Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Fiilimsiler Soruları

<fiilimsi kul-
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat-fiil (ortaç)
kullanılmıştır?
arda daha da
söyledi.
a farklı açılar-
fark, şiirin yo-
A) Kardeşi zeki, çalışkan bir öğrenciydi; ne var ki bu
yil notları pek iyi değildi.
B) En iyi öğretmen, bilgilerini öğrencilere basit ve
anlaşılır bir şekilde aktarandır.
) Şiirde sözcüklerle resim çizme meraki, onun şiiri-
nin dayanaklarından biridir.
D) Büyük sanatçı olmanız, dilin her türlü olanağından
yararlanmanıza bağlıdır.
E) Gece yarısı olunca başının ağrısı gecmiş, derin bir
uykuya dalmıştı.
manla toplum-
maya başlar.
a yenilip bir kö-
Lise Türkçe
Fiilimsiler
<fiilimsi kul- 10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat-fiil (ortaç) kullanılmıştır? arda daha da söyledi. a farklı açılar- fark, şiirin yo- A) Kardeşi zeki, çalışkan bir öğrenciydi; ne var ki bu yil notları pek iyi değildi. B) En iyi öğretmen, bilgilerini öğrencilere basit ve anlaşılır bir şekilde aktarandır. ) Şiirde sözcüklerle resim çizme meraki, onun şiiri- nin dayanaklarından biridir. D) Büyük sanatçı olmanız, dilin her türlü olanağından yararlanmanıza bağlıdır. E) Gece yarısı olunca başının ağrısı gecmiş, derin bir uykuya dalmıştı. manla toplum- maya başlar. a yenilip bir kö-
16. Aşağıdaki dizelerin hangisinde fiilimsi
kullanılmamıştır?
idi
A) Biz de hafif olsaydık bir rüzgârdan
kip eki
Yer alsaydık şu bulut kervanında
B) Bakıp imreniyorum akınına
Şehrin üstünden geçen bulutların
C) Her garipsi ayak izi kar içinde
Dönmeyen aşığın serptiği çiçekler
D) Bu nasıl özlem, nasıl kahroluş isim
Böyle bir sevdayı kimse görmemiş
EV Kurudum da kadid oldum kumlarda
Bir sefer bekleye bekleye her gün ben
tarf
Lise Türkçe
Fiilimsiler
16. Aşağıdaki dizelerin hangisinde fiilimsi kullanılmamıştır? idi A) Biz de hafif olsaydık bir rüzgârdan kip eki Yer alsaydık şu bulut kervanında B) Bakıp imreniyorum akınına Şehrin üstünden geçen bulutların C) Her garipsi ayak izi kar içinde Dönmeyen aşığın serptiği çiçekler D) Bu nasıl özlem, nasıl kahroluş isim Böyle bir sevdayı kimse görmemiş EV Kurudum da kadid oldum kumlarda Bir sefer bekleye bekleye her gün ben tarf
4. (1) Sen hiç su değirmeninin içini dolaştın mi adaşım? (II) Ya-
mulmuş duvarlar, tavana yakın ufacık pencereler ve kalın
kalasların üstünde simsiyah bir çatı... (111) Sonra bir sürü
çark, kocaman taşlar, miller, sıçraya sıçraya dönen tozlu
kayışlar... (IV) Ve bir köşede birbiri üstüne yığılmış buğ-
day, misır, çavdar, her çeşitten ekin çuvalları; karşıda beyaz
torbalara doldurulmuş unlar... (V) Taşların yanında, duman
hâlinde, sicak ve ince zerreler uçuşur.
A
My
B
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdaki-
lerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede sifat tamlaması bulunmaktadır.
B) II. cümlede tamlayanı sıfat tamlaması olan isim tamla-
ması vardır.
C) III. cümlede sıfat-fiil grubunun tamlayan olduğu sıfat
tamlaması yer almıştır.
D) IV. cümlede belirtisiz isim tamlamasına yer verilmiştir.
E) V. cümlede hem isim tamlaması hem sifat tamlaması
kullanılmıştır.
3
3
Diğer Sayfaya Geçiniz.
Lise Türkçe
Fiilimsiler
4. (1) Sen hiç su değirmeninin içini dolaştın mi adaşım? (II) Ya- mulmuş duvarlar, tavana yakın ufacık pencereler ve kalın kalasların üstünde simsiyah bir çatı... (111) Sonra bir sürü çark, kocaman taşlar, miller, sıçraya sıçraya dönen tozlu kayışlar... (IV) Ve bir köşede birbiri üstüne yığılmış buğ- day, misır, çavdar, her çeşitten ekin çuvalları; karşıda beyaz torbalara doldurulmuş unlar... (V) Taşların yanında, duman hâlinde, sicak ve ince zerreler uçuşur. A My B Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdaki- lerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede sifat tamlaması bulunmaktadır. B) II. cümlede tamlayanı sıfat tamlaması olan isim tamla- ması vardır. C) III. cümlede sıfat-fiil grubunun tamlayan olduğu sıfat tamlaması yer almıştır. D) IV. cümlede belirtisiz isim tamlamasına yer verilmiştir. E) V. cümlede hem isim tamlaması hem sifat tamlaması kullanılmıştır. 3 3 Diğer Sayfaya Geçiniz.
