Paragrafta Konu-Ana Düşünce Soruları

une C) Tartışma Đ) Sayıp dökme E) Tank gosterme 29. Bazen resimlerini yaptığım kişiler, portrelerini beğenmiyorlar. Tabii, kulak asmıyorum. Onlar kendilerini güzelleştirmemi bekliyorlar. Oysa resim farklı bir şey, hele portre... Sadece benzerse sanatçı kendi çizgisini, biçemini, yeterince işin içine katmazsa o, resim olmaz. Hiç benzemezse o zaman da model olarak şu yahut bu kişiyi karşına oturtmanın anlamı yok, ömür boyu hep aynı portreyi yapar durursun. İşin zorluğu da burada işte: Yaptığın portreyle hem modelin fiziksel ve ruhsal özelliklerini, karakteristik yapısını yakalayacaksın hem de portreyi yapan sanatçı olarak çizginle, tavrınla, biçeminle yaptığın yapıtta var olacaksın. Bu parçaya göre portrede asıl zorluk aşağıdakilerden hangisidir? A) Ele alınan modelin hem biçimsel hem ruhsal farklılıklarını vermesi B) Kendini tekrar etmeyecek bir sanatsal hünerle üretilebilmesi @ Kişinin, sahip olduğu özelliklerinin dışına çıkılmadan çizilmesi D) Kişinin, sadece estetik kaygılarını öne çıkaran bir tutum sergilemesi E) Hem model alınan kişiye benzemesi hem de resim olması

12 B TYT / Türkçe 17. Beynin birçok merkezinin yerini kesin olarak bilmek ve. tanımlamak mümkün olamamaktadır. Konuşma ve hareket etme merkezleri ile görmek ve dokunmakla ir ilgili bilgi giriş kanalları dışında kalan görev yerlerinin kesinlikle bilinememesi, belki de bunların gerçekten de kesin bir yerlerinin bulunmamasındandır. Belirli bölgelerde lokalize olmayıp da değişik bölgelere dağılmış olan merkezlerin yerleri doğal olarak bulunamamaktadır. Düşünce ve bilgilerin cağrışım yoluyla birbirleriyle ilişkiye geçtikleri, kesişip birleştikleri durumda da onların yerleri kesin olarak saptanamaz. 18. ---- Hep yüzeyde ki o yaştaki bir çoc içinde yaşadıkları Ama sorun, olayla sayılacak yaşlarda konusuna yaklaşı Kemal'in otobiyog kaldığını açıklama gerek. Bu parçanın baş aşağıdakilerden Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) Beynin çalışmasıyla ilgili ayrıntılar insanın davranışlarıyla anlaşılabilir Böylece oluşan çağrışım alanları çok boyutludur ve çeşitli değişik bilgilerin bir araya gelmesi demektir 6) insan beyni karmaşık yapıya sahip olsa da insanın duygularını etkileyecek bir özelliği yoktur İnsanları anlamak, beynin gizemini çözmekle değil; insanın yetiştiği çevreyi bilmekle olur Beynin elektrotlarla çalışması sinaps ve nöronların miktarının ölçülmesini zorlaştırmaktadır A) Delikanlı; yalp anlamak, dus göstermez B) Delikanlı, top yaşamını özg C) Delikanlı, çe deneyimleri to) Delikanlı, ka için zorluk y E) Delikanlı, rom oynamaktac 19. Özür dileme Mesela yan! sırf karşımız sonlandirm

Bu A B 1, 2, 3 ve 4. sorular apadaki parçaya göre cevaplaymiz. - Eger anlatıyormuy duygu vandenyorsan bu Denim Dritasariz plduaunu postoji. Nantrenmin, muzigin kendilerine özgü bir dill vara sirin de kendine aizpū bir an olsuduradunovorum. Beethovenin bir berini dinledigimiz bu ser heyi anlatıyor diye düşünür muyuz? Kendi adome ben sormam punk muzik bir veyleri anlatmaz, duygusay on nota yan yana goir, içinizde húzery da cosku uyandırır, bir çaglayani getirir gozlerinizin önüne, bir kavgayı düşündürür, bir aşkı animatust, müzigin duyumsattikamar yola çıkarak kendi kendinize bir seyler anlatirsiniz. 5 1. Bu parçanın başına aşağıdakilerden hangisi getirilir? A)) Ben şiirde, hiçbir şey anlatmamaya çalışıyorum B) Bu şiirimin başarılı olduğunu söyleyebilirim. X C) Anlatımımda hiçbir zaman kendimi esas almam X D) Şirin kendine özgü bir anlatım dili vardir. X E) Şiirle diger sanat dalları arasında ilişki kurulmama almamalıdır 3D yayınları 2. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada kendisinden söz edilen şair için söylenemez? 5. A) Şiir dilini önemsemektedir. B) Içeriği ön plana almamaktadır. C) Ozeleştiri yapabilmektedir. Sadece şiir türünde başarılı bir sanatçıdny E) Anlatmayı değil duyumsatmayı amaçlamaktadır. 3. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir 2 A) Şlirin hissettirme yönüne C) Şiirle müzik arasındaki ilişkiye D) Resmin ve müziğin şiire katkisina E) Edebiyatın diğer sanat dallarına katkısına 196

