdir.
Bu kelimeler Türkçede sıfat göreviyle kullanılır.
Buna göre aşağıdakilerin hangisinde "-mış, -miş"
eki bir fiilin sifat olarak kullanılmasını sağlamıştır?
A) Küçükken sevilmemiş insanlar, büyüyünce huysuz
olur.
B) Çok okumuş ancak adamın kendisine bile faydası
yok.
8.
C) Dün akşam çok yemek yemişim, midem ağrıyor.
D) Soruların çoğunu bilmiş ama süresi yetmemiş.
E) Şimdiye kadar hiçbir şey görmemiş zavallı.
Aşağıdakilerin hon
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
7. Sifat-fiiller, fiil kök veya gövdelerine "-an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş" ekleri alarak oluşan kelimelerdir. Bu kelimeler Türkçede sıfat göreviyle kullanılır. Buna göre aşağıdakilerin hangisinde "-mış, -miş" eki bir fiilin sifat olarak kullanılmasını sağlamıştır? A) Küçükken sevilmemiş insanlar, büyüyünce huysuz olur. B) Çok okumuş ancak adamın kendisine bile faydası yok. 8. C) Dün akşam çok yemek yemişim, midem ağrıyor. D) Soruların çoğunu bilmiş ama süresi yetmemiş. E) Şimdiye kadar hiçbir şey görmemiş zavallı. Aşağıdakilerin hon
eli
E) Pir Sultan Abdal
16. Çıplak ayaklı üç çocuk, böğürtlen çalısının serinliğinde
Murat'ın bostanına girdiler. Tarlanın kızgın toprağı ayakla-
rını yakıyordu. Kavunu, karpuzu çabuk çabuk toplamaya,
yanlarında getirdikleri torbaya doldurmaya başladılar. Tor-
baları doldurup suya attılar. Sonra yapışıp akıntıya doğru,
aşağı sürdüler.
Bu parçada kaç tane fiilimsi kullanılmıştır?
A) 3
B) 4
C) 5
D) 6
E) 7
20.
ZAFER YAYING
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
eli E) Pir Sultan Abdal 16. Çıplak ayaklı üç çocuk, böğürtlen çalısının serinliğinde Murat'ın bostanına girdiler. Tarlanın kızgın toprağı ayakla- rını yakıyordu. Kavunu, karpuzu çabuk çabuk toplamaya, yanlarında getirdikleri torbaya doldurmaya başladılar. Tor- baları doldurup suya attılar. Sonra yapışıp akıntıya doğru, aşağı sürdüler. Bu parçada kaç tane fiilimsi kullanılmıştır? A) 3 B) 4 C) 5 D) 6 E) 7 20. ZAFER YAYING
ürüne
dü.
ma-
ma
11. Bir sanatı sürekli bir uğraş görmeyen ya da meslek olarak
I
seymeyen, onunla yalnız zevk için ilgilenip vakti oldukça
||
IV
ürünler verebilen kişiye amatör denir.
V
Bu cümledeki numaralanmış sözcüklerden hangisi
eylemsi değildir?
A) I
B) I
C) III
D) IV E) V
2.
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
ürüne dü. ma- ma 11. Bir sanatı sürekli bir uğraş görmeyen ya da meslek olarak I seymeyen, onunla yalnız zevk için ilgilenip vakti oldukça || IV ürünler verebilen kişiye amatör denir. V Bu cümledeki numaralanmış sözcüklerden hangisi eylemsi değildir? A) I B) I C) III D) IV E) V 2.
Jeante
kur-
On'un
siyle
akints
undan
al.
ir
2
n
HARPAGON Duydunuz, duydunuz.
HARPAGON :Bir şeyler duydunuz işte, anlamaz mıyım ben? Kendi kendime diyordum ki, para bul-
ELISE
mak ne zor şey bugünkü günde. Ne mutlu diyordum, evinde on bin altını olana!
Rahatsız ederiz diye yaklaşmıyorduk.
CLEANTE
HARPAGON
CLEANTE
HARPAGON
CLEANTE
HARPAGON
Ben söyleyeyim de içim rahat etsin. Olur ki ağzımdan çıkanı yanlış anlar, on bin altınım
var sanmaya kalkarsınız.
:Biz sizin işlerinize karışmayız.
:Ah, keşke olsa, on bin altınım olsa! Nerede!
:Benim bildiğim...
:Neler yapardım on bin altınla.
:Böyle şeyler bizi...
ELISE
HARPAGON :Paraya öyle ihtiyacım var ki bugünlerde.
:Benim bildiğim...
Öyle işime yarardı ki...
:Ama siz de biraz...
