Yapısına Göre Cümleler Soruları

33. Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen sözle ilgili değildir? A) Amacı çevresine ayna tutmak değil, aynaya yansıyanları yeniden biçimlendirmekti. (üslup) B) Onlar da ben de insanın bireysel ve toplumsal Gerçeklerini birlikte veren, insancıl çizgide öyküler yazdik (biçem) C Olayların aktarımında gereksiz bilgilere yer vermesi, eserin akıcılığına gölge düşürmüş. (olumsuz eleştiri) DJ Bu eserde konu, gerçek yaşamdan alınarak kişiler doğ ortamlarına uygun biçimde konuşturulmuştur. (değerlendirme) E) Ölçü ve uyak konusunda gösterdiği hassasiyet, çağdaşlarından ayrılarak sanatını ileriye götürmesi noktasında ona yardımcı olmuştur. (olumlu eleştiri)

6. Karşılaştığımız bütün problemleri eşit derecede iyi çözemeyebiliriz çünkü her bir problem farklı ve yara- tıcı bir çözüm gerektirebilir. Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleye en yakındır? A) İnsanların yaşam boyunca karşılaşacağı prob- lemlerin çözümünde başkalarının yol gösterme- sine ihtiyaç duyması doğal karşılanabilir. B) Her sorunla baş etmeyi düşünmek, insanın yara- tıcı fikirler bulması yolundaki cesaretini ve çalış- ma azmini azaltabilir. C) Problemi sonuca bağlamak için yeni yollar de- nemek, yüz yüze geldiğimiz her problemin aynı özellikler taşıdığının göstergesidir. D) Özgün çözüm yolları bulmak için, karşılaştığımız her problemi aynı kabul etmeyip onun farklı özel- likler taşıdığını bilmeliyiz. E) Problemlerin kaynağının benzer özellikler taşı- maması, problemlerin çözümünde deneyimler- den yararlanmayı zorunlu kılar. -4

20. Biz istemesek de bir şeyler kayıp gidiyor dünyamız- dan. Bizden de gidiyor. O zamanlar sahip olduğum kimi heyecanları bugün duymama imkân yok. Kar yağarken ağlayabilmek mesela. Yitirdiğimiz her şeyle bir yanımız kararıyor; Niyazi Mısrî'nin dediği gibi "Her gün bir tuğlası düşüyor ömrümüzün." Yazarak zamanı yavaşlatmaya, kayıpları azaltmaya, en azından yitirdiklerimizi kayda geçirmeye çalışıyo- ruz. Neyi kurtarabilirsek kâr... Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine cevap olarak söylenmiş olabilir? A) Yazma tutkusu sizde ne zaman başladı? B) İnsanların yazmadaki amacı nedir? C) Dünyamızı yazarak aydınlatabilir miyiz? DI Hissettiklerimizi kâğıda dökmek önemli midir? E) Yazar okuyucusuna neler kazandırabilir?

(1) Edebiyatın tam da politik ve toplumsal olması gerektiği bir zamanda, öyküyü bir festivalden diğerine taşıyoruz. (II) Görsel çağdayız ya, öyleyse görünmek gerek bir yerlerde. (III) Yükseldikçe alçalan bir toplumun yaşadığı değer yitimi. ne yazık ki öyküye de yansımış durumda. (IV) Aci soslu, parlatılmış sözcüklerle, başı sonu belli olmayan cümlelerle dizi dizi, muazzam öyküler kuruyoruz. (V) Yakın zamanlarda marketlerde öykü konservesi bulacaksınız, demedi demeyin. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde kina- yeli bir söyleyiş yoktur? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

8. Fuzuli, sanatım kurarken ilmi esas almış, daha sonra aşka yönelmiştir. Şairin şiirleri de aşkı da bu nunla kalmıyor. O, yaşamında ilim yolu olan akıl ile Fuzuli, "aşk-akıl" ikilemi arasında kalmış bir şair de şiir yolu olan gönlü daima karşı karşıya getirmiştir Divan'ınin mukaddimesinde "llimsiz şiir, temeli ol değildir. Şiiri önce ilimle birleştirmiştir. Şair Türkçe mayan bir duvar gibi olur, temelsiz duvar da gayet Bu parçadan Fuzuli'nin şiiriyle ilgili aşağıdakile H 1 rin hangisi çıkarılabilir? A) İyi bir eğitimle bilime ve bilgiye yöneldiği B! Aklı ve duyguları daima çatıştırdığı C) Şiiri akılla oluşturup akılla öne çıkardığı e İlmi temel alıp aşkla şekillendirdiği E) Şiirlerinde düşünce ağırlıklı dizeleri öne çıkardı- ği değersiz olur." demiştir.