18.
Servetifünun Dönemi bağımsız yazarlarındandır.
• Roman ve öykülerinde ince bir mizah vardır.
• Eserlerinde eski yeni çatışması, yüzeysel Batılı-
laşma ve aile geçimsizliklerini işlemiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, bazı özellikleri verilen
yazara ait eserlerden biridir?
Aşık
B) Kırık Hayatlar
C) Sözde Kızlar
D) İstanbul'un İç Yüzü
E) Çalıkuşu
Lise Türkçe
Fiilimsiler
18. Servetifünun Dönemi bağımsız yazarlarındandır. • Roman ve öykülerinde ince bir mizah vardır. • Eserlerinde eski yeni çatışması, yüzeysel Batılı- laşma ve aile geçimsizliklerini işlemiştir. Aşağıdakilerden hangisi, bazı özellikleri verilen yazara ait eserlerden biridir? Aşık B) Kırık Hayatlar C) Sözde Kızlar D) İstanbul'un İç Yüzü E) Çalıkuşu
A) Yalnız !
B) Yalnız 11
C) III ve IV
E) I, II e III
D) Il ve u
2. Bir toplumun sözlü ve yazılı bütün kültür değerleri dile
aktarıldığından dil sosyal yapının ve kültürün sadık bir
aynası durumundadır. Bir şair duygu ve düşüncelerini kendi
toplumunun fertlerine ancak dili ile ulaştırabilir. Bir yazar,
bir bilim adamı, bir düşünür, fikirlerini kendi dışına ve ilgili
çevrelere dil yolu ile aktarabilir.
Bu parçada,
I. İsim-fiil
II. Sifat-fil
III. Zarf-fiil
numaralanmış fiilimsilerden hangileri vardır?
A) Yalnız!
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I ve III
E) II ve III
Lise Türkçe
Fiilimsiler
A) Yalnız ! B) Yalnız 11 C) III ve IV E) I, II e III D) Il ve u 2. Bir toplumun sözlü ve yazılı bütün kültür değerleri dile aktarıldığından dil sosyal yapının ve kültürün sadık bir aynası durumundadır. Bir şair duygu ve düşüncelerini kendi toplumunun fertlerine ancak dili ile ulaştırabilir. Bir yazar, bir bilim adamı, bir düşünür, fikirlerini kendi dışına ve ilgili çevrelere dil yolu ile aktarabilir. Bu parçada, I. İsim-fiil II. Sifat-fil III. Zarf-fiil numaralanmış fiilimsilerden hangileri vardır? A) Yalnız! B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) II ve III
6. Aşağıdaki dizelerin hangisinde birden fazla fiilimsi
kullanılmıştır?
A) Tutamam, tuttuğum dalda belki elim var
Bakıp unutmuşum gözlerimi denizde
B) Arıyorum aklımda bir ninni bestesini
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler
C) Öyle sevdalar vardır, biter biter başlar
Buruk tatlar vardır, ağzında sürüp gider
D) Doğduğum ev! Rahatlayacak içim
Duysam bir tek kapının sesini
E) Çözülen bir demetten indiler birer birer
Bırak, yorgun başları bu taşlarda uyusun
Lise Türkçe
Fiilimsiler
6. Aşağıdaki dizelerin hangisinde birden fazla fiilimsi kullanılmıştır? A) Tutamam, tuttuğum dalda belki elim var Bakıp unutmuşum gözlerimi denizde B) Arıyorum aklımda bir ninni bestesini Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler C) Öyle sevdalar vardır, biter biter başlar Buruk tatlar vardır, ağzında sürüp gider D) Doğduğum ev! Rahatlayacak içim Duysam bir tek kapının sesini E) Çözülen bir demetten indiler birer birer Bırak, yorgun başları bu taşlarda uyusun
1. (1) O sıralarda 53-54 yaşlarında olmalı. (II) Ama sanki bin
yaşındaymış gibi görünüyor. (III) Çok alçak sesle konuşu-
yor, çok ağır hareket ediyo(IV) Üzerinde milyonlarca ton
ağırlığında bir yük varmış gibi. (V) Tanrım ben hiç bu
kadar hüzünlü bakışlar, bu kadar yalnız bir yüz görmemiş-
tim!
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde
çekimli eylem kullanılmamıştır?
A) 1
B) 11 C) III D) IV E) V
d un colabanza lecent
Lise Türkçe
Fiilimsiler
1. (1) O sıralarda 53-54 yaşlarında olmalı. (II) Ama sanki bin yaşındaymış gibi görünüyor. (III) Çok alçak sesle konuşu- yor, çok ağır hareket ediyo(IV) Üzerinde milyonlarca ton ağırlığında bir yük varmış gibi. (V) Tanrım ben hiç bu kadar hüzünlü bakışlar, bu kadar yalnız bir yüz görmemiş- tim! Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde çekimli eylem kullanılmamıştır? A) 1 B) 11 C) III D) IV E) V d un colabanza lecent
4.
