Zarflar Soruları

27. "Ona her şeyi teker teker anlatmıştı." cümlesindeki ikilemenin göreviyle özdeş ikileme aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Küçük küçük taşları kovaya doldurmuştu. B) Siz, bu çok emek isteyen işleri yavaş yavaş ya- pacaksınız. C) Bahçenin etrafını yüksek yüksek ağaçlar çeviri- yordu. D) Kentteki büyük büyük binalara şaşkınlıkla bakı- yordu. E) Necati Bey ağır ağır paketleri eve taşıdı.

14. Sedat Umran'ın şiirleri, muhteva bakımından iki başlıkta 1 toplanabilir: Bireyin iç dünyası ve eşyanın tabiatı. Eşya, onun 11 şiirlerinde âdeta ruhu olan bir canlı gibi konuşur. Fizik ötesi IV III gerçeklik ise daha çok bireyle ilgili şiirlerinde yer bulur. Bu parçada altı çizili sözlerle ilgili aşağıda söylenenlerden hangisi yanlıştır? A) I.si belirtisiz ad tamlamasıdır. B) II.si tamlananı sıfatla nitelendirilmiş belirtili ad tamlamasıdır. C) III.sü sifat görevinde edat grubudur. DIV.sü sifat görevinde belirtisiz ad tamlamasıdır. N. E) V.si tamlayanı düşmüş ad tamlamasıdır

Orada yeşil, yumuşak çimenlerin üzerine oturmuş, gözlerinden biribiri ardısıra yuvarlanan gözyaşları arasından bana bakıyor, bir eliyle bacağını tutarken öbür elini bana doğru Uzatıyordu. Üzerinde mavi renkli bir hırka vardı. Hırkanın kolunun ağzı geriye, kendi üzerine kıvrılmıştı. Ona doğru ilerledim.

S A A M A 4 3 12. Ne zaman ayrılık saati gelir En vazgeçilmez yerinde yaşamin Duyarım ayak seslerini akşamın Ve sokaklardan el ayak çekilir Bir ürpertiyle duyarım o zaman Seni çağıran sesi uzaklardan Bu dizelerde zarf (belirtec) görevli kaç sözcük kulla- nılmıştır? A) 2 B) 3 04 D) 5 E) 6

6. Tüyden hafif olurum böyle sabahlar 1 II Karşı damda bir güneş parçası İçimde kuş civiltıları, şarkılar Bağıra çağıra düşerim yollara Döner döner durur başım havalarda IV V Bu dizelerde numaralanmış bölümlerin hangisi zarf göreviyle kullanılmamıştır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 295

ağa /or. orki 28. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zarf kullanılmamista A) Nöbetçi eczanenin kepenkleri hâlâ kapalıydı. B) Vezneciler'den geçerken ortalığın biraz daha ajardi. C) Bütün çocukluğu bu cadde ile etrafındaki sokaklarda D) Elinde yolda gelirken buruşturulduğu belli olan bir re- ğını fark etti. geçmişti. hite- çete vardı. niş. E) Mümtaz, bu ellerin hareketlerini ve yüzlerin dikkatini hayran hayran seyretti. inin

Dil Bilgisi 10. 12. B E 1. Gidişin suskun olmuştu ama dönüşün muhteşem oldu. II. Hal hatır sorarken bir yandan da dünürü olacak bu insanları inceden inceye dikkatle inceliyordu. III. Gecenin bir vakti karanlık, sessiz sokaklarda yürürken pat diye karşıma çıkıverdi. IV. Ablasının kocası Veysel, seve seve üstlendi bu kutsal vazifeyi. V. Çevrenin kışkırtması da zaten var olan kor ateşi, üzerine benzin dökülmüşçesine alevlendirdi. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde yüklemi hem durum hem zaman yönünden belirten bir sözcük vardır? C) III ve IV A) Yalnız! B) Il ve III D) IV ve V E) Ive V Jamin geniş zamanının III. tekil şahsı (-dir), kimi

