Paragrafta Yapı Soruları

2. Bir çocuk, her gece yaptığı gibi, sokaktan gelen sesleri din- leyerek uyumaya hazırlanmıştı. Çeşitli çeşitli sesler geliyor- du sokaktan... Bir ses tlyatrodan dönüyordu. Bir ses yarınki yolculuktan söz ediyordu. Bir ses bir an önce eve gitmek için telaşlı. Bir ses şarkı söylüyordu... Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) "dönüyordu" sözcüğü basit yapılı, birleşik zamanlı bir fildir. B) "yarınki " sözcüğü sıfat göreviyle kullanılmıştır. C) eşitli çeşitli" ikilemesi türemiş bir addır. D) Yapım eki almış birden fazla sözcüğe yer verilmiştir. E) Dönüşlü çatılı fiil örneklendirilmiştir.

1. (1) Antarktika'daki Peninsula Yarımadası'nın kuzey ucun- daki Danger Takımadaları'nda 1,5 milyondan fazla Adelle pengueninden oluşan bir koloni keşfedildi. (11) Adelie pen- guenleri Antarktika kıtasında yaşayan beş penguen tü- ründen biri. (III) Boyları ortalama 70 santimetre olan bu penguenlerin kütleleri ise 3-6 kilogram aralığında deği- şir. (IV)Adelie penguenlerini gözlerinin etrafındaki beyaz halkalar sayesinde diğer penguen türlerinden ayırabilirsi- niz. (V) Kış aylarını açık denizdeki buz parçaları üzerinde geçiren Adelie penguenleri, yaz aylarında Antarktika'nın en soğuk bölgelerindeki ve küçük adalardaki kayaların üzerinde yaşar. Bu parçadakl numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) I. cümlede bir sözcük çekim ekinden sonra yapım eki almıştır. B) II. cümlede ek fillin geniş zaman çekimi düşmüştür. C) III. cümle bileşik yapılı olup eylem cümlesidir. D) IV. cümlede birden fazla ad tamlaması örneklendiril- miştir, E) cümlede geçen "Antarktika'nın en soğuk bölgelerin- de" sözü zincirleme ad tamlamasına örnektir.

22. (1) Z kuşağı, 2000'li yıllarda doğan bireyler olarak bilini- yor ve 21. yüzyılın ilk nesli olan bu kuşak, teknolojinin baş döndürücü hızla ilerlediği yıllara denk gelmesinden dolayı diğer kuşaklara göre teknoloji ile iç içe büyüyen bir nesil olarak biliniyor. (II) Dijital teknolojiye tüm yönleriyle hâkim olan bu Z kuşağı için iletişim alanında öğrenim görmek, bu alan içerisinde ya da bu alanla ilişkili bir iş ve meslekle uğraşmak büyük bir keyif. (III) Teknolojik ge- lişmeler sayesinde iletişim dünyasının, insanların daha hızlı haberleşebildiği bir alana dönüştüğü açıkça görü- lüyor. (IV) Çünkü bir yanıyla bilimsel, diğer yanıyla da sanatsal ve tasarımsal bir karaktere sahip olan iletişim; dijital teknolojik temel üzerine genç bireylerin, özellikle de Z kuşağının kendi potansiyelini harekete geçirmesine olanak veren bir alandır. (V) Z kuşağı iletişimcileri, ileti- şim alanına ve bu alandaki tüm mesleki dallara teknoloji kullanım yetileriyle birlikte çok farklı ve ilginç açılımlar kazandırabilirler. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? B) II C) III A) I D) IV E) V 7 24.