Sen, kaçan ürkek ceylânsın dağda
Y
N
s
Ben, peşine düşmüş bir canavarım
Bu dizelerdeki fiilimsinin türce özdeşi aşağı-
dakilerin hangisinde yoktur?
A) Sen gül diyarının yapma gülüsün.
B) Sönmüş volkan gibi deli yüreğim.
C) Yıkılası dünya, bitmedi derdin.
D) Çıktınız umulmaz anda karşıma.
E) Seni korkutacak geçtiğin yollar.
Lise Türkçe
Fiilimsiler
4. Sen, kaçan ürkek ceylânsın dağda Y N s Ben, peşine düşmüş bir canavarım Bu dizelerdeki fiilimsinin türce özdeşi aşağı- dakilerin hangisinde yoktur? A) Sen gül diyarının yapma gülüsün. B) Sönmüş volkan gibi deli yüreğim. C) Yıkılası dünya, bitmedi derdin. D) Çıktınız umulmaz anda karşıma. E) Seni korkutacak geçtiğin yollar.
27. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat-fiil (or-
taç) kullanılmamıştır?
A) Güzellikleri fotoğraflara yansıyan o ahşap evleri
görmeye gittik.
B) Şelalenin yanı başına yapılmış evlerden birini
kiraladık.
C) Bu yaylanın yolunu düzenlemek, turist sayısı-
nin artmasını sağlayacaktır.
D) Bu geleneksel şenliklere katılacak vatandaşları
otobüslerle şenlik yerine taşıyacağız.
E) Elindeki fotoğraf makinesiyle unutulmaz anları
yakalamaya çalışıyor.
s
Lise Türkçe
Fiilimsiler
27. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat-fiil (or- taç) kullanılmamıştır? A) Güzellikleri fotoğraflara yansıyan o ahşap evleri görmeye gittik. B) Şelalenin yanı başına yapılmış evlerden birini kiraladık. C) Bu yaylanın yolunu düzenlemek, turist sayısı- nin artmasını sağlayacaktır. D) Bu geleneksel şenliklere katılacak vatandaşları otobüslerle şenlik yerine taşıyacağız. E) Elindeki fotoğraf makinesiyle unutulmaz anları yakalamaya çalışıyor. s
Nazmi sevineceğini sanarak Ahmet Cemil'e başka bir haber daha verir. Lamia'yı evlendiriyorlardır:
bir gün arkadaşı Hüseyin Nazmi'yi ziyarete gider. Bir aya kadar memleketten ayrılacak olan Hüseyin
Ahmet Cemil çok üzülür. Lamia'nın zorla evlendirildiğini düşünür: Ama Lamia oldukça mutludur. Ahmet
Cemil 'in bir hayali daha son bulur.
Bu önce boğuk, kısık bir inilti gibi başladı. Karyolasının ucunu tuttu. Başını, ateşler içinde yanan
başını soğuk demire dayadı, gözlerini kapadı.
Simdi bütün yaslanı hep birden uyanmıştı
. Bunlar birbirine karışıyor, babasını, İkbal'i, Lamia'yı kafa-
sinin içinde bir şimşek yinelenmesiyle birbirini izleyen tablolar gibi, bir zincirleme dizi hâlinde görüyordu.
Babasının ölümünden sonra geçen beş yıllık -ancak beş yıllık- zaman içinde hayatın ne acımasız
sillelerine uğramıştı. Daha hayatının başlangıcında iken, bundan sonra kırılmış emellerle, sönmüş hul-
yalarla
, unutulmaz yaslarla geleceğin önüne çıkacak:
"İşte ben, senin bu omuzlarını çöktüren yüklerinle yaşayacağım!" diyecekti. Ah! Bundan sonra
yaşayacağı yıllar... Kimbilir yirmi yıl, belki kırk yıl. Artık gücü kalmamıştı
. O yaşamaktan pay almaya-
cak, umutsuz yılların kuru geçişi içinde kırık bir hayatı sürüklemek onun için ne büyük bir işkenceydi."
"Nasıl yaşayacağım?" diyordu. O zaman gene babasının, İkbal'in, Lamia'nın yüzleri birer birer,
kimi zaman melalli bir anlamla yavaş yavaş, kimi zaman ondan kaçmak isteyerek, uçup silinerek dü-
şüncelerinin içinden geçiyorlardı.
Şimdi ağlıyordu. Sessiz ve yavaş yaşlarla, güçsüzlüğün ve umutsuzluğun bezginliği ve yılgınlığıy-
la akan sicak ve iri damlalarla ağlıyordu. Niçin bu kadar hayallerinin esiri olmuştu?
Hayatın biraz da gerçekçi yönlerini düşünmüş, bu toprak parçasının üstünde bir şiir bulutuna sarı-
narak uçmak için çalışmamış olsaydı, bugün bu kadar yenik düşmüş olmayacaktı.
En küçük sebepleri en büyük düşlemelere yeterli saymış, kendisine asılsız temeller üzerine kurul-
muş bir hayat meydana getirmişti. İşte şimdi gerçeğin acımasız rüzgârları üzerinden geçtikçe, o düşle-
meleri hep birer birer düşürmüş, onu şuracıkta en küçük bir yaşamak isteğinden (bile) tam bir yoksunluk
içinde bırakmıştı.