:Olsa, hiç böyle yakınır mıydım halimden, zamanlar kötü der miydim?
:Aman baba, yakınacak halde de değilsiniz, Allaha şükür. Herkes biliyor bir hayli para-
nız olduğunu.
CLEANTE
HARPAGON
ELISE
HARPAGON
CLEANTE
HARPAGON
ELISE
HARPAGON
CLEANTE
HARPAGON
CLEANTE
HARPAGON
:Aman etmeyin baba, duymadık.
HARPAGON
ELISE
HARPAGON
CLEANTE
HARPAGON
ELISE
HARPAGON
TIYATRO
:Ne miymiş? Gezmeye çıkarken giydiğin o cafcaflı kılık nedir? Dün kız kardeşinin giyi-
nişine çatıyordum; ama seninki beterin beteri. Allahın gücüne gider, insanın başına bela
getirir bu kadar süslenmek. O kılığında biri seni tepeden tirnaga soysa, dükkân sahibi
olur da işletir! Yüz kere söyledim sana oğlum; hiç beğenmiyorum senin gidişatını. O
marki hallerin yok mu, korkunç! Aklını kaçıracaksın markilere benzeyeyim diye. Neyle
düzülür o giyim kuşam? Bir şeylerimi aşırıyorsun elbet.
CLEANTE
:Sizin neyinizi aşırabilir insan?
HARPAGON :Ne bileyim ben? Nereden alıyorsun o üstüne başına harcadığın paraları?
(...)
:Neyse bırakalım bunları da bir başka şeyden konuşalım. Ne o? Birbirine göz ediyor
bunlar. Kesemi aşıracaklar galiba.
ELISE
:Nasıl? Bir hayli param varmış ha? Yalan söylemiş bunu söyleyen. Bundan büyüğü ola-
maz yalanın. Namussuz, rezil herifler bu lafı çıkaranlar!
:Aman, öfkelenmeyin baba.
:Olur şey değil: Kendi evlatlarım kuyumu kazıyor, düşmanım oluyorlar benim.
:Paranız olduğunu söylemek, düşmanınız olmak mı demektir?
:Elbette! Bir yandan bu laflar, bir yandan da sizin sokağa attığınız paralar yüzünden
günün birinde gelip gırtlağımı kesecekler benim, üstüm başım para dolu diye.
:Benim sokağa attığım paralar da neymiş?
:Kardeşimle pazarlık ediyoruz, hangimiz önce konuşsun diye. Bir diyeceğimiz var size,
ikimizin de.
:Benim de bir diyeceğim var ikinize.
:Bizim sizinle konuşmak istediğimiz mesele... Evlenme meselesi.
:Benim de sizinle konuşmak istediğim o: Evlenme meselesi.
:Eyvah!
:Eyvah ne oluyor? Evlenme sözü mü ürkütüyor seni kızım, yoksa evlenmenin kendisi
mi?
:Evlenme ikimizi de ürkütür tabii siz söyleyince. Kim bilir nedir sizin düşündüğünüz
evlenme! Kararınız bizim duygularımıza uymaz korkarım.
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
Jeante kur- On'un siyle akints undan al. ir 2 n HARPAGON Duydunuz, duydunuz. HARPAGON :Bir şeyler duydunuz işte, anlamaz mıyım ben? Kendi kendime diyordum ki, para bul- ELISE mak ne zor şey bugünkü günde. Ne mutlu diyordum, evinde on bin altını olana! Rahatsız ederiz diye yaklaşmıyorduk. CLEANTE HARPAGON CLEANTE HARPAGON CLEANTE HARPAGON Ben söyleyeyim de içim rahat etsin. Olur ki ağzımdan çıkanı yanlış anlar, on bin altınım var sanmaya kalkarsınız. :Biz sizin işlerinize karışmayız. :Ah, keşke olsa, on bin altınım olsa! Nerede! :Benim bildiğim... :Neler yapardım on bin altınla. :Böyle şeyler bizi... ELISE HARPAGON :Paraya öyle ihtiyacım var ki bugünlerde. :Benim bildiğim... Öyle işime yarardı ki... :Ama siz de biraz... :Olsa, hiç böyle yakınır mıydım halimden, zamanlar kötü der miydim? :Aman baba, yakınacak halde de değilsiniz, Allaha şükür. Herkes biliyor bir hayli para- nız olduğunu. CLEANTE HARPAGON ELISE HARPAGON CLEANTE HARPAGON ELISE HARPAGON CLEANTE HARPAGON CLEANTE HARPAGON :Aman etmeyin baba, duymadık. HARPAGON ELISE HARPAGON CLEANTE HARPAGON ELISE HARPAGON TIYATRO :Ne miymiş? Gezmeye çıkarken giydiğin o cafcaflı kılık nedir? Dün kız kardeşinin giyi- nişine çatıyordum; ama seninki beterin beteri. Allahın