Anı Türü Soruları

A) II B) Ill 16. 1. Genel anlamda sahne yoktur; oyun, ya perde arkasından kukla ile ya da bir meydan ortasında canlı oyuncular ile canlandırılmaya dayanır. II. Bu ikili arasında geldikleri gelenekler, sahne yapıları ve içe- rikleri yönünden çeşitli ayrımlar vardır. 3 III. Geleneksel Türk tiyatrosunda oyunlar, yazılı bir metne bağ- lı olmaksızın doğaçlama şeklinde sahnelenir. IV. Tiyatro, duygu ve düşüncelerin sahne üzerinde canlandırı- larak sergilenmesine dayanan bir türdür. A) I V. Edebiyatımızda bu tür, geleneksel Türk tiyatrosu ile son- radan bizde varlık gösteren modern tiyatro olmak üzere iki farklı şekilde görülür. 2 Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluş- turacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? BY II C) III 19. Muhteşem cuktara hec gerekli olar rak gerek zaten. --- D) IV E) V yazılama ğını soru de olsa 6 Bu pa aşağı A) In B) D) EX

1. Tanzimat I. Dönem şiiriyle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Bu dönem sanatçıları konuşma diliyle yazmak istemişler ama bunda pek başarılı olamamışlardır. B) Biçim olarak "eski"ye bağlı kalınmış, şiirin içeriğinde yenilikler yapılmıştır. C) Genelde aruz ölçüsü kullanılmış, hece ölçüsü sınırlı kalmıştır. D) Bu dönem şiirinin Batı düşüncesiyle, klasisizm ve romantizm akımlarıyla ilişkisi vardır. E) Biçim güzelliği, estetik ve bireysellik ön plandadır. Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur; Sinem, özüm ateş ile doludur İnsan olan vatanının kuludur. Türk evladı evde durmaz, giderim. 2. Dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) Halk şiiri geleneğini yansıtmaktadır. B) 11'li hece ölçüsüyle yazılmıştır. C) Saf şiir özelliklerini taşır. D) Ahengi sağlamak için redif ve kafiyelerden yararlanılmıştır. E) Millî bilinç uyandırılmaya çalışılmıştır.

1. VAF/AYT TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI SOSYAL BİLİMLER-1 TESTI 1. Bu testte Türk Dili ve Edebiyatı (1-24), Tarih-1 (25-34), Coğrafya-1 (35-40) 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler-1 Test Bazı yazarlar ve şairler, farklı eleştirmen ve edebiyat araştırmacılarınca farklı şekillerde yorumlanmaz, yo- rumlanamaz, neredeyse hep aynı şekilde değerlen- dirilir. Ancak böyle bir değerlendirmenin sanatın ve sanatçının tabiatina pek de uygun düştüğü söylene- mez. Çünkü sanat eseri farklı bakış açılarıyla farklı şekillerde yorumlanmaya ve değerlendirilmeye uygun, çok anlamlı bir yapı sunabilmelidir. Böyle bir yapı sun- madığı hâlde her nasılsa bugüne gelmiş metinler ve böyle metinleri üretenler vardır. Bu nedenle bu konu daha çok söz götürür. Aşağıdakilerden hangisi bu parçadaki altı çizili zlerden herhangi birinin anlamı değildir? A Bir düşüncenin gerçek değerini belirlemek, tenkit etmek B) Yakışmak, yaraşmak, elverişli olmak C) Bir şeyin özünü, önemini, nitelik ve niceliğini belir- lemek D) Bir olay, konu veya düşünce incelenirken izlenen belli bir yol E) Doğruluğu ve gerçekliği tartışılabilir olmak 2. Ahmet H edebiyatr lupçu ya rek şiirle var akadem görmek sahip ol larında ginliği olma g söylen Bu pa olaral 1. yar A)