9. cümle yorumu 7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soyut bir du- rum somutlaştırılarak verilmiştir? A) Bir insanlık suçunun ele alındığı romanda düğü- mü atan yetişkinler olsa da çözmek çocuklara kalıyor. B) Ebeveynler anlayışlı olmak için yapabilecekleri- nin en iyisini yapıyorlar ama onlar da mükemmel değiller. C) Bir çocuğa göre kendisine inanılmaması, kor- kunç bir adaletsizlik ve onu eyleme iten bir du- rumdur D) Hayatın gerçeklerini çocuklarla paylaşırken kor- Kutucu olmanın bir anlamı yok. E) Hayatın gerçeklerinin yaratacağı etkiyi azalt- mak, çocukları bu gerçeklik karşısında rahatlat- mak gerekli.

4. I. Kedi, evine dönünce fare, deliğine kaçar. III. Kedi, evden dışarı çıkınca fareler oyuna başlar. IV. Kurnaz bir fare, kedinin boynuna çıngırak takabilir. Numaralanmış cümlelerden anlamca birbirine yakın olan. Sa 35 Kazanım Gda II. Kedi gidince fareler küstahlaşır. fareler göze görünmez. V. Kedinin olduğu yerde fareler larla dörtlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) I B) II C) III E) V D) IV

VI. DU Yukarıdaki sözler anlamlı ve kuralli bir cümle oluşturacak biçimde sıralandiginda, hangisi bay tan ikinci olur? A) 1 B) II. c) III. D) IV. . davranışlara sahip olduğu 2 II. mutluluğu yakalamak için 4 III. diğer insanlarla birlikte 5 IV. insanların sizinkinden farklı V. gerçeğine saygı duyup 3 VI. kendi yolunuzda yürümeniz gerekir 5 Yukarıdaki sözler anlamlı ve kuralli bir cümle oluşturacak biçimde sıralandığında, hangisi baş- tan dördüncü olur? A) I. (B) II. c) III. D) IV. E) V.

önünde bekliyorlardı. 5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ("almak" kelimesi diğerlerinden farklı bir anlamda kullanılmıştır? A) Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar. B) Bir korkudur aldı beni, sabahı nasıl ettim, bana sorun! C) İstediği kadar su alsın kunduram; gemi değilim, bat- mayacağım. D) İçeriye girmesiyle ortalığı bir koku aldı, bir koku aldı ki sormayın. E) Nasıl bir kuşku aldıysa onu, zavallı çocuğa etmediğini bırakmadı. Asağıdakilerin hangisindo Weklo mak" kelimesinin

%100 PARAGRAF EME-9 11. Genel olarak bir Robinson Crusoe hikâyesini andıran filmde yalnızlık teması öne çıkıyor. Kahramanın yalnızlığını izlediği- miz bölümde kimi varoluşsal sorunları görmüyor, yaşıyor ve seyirci zihnimizde bunları tartıyoruz. Ama sonrasında devreye d gereksiz bir aksiyon girmiş ve filmin estetiğini bozmuş, işin içine anlamsız kahramanlık gösterileri girince film rotasından çıkıyor. Film, felsefi takıldığı bölümlerde etkileyici ama aksiyona göz kırptığı bölümlerden itibaren de yerlerde sürünen bir film olmus. Bu parçada sözü edilen filmle ilgili olarak; I izleyicinin olay ve durumlar karşısında hissettikleri, II, felsefi bir boyutunun olduğu, III. aksiyon sahnelerinin filme heyecan kattığı IV. olumlu özelliklerinin ağır bastığı vet n konularından hangilerine değinilmemiştir? A) Yalnız I B) YalnızII C) I ve II IV D) II ve III E) III ve IV 2. Orta Asya'da yaşayan Türklerin yurtlarını terk etme sebeple- rinin başında Moğol halkından Kıtayların bölge halkına yap- tığı baskı gelir. Kitaylardan kaçan Türk boyları birbirini sıkış- tırarak Azerbaycan, Kafkas ve Kars bölgelerine kadar gelir. Bu Türkler; Anadolu, İran Irak gibi bölgelere akınlar yapsalar da bu bölgelerde kalıcı olmolı Türll