gücüne gider, insanın başına bela getirir bu kadar süslenmek. O kılığında biri seni tepeden tirnaga soysa, dükkân sahibi olur da işletir! Yüz kere söyledim sana oğlum; hiç beğenmiyorum senin gidişatını. O marki hallerin yok mu, korkunç! Aklını kaçıracaksın markilere benzeyeyim diye. Neyle düzülür o giyim kuşam? Bir şeylerimi aşırıyorsun elbet. CLEANTE :Sizin neyinizi aşırabilir insan? HARPAGON :Ne bileyim ben? Nereden alıyorsun o üstüne başına harcadığın paraları? (...) :Neyse bırakalım bunları da bir başka şeyden konuşalım. Ne o? Birbirine göz ediyor bunlar. Kesemi aşıracaklar galiba. ELISE :Nasıl? Bir hayli param varmış ha? Yalan söylemiş bunu söyleyen. Bundan büyüğü ola- maz yalanın. Namussuz, rezil herifler bu lafı çıkaranlar! :Aman, öfkelenmeyin baba. :Olur şey değil: Kendi evlatlarım kuyumu kazıyor, düşmanım oluyorlar benim. :Paranız olduğunu söylemek, düşmanınız olmak mı demektir? :Elbette! Bir yandan bu laflar, bir yandan da sizin sokağa attığınız paralar yüzünden günün birinde gelip gırtlağımı kesecekler benim, üstüm başım para dolu diye. :Benim sokağa attığım paralar da neymiş? :Kardeşimle pazarlık ediyoruz, hangimiz önce konuşsun diye. Bir diyeceğimiz var size, ikimizin de. :Benim de bir diyeceğim var ikinize. :Bizim sizinle konuşmak istediğimiz mesele... Evlenme meselesi. :Benim de sizinle konuşmak istediğim o: Evlenme meselesi. :Eyvah! :Eyvah ne oluyor? Evlenme sözü mü ürkütüyor seni kızım, yoksa evlenmenin kendisi mi? :Evlenme ikimizi de ürkütür tabii siz söyleyince. Kim bilir nedir sizin düşündüğünüz evlenme! Kararınız bizim duygularımıza uymaz korkarım.
Nazım Hikmet; bu topraklam yetiştirdiği en güzide, sa-
I
hici ve yüreği kafesine sığmayan kalemlerden biridir.
Okursunuz dizelerini, kitabı kapattığınızda Kelimelerden
tortular kalır zihninizde, yüreğinizde ve vicdanınızda.
Ömrünüzün farklı dönemeçlerinde dönersiniz gençliği-
nizde sevdalandığınız o şiirlere, her seferinde ilk defa
IV
okuyormuşçasına yepyeni bir tat yakalarsınız.
Bu parçadaki altı çizili bölümlerin hangisinde mecaz-
lı bir söyleyiş yoktur?
A)
B)
C) D) IV
EV
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
Nazım Hikmet; bu topraklam yetiştirdiği en güzide, sa- I hici ve yüreği kafesine sığmayan kalemlerden biridir. Okursunuz dizelerini, kitabı kapattığınızda Kelimelerden tortular kalır zihninizde, yüreğinizde ve vicdanınızda. Ömrünüzün farklı dönemeçlerinde dönersiniz gençliği- nizde sevdalandığınız o şiirlere, her seferinde ilk defa IV okuyormuşçasına yepyeni bir tat yakalarsınız. Bu parçadaki altı çizili bölümlerin hangisinde mecaz- lı bir söyleyiş yoktur? A) B) C) D) IV EV
13. Lamalarla develerde bulunan bir antikor üzerinde
çalışarak hastalıklara çözüm bulmak isteyen bilim
insanları, bu çabalarının grip gibi enfeksiyonları
önleyebilecek uzun ömürlü bir aşının önünü
açabileceğini söylüyor.
Bu cümlenin öznesinde aşağıdakilerden hangisi
yoktur?
A) Sifat-fiil
C) Edat
B) Bağlać
D) Zarf-fiil
Esim-fiil
9
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
13. Lamalarla develerde bulunan bir antikor üzerinde çalışarak hastalıklara çözüm bulmak isteyen bilim insanları, bu çabalarının grip gibi enfeksiyonları önleyebilecek uzun ömürlü bir aşının önünü açabileceğini söylüyor. Bu cümlenin öznesinde aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Sifat-fiil C) Edat B) Bağlać D) Zarf-fiil Esim-fiil 9
6. ONITE
KAVUKLU - Yürüyelim bakalım.
