Paragrafta Yapı Soruları

11. Sait, on yıl mı oldu inanmıyorum Dün gibisin İşte yakanı kaldırdın uzun parmaklarınla Sarı yüzünde ak kırmızı bir ince sakal Üşüdün gibisin Gecelerin bitmez, tükenmez Dur mu diyorlar biraz mı diyorlar Büsbütün gibisin Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın, Sait Faik'in ölümünün onuncu yılında yazdığı bu dizeler için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Haber kipiyle çekimlenmiş fiiller vardır. B) Emir kipiyle çekimlenmiş fiile yer verilmiştir. C) Tüm fiiller basit çekimlidir. D) Dilek kipiyle çekimlenmiş birden fazla fiil vardır. E) Kılış ve durum fiillerine yer verilmiştir.

10. Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey; Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey... Fakat artık ümit yetmiyor bana; Ben artık şarkı dinlemek değil, Şarkı söylemek istiyorum. Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek yoktur? A) Ünlü daralması B) Basit çekimli eylem C) Zarf-fiil (bağ-fiil, ulaç) D) Zarfla derecelendirilmiş niteleme sıfatı E) Tamlananı sıfatla nitelenmiş belirtili ad tamlaması © Synapse Education Publishing

7. Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun Nadir duyabildiği taze bir heyecanla Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanla Bingöl yaylalarının mavi dumanlarına Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına OZ Bu parçadaki altı çizili sözcükler arasında aşağıdakiler- den hangisinin örneği yoktur? A) Birleşik yapılı ad BYansımadan türemiş ad Öğrenilen geçmiş zamanla çekimlenmiş fiil D) İyelik ve hâl eki almış bir ad Birden fazla tamlama eki almış bir ad

Test - 2 1. (1) Büyük kubbeli serin divan bugün daha sakin, daha göl- geliydi. (II) Pencerelerinden süzülen bahar ışıkları çinilerin- de birikiyor, koyulaşıyordu. (III) Yüksek ipek minderlere diz çökmüş vezirler önlerine bakıyorlardı. (IV) Sadrazam, uzak- lara dalmış, düşünüyordu (V) Derken padişahın sesi, ses- 1=4 sizliği bozdu. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisi söylenemez? A) 1. cümlede basit, türemiş ve birleşik sözcük vardır. LBY TI. cümlede isimden türemiş fiil kullanılmıştır. III. cümlede birden fazla çekimli fiil vardır. IV. cümlede hem yapım hem çekim eki almış sözcük vardır. E) V. cümlede birden fazla yapım eki almış bir sözcük vardır.

lik sevgiyle benzeyen ilk acı, ilk ayrılık! Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık. Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerin A) Sifat (önad) C)Fiil (eylem) hangisi yoktur? B) Edat (ilgeç) Dyisim (ad) E) Fiilimsi (Eylemsi)

(1) Tutarlılığını yitirmeyecek tek önerme olarak kabul edilen, Heraklitos'un "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir." ifadesine ne çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz. (II) Buna karşın hâlâ değişimden korkan ile karşı karşıya kalmaktayız. (III) Bir de değişime her ve bunu kendisine dahi itiraf etmekte zorlanan insanlar koşulda ayak uydurmak için can atan, değişimi kimi za- man zaaflarına yenik düşerek, kimi zaman da çevreye uyum sağlamak için zorunlu bir ihtiyaç olarak görenler var. (IV) Kişilik dediğimiz şeyin bireyde oluşması için, önce kişinin kendisi ile ilgili gerçekleri kabullenmesi ve içselleştirmesi gerekir. (V) Kendini gerçek anlamda ta- niyan insan ne düşünmekten ne de değişimden kork- maz. (VI) Bunu başaramayan insan her daim başkala- rının fikirlerinin yansımasından ibaret olarak kalmaya mahkumdur. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Her iki durumda da insan hep arada kalan bir konumdadır." cümlesi getirilebilir? A) II B) III DENEME-2 C) IV D) V Editor 15 Yazar. nahE) VI Egoist Okuru duman nemde, çoğu gazetecinin b du. Bu nedenle yapacak baka Okur böyle bir can simidi clare başına bir dergi haline geldi Editör: Yazar: -Bu soru özellikle ileti tarafından sıklıkla soc yanın ne kadar yen ne kadar yeni ki? T ğında diğeri eski ölecek mi?" der "Sinema ölece ha iyi bir yere yapılarda ta nğının yandığını söyleyenle- ARI Bu diyalo hangisi