O zaman eserini düşündü. Ah, bu eseri! Ama şimdi ona ne gerek var? O artık ölmüş bir çocuğun
7
boş ve soğuk gömleğinden başka bir şey miydi?
Yazı masasına gitti; o defteri -bir zamanlar eline aldıkça göğsünü özbenlik övüncü ile şişiren o def-
teri- bugün bir ölü ani armağanı gibi soğuk bir duyguyla aldı. Aramaksızın hemen (rastgele) bir yerinden
açarak baktı; Okumadı, okumak için bir istek duymadı. Şimdi ondan bir soğukluk, ter gibi dışarı sızarak,
kendi vücudunu üşütüyordu.
Ah, bu eser! .. Bir vakitler bunun için neler kurmuş, ondan neler beklemişti?
Önce kardeşi, sonra Lamia... Geriye ne kalmıştır? Genç adam, bütün ömrünü koyduğu şiirlerini
bir an bile duraksamadan ocağa atıp yakar. Tüm bu olaylardan sonra Ahmet Cemil; bütün umutlarını,
hülyalarını geride bırakarak annesiyle birlikte İstanbul'u terk eder.
Şimdi Ahmet Cemil'in gözleri bulanıyordu. Bütün denizi, gökyüzünü bu bulanıklık içinde karis-
tirdi; artık görmeyerek bakıyordu. Biraz sonra ayaklarının altında gizli bir hışıltıyla, gecelerin sırlarını
taşımaya hazırlanan suların üzerine geniş, uzun bir gölge düştü.
O vakit vapurun kenarına, tahta kanepenin üzerine oturdu. Dirseğini dayadı, başını avcunun içine
koydu; akşamın serin bir rüzgârıyla saçları uçuşarak gözlerinin önünde hazırlanan geceye bakmaya
başladı...
Bu, siyah bir geceydi ... Öyle bir gece ki
, gökler bütün kandillerini söndürerek denizlere bilinmez-
likler dünyasının gizli şeylerini dökmek için hazırlanmış gibiydi. Yalnız ilerde, direklerle bacanın birer
serseri biçiminde yürüyen gölgelerine karanlıklar içinde yol göstericilik eden vapurun kırmızı lambası,
bu siyahlıklar arasında açılmış uzak bir kırmızı göz gibi parliyordu. Bu siyahlıklar...
Birden bu siyah gecenin karşısında aklına bir başka gecenin anısı geldi: Ta hulya hayatının baş-
langıcında, umutlarının parıl pari parlamenkas placerinuruannds. Tepebaşı Bahçesi'nde Haliç'e bakarak
baran(yağmuru) .
Lise Türkçe
Fiilimsiler
Nazmi sevineceğini sanarak Ahmet Cemil'e başka bir haber daha verir. Lamia'yı evlendiriyorlardır: bir gün arkadaşı Hüseyin Nazmi'yi ziyarete gider. Bir aya kadar memleketten ayrılacak olan Hüseyin Ahmet Cemil çok üzülür. Lamia'nın zorla evlendirildiğini düşünür: Ama Lamia oldukça mutludur. Ahmet Cemil 'in bir hayali daha son bulur. Bu önce boğuk, kısık bir inilti gibi başladı. Karyolasının ucunu tuttu. Başını, ateşler içinde yanan başını soğuk demire dayadı, gözlerini kapadı. Simdi bütün yaslanı hep birden uyanmıştı . Bunlar birbirine karışıyor, babasını, İkbal'i, Lamia'yı kafa- sinin içinde bir şimşek yinelenmesiyle birbirini izleyen tablolar gibi, bir zincirleme dizi hâlinde görüyordu. Babasının ölümünden sonra geçen beş yıllık -ancak beş yıllık- zaman içinde hayatın ne acımasız sillelerine uğramıştı. Daha hayatının başlangıcında iken, bundan sonra kırılmış emellerle, sönmüş hul- yalarla , unutulmaz yaslarla geleceğin önüne çıkacak: "İşte ben, senin bu omuzlarını çöktüren yüklerinle yaşayacağım!" diyecekti. Ah! Bundan sonra yaşayacağı yıllar... Kimbilir yirmi yıl, belki kırk yıl. Artık gücü kalmamıştı . O yaşamaktan pay almaya- cak, umutsuz yılların kuru geçişi içinde kırık bir hayatı sürüklemek onun için ne büyük bir işkenceydi." "Nasıl yaşayacağım?" diyordu. O zaman gene babasının, İkbal'in, Lamia'nın yüzleri birer birer, kimi zaman melalli bir anlamla yavaş yavaş, kimi zaman ondan kaçmak isteyerek, uçup silinerek dü- şüncelerinin içinden geçiyorlardı. Şimdi ağlıyordu. Sessiz ve yavaş yaşlarla, güçsüzlüğün ve umutsuzluğun bezginliği ve yılgınlığıy- la akan sicak ve iri damlalarla ağlıyordu. Niçin bu