PİŞEKĀR
KAVUKLU - Hay Allah senden razı olsun, İsmail.. Karagün dostu dedikleri sensin işte.. Haydi bakalım
nerde ise hemen gidelim, işe başlayalım..
esiye,
-cesine, -meksizin,
İşte, efendim şöyle böyle az zamanda kendini gösterdin mi, artık müşterinin ardını ala-
mazsın, malum ya bu civarda başka fotoğrafçı da yok. O zaman dokunma keyfine...
KAVUKLU - İyi ama İsmail öyle birdenbire de işe girişemem ya...
PİŞEKÅR - Canım ben bildiğim kadarını sana öğretirim. O kadar eşşek değilsin ya..
KAVUKLU
PİŞEKÅR
KAVUKLU - Anlamadım?
PİŞEKÁR - Canım dört, beş km. kadar bir şey..
-e₁-(, -e,
- mez)
- Bir halt etmeyince duramazsın. Eşşek sensin.. Hep yutturmak için fırsat kollarsın.. Ismail,
ne koşuyoruz? Daha uzak mı dükkân?
Yok canım dört beş km. kadar bir şey kaldı.
Canım ne eğlenmesi.. Sen de hiç hissi şairane yok mu? Diyorum.
KAVUKLU - Haa anladım.. Masanın masası.. Bana bak daha çok gideceksen ben her şeyden vazgeç-
tim.. Ulan yarım saattir meydanı fıldır fildır dönüyorsun, halâ olduğumuz yerdeyiz.
PİŞEKÁR - Aman birader.. Şu dağlara bak. Eteklerinde hafif dumanlar içinde köyler, sonra çağıl çağıl
akıp giden dereler ya şu vadinin tarlaları.. İnsanı büyülüyor.. A birader sen de hiç tabiat-1
şairane yok mu?
KAVUKLU - İsmail eğleniyor musun?
PİŞEKÁR
KAVUKLU - Yok..
PİŞEKÂR - Ne yok..
KAVUKLU - Hüseyin Şakir Ahmet.
PİŞEKÁR
Canım nasıl Hüseyin Şakir Ahmet? Ben sana ne söylüyorum, sen ne anlıyorsun..
KAVUKLU - Biraz daha böyle devam edersen, Allah bilir bağlarım seni..
PİŞEKÅR - Ne münasebet..
KAVUKLU - Ne minas, ne karabet.. Artık illâllah.
PİŞEKÁR - Şu manzaraya bak.. Hissiz sen de..
KAVUKLU -Kim ben mi?
PİŞEKÅR -Hamdiciğim sen adamı çıldırtırsın..
KAVUKLU
-Öyle deme.. Ben lolo yutmam..
PİŞEKÂR
- Cahilce sözleri bırak da işe başlayalım.
KAVUKLU -Ulan hangi işe?
KAVUKLU - Eh
-Ha
FISEKAR
KAVUKLU -Ne
-Ha
na
PİŞEKÂR - Canim hangi işe olacak. Devrüteslim işine.
KAVUKLU -Ay bir de devrilmiş testi var mı?
PİŞEKÅR
FISEKAR
KAVUKLU -O
PISEKAR
-C
KAVUKLU-B
PİŞEKÅR - İki adım yer kaldı, haydi yürü.. Yürüsene ne duruyorsun...
KAVUKLU - İsmail yarım saattir harman beygiri gibi döndük durduk.. Yeter artık.. Ben aç kalmaya
razıyım. Dükkândan da vazgeçtim. Ben eve dinlenmeye gidiyorum.
PİŞEKÁR - Haydi canım çocukluğu bırak.. İşte bak iki adım kaldı. Geldik bile.. (Dükkânın yanına
gelerek, şakşakla parmaklığı kuvvetle sarsar.) Bismillâh... Buyrun efendim işte dükkân.
KAVUKLU -İsmail şimdi senin gırtlağını sıkabilirim.
PİŞEKÁR -Neden efendim.. İş buldum diye mi?
FISEKAR
KAVUKLU
PISEKAR
KAVUKLU
PISEKAR
KAVUKLU
FISEKAR
KAVUKLU
FISEKAR
KAVUKLU
KAVUKLU-Şu dükkan dediğin deveye benzeyen şeyin önünden belki on defa geçtik be. İnsafina turp
sıktığım herifi.. Ulan bana garezin ne be.?
PISEKAR
KAVUKLU
PISEKAR
KAVUKLU
PISEKAR
a
-C
KAVUKLU
- Canım ne devrilmiş testisi? Devrüteslim yani dükkânı ve içinde aletleri sana teslim edeceğim.
