Anlatımlarına Göre Cümleler Soruları

rin . a- ni- T- e 8. Aklı başında hiç kimse bir zamanlar savunduğu dü şünceleri ömrü boyunca korumakla övünmez. Böyle konuşan bir sanatçı aşağıdakilerden han- gisini söylerse kendisiyle çelişmiş olur? A) Yazınsal yaratının gücü, okurda düşünsel bir değişme yaratmasına bağlıdır. B) Sanatta ulaşabileceğim son noktaya geldiğimi, son nefesimi verirken bile söyleyemem. C) İlk yapıtlarımla bugünküleri karşılaştırırken gör- düğüm gelişmeyi, sonraki yapıtlarıma bakarken de görmeliyim. D)On yıl önce savunduğu düşünceleri bugün ya- lanlarcasına değiştiren sanatçılar halktan saygı beklememeli. E) Romanda daha önce kullandığım anlatım biçim- lerine karşı çıkmam, artık yeni anlatım olanakla- rı yakalamamdandır. 1.

Paragratta 5. Hayata yan çizmek, yalnızlık duygusuna yenilmek, böyle bir yenilgiyi kabullenmek insanlığını yadsımak değil mi bir ölçüde? François Mauriac "Yazar, hiçbir zaman yalnızlığa boyun eğmeyen bir insandır." diyor. Her birimiz birer çöl taşıyoruz içimizde. Bu çölleri neyle doldurabiliriz insan seslerinden başka? Kim söylemiş bilmiyorum, galiba Exupery söylemiş, bazen bir çocuk bile koca bir çölü doldurur çığlıklarıyla, onu çöllükten çıkarır diye. Bir çocuk çığlığına, bir yetişkin, hele hele bir yazar sesine hangi çöl dayanabilir, direnebilir ki? Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler- den hangist söylenemez? A) Tartışmacı anlatımla oluşturulmuştur. B) Tanık göstermelere başvurulmuştur. C) Mecazlı ifadelere yer verilmiştir. D) Birden fazla deyim kullanılmıştır. E Orneklemelere başvurulmuştur.

24. Birtakım rahatsızlıkları olan bir hekime "Sen benim- le uğraşacağına önce kendini iyileştir." diyemeye- ceğimiz gibi bir yazara da ---- diyemeyiz. Bu cümlede boş bırakılan yere düşünce akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? PAT A) söylediklerini ölçüp biçerek söyle Boncelikle toplumu kurtaracak çareler düşün C kendini toplumdan soyutlamaktan vazgeç ilk olarak bu işin eğitimini almaya bak önce kendi zihnindeki yanlış fikirlerden kurtul 175

1. 14741 Dağda kırda rast getirsem bir dere Gözyaşlarım akıtarak çağlarım Yollardaki ufak tefek izlere Senin sanır bakar bakar ağlarım Güneş güler kuşlar uçar havada Uyanırlar nazlı nazlı çiçekler Yalnız mısın o karanlık yuvada Yok mu seni bir kayırır, bir bekler? Bu parçada aşağıdakilerden hangisine yer verilme- miştir? A) Hüzün B) Korku D) Ayrılık Tanzimat Döne E) Ölüm Özlem 5

Yazar, dilini süslerden arındırmış, yalın bir dile ulaşmış. Artık, uzun cümleler de kullanıyor. Romancılarımızın çoğu etliye sütlüye dokunmadan yazarken, yaşadığımız zamanın sorunlarını görmezden gelerek geçmişe sığınırken o, can alıcı sorunların üzerine gidiyor. Aşağıdakilerden hangisi, parçada sözü edilen yazarın özelliği olamaz? A) Uzunlu kısalı cümleler kullanması B) Konularını genellikle geçmişten alması C) Dilinin süslü olmaması D) Hayati sorunları cesaretle işlemesi E) Etliye de sütlüye de dokunması 15

18. Demirciye benzer şair. Şiir, sıcak ve soğuk olmak üzere iki türlü dökülür. Aşk şiirleri sıcaktır. Bunlar şairin gençlik ya da orta yaş dönemlerinin şiirleridir. Soğuk şiir, düşün- celerin şiiridir. Yaşlılık döneminde üretilir. Bu şiirlerde bi- çim, estetik, kuyumculuk ön plandadır. Sıcak şiir kolay, soğuk şiir ise zor yazılır. Şairin büyük çaba göstermesi gereken yıllar, yaşlılık yıllarıdır. Tükenmişse şiiri bırak- malıdır. Direnmeye kalkarsa ya kendini yineleyip durur ya da varlığını kanıtlamak için yabancı şairlere el atar. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangi- si söylenemez? A) Karşılaştırmalardan yararlanılmıştır. B) Öneride bulunulmuş, çıkarım yapılmıştır. C) Kişisel duygu ve düşünceye yer verilmiştir. D) Tanık göstermeden yararlanılmıştır. E) Benzetmeye başvurulmuştur.