kadar hayallerinin esiri olmuştu? Hayatın biraz da gerçekçi yönlerini düşünmüş, bu toprak parçasının üstünde bir şiir bulutuna sarı- narak uçmak için çalışmamış olsaydı, bugün bu kadar yenik düşmüş olmayacaktı. En küçük sebepleri en büyük düşlemelere yeterli saymış, kendisine asılsız temeller üzerine kurul- muş bir hayat meydana getirmişti. İşte şimdi gerçeğin acımasız rüzgârları üzerinden geçtikçe, o düşle- meleri hep birer birer düşürmüş, onu şuracıkta en küçük bir yaşamak isteğinden (bile) tam bir yoksunluk içinde bırakmıştı. O zaman eserini düşündü. Ah, bu eseri! Ama şimdi ona ne gerek var? O artık ölmüş bir çocuğun 7 boş ve soğuk gömleğinden başka bir şey miydi? Yazı masasına gitti; o defteri -bir zamanlar eline aldıkça göğsünü özbenlik övüncü ile şişiren o def- teri- bugün bir ölü ani armağanı gibi soğuk bir duyguyla aldı. Aramaksızın hemen (rastgele) bir yerinden açarak baktı; Okumadı, okumak için bir istek duymadı. Şimdi ondan bir soğukluk, ter gibi dışarı sızarak, kendi vücudunu üşütüyordu. Ah, bu eser! .. Bir vakitler bunun için neler kurmuş, ondan neler beklemişti? Önce kardeşi, sonra Lamia... Geriye ne kalmıştır? Genç adam, bütün ömrünü koyduğu şiirlerini bir an bile duraksamadan ocağa atıp yakar. Tüm bu olaylardan sonra Ahmet Cemil; bütün umutlarını, hülyalarını geride bırakarak annesiyle birlikte İstanbul'u terk eder. Şimdi Ahmet Cemil'in gözleri bulanıyordu. Bütün denizi, gökyüzünü bu bulanıklık içinde karis- tirdi; artık görmeyerek bakıyordu. Biraz sonra ayaklarının altında gizli bir hışıltıyla, gecelerin sırlarını taşımaya hazırlanan suların üzerine geniş, uzun bir gölge düştü. O vakit vapurun kenarına, tahta kanepenin üzerine oturdu. Dirseğini dayadı, başını avcunun içine koydu; akşamın serin bir rüzgârıyla saçları uçuşarak gözlerinin önünde hazırlanan geceye bakmaya başladı... Bu, siyah bir geceydi ... Öyle bir gece ki , gökler bütün kandillerini söndürerek denizlere bilinmez- likler dünyasının gizli şeylerini dökmek için hazırlanmış gibiydi. Yalnız ilerde, direklerle bacanın birer serseri biçiminde yürüyen gölgelerine karanlıklar içinde yol göstericilik eden vapurun kırmızı lambası, bu siyahlıklar arasında açılmış uzak bir kırmızı göz gibi parliyordu. Bu siyahlıklar... Birden bu siyah gecenin karşısında aklına bir başka gecenin anısı geldi: Ta hulya hayatının baş- langıcında, umutlarının parıl pari parlamenkas placerinuruannds. Tepebaşı Bahçesi'nde Haliç'e bakarak baran(yağmuru) .
kat dükkânın yegâne cazibesi gümrük ambarına benzemesi
değildi. Kasım Efendi'nin, düşünmemiş, büyük bir keder ya
da büyük bir sevinç duymamış olanlara has bir hafızası var-
di. Mesela, yirmi şu kadar sene, şu kadar ay ve gün evvel
ne kadar maaşla, nerede ve ne memurlukta bulunduğunu,
daire arkadaşlarının kimler olduğunu ve nereye becayiş
edildiklerini hep hatırlar ve bilirdi. Hatırladığı bu şeyler-
den konuşmaya başladı mı, sözleri dinleyicilerine bir dişçi
törpüsü ve matkabı gibi tesir ederdi. Kendiyse sözlerinin
tesirinin farkında olmaz, hep dinleyici arardı. İnsanlar ona
söz dinletmeyi, karşılarına bir gramofon alıp gramofonla
konuşmaya benzettikleri için, ondan kaçarlardı. Son ve sa-
dik dinleyicisi Nusret Ağa'ydı.
Nusret Ağa'nın kulağı pek ağırdı. Değneğini yere, çe-
nesini de değneğinin sapına dayar, başını Kasım Efendi'ye
çevirmeden dinlerdi. Onun sesinin donuk gümbürtüsü du-
raklayınca, cümlenin sonuna nokta koyarmış gibi derin bir,
“Huum!” ederek, Kasım Efendi'ye lazım olan tasdik edi-
ci cevaplık gürültüyü sağlardı. İşte bundan dolayı, Kasım
Efendi Halil Usta'nın dükkânından vazgeçememişti.