FISEKAR
KAVUKLU
PISEKAR
KAVUKL
PISEKAR
KAVUKI
PISEKAB
KAVUK
PISEKA
KAVUK
SEKA
KAVU
SEK
SER
LAV
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
6. ONITE KAVUKLU - Yürüyelim bakalım. PİŞEKĀR KAVUKLU - Hay Allah senden razı olsun, İsmail.. Karagün dostu dedikleri sensin işte.. Haydi bakalım nerde ise hemen gidelim, işe başlayalım.. esiye, -cesine, -meksizin, İşte, efendim şöyle böyle az zamanda kendini gösterdin mi, artık müşterinin ardını ala- mazsın, malum ya bu civarda başka fotoğrafçı da yok. O zaman dokunma keyfine... KAVUKLU - İyi ama İsmail öyle birdenbire de işe girişemem ya... PİŞEKÅR - Canım ben bildiğim kadarını sana öğretirim. O kadar eşşek değilsin ya.. KAVUKLU PİŞEKÅR KAVUKLU - Anlamadım? PİŞEKÁR - Canım dört, beş km. kadar bir şey.. -e₁-(, -e, - mez) - Bir halt etmeyince duramazsın. Eşşek sensin.. Hep yutturmak için fırsat kollarsın.. Ismail, ne koşuyoruz? Daha uzak mı dükkân? Yok canım dört beş km. kadar bir şey kaldı. Canım ne eğlenmesi.. Sen de hiç hissi şairane yok mu? Diyorum. KAVUKLU - Haa anladım.. Masanın masası.. Bana bak daha çok gideceksen ben her şeyden vazgeç- tim.. Ulan yarım saattir meydanı fıldır fildır dönüyorsun, halâ olduğumuz yerdeyiz. PİŞEKÁR - Aman birader.. Şu dağlara bak. Eteklerinde hafif dumanlar içinde köyler, sonra çağıl çağıl akıp giden dereler ya şu vadinin tarlaları.. İnsanı büyülüyor.. A birader sen de hiç tabiat-1 şairane yok mu? KAVUKLU - İsmail eğleniyor musun? PİŞEKÁR KAVUKLU - Yok.. PİŞEKÂR - Ne yok.. KAVUKLU - Hüseyin Şakir Ahmet. PİŞEKÁR Canım nasıl Hüseyin Şakir Ahmet? Ben sana ne söylüyorum, sen ne anlıyorsun.. KAVUKLU - Biraz daha böyle devam edersen, Allah bilir bağlarım seni.. PİŞEKÅR - Ne münasebet.. KAVUKLU - Ne minas, ne karabet.. Artık illâllah. PİŞEKÁR - Şu manzaraya bak.. Hissiz sen de.. KAVUKLU -Kim ben mi? PİŞEKÅR -Hamdiciğim sen adamı çıldırtırsın.. KAVUKLU -Öyle deme.. Ben lolo yutmam.. PİŞEKÂR - Cahilce sözleri bırak da işe başlayalım. KAVUKLU -Ulan hangi işe? KAVUKLU - Eh -Ha FISEKAR KAVUKLU -Ne -Ha na PİŞEKÂR - Canim hangi işe olacak. Devrüteslim işine. KAVUKLU -Ay bir de devrilmiş testi var mı? PİŞEKÅR FISEKAR KAVUKLU -O PISEKAR -C KAVUKLU-B PİŞEKÅR - İki adım yer kaldı, haydi yürü.. Yürüsene ne duruyorsun... KAVUKLU - İsmail yarım saattir harman beygiri gibi döndük durduk.. Yeter artık.. Ben aç kalmaya razıyım. Dükkândan da vazgeçtim. Ben eve dinlenmeye gidiyorum. PİŞEKÁR - Haydi canım çocukluğu bırak.. İşte bak iki adım kaldı. Geldik bile.. (Dükkânın yanına gelerek, şakşakla parmaklığı kuvvetle sarsar.) Bismillâh... Buyrun efendim işte dükkân. KAVUKLU -İsmail şimdi senin gırtlağını sıkabilirim. PİŞEKÁR -Neden efendim.. İş buldum diye mi? FISEKAR KAVUKLU PISEKAR KAVUKLU PISEKAR KAVUKLU FISEKAR KAVUKLU FISEKAR KAVUKLU KAVUKLU-Şu dükkan dediğin deveye benzeyen şeyin önünden belki on defa geçtik be. İnsafina turp sıktığım herifi.. Ulan bana garezin ne be.? PISEKAR KAVUKLU PISEKAR KAVUKLU PISEKAR a -C KAVUKLU - Canım ne devrilmiş testisi? Devrüteslim yani dükkânı ve içinde aletleri sana teslim edeceğim. FISEKAR KAVUKLU PISEKAR KAVUKL PISEKAR KAVUKI PISEKAB KAVUK PISEKA KAVUK SEKA KAVU SEK SER LAV
6. UNITE
1. Ramazan ayında düzenlenen geleneksel eğlencelerin birlik ve beraberlik ruhunu canli tuttuğunu
Hazırlık
söyleyebilir misiniz? Neden?
