Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Roman ve Romanın Yapı Unsurları Soruları

Paragrafhane
4. TÖ:
- İstersen romana gelelim buradan. Romanın
şiirden nasıl farklı olacak?
LM:
-
Farklı olmayacak, sadece şiirdeki temalar
daha anlaşılır hale gelecek belki.
TÖ:
- Sadece düzyazı olduğu için mi?
LM:
-
Bu diyalogda boş bırakılan yere aşağıdaki-
lerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) Hayır, bazı şeyleri açıkladığım için.
B) Evet, daha açık olacak.
C)
Hayır, düzyazı hiçbir zaman benim yazın
hayatımda şiirin önüne geçemeyecek.
Hayır, şiirsel ifadelere yer vermediğim için.
E) Evet, şiir denince ben daha farklı şeyler an-
ladığım için.
F
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
Paragrafhane 4. TÖ: - İstersen romana gelelim buradan. Romanın şiirden nasıl farklı olacak? LM: - Farklı olmayacak, sadece şiirdeki temalar daha anlaşılır hale gelecek belki. TÖ: - Sadece düzyazı olduğu için mi? LM: - Bu diyalogda boş bırakılan yere aşağıdaki- lerden hangisinin getirilmesi en uygundur? A) Hayır, bazı şeyleri açıkladığım için. B) Evet, daha açık olacak. C) Hayır, düzyazı hiçbir zaman benim yazın hayatımda şiirin önüne geçemeyecek. Hayır, şiirsel ifadelere yer vermediğim için. E) Evet, şiir denince ben daha farklı şeyler an- ladığım için. F
20.
0508
Roman türü için aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Kurmaca bir gerçekliği ortaya koyar.
B) Öyküleme ve betimleme yapmak esastır.
C) Yansıttığı edebî akıma göre sınıflandırılabilir.
Gerçeküstü olayları da konu edinebilir.
Türün modern anlamda ilk örnekleri Cumhuriyet
Dönemi'nde verilmiştir.
Sonicles)
tollell jove
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
20. 0508 Roman türü için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Kurmaca bir gerçekliği ortaya koyar. B) Öyküleme ve betimleme yapmak esastır. C) Yansıttığı edebî akıma göre sınıflandırılabilir. Gerçeküstü olayları da konu edinebilir. Türün modern anlamda ilk örnekleri Cumhuriyet Dönemi'nde verilmiştir. Sonicles) tollell jove
GIRIS
1. ÜNİTE
okuyarak ayrı ayrı hoş geldin demişlerdi. Nişancı Bey'in sağ yanındaki şilteye oturduğun
da kendini ilk defa bir sınav heyeti huzurundaymış gibi hissetti.
Bütün gözler üzerindeydi. Servi boylu sakiler sofraları donatmaya başladıklarında
aradaki resmiyet kalkıp senli benli bir şiir sohbeti ve müzik ziyafeti başladı. Kimi gazel
okuyor, kimi muamma soruyor, kimi mesnevi anlatıyordu.
Bu metnin türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Roman
B) Deneme
C) Sohbet
D) Ani
Çözüm:
Verilen edebî metinde yazar, Fuzulî gibi tarihsel kişiliklerden ve üzerinde yaşadığı-
mız gerçek dünyadan hareketle kurmaca yani hayali bir dünya oluşturmuştur. Sanatçının
oluşturduğu kurmaca dünyada da kişiler, varlıklar, bunların duygu, düşünce, hayali ya
1. ÜNİTE
Kullanılan dil.
Orijinal ve te
Muhatabır
Kendine
birimler
Asıl ko
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
GIRIS 1. ÜNİTE okuyarak ayrı ayrı hoş geldin demişlerdi. Nişancı Bey'in sağ yanındaki şilteye oturduğun da kendini ilk defa bir sınav heyeti huzurundaymış gibi hissetti. Bütün gözler üzerindeydi. Servi boylu sakiler sofraları donatmaya başladıklarında aradaki resmiyet kalkıp senli benli bir şiir sohbeti ve müzik ziyafeti başladı. Kimi gazel okuyor, kimi muamma soruyor, kimi mesnevi anlatıyordu. Bu metnin türü aşağıdakilerden hangisidir? A) Roman B) Deneme C) Sohbet D) Ani Çözüm: Verilen edebî metinde yazar, Fuzulî gibi tarihsel kişiliklerden ve üzerinde yaşadığı- mız gerçek dünyadan hareketle kurmaca yani hayali bir dünya oluşturmuştur. Sanatçının oluşturduğu kurmaca dünyada da kişiler, varlıklar, bunların duygu, düşünce, hayali ya 1. ÜNİTE Kullanılan dil. Orijinal ve te Muhatabır Kendine birimler Asıl ko
8.
"İçinden, işte ben buyum, dedi ama rahatlayamadı.
Güler ona bakıyordu. "Neden bu gece kirpiklerin bü-
yük, gözlerin küçük? Sigara dumanından mı yoksa?
Yoksa... Masmavi. Ah! İşte ben buyum. Ayaklarını çek-
ti. Sigarasını küllüğe bastırırken eli yandı."
Bu parçada aşağıdaki tekniklerinin hangisinden
yararlanılmıştır?