Her yıl, milyonlarca ton plastik üretiliyor. Diger yandan da plastik su şişeleri gibi geri dönüşümü sağlanamayan büyük miktarda atığın denizleri doldurmaması için çözüm arayışı sürüyor. Bu çö- zümlerden en umut verici olanı atıkları veya plas- tikleri parçalayan organizmalar. Ancak daha basit çözümler de var. Yakın zamanda bir araştırmacı, plastiğin aksine kalıcı olmayan ve kullanıldıktan sonra biyolojik olarak parçalanabilen bir malzeme- den şişe üretme fikrini ortaya attı. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Biyolojik olarak parçalanabilen şişe, şimdilik tasarım aşamasında olan sonuç odaklı çalış- malardan biridir. B) Geri dönüşüm sorununun ortadan kaldırılma- sında parçalanabilen şişe fikriyle önemli bir adım atılmış oldu. C) Plastiğin yerine alternatif malzeme üretme fikri- nin ortaya atılması, kısa vadede bir çözüm ola- rak görünmüyor. D) Geri dönüşümü sağlanamayan plastik ve ben- zeri maddeler doğal hayata kalıcı hasarlar ver- mektedir. E) Plastiğin doğada dönüşüme uğramaması, iler- leyen zamanlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açacaktır. (2019-TYT)

6. Keçiboynuzunun Yunanca adı "keration, Ingilizce- de "carob", Arapçada ise "kirrat"tir. Keçiboynuzu tohumu yüzyıllar boyunca elmas ölçmek için kul- lanılmış. Elmaslar keçiboynuzu tohumu ile tartila- rak satılmış. Bu yüzden keçiboynuzu kırat ya da karat denilen ölçüye adını vermiş. Prof. Dr. Aydın Akkaya şöyle yazıyor: "Keçiboynuzu çekirdeği do- ğada ağırlığı değişmeyen tek tohumdur. Bütün to- humlu bitkilerden yalnız keçiboynuzu uzun süre suda bekletildikten sonra filiz verebilir. Bu hem çok kuruduğu ve meyvesinden çıktıktan sonra son ve sabit ağırlığını aldığı için hem de içine su alması olasılığının çok az ve çok uzun zamana bağlı ol- duğu içindir. Bu nedenle Araplar, Selçuklular ve Osmanlı döneminde ağırlık ölçüsü olarak kullanıl- mıştır. Dört tanesi bir dirhem eder. Dirhem değiş- mekle birlikte 3 gr. ağırlığı temsil etmektedir. Satıcı iki dirhemlik bir şey satarken (8 çekirdek) lütfedip 1 çekirdek fazla tartarsa bu, mali alan kişinin itibarı- ni gösterir. Olağandan fazla giyinen, süslenen vb. kişilere de "İki dirhem bir çekirdek" denmesi bun- dan kaynaklanmaktadır." PARAGRAF Bu parçada aşağıdakilerden hangisine deği- nilmemiştir? A Elmas ölçüsü olan "kırat"ın aslında keçiboynu- zu adı olduğuna B) Keçiboynuzu çekirdeğinin ağırlığının değişme- diğine C "Dirhem"in Araplarda kullanılan ölçü olduğuna Keçiboynuzu çekirdeğinin meyveden çıktıktan sonra sabit ağırlığını kazandığına E) Dort keçiboynuzu çekirdeğinin bir dirhem etti- ğine

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir deyim açıklama- sıyla birlikte verilmiştir? A) Herhangi bir iş yaparken eleştirilerle ya da anlayıştan yoksun tavırlarla karşılaşabilirsiniz. B) Yeni düşünceler ve yeni yorumlar yeni sözcüklerle gündeme getirilir. C) Toplumun hızlı bir değişim içinde olduğunun farkında- yız, bunu gözden kaçırmıyoruz. D) İlgi alanları çok geniş, çevreye duyarlı ve her gelişme- yi izleyen bir bireyim. E) Günümüzde eğitimin hayatın her alanında yer alması beni etkiliyor.