TYT TÜRKÇE-SOSYAL BÖ 7. (1) Ac müs deği heyl- kadi Yüzy 5. (1) Sultan Ahmed Camisi, Mimarbaşı Sadefkâr Mehmed Ağa'nın bir şaheseridir ki XVII. asırda Osmanlı mimarisi mermercilik, çinicilik ve süsleme sanatlarının üstün seviyede bir kompozisyonu hâlinde yücelmiştir. (II) Altı narin minare çerçevesindeki heybetli yapısına ve kubbelerine rağmen âdeta şeffaf bir abide imiş gibi gözlere set çekmeyen, ince ve ölçülü bir yükseliş, bu müstesna abidenin çizgilerinde XVII. asır Osmanlı medeniyetinin inceliğini gösterir. (III) Bu mabedin, ağır yapılı, kalın görünüşlü bir bina olan Ayasofya Camisi karşısında bu ölçüde narin çizgilerle yükselişi de ayrıca manalı hadisedir, mabedin iç alemi bir çini cenneti tesirindedir. (IV) İstanbul'un tarihî semtine adını veren, her daim kalabalık olan Sultanahmet Camisi turistlerin "İstanbul'da Görülmesi Gereken Yerler" listesinin en üstünde yer almaktadır. (V) Caminin mermerden yapılan muhteşem kıble kapısı, umumiyetle büyük kapılar yapmaktan hoşlanan Osmanlı kapı anlayışının yeni bir şaheseridir ve bir kapı gibi değil bir tak-ı zafer gibi yükselir. (VI) Bu kapının tunçtan mamul kanatları, büyük Türk seyyahı Evliya Çelebi'nin babası, Derviş Mehmed Zilli tarafından yapılmıştır ki milletlerarası sanat âleminin dikkatini ve hayranlığını kazanmış, nadide bir eserdir. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III IN EV IV yapı gün düş um (IV) uzu Mir mu yap Bu ne A

2016-ALES-İlkbahar/SÖZ-2 21. - 22. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Batı'da Aydınlanma Felsefesi'nin yapı taşlarından biri olan eşitlikçi düşünce, XVIII. yüzyılda toplumdaki kadın-erkek rollerini son derece şematik ve katı bir biçimde tanımlamıştır. Bu çerçevede, aklın egemenliğinin savunusu, beraberinde erkek egemenliğinin savunusunu da getirmiştir. Çünkü akla dayalı dünya görüşü duyguları bir yana itmektedir. Geleneksel belirlemede kadın duyguyla, erkek akılla özdeşleştirilmektedir. Akıl ve aklın düzeni ise duygusal ve düzensiz olanı biçimlendirmektedir. Bu anlayış, edebiyatta da kendini göstermiştir. Aklın egemenliğinde yeniden değerlendirilen klasik edebiyata akılcılık uğruna bir sansür uygulanmıştır. Mesela, Shakespeare'in fazla duygusal ya da akıl dışı görülen oyunları akla uygun olarak yeniden yazılmıştır. Kısacası erkek egemen söylem tarafından inşa edilen eşitlikçi düşünce, edebiyatı da akıl ve akıl dışı karşıtlığı üzerinden biçimlendirmeye çalışmıştır. 21. Bu parçada eşitlikçi düşünceyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Aklı ve akla dayalı düzeni duygunun üzerinde konumlandırmıştır. BY Akla dayalı dünyaya yaslanarak kadınları salt duygularla tanımlamıştır. 22. Bu pa aşağ Geleneksel kadın-erkek rollerini, aklı temel alarak biçimlendirmiştir. ALE o E) Erkek egemen söylemi destekleyerek kadını ona biçilen rollere hapsetmiştir. E? B) A n D) Edebiyat alanından kadın yazarları dışlayarak ataerkil düşünceye hizmet etmiştir. C) E