A) Uzun süreli bir olayı özetleyerek aktarma
B) Çok katmanlı bir anlatı yapısı kurma
Tarihî gerçekliği yeniden oluşturma
8
Kahramanın iç dünyasını aktarma
E) Kahramanının geçmişinden bir olay anımsatma
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
8. "İçinden, işte ben buyum, dedi ama rahatlayamadı. Güler ona bakıyordu. "Neden bu gece kirpiklerin bü- yük, gözlerin küçük? Sigara dumanından mı yoksa? Yoksa... Masmavi. Ah! İşte ben buyum. Ayaklarını çek- ti. Sigarasını küllüğe bastırırken eli yandı." Bu parçada aşağıdaki tekniklerinin hangisinden yararlanılmıştır? A) Uzun süreli bir olayı özetleyerek aktarma B) Çok katmanlı bir anlatı yapısı kurma Tarihî gerçekliği yeniden oluşturma 8 Kahramanın iç dünyasını aktarma E) Kahramanının geçmişinden bir olay anımsatma
Test - 11
n
al
Bilinç akışı tekniği, kişilerin iç dünyalarını aracısız ola-
rak okura iletme imkânı sağlar. Bireyin duygu ve dü-
şüncelerinin doğal olarak yansıtıldığı bilinç akışında
kahramanın kafasından geçenler düzensiz bir şekilde,
çağrışımlarla, zıplamalarla farklı yönlere gider. Burada,
roman karakterlerinin anlattıklarının çoğunda geçmişle
şimdiki zaman, gerçekle hayal, kendi iç hesaplaşmaları
ön plandadır. Bu teknikte dil bilgisinde sapmalar, duygu
ve düşüncelerdeki karmaşıklık dikkati çeker.
5.
Bu açıklamaya göre aşağıdaki parçalardan hangisi
bilinç akışı tekniğine örnek olarak gösterilebilir?
A) Buraya gelişimin ilk haftaları, etrafıma yalnız korku ve
kuşku veriyordum. Beni hükümet tarafından gönde-
rilmiş herhangi bir memur, bir tahsildar, bir öşürcü,
bir jandarma yoksa bir askerlik şubesi başkanı mi
sandılar bilmem; fakat hepsinin yüzünde korku ve
kuşku belirtilerini açıkça görmüştüm.
B) Odasına girince kapıyı kapadı. Boğazı düğümleni-
yordu. Kendini tuttu ve ağlamadı. Belki son defa gör-
düğü odasının her tarafına baktı. Yutkundu. Ağzında
yine bir kuruluk vardı. "Çok mu heyecanlıyım?" diye
sordu kendi kendine. Evet, bir isyan var içinde.
C) Bir türlü yerinde oturamıyor, odadan odaya gezi-
yor, rast geldiği eşyayı karıştırıyor, dolapları açıp
kapıyordu. Salondaki sobanın başına oturdu; eline
maşayı alarak ateşi karıştırmaya başladı; fakat ne
yaptığından haberi yoktu.
D) Ağaç çileği renginde kadife kaplı bir kanepenin
üstünde, yarı uzanmış, güzel bir bayan oturuyor.
Bayanın sinirli sinirli sıktığı avucunda, etrafı saçaklı
çok kıymetli bir yelpaze, çatırdayarak sallanıyor.
Karşısındaki kanepeciğin üzerinde, il mektupçusu
oturuyor.
Prf Yayınları
Ve nasıl -haykırmak istiyorum,- nasıl, fakat nasıl...
Canım benim, Samim, Samimçiğim, benim bir
tanem-birak bu santimantalizmi, bırak ve cevap
ver-nasıl diyorum, nasıl, çıldıracağım, nasıl, nasıl
ona kadar yuvarlandım? Bu kız, Yarabbi, bu kadın,
nasıl, bu karı, of, bu mahluk nasıl beni ilişkilerimin
tarihine ve içimin en mahrem galerisine, sonunda
kovulmak için bile olsa, nasıl, nasıl girebildi?
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
Test - 11 n al Bilinç akışı tekniği, kişilerin iç dünyalarını aracısız ola- rak okura iletme imkânı sağlar. Bireyin duygu ve dü- şüncelerinin doğal olarak yansıtıldığı bilinç akışında kahramanın kafasından geçenler düzensiz bir şekilde, çağrışımlarla, zıplamalarla farklı yönlere gider. Burada, roman karakterlerinin anlattıklarının çoğunda geçmişle şimdiki zaman, gerçekle hayal, kendi iç hesaplaşmaları ön plandadır. Bu teknikte dil bilgisinde sapmalar, duygu ve düşüncelerdeki karmaşıklık dikkati çeker. 5. Bu açıklamaya göre aşağıdaki parçalardan hangisi bilinç akışı tekniğine örnek olarak gösterilebilir? A) Buraya gelişimin ilk haftaları, etrafıma yalnız korku ve kuşku veriyordum. Beni hükümet tarafından gönde- rilmiş herhangi bir memur, bir tahsildar, bir öşürcü, bir jandarma yoksa bir askerlik şubesi başkanı mi sandılar bilmem; fakat hepsinin yüzünde korku ve kuşku belirtilerini açıkça görmüştüm. B) Odasına girince kapıyı kapadı. Boğazı düğümleni- yordu. Kendini tuttu ve ağlamadı. Belki son defa gör- düğü odasının her tarafına baktı. Yutkundu. Ağzında yine bir kuruluk vardı. "Çok mu heyecanlıyım?" diye sordu kendi kendine. Evet, bir isyan var içinde. C) Bir türlü yerinde oturamıyor, odadan odaya gezi- yor, rast geldiği eşyayı karıştırıyor, dolapları açıp kapıyordu. Salondaki sobanın başına oturdu; eline maşayı alarak ateşi karıştırmaya başladı; fakat ne yaptığından haberi yoktu. D) Ağaç çileği renginde kadife kaplı bir kanepenin üstünde, yarı uzanmış, güzel bir bayan oturuyor. Bayanın sinirli sinirli sıktığı avucunda, etrafı saçaklı çok kıymetli bir yelpaze, çatırdayarak sallanıyor. Karşısındaki kanepeciğin üzerinde, il mektupçusu oturuyor. Prf Yayınları Ve nasıl -haykırmak istiyorum,- nasıl, fakat nasıl... Canım benim, Samim, Samimçiğim, benim bir tanem-birak bu santimantalizmi, bırak ve cevap ver-nasıl diyorum, nasıl, çıldıracağım, nasıl, nasıl ona kadar yuvarlandım? Bu kız, Yarabbi, bu kadın, nasıl, bu karı, of, bu mahluk nasıl beni ilişkilerimin tarihine ve içimin en mahrem galerisine, sonunda kovulmak için bile olsa, nasıl, nasıl girebildi?