9. 1. O dönem gençliğinin beğenileri bugünkü gençlikten çok farklıydı. II. Son beş yıldır çalıştığı kurum hemen her yıl zarar ediyordu. III. Piyasaya yeni çıkan bu astım ilacı soluk almayı kolaylaştırıyor. IV. Konuşmalar da sağlığa önem verilmesi gerektiği vurgulandı. V. Ortaya çok garip, bir o kadar da şaşırtıcı bir durum çıkmıştı. Numaralı cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisinin, kökü sözcük türü yönüyle ötekilerden farklıdır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

5. (1) Yeryüzündeki doğal kaynaklar, çoğalan dünya nüfusu yüzünden daha çok kullanılmakta. (II) Bundan dolayı doğal kaynaklar günümüzde tükenme noktasına gelmiştir. (III) Petrolü daha derinlerde veya daha uzak denizlerde aramak gerekiyor söz gelimi. (IV) Sulama yapmaya ve büyük yerleşim yerlerinin gereksinimlerini karşılamaya sular yetmiyor. (V) Bazı ormanlar yok edilip yerlerine binalar yapılıyor. (VI) Daha düne kadar tükenmez balık depoları olarak görülen okyanuslar, bir yandan aşırı avlanma diğer yandan kıyılardaki kirlenmeyle kaygı verici ölçüde fakirleşiyor. Bu parçada I. cümledeki yargıya örnek verilmeye kaçıncı cümleden itibaren başlanmıştır? A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.

5. Her insan gökyüzüne çıplak gözle baktığında farklı sa- yıda yıldız görür ne var ki görülebilen yıldızların 10.000. sayısının altında olduğu konusunda herkes fikir birliği edebilir. Bu cümleden çıkarılacak kesin yargı aşağıdakilerden hangisidir? A Çıplak gözle görülen yıldız sayısı kapalı hava şartla- rinda daha azdır. B Araziye çıkarsak hiçbir vasıta kullanmadan 10 binin üzerinde yıldız görebiliriz. İnsanların çıplak gözle gördüğü yıldız sayısı dünya- nin her yerinde aynıdır. D) Çıplak gözle görülen yıldız sayısı ile gerçekteki yıl- dız sayısı arasında fark vardır. E) Bütün evreni düşündüğümüzde 10 binden az sayıda yıldız bulunmaktadır.

1. Ressam gider, resmi kalır; şair ölür, şiiri kalır. Mimar yıkılır, I II IN yapısı ayakta; bestekâr susar, besteler kulakta... IV V Bu cümledeki numaralanmış sözcüklerden hangileri gerçek anlamıyla kullanılmıştır? A) I ve II DXIII ve IV Byl ve Il 126) ve IV III C) II E) IV ve V

YAYINLAR LIMIT 11. Ama" bağlacı aralarında karşıtlık, tutarsızlık, çelişki ya da aykırılık bulunan cümleleri birbirine bağlar. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "ama" bağlacı bu açıklamaya uygun bir biçimde kullanılmamıştır? A) Sana bir şey söyleyeceğim amararamızda kalacak. B) Çok çalışkan bir sporcuydu ama sabırlı değildi. C) Keskin ama huzur verici bir konuşması vardı. D) Çalışkan ama kararsız bir kişiydi. E) Güneşli ama soğuk bir gün ayrılmıştı şehirden.

Tarama Testi - IV 1. I. Yol yürümekle, borç ödemekle tükenir. II. Gök ağlamayınca yer gülmez. III. Çürük tahta çivi tutmaz. IV. Kaynayan kazan, kapak tutmaz. V. Meyveli ağacı taşlarlar. Numaralanmış atasözlerinin hangilerinde "kinaye" yoktur? A) Yalnız I D) III ve IV B) Yalnız II C E) IV ve V C) I ve II

9. Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret edemeyen insan, ye- ni okyanuslar keşfedemez. (Andre Gide) Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılana en yakındır? A) İnsan, isminin kalıcı olmasını istiyorsa yeni şeyler keş- fetmelidir. B) Gerçek başarı, insanlığın yararına yapılan işlerden el- de edilir. C) İnsanlar sadece kendilerini düşünürse risk almaktan kaçınabilir. D) Hayatında riskleri göze alamayan insan başarılı ola- maz. (E) Riskleri göze alamayanlar yeniliklere imza atamaz. 13