8. (1) Latince bir sözcük olan "propaganda", bir düşünce- yi başkalarına benimsetmek amacı güden sözlü veya yazılı eylem olarak bilinir. (II) Günümüzde yoğun olarak siyaset alanında kullanılan bu eylemin tarihi çok eskiye dayanır. (III) Fakat çağdaş anlamda “propaganda"nin Fransız Devrimi ile başladığına inanılır. (IV) "Propagan- da" bireyi değil, halk yığınlarını etkilemek için kullanılan bir eylemdir. (V) Çünkü çağımızda kalabalığın desteği sağlanmadan bir düşüncenin yaşama şansı olanaksız- dır. "Propaganda"nın anlatıldığı bu parçada numaralan- dırılmış cümlelerle ilgili aşağıdaki verilenlerden han- gisi yanlıştır? A) I. cümlede, tanımı yapılmıştır. 9 B) II. cümlede, nasıl kullanıldığı üzerinde durulmuştur. C) M. cümlede, geçmişiyle ilgili bilgiye yer verilmiştir. D) IV. cümlede, amacının ne olduğu belirtilmiştir. ) V. cümlede, amacının gerekçesine değinilmiştir.

sarı çıkmamak 5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anla- tim bozukluğu vardır? gisinde anlam an bir anlatım etvekilled. tekrar A) Günümüz toplumlarını tehdit eden eko- nomik ve çevre sorunları gün geçtikçe artıyor. B) Bir sözcüğün ölümü demek, dünyamızın daha bir kısırlaşması, kemikleşmesi de- mektir. C) Dile kazandırılan her sözcük, yaşama ayrı bir güzellik katar. D) Gece ile gündüz arasındaki isi farkı bu günlerde iyice arttı. E) Bu yılın Oscar Ödülü'nü alan film, sine- malarda gösterilmeye başlandı. ziyarete gittiler. yapmacık ol- rla bütün yurdu Elmediği olurdu. başı boyalara

15. Y ug ne di 13. Türk atasözleri öğüt vermelerinin yanı sıra toplu- mumuzun sosyolojik ve psikolojik bir aynası gibi- dir. Örneğin kişiliğin soyla ilgisini göstermek için: (1) "Armut dibine düşer." (W) Cinstir çeker, pistir ko- kar." yalancılığın ne kadar kötü olduğunu göstermek için: (III) "Yalancinin mumu yatsıya kadar yanar." (IV) "Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek." Akrabalar arası geçimsizliği göstermek için: (V) "Or- tak gemisi yürümüş, elti gemisi yürümemiş gibi atasözleri kullanılır. B tis A B C Bu parçada geçen hangi atasözü, açıklamasına uygun değildir? D E C) III. DIV. EV. 108

25. Donya mert arasında, çok büyük oranda, konuşuldu- Ou gibi yarıtma Ozelliğine sahip dillerin en onemlilerin den beri Türkçedir. Hatta denilebilir ki Türkçe, bu dille nn en başında gelir. Türkçenin en gelişmiş ve en çok konupulan lehcesi durumunda olan Türkiye Türkcesin de, son yıllarda, konuşma dili ile yazı dili arasında ayn- liklar çoğalma eğilimi göstermeye başlamıştır. Özellik- le televizyon ve internet'in iletişimdeki etkisi, dilde de kendini göstermiş ve değişimi hızlandırmıştır. Yine de Türkiye Türkçesi, konuşulduğu gibi yazılma özelliğini diğer dünya dillerine göre daha fazla korumaktadır. Türkiye Türkçesinde konuşma dilindeki kuralsızlıkların birkaçı zamanla genelleşip kural haline gelerek yazı diline girmişse de bu çok çok sınırlı olmuştur. Bununla birlikte konuşma dilindeki değişiklikler çok büyük ço- ğunlukla yazı diline yansıtılmamıştır. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A) Türkiye Türkçesi dünya dilleri arasında bazı özellik- leriyle ön plandadır. B) Türkiye Türkçesinde yazı ve konuşma dili arasın- daki fark, diğer dünya dillerine göre oldukça sınırlı- dır. CAP C) sosyal medyanın yaygınlaşması dillerdeki yazı ve konuşma dili etkileşimini oldukça artırmıştır. D) Günümüz Türkçesinde çeşitli etmenlerle yaygınla- şan konuşma dilinin yazı dilini etkilemesi oldukça azdır. E) Konuşma dilinin yazı dilini etkilemesi, kültürel ve sosyal olurnsuzlukları tetikleyen bir unsurdur.