Kasım Efendi'nin ne dediğini işitseydi bile Nusret Ağa
muhakkak itiraz etmeksizin inanırdı. Çünkü, Nusret Ağa
kafasında mümkün ile mümkün olmayan gerçek ile yalanı
birbirine öyle karıştırmıştı ki, onları artık ayırt edemiyor,
“Bu da olur muymuş?” diye hiçbir şeye şaşmıyor, her şeye
inanıyordu. Anlattıklarına göre, bir gün bahçesinin kıyısın-
da, denizde gusül aptesi alıyormuş; o yeri issiz biliyormuş
ve cenabetlikten kurtulmak için, burnuna su çekiyor, ağzını
çalkalıyor ve “Çık ya cenabet!” diye cenabetliğe konuşuyor-
muş. Kaya arkasına gizlenen alaycı bir çocuk, “Çıkmam!”
diye bağırmışmış, Nusret Ağa da cenabetliğin dile geldiğini
sanarak, “Sen ister çık ister çıkma, bu soğuk suda üşüdüm
artık, ben çıkıyorum!" diye cevap verip çıkmış.
27
Lise Türkçe
Fiilimsiler
kat dükkânın yegâne cazibesi gümrük ambarına benzemesi değildi. Kasım Efendi'nin, düşünmemiş, büyük bir keder ya da büyük bir sevinç duymamış olanlara has bir hafızası var- di. Mesela, yirmi şu kadar sene, şu kadar ay ve gün evvel ne kadar maaşla, nerede ve ne memurlukta bulunduğunu, daire arkadaşlarının kimler olduğunu ve nereye becayiş edildiklerini hep hatırlar ve bilirdi. Hatırladığı bu şeyler- den konuşmaya başladı mı, sözleri dinleyicilerine bir dişçi törpüsü ve matkabı gibi tesir ederdi. Kendiyse sözlerinin tesirinin farkında olmaz, hep dinleyici arardı. İnsanlar ona söz dinletmeyi, karşılarına bir gramofon alıp gramofonla konuşmaya benzettikleri için, ondan kaçarlardı. Son ve sa- dik dinleyicisi Nusret Ağa'ydı. Nusret Ağa'nın kulağı pek ağırdı. Değneğini yere, çe- nesini de değneğinin sapına dayar, başını Kasım Efendi'ye çevirmeden dinlerdi. Onun sesinin donuk gümbürtüsü du- raklayınca, cümlenin sonuna nokta koyarmış gibi derin bir, “Huum!” ederek, Kasım Efendi'ye lazım olan tasdik edi- ci cevaplık gürültüyü sağlardı. İşte bundan dolayı, Kasım Efendi Halil Usta'nın dükkânından vazgeçememişti. Kasım Efendi'nin ne dediğini işitseydi bile Nusret Ağa muhakkak itiraz etmeksizin inanırdı. Çünkü, Nusret Ağa kafasında mümkün ile mümkün olmayan gerçek ile yalanı birbirine öyle karıştırmıştı ki, onları artık ayırt edemiyor, “Bu da olur muymuş?” diye hiçbir şeye şaşmıyor, her şeye inanıyordu. Anlattıklarına göre, bir gün bahçesinin kıyısın- da, denizde gusül aptesi alıyormuş; o yeri issiz biliyormuş ve cenabetlikten kurtulmak için, burnuna su çekiyor, ağzını çalkalıyor ve “Çık ya cenabet!” diye cenabetliğe konuşuyor- muş. Kaya arkasına gizlenen alaycı bir çocuk, “Çıkmam!” diye bağırmışmış, Nusret Ağa da cenabetliğin dile geldiğini sanarak, “Sen ister çık ister çıkma, bu soğuk suda üşüdüm artık, ben çıkıyorum!" diye cevap verip çıkmış. 27
18. Yerinden kalktı. Dış kapıyı aralayıp çıktı, ardından gittik.
Kümesin başında durup omzunun üzerinden bize baktığı
an, kilidi döndüreceğini, hayvanların önümüzden paytak
adımlarla gidişini izleyeceğimizi anladım. Yaklaşmak iste-
dim, Esra arkamdan geliyordu, Davut bir el hareketiyle bizi
durdurdu. Kendi gücünü mü kanıtlıyordu karşımızda, gör-
müş geçirmiş veterineri şıp diye gözünden mi anlıyordu?
Alabildiğine beyazdı ortalık, alabildiğine ayaz. Esra, gölün
genişleyen havzasına, yaprakların biriktiği alana gözlerini
odaklamış bakıyordu.
Bu parça ile ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi
yanlıştır?
5
A
8
M
A
L
A) Eylemsilerin üç çeşidine de yer verilmiştir.
B) Birden fazla niteleme sıfatına yer verilmiştir.
C) Birden fazla ilgi zamirine yer verilmiştir.
D) Birden fazla tamlayan düşmüş isim tamlamasına yer ve-
rilmiştir.
E) Birden fazla birleşik kipli eyleme yer verilmiştir.