37. ve 38. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayiniz. Birçoğumuz Kara Şimşek dizisindeki akıllı otomobil KITT gibi her seyi bilen bir aracın hayalini kurmuşuzdur. Son yıllarda hızını ar- tiran sürücüsüz araç çalışmaları ise bunun yakın bir gelecekte bir düş olmaktan çıkacağını gösteriyor. Bu düşten yola çıkılarak ya- pılan çalışmaların öncüsü olan Tesla firması tarafından autopilot özelliğine sahip araçlar üretildi. Ancak bu araçlarda henüz bir oto matik pilot var denilemez çünkü aracın gelişim süreci devam etti- gi için araçta tetikte ve eller direksiyonda olması gereken bir sü- rücüye ihtiyaç duyulmakta. tek aracın deneme sürüşlerinin birinde ölümlü bir kaza yaşandı. Au- topilot özelliğine sahip araç otoyoldan geçen bir tıra çarptı ve ara- cin sürücüsü hayatını kaybet-ti. Kaza sonrası Tesla'nın açıkladı- ĝi ilk rapora göre otomobilin acil fren sistemi tirin beyaz renkli dor- sesini parlak gökyüzünden ayırt edemedi ve bu nedenle araç fre- ne basmadı. Teknik olarak sorun burada. Ancak en önemli husus ise aracın tıra çarpmak üzere olduğunu gören şoförün de kayıt- siz kalmasıydı. Yani sorun yapay zekāda değil, bu zekâya koşul- suz bağlanan insan zekâsındaydı. 37. Bu parçada sözü edilen kazanın asıl nedeni olarak aşa- ğıdakilerden hangisi gösterilmektedir? A) Deneme sürüşü öncesi elde edilen başarısız sonuçların göz ardı edilmesi B) Araç donanımını yeterli şekilde akıllı hâle getirmeyen mühendis ve çalışanlar C) Araçtaki teknolojiye mutlak güven duyan sürücünün umur- samaz davranması D) Test sürüşü için daha önce deneyimi olmayan bir sürü- cünün seçilmiş olması E) Aracın test sürüşünün trafiğin yoğun olduğu bir alanda gerçekleştirilmesi

kelebek bir evin a bi winden em 19. Sen zamanlarda bir roman yazmayı düşünüyorsanız başınıza geleceklere hazırlıklı olmalısınız. Birdenbire kendinizi, eleştirmenlerin, "Para ve ün için yazan modaya kapılmış, piyasaya tutsak olmuş..." diye tanıttığı bir topluluğun içinde bulabilirsiniz. "Ben onlardan değilim." demeniz bir yarar sağlamaz. Çünkü sizden önce birileri, maalesef roman yazmanın artık bir geçim kapısı olduğunu insanların gözüne soka soka bu işi yaptılar. Yazıp çizdikleri şeylerin aslında roman olmadığının kendileri de farkındaydı. Sadece gençleri sömürebilecekleri konuları ustaca bulup bir sürü laf ebeliğiyle kitleleri etkilemeye çalıştılar. Peki, geriye ne kaldı dersiniz? Yüzyıllar öncesinden ses veren yazarlar kadar tanınıyorlar, hatırlanıyorlarmı? Tabii ki hayır. Onlar, romancıklar yazıp paracıklarla buluştular ve isimleri gibi kendileri de kayıplara karıştılar. Onlar şimdi dünyanın bilmem neresinde bu paraları çatır çatır harcarken sizin gibi sadece sanata gönül vermiş hakiki yazarların başkalarından kalma bu kara lekeyle bir müddet daha mücadele edeceği çok açık. Bu sözler, aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir? A) Günümüzde roman yazan yazar sayisinin daha çok olmasını neye bağlıyorsunuz? B) Roman yazmanın artik belli kuralları, ilkeleri olmadığını düşünenlerden misiniz? C) Roman yazmak, ilginç bir konu bulmak mı yoksa kony ne olursa olsun onu ilgincleştirmeyi başarmak mıdır? D) Günümüz roman yazarlarının "para için sanat" anlayısına sahip olduğunu mu düşünüyorsunuz? E) Sadece sanatsal kaygılarla roman yazmaya Çalışanların bile zan altında bırakıldığı dönemlerden mi geçiyoruz?