Gazeteci: Bir şiiri okuyup bitirdikten sonra ne kalır eli- mizde? Şair: Elimizde bir şey kalmaz. Kimi zaman bir şiirin tümü ya da birkaç dizesi belleğimizde kalır ama bunlardan daha baskın olanı, bir şiirin belleğimizde bıraktığı anıdır. Bunu bir renk anısına, bir davranış anısına benzetebili- riz. Neyin rengi, nasıl bir davranıştı unutsak da onun yeri kalmıştır düşüncemizde, duygumuzda. Benzeri olmayan bir yer... Sonra bir gün o yer, hangi nedendense bize kendini duyuruverir. Gazeteci: Her ozanın kendine özgü bir dili olmalı mıdır? Şair: Ozan, kendine özgü bir dil aramaz, aramamalı- dır. Ozanın dili, kişiliği demektir. Kişilik nasıl aranmakla bulunmazsa şiir dili de özenerek oluşturulamaz. Aykırı görülecek ama ozan, dilini aştıkça dilini bulur; kişiliğini aştıkça kişiliğini bulur. Bunların ötesine geçebilmektir başarı. Kimi ozan için de özel bir dil gerekmez. Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki şa- irin sanat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir? AY Şair, anlattığı tek kişide tüm insanlığın duygularını yansıtan kişidir ve şiir her dizesiyle insanlığa mesaj veren sanattır. B) Bir şiirin sanatsal bir nitelik taşıması, onun şiire kişi- lik kazandıran bir şair tarafından yazılması koşuluna bağlıdır. C) Bence şiirin işlevi, ele aldığı gerçekliği başka düz- lemlere dil aracılığıyla taşıma becerisini gösterebil- mektir. D) Şiir, kalıplardan ve kurallardan uzak olacak kadar es- tetikle; şair de bunun yeteneğiyle donatılmıştır. E) Şiirin hafızalarda yer edinebilmesi, ozanının olumlu bir kişiliğe sahip olmasıyla yakından ilişkilidir.

20. (1) 1914 deyince akla hemen I. Dünya Savaşı gelir. (II) 1914, Türk edebiyatı için de başka açıdan önemli- dir. (III) 28 Haziran'da Avusturya veliaht prensi öldürül- müş, 28 Temmuz'da savaş başlamıştır. (IV) Oktay Ri- fat, Orhan Kemal, Fazıl Hüsnü ve elbette Orhan Veli'nin doğum yılıdır. (M) Savaşa birkaç ay kala, 13 Nisan 1914'te und Beykoz'da başlar Orhan Veli'nin hikâyesi. (VI) Asıl adı Ah- edmet Orhan'dır, Soyadı Kanunu öncesinin geleneği ola- rak babasının ismiyle anılır ve Orhan Veli olur. Bu parçada numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için hangileri birbiriyle yer de- ğiştirmelidir? A) I ve V B) II ve III D) III ve VI E) IV ve V C) II ve VI

9. Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu Avuçlarından dökülen şu Samanyolu hani Kum taneleri var ya onlardan birindeyim Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) İlgi zamiri C) İşaret zamiri E) lyelik zamiri LB Şahıs zamiri Belgisiz zamir

KO- or- 11) ģi a (1) On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında Avrupa'nın toplum- sal tarihi, burjuvazinin egemen bir sınıf olmak için verdiği savaşımların tarihidir. (II) Bu dönüşüm, özellikle roman alanında ortaya çıkmıştır. (III) Batı Avrupa romani, Batı Avrupa'nın toplumsal tarihi ile birlikte ona koşut bir dönü- şüm izler. (IV) İnsan, doğa ve topluma ilişkin somut ger- çekliklerin bu toplumsal tarihin belirlediği bir bilinçlenmeyle kavranması, dönüşümün öne çıkan yanıdır. (V) Roman, toplumsal tarihin yeniden ürettiği somut gerçeklikleri roman gerçekliğine dönüştürür. Bu parçada anlam bütünlüğünün sağlanabilmesi için numaralanmış cümlelerin hangisinden önce "Burjuvazi, bu savaşımlardan yenilgiyle çıkarak egemenliğini köklü bir biçimde gerçekleştirdikten sonra yazında büyük bir dönü- şüm görülür." cümlesi getirilmelidir? A) I B) II C) III D) IV E) V

bryCEPTE Çıkabilecek Sorular: 08 7. (1) Öykünün kahramanı olan yazar, saat tahmininde kim- sede olmayan bir beceriye sahip olduğunu dokuz yaşın- dayken tesadüfen öğrenir. (II) Bir süre sonra, içinde saat tik taklarına benzer bir ses duyar. (III) Buna karşılık için- deki sesin temposuna uymayan varlıklardan ve durum- lardan rahatsız olur. (IV) Yazar âdeta bu sesin temposuyla yaşar. (V) Doğadaki varlıklardan bu tempoya uygun olan- larla uyum içindedir. (VI) Bu ses çocukluğundan beri oda- sında asılı duran eski saatin sesiyle aynıdır. PARAGRAF Bu parçanın anlamlı bir bütün oluşturabilmesi için nu- maralanmış cümlelerden hangileri birbiriyle yer değiş- tirmelidir? A) 1. ve II. B) II. ve III. D) III. ve VI. E) IV. ve V. l. ve IV. 10.