2. "Aklın aynı anda inkar etmek ya da doğrulamak zorunda kaldığı şey, gülünçtür." sözüyle ilgili
düşüncelerinizi nedenleriyle paylaşınız.
Okuyacaginiz metindeki standart dışı kullanımlar yazarın tercihi veya döneme özgü olduğu için yazım ve noktalamada
metnin aslima sadık kalınmıştır
ORTA OYUNU
2 METİN
Bilginiz Olsun
XIX. yüzyılda geleneksel
Türk tiyatrosunda yerini
aldığı bilinen orta oyunu;
o dönemin sosyal, kültürel
ve siyasi yaşamından izler
taşır.
(Zurna, Pişekâr havası çalar. Usûl û âdâp ile Pişekår görünür, dört bir tarafı selâmlayarak durur.)
-Akşamı şerifleriniz hayrolsun muhterem seyirciler...
Hoşgeldiniz sefalar getirdiniz.. İşte çıktık meydane,
bashyor oyunumuz inşallah mutlu olur hepimizin
sonumuz... Efendim bendeniz bu mahallenin eskisi
İsmail kulunuz... Hani ne derler... Sel gider kum kalır.
herkes hayattan kendine düşen payı alır... Kimbilir bi
razdan kimler gelecek, kimler gidecek... Bakalım sine-
devran ne surat gösterecek... Amma benim pehliva-
rum.
Buyur benim pehlivanım.
- Bu da hesap değil.
- Nedir hesabın?
PİŞEKĀR
ZURNA
PİŞEKÂR
ZURNA
PİŞEKÁR
1
Burnunu ye kasabın... Fotoğrafçı oyununun taklidini
aldım, çal usûl û ahenk ile, oyunumuz başlasın erkán ú
adap ile. Tenezzülün seyredenler zevkiyab olsunlar...
(Pişekâr kenara çekilir. Zurna, zenne havası çalar. Zenne ve Bacı sıra ile palangaya dahil olurlar.
Bir devir yapar dururlar.)
Sahneye gelen Bacı ve Zenne Pisekar'la karşılaşır. Zenne ve Pisekar birbirlerini görünce hemen tanırlar. Cünkü
pkdr Zenne'nin anne ve babasının iyiliğini görmüştür. Zenne, Pisckar'a Bursa'dan geldiklerini ve burada ev ara-
klann söyler. Pişekár da onlara ev bulma konusunda yardımcı olur.
pekar, Kavuklu'ya onu gözünün bir yerden ısırdığını söyler. Sonra birbirlerini tanımaya çalışırken yaptıkları
Zenne ve Bacı eve yerleşir. Zurna, Kavuklu havası çaldıktan sonra Kavuklu sahneye çıkar ve Pisekar'la karjalaşır,
konuşmalar yer alır. Birbirlerini tanıdıktan sonra Pisekár Kavuklu ya işsiz olduğunu söyler
Aşağıda Kavuklu'nun, Pişekår'dan kendisine iş bulmasını istediği bölümü okuyacaksınız.
KAVUKLU
PISEKAR
KAVUKLU
LEKÁR
KAVUKLU
PISEKAR
KAVUKLU
FİŞEKÁR
KAVUKLU
Ismail bunlar da kim?
-Efendim bu çocuklar yeni kiracı. Benim elimde büyüdüler. Neden sordun?
FISEKAR
KAVUKLU-Yok.
FİŞEKĀR
KAVUKLU
Deli midirler diye sordum.
Neden deli olsunlar?
- Bunlara bu bezli paravanayı ev diye sen mi kiraladın?
- Elbette. Sen gözünü sil de öyle bak. Dudukusu gibi, canim eve paravan deme.
- Ne ise senin dediğin olsun.. Şimdi benim derdime çare bul.
- Hayırola.. Konuş bakalım.
İki aydır açıktayım. Çoluk çocuk sefil.. Bir elime ekmek alıp çıkıyorum pazara zeytinin
tadına bakar gibi yapıyorum, beğenmedim deyip ilerde zembilden ekmek koparıp yutu-
yorum.. Her gün böyle pazar pazar zeytinci; peynirci dolaşmaktan biktim Senin bildiğin,
çok olduğu gibi, sözün de geçer. Aman Ismail, bana bir iş bul, şu hayatı kurtaralım.