8
Lise Türkçe
Fiilimsiler
18. Yerinden kalktı. Dış kapıyı aralayıp çıktı, ardından gittik. Kümesin başında durup omzunun üzerinden bize baktığı an, kilidi döndüreceğini, hayvanların önümüzden paytak adımlarla gidişini izleyeceğimizi anladım. Yaklaşmak iste- dim, Esra arkamdan geliyordu, Davut bir el hareketiyle bizi durdurdu. Kendi gücünü mü kanıtlıyordu karşımızda, gör- müş geçirmiş veterineri şıp diye gözünden mi anlıyordu? Alabildiğine beyazdı ortalık, alabildiğine ayaz. Esra, gölün genişleyen havzasına, yaprakların biriktiği alana gözlerini odaklamış bakıyordu. Bu parça ile ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? 5 A 8 M A L A) Eylemsilerin üç çeşidine de yer verilmiştir. B) Birden fazla niteleme sıfatına yer verilmiştir. C) Birden fazla ilgi zamirine yer verilmiştir. D) Birden fazla tamlayan düşmüş isim tamlamasına yer ve- rilmiştir. E) Birden fazla birleşik kipli eyleme yer verilmiştir. 8
4. İsim-fiil ekleri, fiil kök ve gövdelerine gelerek onlardan
kalici isimler yapabilir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açıklamaya uy-
gun bir sözcük yoktur?
A) Mağazamızın girişinde sezon sonu indirimli ürünleri
bulabilirsiniz.
B) Her şeyi başkalarına danışmaya alışmış, hiçbir ko-
nuda tek başına karar veremez.
C) Annesinin özenle hazırladığı dolmaları ağabeyi ile
bir güzel yediler.
D) Köşedeki dükkânın sahibi, çocukken çakmaklara
gaz doldurarak harçlığını çıkarırdı.
E) Temellendirilmemiş düşünceler ışığında yürütülen
tartışmalar, kimseye yarar sağlamaz.
Lise Türkçe
Fiilimsiler
4. İsim-fiil ekleri, fiil kök ve gövdelerine gelerek onlardan kalici isimler yapabilir. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açıklamaya uy- gun bir sözcük yoktur? A) Mağazamızın girişinde sezon sonu indirimli ürünleri bulabilirsiniz. B) Her şeyi başkalarına danışmaya alışmış, hiçbir ko- nuda tek başına karar veremez. C) Annesinin özenle hazırladığı dolmaları ağabeyi ile bir güzel yediler. D) Köşedeki dükkânın sahibi, çocukken çakmaklara gaz doldurarak harçlığını çıkarırdı. E) Temellendirilmemiş düşünceler ışığında yürütülen tartışmalar, kimseye yarar sağlamaz.
• Servetifünun Dönemi bağımsız yazarlarındandır.
• Roman ve öykülerinde ince bir mizah vardır.
Eserlerinde eski yeni çatışması, yüzeysel
Batılılaşma ve aile geçimsizliklerini işlemiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, bazı özellikleri verilen
yazara ait eserlerden biridir?
A) Şik
B) Kırık Hayatlar
C) Sözde Kızlar
D) İstanbul'un İç Yüzü
Lise Türkçe
Fiilimsiler
• Servetifünun Dönemi bağımsız yazarlarındandır. • Roman ve öykülerinde ince bir mizah vardır. Eserlerinde eski yeni çatışması, yüzeysel Batılılaşma ve aile geçimsizliklerini işlemiştir. Aşağıdakilerden hangisi, bazı özellikleri verilen yazara ait eserlerden biridir? A) Şik B) Kırık Hayatlar C) Sözde Kızlar D) İstanbul'un İç Yüzü
Edilmis C2-54)
Tuten ce-35)
her yon (2-36)
Dogon (2-39)
Bron C2-33)
Degisirken C2-99)
Degismeyen Ce-40)
jamsti (2-ws)
Inemeye C2-42)
Eserce co-13)
Lesinio C2-60)
Atlip (2-6h)
Getilip (st)
Gitmis (0-2)
Azlyon (5-3)
Gomubimo 03-4)
hopstip Co-E)
Sooyen (3-6)
Coro C3-9)
bedemisti C9-8)
Janet (19)
Asmat (el) Slotful Sohbnup ces)
andayd (2-2)
ameye (6-2)
Yiln (2-3)
olmisto C2-3)
Gelmist (1-4)
Sorp, Amor (2-4)
Alimah (-5)
Glen (2.63
Yeunion (2-1)
Sogebruptor (2-8)
Dokoniyor (2.8)
Alfordon (1.9) Golē (0-9
sevmemely 0.30
Durraco 2-10)
Yencemal yol C1- kobrip c2-il)
Bosop (2-2)
holup (2-12)
Sosrolyd (2-16) Joton (2-13)
Jumadigini bildzi 12-16
Gecen (1)
Cordlys (2-15)
oldgu (2-13)
Arologip (218)
Hoitoe-18
Sablon (2-19)
moord. 61-20)
Glastuileri 19-20