Hikâye anlatite ilmesin İyi ya işte... Fakat mesele bu değildi: Karım beni kayıtsız buluyor ve üzülüyordu: - Bir şey söylemeyecek misin; bu üçüncü oluyor... ha yahu: Ne yapacağız? Bilir miyim ben. Fakat ona: - Yarın bir şeyler yaparım, diyorum. Hangi yarın? Gökyüzü tatlı maviliğini bulmuştu bile. Gün, katılmağa mecbur olduğumuz gün, başlıyordu. Karım haklı. Bunun üzerinde durmak lâzım. Oğlum yatağına daha yeni giriyordu. Ona, bu yaptığının ümitsiz bir isyan olduğunu anlatmalıydım. Yataktan, birdenbire fırladım. Karım telâşlandı: - Fazla sert davranma. Ne de olsa artık... Devam edemedi. Ona baktım: Gözlerindeki mâna allak bullakti. Ah benim saz benizli, kir saç. li bebeğim. Çıkarken, omuzlarıma hırkamı koydu. Odası gündoğdu tarafındaydı. Pencereleri büyükçe bir bahçeye bakardı. Karşı evden kurtul- mak üzere olan güneş duvarları hafifçe pembeleştirmişti. Ve o, uyumuştu.

10. Gözleri aşka gülen Taze söğüt dalısın Gel bana her gece sen Gönlüme dolmalısın Tatlı gülüş pek yaraşır Gözlerin ömre bedel Ah ne güzel ne güzel Seni sevmek Ah ne güzel, ne güzel! Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Ünlem B) Bağlaç Miktar zarfi D) Niteleme sıfati @ E) Belirtme Sıfatı Lorem

TYT / TÜRKÇE L 11. (1) Şehrengiz, divan edebiyatında bir şehri ve o şehrin gü- zollerini anlatan eserlerdir. (11) Bu eserlerin başında şe- irle ilgili çok genel bilgiler verilir ve şehre övgü düzülür. (III) Divan edebiyatında şehrengizi ilk yazan Priştineli Me- sihi'dir. (IV) 16. yüzyılın başında başlayan ve kısa zamanda çok yayılan şehrengiz geleneği 18. yüzyılda sona ermiştir. (V) Edebiyatımızda en çok Bursa, Edirne, Istanbul, Belgrad, Yenice, Bağdat, Üsküp gibi şehirler ve buralardaki ünlü kişi- ler hakkında şehrengizler yazılmıştır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşa- ğıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede birden fazla belirtme sıfatı kullanılmıştır. 1. cümlede edat kullanılmıştır. C) III. cümlede sıra sayı sıfatı kullanılmıştır. D) IV. cümlede zarf kullanılmıştır. E) V. cümlede çekim ekinden sonra yapım eki alan sözcük vardır. 14 P

41. Otoriteler bu eseri Türk edebiyatının doruk nok- 1 tası olarak görüyor. Bu bakımdan eser, yazarının edebiyatımızdaki yerini kanıtlar niteliktedir. II Oldukça diri bir üslubun görüldüğü eserde insanı etkileyen olaylar ayrıntılı olarak ele alınmış! IV V Yukarıdaki numaralandırılmış sözcükler söz- cük türü bakımından ikişerli gruplandığında hangisi dışarıda kalır? A) 1 B) II. C) III. D) IV. E) V. oldala Wami lologia

8. 1. Hepimiz onu çocukça hareketlerine karşın çok severdik. II. Anlatacaklarımı güzelce dinle de ondan sonra işini yapmaya başla. Sifo I I III. Daha önceki çalışmaları incelemedikleri sürece iyi bir proje hazırlamaları imkânsız görünüyor. IV. Alfabesinin zorluğu, Japonca öğrenmeyi güçleştiren bir etken. V. Konuyla ilgili genişçe bir rapor hazırlayıp önümüze getirmişti. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerindeki altı çizili sözcükler tür bakımından aynıdır? sifed, zomer zart A) I. ve III. B) I. ve V. C) II. ve III. E) IV. ve V. (2013 - YGS) D) Ive v.

Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin hangisi sözcük türü bakı- mindan ötekilerden farklıdır? A) Adam, arabayı öylesine dikkatli kullanıyordu ki her köşe başında ceza yiyordu. B) Halk masallarında genelde iyilik, özlem, sevgi gibi konular işlenir. C) Hayal gücü gerçeklerden kaçmak için değil, onu gerçek- leştirmek için kullanılmalıdır. D) Fikirlerimizi etkileyici sözlerle anlatmadıkça insanları doğru yönlendiremeyiz. E) Yıllardır farklı kültürlerin özelliklerini bir araya getiren öyküler yazıyor.