Bilmem ki, sana göre bir iş nasıl bulunur... Okuman?
PÍSEKAR
KAVUKLU - Yok.
PISEKAR
KAVUKLU
PISEKAR
- Yazman?
KAVUKLU
PISEKAR
PISEKAR
KAVUKLU
5. MECLİS:
Peki bir zanaatın?
- O da yok.
(...)
Eşşek değilim ya güzel resim olursa severim.
- Öyle değil, resim çıkartabilir misin?
KAVUKLU- Nerden, kuyudan mı çıkartacağım?
TIYATRO
- Benim bildiğim sen belli başlı bir sanat sahibi değilsin birader, ben sana ne iş bulabilirim?
Allah Allah...İsmail sen istersen bana pekâlâ bir iş bulabilirsin. Ben bu günlerde uşaklığa
Aman birader o nasıl söz... Biz seninle kardeşten daha ileriyiz senin uşak olmanı ister
miyim.. Dur, dur aklıma bir şey geldi. Resimden anlar mısın?
bile razıyım.
PİŞEKÁR
KAVUKLU- Ne gibi?
Hayır canım fotoğraftan haberin var mı?
Haa. Bir aralık buraya bir fotoğrafçı ufak bir dükkân açmıştı da beni de yarına yardıma
almıştı.
Peki bari bir şeyler öğrenebilmiş miydin?
PİŞEKÅR
KAVUKLU
PISEKAR
KAVUKLU - Tarif edip eczalarını gösteren olursa elbette yaparım.
Ben sana gösteririm.
PİŞEKÂR
Örneğin bir adamın fotoğrafını çekmek.
Elle mi yapacağım? Nasıl çekeceğim? Epey zaman geçti unuttum...
- Pekâlâ.. Hazırda elimin altında bir fotoğrafçı dükkânı var.. Sahibi Avrupa'ya gitti ve bana
emanet etti. Seni oraya yerleştireyim. Biraz da benim malumatımdan istifade edip, iyi
kötü ekmek paranı kazanırsın.
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
6. UNITE 1. Ramazan ayında düzenlenen geleneksel eğlencelerin birlik ve beraberlik ruhunu canli tuttuğunu Hazırlık söyleyebilir misiniz? Neden? 2. "Aklın aynı anda inkar etmek ya da doğrulamak zorunda kaldığı şey, gülünçtür." sözüyle ilgili düşüncelerinizi nedenleriyle paylaşınız. Okuyacaginiz metindeki standart dışı kullanımlar yazarın tercihi veya döneme özgü olduğu için yazım ve noktalamada metnin aslima sadık kalınmıştır ORTA OYUNU 2 METİN Bilginiz Olsun XIX. yüzyılda geleneksel Türk tiyatrosunda yerini aldığı bilinen orta oyunu; o dönemin sosyal, kültürel ve siyasi yaşamından izler taşır. (Zurna, Pişekâr havası çalar. Usûl û âdâp ile Pişekår görünür, dört bir tarafı selâmlayarak durur.) -Akşamı şerifleriniz hayrolsun muhterem seyirciler... Hoşgeldiniz sefalar getirdiniz.. İşte çıktık meydane, bashyor oyunumuz inşallah mutlu olur hepimizin sonumuz... Efendim bendeniz bu mahallenin eskisi İsmail kulunuz... Hani ne derler... Sel gider kum kalır. herkes hayattan kendine düşen payı alır... Kimbilir bi razdan kimler gelecek, kimler gidecek... Bakalım sine- devran ne surat gösterecek... Amma benim pehliva- rum. Buyur benim pehlivanım. - Bu da hesap değil. - Nedir hesabın? PİŞEKĀR ZURNA PİŞEKÂR ZURNA PİŞEKÁR 1 Burnunu ye kasabın... Fotoğrafçı oyununun taklidini aldım, çal usûl û ahenk ile, oyunumuz başlasın erkán ú adap ile. Tenezzülün seyredenler zevkiyab olsunlar... (Pişekâr kenara çekilir. Zurna, zenne havası çalar. Zenne ve Bacı sıra ile palangaya dahil olurlar. Bir devir yapar dururlar.) Sahneye gelen Bacı ve Zenne Pisekar'la karşılaşır. Zenne ve Pisekar birbirlerini görünce hemen tanırlar. Cünkü pkdr Zenne'nin anne ve babasının iyiliğini görmüştür. Zenne, Pisckar'a Bursa'dan geldiklerini ve burada ev ara- klann söyler. Pişekár da onlara ev bulma konusunda yardımcı olur. pekar, Kavuklu'ya onu gözünün bir yerden ısırdığını söyler. Sonra birbirlerini