TYT/Türkçe 28. Demir Özlü; öykü, roman, anı, deneme, gezi yazısı gibi fark- li estetik düzlemlerde eserler verir. Varoluşçuluk ekseninde ürettiği dönem, toplumcu bakış açısının öne çıktığı dönem ve sürgün sonrası dönem olmak üzere üç bölüme ayrılabilecek olan edebî anlayışının merkezinde "varoluş" probleminin ol- duğu görülür. Yazarın yazınsal belleğinde devinen sözcüğün "arayış" olduğu söylenebilir. Zira hem düşünsel yazılarında hem de kurmacalarında farklı kimliklerle karşımıza çıkan so- ruların, anlam arayışı ekseninde çoğaldığı görülür. Bu parçadan hareketle Demir Özlü ile ilgili olarak 1. Eserlerinde estetik yapı üzerinde önemle duran sanatçı, aynı titizliği içerik konusunda da sergilemiştir. II. Edebiyat anlayışında zaman içerisinde çeşitli farklılıklar meydana gelmiştir. III. Farklı edebi türlerde yapıtlar veren sanatçı, kurgusal yenilik arayışlarını hep sürdürmüştür. saptamalarından hangileri doğrudur? B) Yalnız 11 C) Xalnız III E) I ve III A) II ve III D) I ve II 29. Modern dönemin efsanevi tarihçilerinden biri Fernand Brau- del ise diğeri Arnold Toynbee'dir. Efsane olmalarının nedeni wih alanında yaptıkları

O' mo- ikte -la- da ğ- Türk edebiyatının usta yazarlarından Selim İleri'nin yeni kitabı Elimde Viyoletler / Beklenen Sevgili, ma- ziye asla dönülemeyeceğini bilen, hatıraların canını da fena hâlde yakmasına TYT REHBER n betmeyen emekliliği yaklaşmış bir devlet memurunun ---- ve umudunu asla kay- bireyin zengin iç dünyasını yazdığı mektuplar yansıtıyor. Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağı- dakilerden hangisi getirilmelidir? A) aldırış etmeyen - üstünden B) goz yuman - arasından CL kulak asmayan - desteğiyle D) onay vermeyen - üzerinden El dur diyen - tarafından

a e r TURKÇE TESTİ 24. “Aritmofobi” ifadesini hiç duydunuz mu? Zannet- mem! Şimdiye kadar birçok fobi duyduk. Bu da bel- ki bir ilk olacak sizin için. Bilinirliği çok yüksek değil ancak günümüzde yetişkinlerde sıkça rastlanan bir korku durumu. Aritmofobi, çocukluk veya gençlik döneminde matematikle alakalı kötü anıları bulu- nan kişilerde sıklıkla görülmekte olan sayılardan korkma durumudur. Araştırmalara göre bu korku- nun daha çok öğretmen kaynaklı olduğu ortaya çi- kıyor. Kabul etmeliyiz ki matematik zor bir ders. Bi- raz yetenek gerektiriyor. Bununla birlikte çocuklar için öğretmen faktörü de önemli. Zor olan bir dersi, er eğer onu öğreten de zorlaştırıyorsa “aritmofobi” tortaya çıkıyor. Böyle bir durumda matematik öğret- menlerine çok iş düşüyor. Çocukların ve gençlerin kendilerini uzak gördükleri matematik, öğretmenin - sevecenliğiyle ve gayretleriyle onlar için sevilen bir ders hâline gelebilir. o con su mu Bu parçadan hareketle "aritmofobi” hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 15 A) Farklı sebepleri olmakla birlikte daha çok öğret- men tutumlarından kaynaklanmaktadır. B) Matematik dersinin öğrencilere sevdirilmesi yo- luyla engellenebilecek bir korku durumudur. C) Genellikle okul çağındaki çocuklarda ve genç- lerde görülen bir rahatsızlıktır. sed who D) Öğrencilik dönemindeki yaşantıların bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. E) Toplum tarafından çok fazla bilinmeyen bir kor- ku çeşididir.

7. Bi de ol ka 5.-6. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Sigmund Freud ve onun gibi düşünenler; söylenceleri insanın bilinçaltındaki istek, korku ve güdülerinin iç Rank, geleneksel kahramanın özelliklerini bebek çevreye bağlı bir ifadesi olarak görmüşlerdir. Örneğin Otto düşmanligi, çocukluk fantezileri ve babaya karşı isyan olarak açıklamıştır. Freudistler, söylenceleri evrensel ve ortaklaşa bilinçaltının ifadesi olarak görürler. Onlara göre doğuştan gelen psikolojik özellikler, tüm dünyada boyunca insanların yaşamın akışına nasıl yanıt verdiklerini, ne gibi deneyimler yaşadıklarını belirler. Insanın ortak bilinçaltı; anne, çocuk, kahraman, dev veya sahtekâr gibi kök örnekleri içerir ama bunlar Batı imge anlayışından doğmuştur. TATOOOOOO ve tarih 5. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Freudistler ortak bilinçaltı kök örneklerini simgelerden hareketle dış çevre yönünden değerlendirmiştir 7. B) Söylencelerin psikolojiyi ilgilendiren taraflarını ilk defa Freud ve arkadaşları gündeme getirerek bilim dünyasını aydınlatmışlardır C) Yirminci yüzyılda söylencelerin dış çevreye bağlı simgesel yorumu, yerini bilinçaltının oluşturduğu iç çevreye bırakmıştır . D) Söylencelerdeki geleneksel kahramanın özelliklerini Yirminci yüzyıldan itibaren farklı yorumlayan düşünürler olmuştur E) Söylenseleri insanın bilinçaltında oluşan söylemlerin dışa vurumu olarak yorumlayan düşünürler, ilgi görmüştür

NEK DENEME-1 GENEL YETENEK TÜRKCE 25 - 27. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Ya (1) Ayna, ışığın %100'e yakın bir kısmını düzgün olarak yansıtan cilalı yüzeydir. (11) Metal yüzeylerin parlatılmasıyla ilk ayna elde edilmiştir. (III) Daha son- ra ise cam levhaların bir yüzeyi civa ile kaplanarak ayna elde edilmiştir. (iv) Günümüzde ise genellikle cam lev- haların bir yüzü, ince bir gümüş tabaka- si ile sırlanarak elde edilir. (V) Aynalar düz, küresel ve parabolik diye ayrılırlar, küresel aynalar da çukur ve tümsek ayna olarak iki çeşittir. va 26. Bu parçaya göre aynalarla ilgili ola- rak aşağıdakilerden hangisi kesinlikle yanlıstır? A) Ayna, civa kullanılmadan da yapılır. B) Aynalar işığın tamamını düzgün bir şekilde yansıtır. C) Aynalar temel olarak üç gruba ayrı- lir. D) İlk ayna üretimi metallerin parlatil- masıyla yapılmıştır. E) Ayna üretiminde sırlama tekniği kul- lanılır. AŞARIM BENİM HOCAM BENİM BAŞARIM BENİM HOCAM BENİM BAŞARIM

apr PRO YAYIN DENİZİ 31. Latife Tekin'in ilk romanı Sevgili Arsız Ölüm, ya- yımlandığı günlerde bir yazın olayı sayıldı. Eleştir- menler, coşkulu bir yaklaşımla değerlendirdiler bu yapıtı. Türk romanı için bir açılım ve bir dönemeç- tir, dediler. Özgün ve yepyeni bir ses olarak değer- lendirdiler. Daha ileri gidenler de çıktı. Terazinin bir kefesine Marquez'in Yüzyılllık Yalnızlık'ını, ötekine de Sevgili Arsız Ölüm'ü koyanlar oldu. Eş değerli saydılar bu iki yapıtı, dil ve içerik bakımından karşı- laştırmalara gittiler. Birtakım benzerlikler, ortaklık- lar saptadılar. Latife Tekin'in daha ilk yapıtıyla Türk edebiyatındaki yerini pekiştirdiğini ileri sürdüler. Bu parçada Sevgili Arsız Ölüm romanı ile ilgili asıl wa anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Türk edebiyatının Batılı ölçütlere uygun en değerli romanı olduğu B) Benzerleri çok fazla olsa da dili bakımından bir adım öne çıktığı s Abartılı ifadelerden uzak durduğu için pek çok okur tarafından ilgi gördüğü DJ Yayımlandığı günlerde pek ses getirmese de öneminin zamanla anlaşıldığı E) Yazarının, bu eserle Türk edebiyatının önemli isimleri arasına girdiği en los 15 33

. Son günlerde çok okunan bu yazarın ilk yazılarını hatırlıyo- rum. Yazma ediminin gizlerini öğrenmeye yönelik deyişler, arayışlar, bir tür kanat alıştırması... "Kanat alıştırması" diyorum ama şunu hemen söylemeliyim ki belirli bir düzeyi, dil tadını içinde barındıran yazılardı onlar. İçlerinde konu sapmalarının, bilgi yığınlarinin altında ezilenler de yok değildi. Böyleyken, okuyanı kendine bağlayan bir yanı vardı yine de. Bu parçada geçen "okuyanı kendine bağlayan bir yanı vardı” sözüyle aşagıdaki anlatım özelliklerinden hangisi vurgulanmak istenmiştir? B) Özlülük C) Sürükleyicilik A) Ulusallik E) Kalierlik D) Yalinlik