3. Dilciler, bir sözcüğü yalnız yapı yönüyle değil, değişik açı- lardan incelerler. (1) Anlam ve sesin ayrılmayacak biçimde kaynaşmasıyla oluşmuş bir kavram birimi sayarlar onu. (II) Yazarlar içlerinden geçenleri, seçtikleri sözcükler ara- cılığı ile satırlara dökerler. (III) Ne var ki bu kavram birimi, zamanla kimi değişikliklere uğrar. (IV) Daha doğrusu, an- lam alanında genişleme, zenginleşme olur. (V) Bu değişi- mi, genişleme ve zenginleşmeyi ise büyük ölçüde ozanlar gerçekleştirir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi dü- şüncenin akışını bozmuştur? A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI

Gernel. DENEME-18 8. Uzungöl, dağların arasına gizlenmiş bir düş bahçesi adeta. Yeşilin binbir tonu, rengarenk çiçekler, yayla serinliği..) Ya- pilar henüz çoğalmadan yolunuzu Uzungöl'e düşürün. Jy Bu parçadaki numaralanmış sözcükler ve işlevleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A)T. sözcük yapım eki almış çekimli bir eylemdir.. B)11. sözcük basit yapılı bir sıfattır. C) MI. sözcük sadece yapım eki almış bir isimdir. D)JV. sözcük fillimsiyi niteleyen bir sıfattır. ETV sözcük emir kipiyle çekimlenmiş türemiş yapılı bir ey- Temdir.

TYT / TÜRKÇE Belge Geral 37 ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. En sevdiğim ve uzun süre etkisinde kaldığım kadın kahra- man, Bir Düğün Gecesi romanının başkahramanı Tezel'di. (1) Kimileri onu nihilist romanı da pesimist buldukları için sevmezler. (II) Ama ben onu Türk edebiyatının en güzel kadın kahramanlarından biri, romanı da Adalet Ağaoğ- lu'nun en iyi romanı olarak hatırlamak istediğim için tekrar okumaktan çekiniyorum. (III) Tezel'in ironisi, çevresine al- dırmazlığı, her şeyi boş veren ama dalgasını da geçen o öz güveni beni çok etkilemişti. (IV) Etrafındaki insanların ken- disinden yararlanmaya çalıştığı bu güzel kadın bir yandan onların kendisinden yararlanmaya çalıştığının bir yandan da onların zavallılığının farkındadır. (V) Yetenekli, kültürlü, hayatı dolu dolu yaşamış ve bir şeylerden sırf onları beğen- mediği için ve değiştirmek için uğraşmaya değer bulmadığı için vazgeçmiş bir kadın karakter. 37. Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine "Bi- lemiyorum ama belki ben de bugünkü birikimimle tekrar okusam onu hiççi, değer inkârcısı ve karamsar bulup seve- meyebilirim." getirilmesi düşüncenin akışına uygundur? A) I B) II C) II D) IV E) V

garenk olan dünyamız alanmış sözcükler e hem yapım hem im eki ve ek fiil almışt apım eki ve isimden is n. sonra yapım ekining ir. m eki ve kip eki almışt 3. Garip gurbet elde perişan hâlde Derbeder olmuşum gezer ağlarım Defterim kalemim düşmüyor elde Ben kendi derdimi yazar ağlarım. Bu dizelerde ağıdakilerin hangisi yoktur A) İyelik eki B) Ayrılma hâli eki C) Kio eki D) Kişi eki E) Belirtme hâli eki HR 8. Enginar Engina Yu