tanımaya çalışırken yaptıkları Zenne ve Bacı eve yerleşir. Zurna, Kavuklu havası çaldıktan sonra Kavuklu sahneye çıkar ve Pisekar'la karjalaşır, konuşmalar yer alır. Birbirlerini tanıdıktan sonra Pisekár Kavuklu ya işsiz olduğunu söyler Aşağıda Kavuklu'nun, Pişekår'dan kendisine iş bulmasını istediği bölümü okuyacaksınız. KAVUKLU PISEKAR KAVUKLU LEKÁR KAVUKLU PISEKAR KAVUKLU FİŞEKÁR KAVUKLU Ismail bunlar da kim? -Efendim bu çocuklar yeni kiracı. Benim elimde büyüdüler. Neden sordun? FISEKAR KAVUKLU-Yok. FİŞEKĀR KAVUKLU Deli midirler diye sordum. Neden deli olsunlar? - Bunlara bu bezli paravanayı ev diye sen mi kiraladın? - Elbette. Sen gözünü sil de öyle bak. Dudukusu gibi, canim eve paravan deme. - Ne ise senin dediğin olsun.. Şimdi benim derdime çare bul. - Hayırola.. Konuş bakalım. İki aydır açıktayım. Çoluk çocuk sefil.. Bir elime ekmek alıp çıkıyorum pazara zeytinin tadına bakar gibi yapıyorum, beğenmedim deyip ilerde zembilden ekmek koparıp yutu- yorum.. Her gün böyle pazar pazar zeytinci; peynirci dolaşmaktan biktim Senin bildiğin, çok olduğu gibi, sözün de geçer. Aman Ismail, bana bir iş bul, şu hayatı kurtaralım. Bilmem ki, sana göre bir iş nasıl bulunur... Okuman? PÍSEKAR KAVUKLU - Yok. PISEKAR KAVUKLU PISEKAR - Yazman? KAVUKLU PISEKAR PISEKAR KAVUKLU 5. MECLİS: Peki bir zanaatın? - O da yok. (...) Eşşek değilim ya güzel resim olursa severim. - Öyle değil, resim çıkartabilir misin? KAVUKLU- Nerden, kuyudan mı çıkartacağım? TIYATRO - Benim bildiğim sen belli başlı bir sanat sahibi değilsin birader, ben sana ne iş bulabilirim? Allah Allah...İsmail sen istersen bana pekâlâ bir iş bulabilirsin. Ben bu günlerde uşaklığa Aman birader o nasıl söz... Biz seninle kardeşten daha ileriyiz senin uşak olmanı ister miyim.. Dur, dur aklıma bir şey geldi. Resimden anlar mısın? bile razıyım. PİŞEKÁR KAVUKLU- Ne gibi? Hayır canım fotoğraftan haberin var mı? Haa. Bir aralık buraya bir fotoğrafçı ufak bir dükkân açmıştı da beni de yarına yardıma almıştı. Peki bari bir şeyler öğrenebilmiş miydin? PİŞEKÅR KAVUKLU PISEKAR KAVUKLU - Tarif edip eczalarını gösteren olursa elbette yaparım. Ben sana gösteririm. PİŞEKÂR Örneğin bir adamın fotoğrafını çekmek. Elle mi yapacağım? Nasıl çekeceğim? Epey zaman geçti unuttum... - Pekâlâ.. Hazırda elimin altında bir fotoğrafçı dükkânı var.. Sahibi Avrupa'ya gitti ve bana emanet etti. Seni oraya yerleştireyim. Biraz da benim malumatımdan istifade edip, iyi kötü ekmek paranı kazanırsın.
Yeni tarihselci anlayış; metni bağlamından giderek uzaklaş-
1
tiran ya da metnin iç yapısını anlamayı edebiyat biliminin ye-
||
gâne görevi sayan
|||
B
üretildiği topluma ve kültüre bakarak anlamaya çalışır.
IV
V
A) I
yaklaşın
yaklaşımların aksine metni bağlamına,
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisi fiilimsi
görevinde kullanılmamıştır?
B) II
C) III
D) IX
E) V
Lise Türkçe
Fiilimsi Nedir?
Yeni tarihselci anlayış; metni bağlamından giderek uzaklaş- 1 tiran ya da metnin iç yapısını anlamayı edebiyat biliminin ye- || gâne görevi sayan ||| B üretildiği topluma ve kültüre bakarak anlamaya çalışır. IV V A) I yaklaşın yaklaşımların aksine metni bağlamına, Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisi fiilimsi görevinde kullanılmamıştır? B) II C) III D) IX E) V