17. 1. Türk Dil Kurumundaki yenilenme çalışmalarının de- vam edeceğini Türk Dil Kurumu Başkanı'ndan bizzat ben duydum. II. İhtiyar: - (Yavaş yavaş Kaymakam'a yaklaşır.) Ne olu- yor beyefendi? Allah rızası için bana da anlatın... III. Hümanizm, Yunus Emre (1240?-1320) 'nin hayat fel- sefesine yakın bir akımdır. IV. Takımımız, Avrupa'nın önemli kulüplerinin birinden 2.08'lik bir basketbolcu transfer etti. V. Edebiyat öğretmeni "Şiirler içinde -Han Duvarları-gi- bisi var mı?" dedi ve Faruk Nafiz'in bu güzel şiirini okumaya başladı. Numaralanmış cümlelerin hangisinde noktalama yanlışlığı yapılmamıştır? A A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 21.

TÜRKÇE 21. Modernleşmenin başlangıcı kabul edilebilecek Barok sanatının esin kaynağını, yenilikler ve özgür düşünceye duyulan hayranlıklar oluşturur. Mimaride bu dönemde klasik sanatın yerine, kesik sütunlarla bol süslerneli, yumuşak yapı ve kubbeler oluşturulur. 17. yy.daki bu gösterişli ve süslemeli yapılar, etkileri nedeniyle geçmiştekilerden ayrılır. Müzikte ise Barok Dönem'i müzik stilinde farklılıklar gözlenen usta müzisyen Vivaldi temsil eder. Melodik yapıda artık ikili aralıkları inişli bir biçimde kullanması, geniş aralıklara yer vermesi, onun melodik yürüyüşünün özgün noktalarını oluşturur. Klasik Orta Çağ karamsarlığının yerine özgün eseri Mevsimler Konçertosu'nda neşeli ve umutlu olmayı tercih eder. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Bir sanat yapıtını özgün kılan, geçmişten farklı, kendine özgü yönler bulunmasıdır. B) Sanatta farklı tarzların oluşmasında yeni gelişmelere gösterilen ilgi etkili olabilir. C) Bir sanatçının geçmişin tekrarından kaçınarak üretim yapması onu farklı kılar. Barok Dönem mimarisinin sanatsal yönü karamsara ve kapalı anlatımlı yapılarında gizlidir. E) Bir sanat eserinin uzun soluklu olmasında çağını aşan özellikler taşıması etkilidir. 22. Zeynep Dizdar, ilk kez 1998'de yayınlanan "Yolun Açık Ola" on Özel şarkısının "Vazgeç adl all m 23 365 04

B 11. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur. • Anlamı güçlendirmek için tekrarlanan kelimeler arasına konur. Tirnak içinde olmayan alıntı cümlelerinden sonra konur. Kendinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul, teşvik bildiren kelimelerden sonra konur. . Aşağıdaki cümlelerin hangisi, virgülün kullanımıyla ilgili bu bilgilerden birine örnek gösterilemez? A) Bir şairin çağın ötesinden toplumuna seslenmesinden daha doğal ne olabilir ki, dedi kulaklarımıza yavaşça. B) Haydi, müzikten bunca yıllık bir kopuştan sonra kulaklarımızın pasını gider o güzel sesinle! C) Kendimizi ve dünyayı değiştirmek için gerekli olanın ne olduğuna bakıyorum da çalışmak, çalışmak ve yine çalışmak. D) Sabah gün ağanırken evden çıkıp, bütün gün hiç durmadan ders çalıştıktan sonra amacına ulaşmak ne kadar güzeldi. E) Yaşam, sonsuz bir umut gibi hiç tükenmiyor dudaklarımızda ve ölümde, bir altın anahtar gibi, taşınıyor her daim ceplerimizde.

9. TÜRKÇE Adalet kavramı, adil olmayan davranışın sonucunda oluşturulmaktadır. Dolayısıyla bir duygu olarak adalet, "ben"in varlığına karşı yapılmış bir eylemin ortadan kaldırılması, karşılığının verilmesi için istenen, arzulanan bir davranışı ifade etmektedir. Dolayısıyla insanın varlığını devam ettirme isteğinin bir yansıması olarak belirmektedir. Kötü olan, adil olmayan davranış insanın varlığına yönelmiş davranıştır. Bu anlamda adaletin oluşması bireysellik kaynaklıdır. Adaletin gerçekleşmemesi intikam düşüncesini doğurur Kişisel bir duygu olarak intikam, insanın içindeki adaletin gerçekleşmemiş olmasına dönük bir karşılık verme duygusu biçiminde kendini gösterir. Bu parçanın yazarının adaletle ilgili aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenmez? AY Intikam, insanda zedelenmiş veya gerçekleşmemiş bir adalet duygusunun varlığını gösterir. V B) Adaletin ortaya çıkma nedenlerinden biri, kişinin kendisine yapılmış bir tutumun ortaya çıkmış olmasıdır. C) Adaletli insanların çevresinden kabul görmek gibi duygularının karşılanması yönünde saklanmış beklentileri vardır. D) Adaletli bir insan, yaşamın devam ettirilmesi gayretini önemsemektedir. Adil olmayan bir davranış, insanın benliğine saldırı kabul edildiğinden adalet isteği bireysellik merkezli görülür. 100 Sinema, kendisinden önce var olan: edebiyat, resim. müzik, tiyatro gibi sanat dallarıyla iletişim içindedir. (11) Ancak bütün türler içerisinde en güçlü bağını, eski çağlardan beri toplumsal iletişimi sağlayan araçlardan olan adabiyatia kurmuştur Yaşanmış hikayelerden ilham auparak plimbubulan senaryolar her dönemde sinema için 365 CON 11. E C C

geçmiş şiir birikimi olduğunu bilir. Özgünlük arayışındaki bir romancı, halkının tarihinden aldığı konuları yaşadığı döneme taşıyarak içerikte yeni umutlar oluşturur. 8. Trafik kazası, hafızalarda iz bırakmış (özgün) ölüm I nedenlerinin başında gelmektedir. Filmleriyle kısa sürede tanınan bilinen) James Dean, kazada hayatını 11 kaybettiğinde sadece 24 yaşındaydı. Hızlı ve Öfkeli film serisinin yakışıklı oyuncusu Paul Walker'in kazasının izleri (belirtileri) filmy kareleri içinde gizliydi. Edebiyata yeni bir tarz (anlayış) kazandıran, dünyanın en ünlü yazarlarından IV Albert Camus da 4 Ocak 1960'ta şüpheli (kuşku yaratan) kazasıyla koltuğa son kez oturmuştu. Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisinin anlamı, ayraç içinde verilenle uyuşmamaktadır? A) I A B) II C) I D) IV E) V TYT TURKIYE GENELI DENEME

TYT-TÜRKÇE 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Günlük haberleşme dilindeki mekanik, can sıkıcı, bayağılaşmış unsurlar, geçerliliğini yitirmiş lengüistik akçenin değerini yükseltme görevi olan edebiyatçı için can sıkıcı bir iş olmaktan başka bir şey değildir. Edebiyatçının vazifesi, yerel söyleyişleri tasfiye etmektir. Değerli edebî üslup, yazanın sahip olduğu sanatsal tecrübeyle ancak ulaşılabilen söz dağarcığı ya da gramer yapısının tek tek itina ile seçiminde yatar, Dilin önceden kararlaştırılmış maksatlara göre çok ciddi bir şekilde kullanılması, mana ve maksatlarına uygun bir üslup idealine götürür. Bu durumda akla gelen "doğru, yerinde kullanılan kelime" ile kabul görmüş bir nesir üslubunun yalnızca en doğru kelimelerin seçilmesi ve kullanılması meselesinden ibaret olduğu kastediliyorsa mesele yanlış anlaşılmış olacaktır. 37. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Edebiyatçının görevi, unutulmaya yüz tutmuş yerel sözcükleri bulup onları yeniden edebiyat dünyasına kazandırmaktır. B) Yazarların görevi; bir yazıda kelime ve cümleleri doğru kullanmak, onlara farklı anlamlar yüklemek değildir. C) Edebî yazarlar; üslubuna değer katmak için sözcükleri tek tek seçer, onları yerli yerinde kullanmanın yollarını ararlar. D) Edebiyatçılar, cümle için gerekli olan en uygun sözcükleri belirlemekle ilk ve en önemli görevlerini yerine getirmiş olurlar. E) Usta edebiyatçılar yazılarını kaleme alırken sözcükleri tek tek seçmek yerine var olan yerel sözcüklere farklı anlamlar yüklerler. 38. Bu parçada goog

7. Aşağıdaki parçaların hangisl sohbet türünde bir yazıdan alınmamıştır? A) Bilmem ben kendime çekidüzen vermeyi, derviş gibiyimdir. Berbere uğramaya üşenip sakal bir ka-. riş, saçlar öylesine, günlerce dolaştığım olur. Bir Mehmet Bey'imiz vardı, çoktan öldü, hatırlayıver- dim. Tanışır, konuşurdum ama adımı hiç merak etmemiştim. Bir gün benim için, "Hani saçı sakalı akar gibi bir adam geliyor buraya, o işte." demiş, duyanların hepsi de anlamışlar ben olduğumu. Bana da söylediler, hoşuma gitti, doğrusu tam bulmuş rahmetli. Dedim ya, derviş gibiyimdir. B) Şu kış günleri yok mu, sevemiyorum bir türlü... Her yıl bir boy, "insanların en çok çalıştıkları, en çok eğlendikleri mevsim kıştır. Uzun gecelerde ocak başına büzülüp ne yapacağını şaşıran ki- şioğlu aklını işletmiş, sırları araştırmış, masallar uydurmuş, insanlar yasalar kurmuş. Medeniyeti kışın getirdiği ihtiyaçlar yaratmış değil mi?" de rim ama olmuyor iştel Gençliğimde Remy de Gourtmont'un bilmem hangi kitabında okudukla- rimdan kalma bu yankı kandıramıyor beni. Güz sonu içimi sarmaya başlayan o korkuyu andırır perişanlığı gidermeye yetmiyor. C) Bazı kimseler vardır, sanki Cenabı Hak onlara gülmeyi yasak etmiştir. Gülümsemeyi aklı ba- şında adamın ciddiliğini bozan bir hal sayarlar. Yüz göz olmasınlar diye çocuklarına gülmezler; laubali demesinler diye komşularına gülmezler. Kaşları sanki kudretten çatılmıştır. Çalışırken ça- tık, konuşurken çatıklar. Hatta kendilerine ettikleri zulüm yetmiyormuş gibi bir de gülenlere kızarlar. D) Dilimiz, konuşma dilimizden çok yazı dilimiz, yıl- lardan beri, yüzyılı aşkın bir zamandan beri dur- madan değişiyor. Değişmesini bir dileyen oldu, bir buyuran oldu diye değil, değişmesi gerektiği için, değiştirmek zorunda olduğumuzdan değişi- yor. Elimizdeki dille, dünden kalan dille, istediği- mizi söyleyemediğimiz, istediğimiz gibi söyleye- mediğimiz için değişiyor. Yazarlarımızın çoğu ta başlangıçtan beri bu değişmeye sinirleniyor, bu değişmeyl istemiyor. Fakat zamanla bir gün önce istemediği yeni dille yazıyor. E) Bir çocuk üzgün görünen yabancıya gülümse- di. Adam kendini daha iyi hissetti. Geçmişte bir arkadaşının yaptığı bir iyiliği hatırladı ve ona te- şekkür mektubu yazdı. Bu mektup arkadaşının öyle hoşuna gitti ki yemek yediği lokantada ly bir bahşiş verdi. Bu bahşişin miktarına şaşıran garson, paranın bir kısmını yolda gördüğü fakire verdi. Bunların olmasını sağlayan ise bir kuru- sa bile mal olmayan masum, sicak ve içten bir gülümseme idi. halde sen de çevrendekine gülümse, lyi şeylerin olmasını sağlal

1 24-Dil-berin işi itâb u nâz olur Çeşmi câdû gamzesi gammâz olur Ey gönül sabr et tahammül kıl ana Yâra erişmek işi az az olur Tek dörtlükten oluşan bu şiirin nazım şekli aşağıdakilerden hangisidir? A) Şarkı B) Kaside C) Muhammes D) Tuyuğ E) Mesnevi

3. Gönül gurbet ele çıkma Ya gelinir ya gelinmez Her dilbere meyil verme Ya sevilir ya sevilmez (...) Emrah der ki düştüm dile Bülbül figân eder güle Güzel sevmek bir sarp kale Ya alınır ya alınmaz. Erzurumlu Emrah ITX Yukarıda bir kısmı verilen, en az 3 en fazla 5 dörtlükten oluşan, özel bir besteyle söylenen, en güzel örneklerini Karacaoğlan ve Erzurumlu Emrah'ın verdiği bir nazım oldin şeklidir. Tanıtılan nazım şekli ve ait olduğu edebî dönem aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) Destan - Anonim Halk şiiri B) Semai - Âşık Tarzı Halk şiiri C) Varsağı - Anonim Halk şiiri D) Koşma - Âşık Tarzı Halk şiiri E) Semai - Dini-Tasavvufi Halk şiiri

6. A) Zincirbent koşmadan alınmıştır. B) Yalın bir halk dili kullanılmıştır. C) Düz uyak biçiminde uyaklanmıştır. D) Tüm dizeler 6+5 uyaklıdır. E) Yedekli koşmadan alınmıştır. 19. yüzyılın en ünlü saz şairlerindendir. Sade bir dil kullanmasına rağmen divan şiiri imgelerinden kur- tulamamıştır. Anadolu'nun pek çok yerini dolaşmış olan sanatçı Niksar'da ölmüştür. Şiirlerinde Karaca- oğlan ve Âşık Ömer etkisi görülen sanatçı, hecenin yanında aruzu da kullanmıştır. Tasavvufi şiirleri çok- tur. Aynı zamanda iyi bir Karacaoğlan takipçisidir. Bu parçada sözü edilen halk şairi aşağıdakiler- den hangisidir? A) Seyrani B) Dadaloğlu C) Âşık Veysel D) Erzurumlu Emrah E) Gevheri Sarmal Edebiyat Soru Bankası

EDEBIYATI Genellikle bir ölümün ya da üzücü bir olayın ardından i hüzünlü bir ezgi ile söylenen şiirlerdir. Doğal afetler, ölüm, hastalık gibi çaresizlikler karşısında korku, heye- can, üzüntü, isyan gibi duyguları ifade eder. Genellikle 7'li, 8'li, 11'li hece kalıplarıyla söylenir. Sözlü gelenekten doğan, nerede ve kim tarafından söylendiği bilinmeyen bu ürünlerin, âşık şiirinde koşma biçimiyle söylenen ölüm konulu şiirlere de zemin hazırladığı düşünülmektedir. 9. Yukarıda sözü edilen şiir türü aşağıdakilerden han- gisidir? A) Ağıt D) Yuğ B) Sav E) Mersiye C) Sagu 7

ÖYKÜYÜ TAMAMLAYALIM Giriş kısmı verilen öyküyü tamamlayalım. Öyküye başlık yazalım. Can'ın öğretmeni onlara çok farklı bir ödev vermişti Kendilerine bir konu belirlemelerini ve o konuyla ilgili kısa bir video çekmelerini Istemişti. Bu ödev Can'ı çok heyecanlan- dırmıştı Ödevini yapmak için bir hafta za- manı vardı. Ancak iki gün geçmesine rağ- men hålà hangi konuda video hazırlayaca- ğını bulamamıştı. Annesi ile konuşurken aklına şahane bir fikir geldl. Artık hangl konuda film çekeceğini biliyordu. O REDMI NOTE 9 SİBEL KARACA

e 22) İlk şiirlerini ölçülü ve uyaklı olarak yazan Nâzım Hikmet, fütürist yazarlardan etkilenin- ce şiirlerini aşağıdakilerden hangisine önem vermeden yazmıştır? A) Dize kırılmalarına C) Görselliğe E) İmgeye 23) B) Basamaklı dizilişe D) Serbest nazıma