Aşağıdaki dizelerde yer alan ikilemelerden hangisi farklı bir görevde kullanılmıştır A) Çözülen bir demetten indiler birer birer Bırak, yorgun başları bu taşlarda uyusun B) Bir sırrı sürüklüyor terlikler pıtır pıtır Izbe sofalarında izbe sofalarında C) Islak senaryolar üstüne ta iç boşluktan Boyut boyut yalnızlıklar ağıyordu D) Duman girer kıvrıla kıvrıla İnsanların kalplerine kadar E) Vali Paşa gelince yüzler sevinçle yandı Cemaat yavaş yavaş ikiye parçalandı

arzusunu ğunu bildiği için, vaziyetten tamamen ümidi kesmiş gibiydi. Elde bulunan bir tek çare, yani burayr birakip gitmek, Hilmi Bey'in elinde senet kaldıkça imkânsızdı. Halbuki Hay vaziyette biraz daha beklemek memleketteki nüfuzlu kimselerin müşte-reken kendi aleyhine harekete geçmelerine, azline, en sonunda kepaze olmasına bile yol açabilirdi. İçkinin zayıflattığı sinirleri, daha fazla tahammül edemeye-cek gibi görünüyordu. Yavaş yavaş başka türlü düşünmeye ve kendi kendine sormaya başladı: Bu kada adal israrın manası neydi? Bekir'in bu işten vazgeçmeyip bilakis daha fazla üstüne düşmesi, ondaki bu arzunun geçici bir heves olmadığını gösteriyordu. Bu kadar kuvvetle bir şeye sarılan bir adamın, zamanla kendini islah etmesi. hiç de olmayacak şey değildi. Hatta ihtimal Şakir'in, yaşadığı kirli hayata karşı duymaya başladığı nefret ve iğrenme, ona bir aile hayatı kurmak vermişti. Bütün bunlara mukabil kendisinin ortaya sürdüğü sebepler ve itiraz-lar ne kadar manasızdı! Şakir'in yaptıklarını, aynı şekilde ve bu kadar ileri giderek olmasa bile, gençliğinde kendisi de yapma-miş mıydı? Düşündükçe şimdiye kadar aldığı tavırlari manasız bulu-yor ve kendisini de, başkalarını da boş yere sıkıntıya soktuğunu zannediyordu. Avukat Hulusi Bey de eski itirazlarında o kadar israr etmiyor: "Sen bilirsin, hayırlısı ne ise o olsun!" diyordu. Adamcağız bu şehirde oturduğunu ve bu şehirden ekmek yiyeceğini unutmamak mecburiyetindeydi. Nihayet bir gün Salâhattin Bey, işi Yusuf'a açtı; bir akşam yemeğinden sonra onu bir kenara çekerek: "Yusuf!" dedi. "Muazzez artık evlenecek çağa geldi; kendi- sini isteyenler de var. Ben sana şimdiye kadar açmadım ama, sen herhalde dışardan duymuşsundur: Hilmi Bey'in oğlu Şakir!.. Senin bununla aranın iyi olmadığını biliyorum. Fakat me-sele kardeşinin resifur saadeti meselesidir. Evvela ben de bu işe taraf-tar değildim, ben de bu Şakir Bey'i pek edepsiz biri olarak tanıyordum. Fakat sözlerine itimat ettiğim birçok kimseler, onun aslında hiç de fena bir delikanlı olmadığını; yalnız, gençliğin ve bazı fena arkadaşlarının tesiriyle, biraz taşkın ve biçimsiz bir 86 syf 63

5. L I. 2. Türkçede bir kelime türü pek nadir ekleşir. Ekleşen bu kelime cümlede zarf olarak da kullanılabilir. Aşağıdakilerin hangisinde bir kelime türü ekleşe- rek zarf görevi görmüştür? A) Senle ben yann gideceğiz, itiraz istemiyorum. — www.edebiyatveturkce.com 11. IV. B) Beni yolmaya mı geldin? V. C) Adam, heyecanla yanındakilere bir şey anlatma ya çalışıyordu. D) Herkesin uyuduğu vakitte arayalım ayak izlerini. Numa göre A) poco E) Geceleyin bir ses bõler uykumu,