1. TEST 5 Ana Düşünce Bazı eleştirmenler bilmedikleri her şeyi düş- manca eleştiriyor. Bir öyküde veya şiirde gör- dükleri bir sözcük onlara yabancıysa adeta geçmişten gelen bir ucubeyi işaret eder gibi onları öne çıkarıyorlar. Oysaki bilinmeyenin güzelliğinden haberleri yok, bilmediklerini öğrenmek gibi bir kaygıları da... Bu sözleri söyleyen kişinin şikayet ettiği durum nedir? A) Eleştirmenlerin yeniliklere kapalı olması. B) Yazarların her zaman eski kelimeler kul- lanması. C) Yeni sözcüklerin üretilmesi. D) Öykülerin ve şiirlerin anlaşılabilir olmaması. E) Sözcüklere yeni anlamlar katılması.

la n ir 1. (1) Bir düşünüş olarak varoluşçuluk, Batı kültüründe yaşanan krizlere bir ya- nıt olarak kendiliğinden ortaya çıkmıştır. (II) Edebiyat ve resimde olduğu gibi fel- sefi alanda düşünce üretenler de birbir- lerinden habersiz olarak benzer görüşler ortaya koymuşlardır. (III) Örneğin çağdaş varoluşçu düşüncenin babası sayılan Martin Heidegger, en önemli yapıtı olan "Varoluş ve Zaman"ı 1927'de yayımlamış- tır. (IV) İspanyol düşünürü Ortega y Gas- set ise Heidegger'inkine çok benzeyen düşüncelerini, onun bu çalışmasından haberdar olmaksızın 1924'te açıklamıştır. (V) Varoluşçu felsefenin psikiyatriyle bu- luşması İkinci Dünya Savaşı sonrasına, rastlamaktadır. (VI) İsviçreli psikanalistler Medard Boss ve Ludwig Binswanger, ge- liştirdikleri tedavi yaklaşımıyla varoluşçu psikoterapinin öncüsü sayılırlar. Bu parça iki paragrafa ayrılmak iste- nirse ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) I B) III C) IV D) V E) VI 2. (1 VOOH ä t

betmiştir. doğmuş; 13. Dil, insanların düşünürlüğünden doğduktan sonra da düşüncelerin yaratıcısı olmuştur. Bilgilerimizi, öğrenimimizi, başka- larının düşüncelerini dil yoluyla elde ederiz. Kendi düşüncelerimiz de kafamızın içinde çalışan dilin yardımıyla oluşur, olgunlaşır. Sanki içimizden konuşarak, sessiz bir dil kullanarak düşünür, yeni yeni düşüncelere ulaşırız. Ulaştığımız yeni düşünceleri baş- kalarına ulaştırırız. Böylece, sürekli olarak düşünce dili, dil de düşünceyi geliştirir durur. Yukarıdaki metinde ne anlatılmaktadır? A) Dilin gelişimi B) Dilin hayatımızdaki yeri C) Düşüncenin önemi D) Dil ve düşünce arasındaki ilişki E) Dil ve düşüncenin birbirinden bağımsız olması

A) I D C 16. 1. Yaygın olarak görülen bu hastalığın erken teşhisi için etkin bir yöntem geliştirilmesi önemlidir. II. Teknik, beyinden alınan manyetik rezonans (MR) görüntülerini kullanarak beynin farklı böl- gelerinin ne şekilde bağlantılandığının belirlen- mesini sağlıyor. III. Bu hastalığın ne yazık ki henüz tedavisi yok an- cak geliştirilmekte olan ilaçlar ne kadar erken uygulanırsa muhtemelen o kadar etkili oluyor. Alzaymır, hafıza ve bilişsel işlevlerde kayba yol açan bir sinir sistemi hastalığıdır. V. Bunun farkında olan bilim insanları, bu hastalığa yakalanma ihtimali yüksek olan kişilerin beyin- lerindeki değişimleri hastalığa teşhis konmadan on yıl önce tespit edebilen yapay zekâya dayalı bir teknik geliştirdi. ANK-2305 Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluştura- cak biçimde sıralandığında hangisi baştan ikin- ci olur? A) 1 B) II C) IN Ankara Yayıncılık D) IV E) V A) (1) IV 11-1-1. fèr (II) tel- mi BX (1) (IF lat C) (1) ol (I D) (D d (E) (E S le a