1. İstanbul'da, Karaköy Meydanı'nda, Akbank'ın önün- de bir armut ağacı var. Her bahar çiçek açar, meyve verir. Kimi kimsesi, arayanı soranı yoktur. Olgunlaşmadan dökülen meyveleri ara sıra dibin- de oturan ayakkabı boyacılarının tepesine düşer. Onu oraya kim dikmiştir? Nasıl gelişip serpilmiş, böyle güzelleşmiştir? Yapraklarının üzerinden bugü- ne kadar kaç metreküp zehirli gaz, kurum geçmiştir? Bütün bunlar bir yana armut ağacı yıllardır meydan- da olup bitenleri gözlüyor. Dozerlerin kepçeleri, çelik tırnaklarını zaman zaman köklerinin uçlarında gezdi- riyor. Yanından yöresinden henüz ergenliğe varmış küçük fidanlar tutuklanıp götürülüyor, çiçek tarhları bozuluyor, yeşil alan diye yapılan el kadar sahalara asfalt dökülüp bir iki arabaya daha park yeri açılıyor. Mustafa Kutlu Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Bir anlatmaya dayalı metinden alıntılanmıştır. B) Yazar doğanın tahrip edilmesini ironik bir dille an- latıyor. munc C) İstanbul'un gittikçe yaşanmaz bir hâle gelmesin- den üzüntü duymaktadır anlatıcl. Dahi bakış açısıyla anlatılmıştır E Mekân ögeleri ön plana çıkarılmış ve yer yer kişi- leştirmelere başvurulmuştur 3

22. (1) Dil; iletişim, haberleşme ve etkileşim aracıdır. (II) Top- lum hayatının gelişmesine bağlı olarak gelişimini sür- dürür. (III) Toplumda bilgi alışverişinde yeni ihtiyaçların ortaya çıkması, dilin olanaklarından daha verimli yararla- nabilmeyi gerekli hâle getirmiştir. (IV) Toplum yaşamına bağlı olarak gelişmesi, onun giderek mükemmelleşme- sini de sağlamıştır. (V) Dil hakkındaki düşünceler, dilin bilgileri kapsama hacmiyle kodlama kuralları arasında- ki ilişkileri değerlendirme temeli üzerine kuruludur. (VI) Kodlama kuralları belirlenirken de dilin anlamı ifade et- me becerisine ve konuşma gereksinimlerini karşılayıp karşılamadığına bakılır. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag- raf hangi cümleyle başlar? A) II B) III C) IV D) V E) VI

21. Tiyatronun toplumsal yapısını ve öğretici tarafını temel alan bir oyun yazarı tasarladığı oyunu yazmaya başla- madan önce temayı belirler. Bu temayı, işleyeceği konu çerçevesinde sınırlandırır ve oyunun kalıbını oluşturur. Olayı ve olayı canlandıracak olan karakterleri oluşturma- ya başlar. Karakterleri tema ile bütünleştirmelidir, yok- sa oyun istenen etkiyi seyirciye geçiremez. Oyun için- de bir çatışma unsuru yaratmalı ve merak güdüsünü sürekli tetikte tutmalıdır. Bu şekilde seyirci oyuna daha çok bağlanacaktır. Aşağıdakilerden hangisi bu doğrultuda çalışma yü- rütmesi beklenen bir oyun yazarının süreç içinde so- racağı sorulardan biri olamaz? A) Yazmaya başlamadan önce ne yapmalıyım? B) Oyunun merkezine yerleştirdiğim temayı nasıl sınır- landırmalıyım? C) Seyircinin oyundan kopmamasını nasıl sağlayabili- rim? D) Oyunu etkileyici hâle nasıl getirmeliyim? E) Oyun ile nasıl bir toplumsal mesaj vermeliyim?

18. I. Demografi ağırlıklı olarak sanayileşmiş ülkeler üze- rinden tartışılıyor. II. Büyüyen nüfus ve farklı ihtiyaçları olan yaş grupla- rının toplam nüfus içindeki ağırlıklarındaki değişim, iktisadın yanı sıra iç göç, kentleşme gibi birçok top- lumsal konuda sonuçlar doğurmaktadır. III. Bu ülkeler demografik geçişlerine devam etmekte, toplumsal bir dönüşüm yaşamaktadırlar. IV. Demografik geçişin ilk aşamalarında nüfus artış hi- zı yükselirken ardından nüfus yaş yapısında grup- lar arası kaymalar gerçekleşmektedir. V. Böyle olmasına rağmen gelişmekte olan ve az ge- lişmiş ülke gruplarında da önemli hatta daha belir- gin, demografik gelişmeler yaşanmaktadır. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi üçün- cü olur? A) 1 B) II C) III D) IV E) V

14. (1) Her toplumun kendi kutsalları vardır. (II) Bu kimileri için bir hayvanın kanı, kimileri için dört tarafı duvarlarla çevrili bir yapı, kimileri için bir tütsü demeti olabilir. (III) Fakat ne olursa olsun her toplumda değerini asla yitirmeyen bir şey daha vardır: Aile. (IV) Aile olmak beraberinde pek çok sorumluluğu, beklentiyi ve pay- laşımı getirir. (V) Her şey orada başlar, iyi insan olmak da hayırlı bir vatandaş olmak da ilk ailede öğrenilir, deneyimlenir ve bu küçük halkalar büyüyüp toplumu oluşturur. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? Acümlenin yüklemi ek-fiil almış zamirdir. BNI. cümlede işaret sıfatı kullanılmıştır. CHL cümlede birleşik çekimli fiil vardır. D) IV. cümlenin yüklemi geçişsiz fiildir. E) V. cümlede bir isim birden fazla sıfatla nitelenmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu Dönemi'nde "pazvant" olarak ad- landırılan gece bekçileri, emniyet personeli sinifidir. Resmi olarak bekçilik, 14 Temmuz 1966 tarihinde çıkarılan "772 Sa- yılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu" çerçevesinde hayata geçirildi. (II) 10 Ekim 1966 tarihinde de bekçilerin riayet et- mesi gereken hususlara ilişkin yönetmelik yayımlandı. (IV) O tarihten itibaren mahallelerde resmî görevli bekçiler yer alma- ya başladı. (V) Bekçilerin görevleri ve yetkileri, ilgili kanunda ve yönetmelikte sınırlandırılmıştır. (VI) Kolluk güçlerinin derhal müdahalesine imkân bulunmayan acil ve zorunlu hâllerde ge- nel kolluk görevleri ifa edebilirler, yani sadece "acele ve zaru- ri hâllerde" genel kolluk yetkisi kullanabilirler; acil ve zorunlu hâller dışında genel kolluk görevlisi gibi davranamazlar ve bu yönde yetki kullanamazlar. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf nu- maralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) I os B E) VI

B TYT/TURKCE B 13. (1) Ankara'da kendini hemen göstermeyen bir güzellik vardır. (II) Bundan dolayı, kentin kimilerine hiç de çekici gelmeyen doğasıyla ilgili ilginç izlenimler aktarılır. (III) Örneğin şair Yahya Kemal Beyatlı'nın "Ankara'nın en çok İstanbul'a dönüşünü severim." sözü de bunlardan biridir. (IV) Ankara'ya dışarıdan gelip yerleşen pek çok insan Ankara'nın resmi havasına alışamaz. (V) Istanbul'dan gelmiş öğrencilerin dillerinde de henüz bu şehri keşfedememişlikten gelen, "çorak", "bozkır" söz- leri dolaşır. (VI) Oysa Ankara, kendiliğinden değil, ancak dikkatli bakışlarla gizini açığa çıkarır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) II B) III C) IV DY EXVI

(1) İster Ağrı, ister Iğdır il sınırından bakın, Ağrı Dağı'nın çevreye hükmeden bir görünümü vardır. (II) Uzaktan ba- kıldığında ufuk çizgisini bozan tek figür odur. (III) 5 bin 137 metre ile Türkiye'nin en yüksek dağı olan bu koca kütlenin zirve noktası Iğdır ilinin sınırları içindedir ama klasik tırmanış güzergâhı Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinden geçer. (IV) Bu güzel dağı keşfetmek için yapılan kış tırmanışı çok zordur, herkes bunu yapamaz. (V) Ağrı Dağı'na turistik tırmanış, Doğubayazıt merkeze 15 km mesafedeki Eli köyünden baş- lar. Bu parçadaki cümleler için yapılan saptamalardan hangisi yanlıştır? A) I. cümlede ilk virgül, bağlama grubunu böldüğü için yanlış kullanılmıştır. B) İki tane yan cümlesi bulunan II. cümlenin yüklemi ek fiil almış işaret zamiridir. C) Yapısı bakımından III. cümle bağlı IV. cümle sıralı cümlelerdir. D) II cümlede arasına sözcük girmiş belirtili isim tamla- maları ve zincirleme isim tamlaması vardır. E) V. cümlede basit yapılı fiil ve ilgi zamiri yer almıştır.