kaybetinit 1-21
rooms (2-29
Eumigti (o-su)
Ormarloá mayo (3-552
Boslomiąts (3-06)
Vermez. (-39)
Ekip (-38)
y, kolmo (0-39)
Thiskyp (4-2)
Gelliginde (4-2)
Vermeyen Curs)
Tutturolen (4-6)
Anubo (4-5)
Joromaalikon (4-6)
Dobrok (4-7)
hopoton (4-8)
Egilen (4.g)
alpeyp
(6-10)
Degiarton (4-11)
Degismeyen 6-12)
Gelip 24-13)
amicalogup (416)
Dorcup (4.15)
Yuton (4-16)
Zipoon C2-66)
Agamoyon (5.4)
Dubamemis co-12)
Schmish Co-is)
Geamemisti (0-16)
Beynica (5-16)
saymamayo (8-16)
en godererek C6-15
Geon C3-18)
Chnay, co-19)
Gelen co-20)
Beilagip (3-2)
Vererek C6-22)
kodirocol cs-25)
Soylemeyi co-24)
Geen C3-95)
Albistu. C2-13)
Dirmisti C2-48)
Viron (2-68)
Cetmisti (2-50)
iconth C2-54
Canolgindo 2-52)
Isbrina (2-531
Bo'rmoja (2-56)
Symp (2-55)
Ji Edenia C2-56)
Onorio 196
Torrember
Cadenejen cz.25)
Agamaan 2-26)
Degismen (2-29)
Degalen (228)
Domeen 12-29
Dogon (4.15)
Ujandimalgi 419
otscrap! (0.27)
Edo (129)
Jocson CJ-28)
tombar bestirip C6-29)
dicerec Co-ool
Alagan.co.ao
Borrajo C3.33)
bezigen (u-20)
Edip (4-21)
Asans (4-22)
Charorale (4.23)
App (4:24)
Auron (2-30
Intrajo
Lise Türkçe
Fiilimsiler
Edilmis C2-54) Tuten ce-35) her yon (2-36) Dogon (2-39) Bron C2-33) Degisirken C2-99) Degismeyen Ce-40) jamsti (2-ws) Inemeye C2-42) Eserce co-13) Lesinio C2-60) Atlip (2-6h) Getilip (st) Gitmis (0-2) Azlyon (5-3) Gomubimo 03-4) hopstip Co-E) Sooyen (3-6) Coro C3-9) bedemisti C9-8) Janet (19) Asmat (el) Slotful Sohbnup ces) andayd (2-2) ameye (6-2) Yiln (2-3) olmisto C2-3) Gelmist (1-4) Sorp, Amor (2-4) Alimah (-5) Glen (2.63 Yeunion (2-1) Sogebruptor (2-8) Dokoniyor (2.8) Alfordon (1.9) Golē (0-9 sevmemely 0.30 Durraco 2-10) Yencemal yol C1- kobrip c2-il) Bosop (2-2) holup (2-12) Sosrolyd (2-16) Joton (2-13) Jumadigini bildzi 12-16 Gecen (1) Cordlys (2-15) oldgu (2-13) Arologip (218) Hoitoe-18 Sablon (2-19) moord. 61-20) Glastuileri 19-20 kaybetinit 1-21 rooms (2-29 Eumigti (o-su) Ormarloá mayo (3-552 Boslomiąts (3-06) Vermez. (-39) Ekip (-38) y, kolmo (0-39) Thiskyp (4-2) Gelliginde (4-2) Vermeyen Curs) Tutturolen (4-6) Anubo (4-5) Joromaalikon (4-6) Dobrok (4-7) hopoton (4-8) Egilen (4.g) alpeyp (6-10) Degiarton (4-11) Degismeyen 6-12) Gelip 24-13) amicalogup (416) Dorcup (4.15) Yuton (4-16) Zipoon C2-66) Agamoyon (5.4) Dubamemis co-12) Schmish Co-is) Geamemisti (0-16) Beynica (5-16) saymamayo (8-16) en godererek C6-15 Geon C3-18) Chnay, co-19) Gelen co-20) Beilagip (3-2) Vererek C6-22) kodirocol cs-25) Soylemeyi co-24) Geen C3-95) Albistu. C2-13) Dirmisti C2-48) Viron (2-68) Cetmisti (2-50) iconth C2-54 Canolgindo 2-52) Isbrina (2-531 Bo'rmoja (2-56) Symp (2-55) Ji Edenia C2-56) Onorio 196 Torrember Cadenejen cz.25) Agamaan 2-26) Degismen (2-29) Degalen (228) Domeen 12-29 Dogon (4.15) Ujandimalgi 419 otscrap! (0.27) Edo (129) Jocson CJ-28) tombar bestirip C6-29) dicerec Co-ool Alagan.co.ao Borrajo C3.33) bezigen (u-20) Edip (4-21) Asans (4-22) Charorale (4.23) App (4:24) Auron (2-30 Intrajo
10. Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allah'ın adını
Günahkâr da sayılmazdı
Yazık oldu Süleyman Efendi'ye
Bu dizelerde aşağıda verilenlerden hangisi yoktur?
A) Belirtili isim tamlaması
B) Belgisiz sifat
Tekrarlı bağlaç
o Unyan sifati
EY Fiilimsi
Lise Türkçe
Fiilimsiler
10. Hiçbir şeyden çekmedi dünyada Nasırdan çektiği kadar Hatta çirkin yaratıldığından bile O kadar müteessir değildi Kundurası vurmadığı zamanlarda Anmazdı ama Allah'ın adını Günahkâr da sayılmazdı Yazık oldu Süleyman Efendi'ye Bu dizelerde aşağıda verilenlerden hangisi yoktur? A) Belirtili isim tamlaması B) Belgisiz sifat Tekrarlı bağlaç o Unyan sifati EY Fiilimsi