9. Aşağıdakilerden hangisi modernizmi veya post-
modernizmi esas alan sanatçıların ağırlıklı olarak
kullandığı tekniklerden biri değildir?
olyA) Metinler arasılık
B) Bilinç Akışı
Parodi
D) Anlatma
E) iç monolog
métlikle
zlıklarla dol
tipulas
O tasvifiden
SA SUBO (¹
cen yola çıkan
s Ismo! (
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
9. Aşağıdakilerden hangisi modernizmi veya post- modernizmi esas alan sanatçıların ağırlıklı olarak kullandığı tekniklerden biri değildir? olyA) Metinler arasılık B) Bilinç Akışı Parodi D) Anlatma E) iç monolog métlikle zlıklarla dol tipulas O tasvifiden SA SUBO (¹ cen yola çıkan s Ismo! (
21. Yan yana ilk yürüyüşleriydi. Galata Kulesi'ni geçtiler. Bir
şeyler söylemeliydi. Öksürdü. Kafasında "Sabahki yağ-
murdan sonra bu hava ne hoş, değil mi?" cümlesi kuru-
luydu, ille havadan mi bahsedecekti? Bu cümleyi söyle-
meyecekti ama kafası tutuk, tıkanık gibiydi. Sanki bunu
söylemeden önce başka bir şey diyemeyecekti. İçini bir
umutsuzluk sardı. Yanındaki kızın ayakkabılarına baktı.
Kahverengiydiler. Birden ferahladı.
Bu sabah ayaklarınız ıslandı, dedi.
-
Islandı mı? Fark etmedim ben. Yağmurda yürümeyi
severim. (Az durdu). Siz nereden gördünüz?
1
Gördüm. Dört gündür sabahları da görüyorum sizi
evden çıkarken. (Artık kolaydı. Sesi kelimelere tipatip
uygundu. Yüzünü yandan görüyordu. Güler ona baktı.)
Biliyorum, daha önce konuşmadım diye şaşırıyorsunuz.
Burada olsun istiyordum. Ne var burada? Daha iyi ola-
caktı. O gün bu sokakta arkanızdan yürürken bana öyle
geldi.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene-
mez?
A) Hakim bakış açısından yararlanıldığı
B) Kahramanın psikolojik durumuna değinildiği
C) Bilinç akışı tekniğine yer verildiği
D) Sade ve anlaşılır bir dil kullanıldığı
E)) Anlatımda yer yer betimlemelere başvurulduğu
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
21. Yan yana ilk yürüyüşleriydi. Galata Kulesi'ni geçtiler. Bir şeyler söylemeliydi. Öksürdü. Kafasında "Sabahki yağ- murdan sonra bu hava ne hoş, değil mi?" cümlesi kuru- luydu, ille havadan mi bahsedecekti? Bu cümleyi söyle- meyecekti ama kafası tutuk, tıkanık gibiydi. Sanki bunu söylemeden önce başka bir şey diyemeyecekti. İçini bir umutsuzluk sardı. Yanındaki kızın ayakkabılarına baktı. Kahverengiydiler. Birden ferahladı. Bu sabah ayaklarınız ıslandı, dedi. - Islandı mı? Fark etmedim ben. Yağmurda yürümeyi severim. (Az durdu). Siz nereden gördünüz? 1 Gördüm. Dört gündür sabahları da görüyorum sizi evden çıkarken. (Artık kolaydı. Sesi kelimelere tipatip uygundu. Yüzünü yandan görüyordu. Güler ona baktı.) Biliyorum, daha önce konuşmadım diye şaşırıyorsunuz. Burada olsun istiyordum. Ne var burada? Daha iyi ola- caktı. O gün bu sokakta arkanızdan yürürken bana öyle geldi. Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? A) Hakim bakış açısından yararlanıldığı B) Kahramanın psikolojik durumuna değinildiği C) Bilinç akışı tekniğine yer verildiği D) Sade ve anlaşılır bir dil kullanıldığı E)) Anlatımda yer yer betimlemelere başvurulduğu
19 Süleyman, dedi, çocuğun yatağını nereye sereyim?
Süleyman, her zamanki tatlı gülüşüyle gene güldü:
Koca beygirin yemliğinin içine... Nereye olacak? Biz
nerede yatıyorsak... Sevgili misafirim kim bilir nereden,
Süleyman demiş de gelmiş?
Süleyman Memede döndü. Memed, sıcaktan gevşemiş,
uyuklar gibi bir hâl almıştı.
Bre misafirim, uykun mu var?
Memed bir silkindi:
Yok, dedi, hiç uykum gelmiyor.
İyice gözlerinin içine bakıp:
Bre İnce Memed, dedi Süleyman, hiç söylemedin. Nereden
gelip, nereye gidiyorsun?
İnce Memed, duman kaçan gözünü ovuşturarak:
Değirmen oluktan geliyor, o köye gidiyorum, dedi.
Aşağıdakilerden hangisi bir romandan alınan bu
parçanın yazarına aittir?
A) Susuz Yaz
B) Bereketli Topraklar Üzerinde
C) Devlet Ana
D) Yılanı Öldürseler
E) Küçük Ağa
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
19 Süleyman, dedi, çocuğun yatağını nereye sereyim? Süleyman, her zamanki tatlı gülüşüyle gene güldü: Koca beygirin yemliğinin içine... Nereye olacak? Biz nerede yatıyorsak... Sevgili misafirim kim bilir nereden, Süleyman demiş de gelmiş? Süleyman Memede döndü. Memed, sıcaktan gevşemiş, uyuklar gibi bir hâl almıştı. Bre misafirim, uykun mu var? Memed bir silkindi: Yok, dedi, hiç uykum gelmiyor. İyice gözlerinin içine bakıp: Bre İnce Memed, dedi Süleyman, hiç söylemedin. Nereden gelip, nereye gidiyorsun? İnce Memed, duman kaçan gözünü ovuşturarak: Değirmen oluktan geliyor, o köye gidiyorum, dedi. Aşağıdakilerden hangisi bir romandan alınan bu parçanın yazarına aittir? A) Susuz Yaz B) Bereketli Topraklar Üzerinde C) Devlet Ana D) Yılanı Öldürseler E) Küçük Ağa
X
23. Geriye dönüş tekniğinde yazar karakterlerin yerle-
rin ve olayların geçmişiyle ilgili bilgi vermeyi amaç-
lar. Bunun yanı sıra karakterlerin romanın içerisin-
de bir şeyler hatırlamaları da bu anlatım tekniğiy-
le verilir. Bu anlatım tekniği romanın gerçekliğine
önemli ölçüde etki etmesinin yanı sıra, olayların ar-
ka perdesiyle veya altyapısıyla ilgili bilgiler verdi-
ği için gelecekte olabilecek olaylar veya kişilerin şu
an ki konumlarıyla ilgi fikir sahibi olabiliyoruz.
Bu açıklamaya göre aşağıdaki parçalardan
hangisi geriye dönüş tekniğine örnek olarak
gösterilebilir?
Getirip karşısına buruş buruş, upuzun bir gölge
dikiyorlar ve o soruyor; kocanın ne işle meşgul ol-
duğunu biliyor muydun? Gölge diyor, bilmiyordum.
Ne zamandan beri bilmiyordun? Gölge diyor, beni
alıp kaçırdığından beri. Kaçırmış mıydı seni? Göl-
ge diyor; he, kasabamdan alıp kaçırmıştı.
B) Hasan?
Ali?
T
E
M
P
O
S
E
R
i
i
Evet ama onlar yoksa, geri dönülmez yollarda kal-
dılarsa suç onda mıydı? Kader, kısmet, taksirat! O
öldürmemisti. Allah biliyordu içini, ölmelerini iste-
memis, aklından geçirmemisti. Köse Hasan'ın av-
radı, kızı, Pehlivan Ali'nin anası duyup gelecek-
ler, soracaklardı. O öldürmemis, ölmelerini iste-
memisti ama, dinliyecekler miydi bakalım. Ağıt, fi-
gan, feryat... Köylü toplanacak, büyük büyük açı-
lan gözleriyle soracaklardı ondan. Nerde Hasan?
Ali nerde? Biliyordu diyeceğini, ezberlemisti am-
ma, dinletebilecek miydi? Karı kancık kısmı lâf an-
lar mıydı? Ölü evine dönecekti evi. Gazocağmı
mazocağını çıkaramıyacak, sırtlığı mırtlığı veremi-
yecekti karısına. Öfkeyle tükürdü yere.
C)- Bırakır mıyız isini?
- Bırakırız tabî.
Gözünün yasına bakacak değiliz ya!
-
- Niye bakalım? O bizimkine bakıyor mu?
- Bakar mı?
- Biz de onunkine bakmayız!
- Ya bakarsa? dedi Ali.
-Bakarsa... Irgatbası'dan hakkımızı alırsa mı?
- Alırsa? Yusuf düsündü, aklına baska bir sey
geldi:
- O zaman da sen bana bırak, dedi.
D) Yavaş yavaş merdivenleri indi. Orta kata gelin-
ce müdürün odası gözüne ilişti. Şakir Bey'i bir
kere görmek fena olmaz diye düşündü. Kocası
hakkında ondan malumat alabilirdi, hademe ile
içeriye haber gönderdi.
E) Yıldız dolu, berrak bir yaz gecesini hatırladı-
lar. Ağustos ortasında, sıcak bir geceydi. Suyu
çekilmiş derede çerçiyle bastırmışlardı. Çerçi
korkmuş kaçmış, Dudu Abla korkmamıştı. Yattı-
ğı yerden kalkmamıştı bile. İlkin Pehlivan Ali işini
bitirmişti, sonra Köse Hasan.
e åren
TELL
n.yy.
m
n
Ise
24
2
ele č
eg
le
k nus
úr eb
a/arir
e a
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
X 23. Geriye dönüş tekniğinde yazar karakterlerin yerle- rin ve olayların geçmişiyle ilgili bilgi vermeyi amaç- lar. Bunun yanı sıra karakterlerin romanın içerisin- de bir şeyler hatırlamaları da bu anlatım tekniğiy- le verilir. Bu anlatım tekniği romanın gerçekliğine önemli ölçüde etki etmesinin yanı sıra, olayların ar- ka perdesiyle veya altyapısıyla ilgili bilgiler verdi- ği için gelecekte olabilecek olaylar veya kişilerin şu an ki konumlarıyla ilgi fikir sahibi olabiliyoruz. Bu açıklamaya göre aşağıdaki parçalardan hangisi geriye dönüş tekniğine örnek olarak gösterilebilir? Getirip karşısına buruş buruş, upuzun bir gölge dikiyorlar ve o soruyor; kocanın ne işle meşgul ol- duğunu biliyor muydun? Gölge diyor, bilmiyordum. Ne zamandan beri bilmiyordun? Gölge diyor, beni alıp kaçırdığından beri. Kaçırmış mıydı seni? Göl- ge diyor; he, kasabamdan alıp kaçırmıştı. B) Hasan? Ali? T E M P O S E R i i Evet ama onlar yoksa, geri dönülmez yollarda kal- dılarsa suç onda mıydı? Kader, kısmet, taksirat! O öldürmemisti. Allah biliyordu içini, ölmelerini iste- memis, aklından geçirmemisti. Köse Hasan'ın av- radı, kızı, Pehlivan Ali'nin anası duyup gelecek- ler, soracaklardı. O öldürmemis, ölmelerini iste- memisti ama, dinliyecekler miydi bakalım. Ağıt, fi- gan, feryat... Köylü toplanacak, büyük büyük açı- lan gözleriyle soracaklardı ondan. Nerde Hasan? Ali nerde? Biliyordu diyeceğini, ezberlemisti am- ma, dinletebilecek miydi? Karı kancık kısmı lâf an- lar mıydı? Ölü evine dönecekti evi. Gazocağmı mazocağını çıkaramıyacak, sırtlığı mırtlığı veremi- yecekti karısına. Öfkeyle tükürdü yere. C)- Bırakır mıyız isini? - Bırakırız tabî. Gözünün yasına bakacak değiliz ya! - - Niye bakalım? O bizimkine bakıyor mu? - Bakar mı? - Biz de onunkine bakmayız! - Ya bakarsa? dedi Ali. -Bakarsa... Irgatbası'dan hakkımızı alırsa mı? - Alırsa? Yusuf düsündü, aklına baska bir sey geldi: - O zaman da sen bana bırak, dedi. D) Yavaş yavaş merdivenleri indi. Orta kata gelin- ce müdürün odası gözüne ilişti. Şakir Bey'i bir kere görmek fena olmaz diye düşündü. Kocası hakkında ondan malumat alabilirdi, hademe ile içeriye haber gönderdi. E) Yıldız dolu, berrak bir yaz gecesini hatırladı- lar. Ağustos ortasında, sıcak bir geceydi. Suyu çekilmiş derede çerçiyle bastırmışlardı. Çerçi korkmuş kaçmış, Dudu Abla korkmamıştı. Yattı- ğı yerden kalkmamıştı bile. İlkin Pehlivan Ali işini bitirmişti, sonra Köse Hasan. e åren TELL n.yy. m n Ise 24 2 ele č eg le k nus úr eb a/arir e a
gün... bir
"yaban"
marların-
arihî ve
debile-
ukad-
analık
mıştır.
atın
iyo-
ular
vo-
en
E
V
24. Bu akımın “gerçek” anlayışı bizi nesneleri olduğu gibi
değil olması gerektiği gibi, nesnenin kendisini değil
manalarını vermeye çalışan bir gerçekçilikle yüz yüze
getirir. Bu da doğal olarak soyutlama ve simgelemenin
kapısını aralar. Zira dışarıdan görünen gerçek, özgün
olamaz. Gerçek bizim tarafımızdan yaratılmalıdır. Nes-
nenin anlamı onun görüntüsünün arkasında saklıdır.
Bir olaya inanarak, onu düşleyerek veya belgeleyerek
doyuma eremeyiz. Gerçeği sanatkârın iç dünyasında
bulan ve bu sebeple iç gözlem üzerinde yoğunlaşan
bu sanat akımı, doğal olarak bütünüyle ferdiyetçidir. Bu
noktada insanı içinde yaşadığı toplumdan hatta kendin-
den bile soyutlar. Geriye sadece iç ben/ruh kalır.
Bu parçada söz edilen edebî akım aşağıdakilerin
hangisidir?
A) Ekspresyonizm
BXRealizm
Natüralizm
D) Klasisizm
E) Egzistansiyalizm
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
gün... bir "yaban" marların- arihî ve debile- ukad- analık mıştır. atın iyo- ular vo- en E V 24. Bu akımın “gerçek” anlayışı bizi nesneleri olduğu gibi değil olması gerektiği gibi, nesnenin kendisini değil manalarını vermeye çalışan bir gerçekçilikle yüz yüze getirir. Bu da doğal olarak soyutlama ve simgelemenin kapısını aralar. Zira dışarıdan görünen gerçek, özgün olamaz. Gerçek bizim tarafımızdan yaratılmalıdır. Nes- nenin anlamı onun görüntüsünün arkasında saklıdır. Bir olaya inanarak, onu düşleyerek veya belgeleyerek doyuma eremeyiz. Gerçeği sanatkârın iç dünyasında bulan ve bu sebeple iç gözlem üzerinde yoğunlaşan bu sanat akımı, doğal olarak bütünüyle ferdiyetçidir. Bu noktada insanı içinde yaşadığı toplumdan hatta kendin- den bile soyutlar. Geriye sadece iç ben/ruh kalır. Bu parçada söz edilen edebî akım aşağıdakilerin hangisidir? A) Ekspresyonizm BXRealizm Natüralizm D) Klasisizm E) Egzistansiyalizm
irse
19. Nakkaşın Yazılmadık Hikayesi adlı eserde anlatıcı,
öyküyü keserek "Bütün bu anlatılanların bir öyküye
dönüşebilmesi için her şey baş döndürücü bir hızla
müşterek bir sona doğru koşuyordu. Çünkü son
koyulmazsa öyküler eksik kalıyordu." der ve metnin
sayfalarda
kurmaca olduğunu sürekli vurgular. Yine ileri
anlatıcı, nakkaşın hikâyesini, onu bahane ederek
ruhundan söz açmak için yazacağını belirtir.
Kahramanlar kendisine baş kaldırsa da hikâyeyi
yazanın kendisi olduğunu vurgular: "Artık hikâyelerimin
kahramanı olmuş oluyorum. Yazarı kahraman olan
hikâyelerin hem de." Öykü kişileri dile gelip bu kez
yazardan ve onları bir var edip yok etmesinden, onları
istediği kalıba sokup sonra farklı davranıyorlarmıs
izlenimi uyandırmasından şikâyet ederler.
Bu parçada sözü edilen eserde kullanılan anlatım
tekniği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kolaj/montaj
B) Leitmotiv
C) Bilinç akışı
D) Pastiş/parodi
E) Üst kurmaca
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
irse 19. Nakkaşın Yazılmadık Hikayesi adlı eserde anlatıcı, öyküyü keserek "Bütün bu anlatılanların bir öyküye dönüşebilmesi için her şey baş döndürücü bir hızla müşterek bir sona doğru koşuyordu. Çünkü son koyulmazsa öyküler eksik kalıyordu." der ve metnin sayfalarda kurmaca olduğunu sürekli vurgular. Yine ileri anlatıcı, nakkaşın hikâyesini, onu bahane ederek ruhundan söz açmak için yazacağını belirtir. Kahramanlar kendisine baş kaldırsa da hikâyeyi yazanın kendisi olduğunu vurgular: "Artık hikâyelerimin kahramanı olmuş oluyorum. Yazarı kahraman olan hikâyelerin hem de." Öykü kişileri dile gelip bu kez yazardan ve onları bir var edip yok etmesinden, onları istediği kalıba sokup sonra farklı davranıyorlarmıs izlenimi uyandırmasından şikâyet ederler. Bu parçada sözü edilen eserde kullanılan anlatım tekniği aşağıdakilerden hangisidir? A) Kolaj/montaj B) Leitmotiv C) Bilinç akışı D) Pastiş/parodi E) Üst kurmaca
33. Klasik tarz içinde, geleneksel öykü tarzini benimseyerek yola çıktık. Bu tarzın örneği ise bizim dönemimizde Omer
Seyfettin idi. Omer Seyfettin tarzında onlarca hikâye yazdık. Belki yüz civarında. Aylarca her gün hikâye yazdık. Kendime
ozgu ilk hikayeyi yazmaya çıktığımda şu temmuz güneşinin bir insanı ne kadar sıktığını anlatayım dedim. Daha yazmaya
başlarken dedim ki bu hiç de Omer Seyfettin inki gibi olmuyor. Yani başlangıç, serim-düğüm şeması uygun düşmüyor Pat
diye başlıyor bir yerinde de kesiliyor. Arada da temmuz sıcağından bunalmış bir kişinin sıkıntılarını anlatıyorum.
Bu parça ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Diyalog tekniğinden yararlanılmıştır.
B) Birinci kişili anlatım vardır.
C) Oznel ifadelere yer verilmiştir.
D) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır.
E) Kesinlik bildirmeyen cümleler vardır.
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
33. Klasik tarz içinde, geleneksel öykü tarzini benimseyerek yola çıktık. Bu tarzın örneği ise bizim dönemimizde Omer Seyfettin idi. Omer Seyfettin tarzında onlarca hikâye yazdık. Belki yüz civarında. Aylarca her gün hikâye yazdık. Kendime ozgu ilk hikayeyi yazmaya çıktığımda şu temmuz güneşinin bir insanı ne kadar sıktığını anlatayım dedim. Daha yazmaya başlarken dedim ki bu hiç de Omer Seyfettin inki gibi olmuyor. Yani başlangıç, serim-düğüm şeması uygun düşmüyor Pat diye başlıyor bir yerinde de kesiliyor. Arada da temmuz sıcağından bunalmış bir kişinin sıkıntılarını anlatıyorum. Bu parça ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Diyalog tekniğinden yararlanılmıştır. B) Birinci kişili anlatım vardır. C) Oznel ifadelere yer verilmiştir. D) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır. E) Kesinlik bildirmeyen cümleler vardır.
ME 05
▶(Orta)
Türk Dili ve Edebiyatı - Sosyal Bilimler-1 Testi
24. Masal havasını andıran öykülemeci bir üslupla başlayan
roman, Ölüm karakterinin Cezzar Dede adlı diğer karak-
terle hikâye anlatımına dayanan bir anlaşma yapması ile
anlatı içinde anlatı kavramına giriş yapar. Anlaşmada kaç
hikâye anlatılacağı belirtilmez ve kurgu açık uçlu bir hâl
alır. Açık uçluluk, insanın hayatında geleceğini bileme-
mesi gibidir. Bir yandan kaderini bilememeyi, diğer yan-
dan da bilinmezliğin yarattığı merak duygusunu ortaya
koyar. Romanın ana motifi olan hikâye anlatımı doğal bir
seyir izlemeye ve roman kendini hikâyeler yoluyla örme-
ye başlar. Ölüm ve Cezzar Dede sırasıyla dörder hikâye
anlatırlar. Hikâyelerin arasında ana kurguya dönülerek
Ölüm ile onun kovaladığı Uzun İhsan adlı karakter ara-
sındaki diğer boyutlarıyla işlenir.
Bu parçada sözü edilen postmodern anlatım tekniği
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevrim içi bağlantı
B Üstkurmaca
C) Anti kronolojik sıralama
D) Kolaj
E) Bilinç akışı
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
ME 05 ▶(Orta) Türk Dili ve Edebiyatı - Sosyal Bilimler-1 Testi 24. Masal havasını andıran öykülemeci bir üslupla başlayan roman, Ölüm karakterinin Cezzar Dede adlı diğer karak- terle hikâye anlatımına dayanan bir anlaşma yapması ile anlatı içinde anlatı kavramına giriş yapar. Anlaşmada kaç hikâye anlatılacağı belirtilmez ve kurgu açık uçlu bir hâl alır. Açık uçluluk, insanın hayatında geleceğini bileme- mesi gibidir. Bir yandan kaderini bilememeyi, diğer yan- dan da bilinmezliğin yarattığı merak duygusunu ortaya koyar. Romanın ana motifi olan hikâye anlatımı doğal bir seyir izlemeye ve roman kendini hikâyeler yoluyla örme- ye başlar. Ölüm ve Cezzar Dede sırasıyla dörder hikâye anlatırlar. Hikâyelerin arasında ana kurguya dönülerek Ölüm ile onun kovaladığı Uzun İhsan adlı karakter ara- sındaki diğer boyutlarıyla işlenir. Bu parçada sözü edilen postmodern anlatım tekniği aşağıdakilerden hangisidir? A) Çevrim içi bağlantı B Üstkurmaca C) Anti kronolojik sıralama D) Kolaj E) Bilinç akışı
manın anlatım
EV
ÇÖZEREK GÜÇLEN
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) Konu, romanın bütününe hâkim olan temel duygu ve dü
şüncedir.
B) Pastiş, postmodern romanda çeşitli metin türlerinin biçim
ve anlatım özelliklerinin taklit edilmesidir.
Croni, postmodern romanda birtakım olguları ya da eser-
leri alaycı bir anlatımla dile getirmektir.
D) Parogi, postmodern romanda daha önce yazılmış bir
metnin içerik yönünden örnek alınmasıdır.
EX Olay örgüsüne hâkim olan, olay örgüsünü belirleyen ça-
tışmaya "temel çatışma" denir.
77139
ROMAN
1. Onun fikirlerinde
Bu gidişten o da
lerine girip çıkar
iş çığrından çıkm
başka sebepler
tırmıştır; bu mü
başka bir şey i
Yaprak Dökü
gili olarak
1. Anlaşıl
H. Reşat
III. Müşal
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
manın anlatım EV ÇÖZEREK GÜÇLEN 4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır? A) Konu, romanın bütününe hâkim olan temel duygu ve dü şüncedir. B) Pastiş, postmodern romanda çeşitli metin türlerinin biçim ve anlatım özelliklerinin taklit edilmesidir. Croni, postmodern romanda birtakım olguları ya da eser- leri alaycı bir anlatımla dile getirmektir. D) Parogi, postmodern romanda daha önce yazılmış bir metnin içerik yönünden örnek alınmasıdır. EX Olay örgüsüne hâkim olan, olay örgüsünü belirleyen ça- tışmaya "temel çatışma" denir. 77139 ROMAN 1. Onun fikirlerinde Bu gidişten o da lerine girip çıkar iş çığrından çıkm başka sebepler tırmıştır; bu mü başka bir şey i Yaprak Dökü gili olarak 1. Anlaşıl H. Reşat III. Müşal
▼
23. Aşağıdakilerden hangisi farklı bir bakış açısıy-
la yazılmıştır?
A) Bir zaman sustular. İlerde çamurların içinde
yatan koca öküzün baş ucunda, iki kartal, al-
çaktan dönüp dolaşıyordu. Golem
B) Deniz, yıldızlı deniz doluyor odaya, Bir kedi var
bitişikteki balkonda. Denizi çağırıyorum. Başını
brak kaldırıyor, kalkıp geriniyor. golem
Başımı çevirdim. Ona baktım. Bunu yaparken
romatizmalı kolumu kullanır gibiydim. Fakat
içim birdenbire ferahladı. Kahrama
D) Akşam olduğunda tüm hayallerim suya düş-
müştü. Yanılmıştım, gelmişti ama yine de ya-
rını bekleyecektim.
E On dördüncü yaş. Hırçınlıklar, iştahsızlıklar...
Bize yeni bir ortak daha, ortakların en yenil-
mezi...
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
▼ 23. Aşağıdakilerden hangisi farklı bir bakış açısıy- la yazılmıştır? A) Bir zaman sustular. İlerde çamurların içinde yatan koca öküzün baş ucunda, iki kartal, al- çaktan dönüp dolaşıyordu. Golem B) Deniz, yıldızlı deniz doluyor odaya, Bir kedi var bitişikteki balkonda. Denizi çağırıyorum. Başını brak kaldırıyor, kalkıp geriniyor. golem Başımı çevirdim. Ona baktım. Bunu yaparken romatizmalı kolumu kullanır gibiydim. Fakat içim birdenbire ferahladı. Kahrama D) Akşam olduğunda tüm hayallerim suya düş- müştü. Yanılmıştım, gelmişti ama yine de ya- rını bekleyecektim. E On dördüncü yaş. Hırçınlıklar, iştahsızlıklar... Bize yeni bir ortak daha, ortakların en yenil- mezi...
is
7. Kimi romanlardan alınan aşağıdaki parçaların han-
gisinde diğerlerinden farklı bir yapı unsurunun ay-
rıntıları ağır basmaktadır?
A) Ağustos... Pazartesi günü... Güneşin insanın bey-
nini pişirdiği, sessizliğin çınladığı, yalnızca kara-
sineklerin uyuz Vızıldamasından başka bir sesin
olmadığı saatler...
F
B) Gün iyice ikindiye devrildi. Nesnelerin gölgesi uzu-
yordu gitgide. Ve ardından akşam kızıllığı geriliyor
bir örtü gibi dünya denen garip masaya. Akşam,
kızıldan sonra özgün bir mavi ve karanın suluboya
karışımıyla güvenli yerlere çağırıyor insancıklarını.
Sabah ezanın sesi geldi kulağına, biraz daha uyu-
du, sonra her sabah olduğu gibi horozların sesiyle
uyandı. Ve her sabah yaptığı gibi penceresinin önü-
ne geçip güneşin doğuşunu seyretti.
D) Kış sonuydu. Bir akşam tenhalığı... Son ışık deme-
ti de göründü kayboldu bulutların arasından. Artık
her şeyin efendisi bu saatlerdi. İnsana yalnızlık, ça-
resizlik, korku veren bu saatler...
E) Otomobil, yabancıyı az zaman sonra gözün alabil-
diği kadar uzanan yemyeşil bir ot denizine çıkardı.
Bu denizin ortasında renk renk, kar gibi koyu, yakı-
ci gelincikler, su üstünde yüzer gibi sonsuz deniz-
de çalkalanıyordu.
E
Dik(s)
Lise Türkçe
Roman ve Romanın Yapı Unsurları
is 7. Kimi romanlardan alınan aşağıdaki parçaların han- gisinde diğerlerinden farklı bir yapı unsurunun ay- rıntıları ağır basmaktadır? A) Ağustos... Pazartesi günü... Güneşin insanın bey- nini pişirdiği, sessizliğin çınladığı, yalnızca kara- sineklerin uyuz Vızıldamasından başka bir sesin olmadığı saatler... F B) Gün iyice ikindiye devrildi. Nesnelerin gölgesi uzu- yordu gitgide. Ve ardından akşam kızıllığı geriliyor bir örtü gibi dünya denen garip masaya. Akşam, kızıldan sonra özgün bir mavi ve karanın suluboya karışımıyla güvenli yerlere çağırıyor insancıklarını. Sabah ezanın sesi geldi kulağına, biraz daha uyu- du, sonra her sabah olduğu gibi horozların sesiyle uyandı. Ve her sabah yaptığı gibi penceresinin önü- ne geçip güneşin doğuşunu seyretti. D) Kış sonuydu. Bir akşam tenhalığı... Son ışık deme- ti de göründü kayboldu bulutların arasından. Artık her şeyin efendisi bu saatlerdi. İnsana yalnızlık, ça- resizlik, korku veren bu saatler... E) Otomobil, yabancıyı az zaman sonra gözün alabil- diği kadar uzanan yemyeşil bir ot denizine çıkardı. Bu denizin ortasında renk renk, kar gibi koyu, yakı- ci gelincikler, su üstünde yüzer gibi sonsuz deniz- de çalkalanıyordu. E Dik(s)