Servetifünun Dönemi’nde Roman Özellikleri Soruları

Milli Edebiyat Dönemi'nde şiirde köklü değişmeler ve açı- limlar olmuştur. Bunların başında aruz ölçüsü yerine, şii- rimizin geleneksel ve ulusal ölçüsü sayılan “hece”yi be- nimseme girişimi gelir. Bu konu 1897'de yayımladığı Türkçe Şiirler adlı kitabıyla ortaya çıkmıştır. O zamana de- ğin aruz ölçüsünün belirli kalıpları içerisine sıkışmış şiiri- mize, hecenin esnekliği ve rahatlığı içinde şiirsel değeri pek de yüksek olmayan yeni örnekler katmıştır. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangi- si getirilmelidir? A) Mehmet Emin Yurdakul'un B) Ziya Gökalp'in C) Ali Canip Yöntem'in D) Hamdullah Suphi Tanriöver'in E) Refik Halit Karay'ın ==== Edebiyat Soru Banku 12-

ce lk- Si- 71 r, j 2. X "Mehmet Emin Yurdakul" ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır? A) Şiirlerinde didaktik bir söyleyiş benimsemiştir. B) Servetifünun Dönemi şiirlerinde aruz ölçüsünü kullan- mış, daha sonra hece ölçüsünü kullanmaya başlamış- tır. C) Şiiri tüm halka yaymaya çalışmış, toplumcu sanat an- layışını benimsemiştir. D) Dörtlük geleneğinin dışına çıkarak üçer, altışar, seki- zer dizeden kurulu şiirler yazmıştır. E) İlk kitabı Türkçe Şiirler'de, halkçılık ve milliyetçilik dü- şüncesi egemendir. YAYINLARI LİMİT 5. Aşağıc rinin a A) A B) To G D)

hmet AYTITDE-SOS-1 18. Milli edebiyat romanının en dikkat çeken özelliği yalın bir amaçladığı fakat gerçekleştiremediği dilde sadeleşme dille oluşmasıdır. Tanzimat I. Dönem sanatçılarının anlayışını uygulamayı başarabilenler Milli edebiyat sanatçıları olmuştur. Türkçülük fikrinin benimsendiği bu dönemde içerik olarak da Kurtuluş Savaşı ve Anadolu'nun içinde bulunduğu durum sıkça işlenmiştir. 1 Bu açıklamaya göre, aşağıdaki parçalardan hangisinin Milli edebiyat romanından alındığı söylenemez? A) Sabah ezanı okunurken Aliye'nin yanında, dalmış olanların üçü de uyandılar. Aliye hâlâ dalgın; hâlâ geçen korkunç saatlerin damarlarında tutuşturduğu humma, sarı ve hasta yüzünde kızıl dalgalarla dolaşıyordu. Üçü de gözlerini açınca Aliye'nin yanına gittiler, sevgili yüzüne baktılar. t B) Tek tük ışıkların ancak yerini tespit edebildiği bu koyu kara şehir silüetinde hem akıcı hem de katı bir hâl vardı. Bu şehir 16 Mart işgal günü Necdet'e gene böyle bir canlı mahluk manzarası göstermişti. C) Evet, aşiret değil, dünyadan namı kalkmış masal insanları olmamak için bunu istiyorum. Neden korkuyorsunuz? Farz ediniz ki ademimerkeziyet bir dereceye kadar dağıtsın bunu Türk kanının, faaliyetinin, hayatının büyük bir kısmını zaten vererek dağıtmaktan iyi değil mi? 19. D) Bir iş için çarşıya çıkan Necip, arkadaşlarının ısrarı üzerine cami karşısındaki meydan kahvelerinden birine oturmuştu. O günlerde Bursa taraflarında yeni bir zafer kazanan Yunanlıların keyifleri pek yerindeydi. Sokaktan ara sıra laternalar geçiyordu. E) Başka bir şeye yaramayan tesiri nâkıs bir yakıdan, onu her vakit az çok sızlamaktan, az çok kanamaktan men edemeyen en küçük bir arıza ile deşmeye, nihayet malul noktayı olanca çirkinliği ile açık bırakmaya müheyya aciz ve miskin bir devadan ibaret kaldığına hüküm verdirecek zayıf dakikaları olurdu. Gru Sergüzeştnar vardır. Koçaklama t çıkmıştır. • Jahi türünür ismidir. . Genç Osm eserin sah 1. gruptaki a eşleştirilirs B) Kayıkç Yanus Bayb Aşık E) Körc

16. Servet-i Fünun dergisi 1901'de kapanınca toplumsal konulara yönelen Tevfik Fikret; 1902'de kaleme aldığı ---şiirinde İstanbul'u kötü kadına benzetmiştir. 1905'te yazdığı - şiirinde Allah'ın varlığını inkâr derecesine vardığını, inancını yitirdiğini göstermiştir. Yine 1905'te yazdığı şiirinde II. