Anlam Bakımından Sözcükler Soruları

1. Çağlara damgasını vurarak kalıcılığını kanıtla- mış klasik sanatçılar, az ve öz yazar ancak bu azın içine dünyayı sığdırır ve işe yaramayan ne varsa atarlar yazılarından. Onlarda yaldızlı, tum- turaklı ve başkasına benzeyen tek cümleye rast- lanmaz. Tek tutukluk, tek pürüz bulunmaz onla- rin eserlerinde. Bu parçada aşağıdaki anlatım ilkelerinden hangisinden söz edilmemektedir? A) Akıcılık B) Özlülük D) Sağlamlık C) Yalınlık E) Özgünlük

İstatiksel bir incelemede yapılması gereken ilk şey, bireyi yalıtılmışlığından uzaklaştırıp olarak ele almaktır. Bi- reyselliğin çalışmaya katabileceği olumsuz etkileri için kişiyi tüm bireyselliğinden sıyırmak zorunludur. Bu parçada bos bırakılan yerlere aşağıdakilerden han- gisi sırasıyla getirilmelidir? grubun bir parçası - saf dışı bırakabilmek Binsanlığın bir sembolü - görmezden gelebilmek topluluğun bir üyesi - doğrudan yanıtlayabilmek D) çevresinin bir ürünü - yeniden değerlendirebilmek geçmişinin bir unsuru - önceden kurgulayabilmek

TÜRK DİLİ ve EDI 1. Bu testte 25 soru vardır. Önerilen süre 30 dakikadır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan ki 1. Cemil Meriç başlangıçta kendisini yine kendi tabiri (deyişi) ile "kendi fil dişi kulesine" hapsetmiştir uzun müddet (süre), Neredeyse birkaç istisna dışında döne- II minin bütün aydın veya entelektüelleri gibi düşünceyi "Batı düşüncesi" olarak algılamıştır (anlamıştır). 1960'lı TII yıllara geldiğinde yeni bir dünya keşfeder (sezinler) Doğu âlemi. 70'li yıllarda fil dişi kulesinden (sosyal ortamından) çıkarken artık onun gözünden Doğu'nun Batı ile hesaplaşmasını görürüz. Onun gözünde en- telektüel veya aydın tasviri de değişmeye başlamıştır. Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisi- nin anlamı parantez () içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır? B) II A) I C) III D) IV E) V YAYINLARI B) C) D) E we Nitel

Sözel Yete ozel Y 32. Ezber bilgisinin zararı, onun kişide iğreti durmasiy- la ilgilidir. Ezber bilgi, yaşama yedirtilemeyen bilgi- dir. Bilgi, kişisel yaşama işlemiyor ve toplumsal ya- şamdaki uzantısından yoksun ele alınıyorsa, kişi üzerinde yapıcı etkide bulunamaz. Çünkü bilgi an- cak içselleştirildiği ölçüde kişiye yarar sağlar. Dü- şünme ve sorgulama olmaksızın ezbere öğrenil- miş bilgi ise yol gösteremez. Bu parçadaki "yaşama yedirtilemeyen" sözünde bilgi ile ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıda- kilerden hangisidir? A) Yaşamın gerçeklerinden uzak B) Yaşamın içinde olmayan C) İnsanların sıcak bakmadığı D) Topluma yol göstermeyen E) Gönülsüzce elde edilen 35. is

19. Küreselleşme olgusu ile birlikte özellikle metropollerde (ana kentlerde) kendini gösteren insanın yalnızlığı ve çaresizliği, postmodernistlerin sık sık (az aralıklarla) öne sürdüğü bir || husustur. Ancak bu sorun, modern sanatçılarca da işlenen (ele alınan) bir konudur. Bu anlayışlar arasındaki temel farklılık, kullanılan teknik ve uygulama ya da aktarma şek- linden kaynaklanır. Bir diğer ayrım da postmodernistlerin modernizmin seçkinciliğini eleştirerek sanatın estetik popü- IV list (halkça beğenilen) bir çerçeveye oturtulması gerektiğini, sanatçının tam bir özgürlük içinde herhangi bir misyonu V (görevi) olmaksızın kitlenin beğenisinin sanatsal üretim için yeterli olduğu inancını taşımasıdır. Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin an- lami parantez () içinde verilen açıklamayla uyuşma- maktadır? A) I Byl cyli D) IV E) V endemik 21

33dk TYT TÜRKÇE 1. Bu testte 40 soru vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrıla 1. İlk yapay uydu olan Sputnik 1'in 1957'de uzaya ardından binlerce yapay uydu daha uzaya gönderildi. Bu yapay uydular pek çok farklı amaç doğrultusunda Dünya'mızın ve Güneş sistemindeki diğer gök cisim- lerinin çevresinde ---- çeşitli konularda bilgi topluyor. Bu parçada boş bırakılan yerlere düşüncenin akı- şına göre sırasıyla aşağıdakilerden hangisi geti- rilmelidir? A fırlatılmasının - dolanarak B) çıkarılmasının - sararak C) uçurulmasının - tutunarak D) iletilmesinin - gezerek E) yollanmasının - birikerek

DA AAAA TYT/Türkçe 5. Bireysel değil de toplumsal düşüncenin bir sonucu olduğunu kabul ettiğimiz bazı romanları Umberto Eco'nun "aşırı yorum" ya da "aşırı okuma" tabirleriyle değerlendirdiğimizde o romanları görünür yüzeyiyle yani olaylar ve kahramanlar üzerinden okuduğumuz aşikârdır. Bu parçadaki altı çizili sözü anlamca karşılayabi- lecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde var- dır? A) Gerçek bir okur, eline geçen her kitabı okumaz; kitap okurken seçici davranır. B) Dilin değişmesini, sadeleşmesini zorlayan top- lumsal koşullar, şiiri biçimsel değişikliklere uğrat- C Bir öykücü için en gerekli bilgi, insanı ve toplumu tanımak ve onları okura apaçık şekilde tanıtmak- tir. D) Kitap fuarları kitapçı raflarında hareketsiz duran, tozlanan kitapları değerlendirmeyi bilen organi- zasyonlardır. E) Sanat tartışmalarının çoğu nedense yenilik kav- ramının çevresinde düğümlenip kalıyor.

17. Türk şiirinde geleneğin izlerini sürerken Sezai Karakoç'un şiir dünyasına düşmüştü yolum ve onun şiirlerindeki alif zincirleri ile denemelerindeki görüşleri arasında bağlar kurup geleneğe bakışını, şiirlerinden yaptığım alıntılarla somutlaştırmaya çalışmıştım. Fakat o zaman divan şairlerinden, özellikle de Galip'in şiirlerinden yaptığı dil içi çeviriler üzerinde yeterince durmamıştım. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen, aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Bir şairi bütüncül değerlendirememenin handikapını yaşıyorsunuz. B) Misralarda geçmişe ait unsurları ararken yepyeni bulgulara rastladım. C) Şiirde biçimsel yenilikler içerikteki eskiliğin üzerini tam örtememiş. D) Şiirin bilgiden çok, bir dil ürünü olduğunu geçmiş şairler de savunur. E) Şiirde eskiye rağbet etmek, modası geçmiş bir anlayıştır.

X D Öykünün, şiir ve roman arasında bir tür olması sebe- biyle kolay bir edebî tür olarak algılanması (düşünül- algılanması mesi) onu diğer edebî türler arasında en çok harcanan || (değerini düşünen) bir sonuç doğurmuştur. Işte bu yüzden öyküye yüz vermeyen (mesafeli duran) bir yazarlar topluluğu oluştu. Oysa Mustafa Kutlu'nun öyküleri için geçerli olmayan (yok sayılan) bu algıyı, v onun romanla öyküyü yoğurabilme (sentezleyebilme) gücünde aramak gerekir. Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı ayraç içide verilen açıklamayla uyuşmamak- tadır? A) I B) II C) III D) IV E) V

Kafa Dengi 5. "0" sözcüğü, aşağıdaki cümlelerin hangisinde zami görevinde değildir? A) O birkaç günden beri sizi arıyor. B) O kitaptan bana da bir tane al. C) Dergideki bu güzel şiiri o yazmış. D) Derneğin bütün sorunlarıyla o ilgilenir. E) Şirketin toplantısında o da yoktu.

10. Durgunca bir deniz sahilleri öper Söner ufuklarda sevdalı bir kamer Yıldız gibi uçar ateş böcekleri Gecenin gözyaşı öper çiçekleri Bu dizelerde aşağıdaki varlıklardan hangisine insana ait bir nitelik kazandırılmamıştır? A) gece C) kamer B) ateş böcekleri D) deniz

26. ----, Âşık tarzı halk edebiyatı nazım biçimidir. Dört- lükler halinde 8'li hece ölçüsüyle yazılır. Yer yer aruzla yazılanları da olmuştur. Son dörtlüğünde şairin mahlası geçer. Kendilerine özgü bir ezgileri vardır. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki nazım biçimlerinden hangisi getirilmelidir? A) Kosma D) Ağıt B) Varsağı C) Semai E) Destan

W Cevaplarınızı TYT cevap kâğıdında TÜRKÇE testi 1. Sıcaklık herkesi iyiden iyiye bastı. Kan ter içinde kalmıştık. Öyle ki üzerinde gittiğimiz asfaltın bazı yerleri erimeye başlamıştı. Yarım saatlik bir yürüyüşün ardından parkurda basmadık yer bırakmamıştık. Parkurun kenarlarındaki boşluğu çizgilere kadar yabani otlar basmıştı. Arabaya bindik ve aday sürücüye ilk olarak arabayı çalıştırmadan önce debriyaja basması gerektiğini hatırlattım. Bu parçada "basmak" sözcüğü aşağıdaki anlamlardan hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılmamıştır? A) Ayakla değmek, temas etmek B Soyut bir durumun etkisinde kalmak Bürümek, örtmek, kaplamak D) Bunaltmak, olumsuz etkilemek E) Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek 3.

ne gerek rdeki pa- ülkelerin zı uyaran onbli ankli yer- od eri, ken- leştirmiş iler arası tkinlikler, töder düşün- numların azen tar- * sındaki- ününde şılaşılan bir sevgi retim ve lliğe yer diği, olduğu ? 9 DENEME SINAVI 28 35 ve 36. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Şiir, benim edebiyatla tanıştığımda doğrudan haşır neşir ol- duğum ilk tür değildi. Esasında ilk karşılaşmam bu anlamıyla öyküyle oldu. Tür açısından "öykü" diyebileceğim fakat içe- rik anlamında şiirsel yönü ağır basan metinlerle ilk gençlik yıllarında a epeyce oyalandim. 18-19 yaşlarına kadar bir çeşit el yordamıyla ulaşabildiğim kimi yazarlardan etkilenmelerle böyle metinler yazdım. Yazdığım bir defter dolusu metnin hiçbirini yayımlamadım. Akabinde belli ki iki öykünün böyle bir şey olmadığını fark edip şiir yazmaya yöneldim ve bundan sonra daha bilinçli şekilde yazmaya başladığımı söyleyebi- lirim. Hayatı biraz yoluna koyduğum dönemlerden itibaren ise daha sistematik şekilde yazmaya gayret ettim. Yalnızca şiir değil, diğer türlerde de yazmak özellikle eğildiğim bir me- seleydi. Şiir yazarken ve yayımlarken bile şiirden çok, diğer türlerde metinlerden besleniyordum. Ama bu metinlerin üze- rinde yayımlanması belli bir zamanı buluyor elbette. Yine de ben bir yazanın her türde yazabilmesi gerektiğini düşünüyo- rum. 35. Bu parçada konuşan kişi için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Yazılarının tamamını yaşadıklarından yola çıkarak oluş- turmaktadır. BY Şiirin diğer türlerden daha üstün ve yararlı olduğunu öne sürmektedir. C) Sanatçının, edebiyatın her türünde yazı yazması gerek- tiğini düşünmektedir. DY Sanatçı duyarlılığının her zaman korunması gerektiğini savunmaktadır. EÇalışıp çabalayarak her türde özgün bir üslup yakalana- bileceğini belirtmektedir. 36. Aşağıdakilerden hangisi, bu parçadaki altı çizili sözler- den herhangi birinin anlamca karşılığı değildir? Düzenli, belli ilkelere uyan BY Hemen ardından Deneme yanılma yoluyla D) Saptamak, özelliklerini belirtmek E Kaynaşmak, bir arada bulunup uğraşmak Diğer sayfaya geçiniz.

2. Kitaplarda giden cümleleri şuradan buradan çöpleniyorum ama saklamak için değil, buraya ---- için çünkü onları saklayacak belleğim yok. Oysa gerçeği söylemek gerekirse cümleler, kaynaklarındaki yerlerinden alınınca artık hiçbir şekilde bana ait olmuyor. Biz sanırım, geçmişin değil; şimdiki zamanın, pek az da geleceğin bilimini bilenlerdeniz. Ama daha kötüsü, öğrencilerin ve daha sonra onlardan küçüklerin bu bilimden ---- ve hiç doyurulmamaları; sadece gösteriş olsun diye, onun başkalarına aktarılması, hesap yapmaktan başka bir şeye yaramayan bir jeton hâlinde değersiz ve yararsız bir bozuk para gibi sadece elden ele dolaştırılmasıdır. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir? A) hoşuma - taşımak - beslenmemeleri B) tuhafıma - getirmek - uzak kalmaları garibime - nakletmek - yararlanmaları D) ilgincime - yazmak - faydalanmaları E) kalbime - aktarmak - kâr etmeleri

A TYT / TÜRKÇE A 3. Dedesini uzun zamandır böyle görmemişti. Kuru tarlanın ortasında, yaşlılığın yükü omuzlarında ama yine de tüm heybetiyle duran bu adam bir asra yaklaşan ömrünü onla- ra adamıştı. Elindeki kuru dalla toprağa bir şeyler çiziyor, arada bir kuru öksürüğünün vücuduna verdiği sarsıntıyla boğuşuyordu. Kuru ve çatlamış ellerinde yılların emeği kendi hikâyesini anlatıyordu. Bu parçada "kuru" sözcüğü aşağıdaki anlamlardan hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılmamıştır? A) Suyu, nemi olmayan B) Yağış almayan, üzerinde bitki olmayan C) Döşenmemiş, çıplak D) Canlılığını yitirmiş E) Salgısı olmayan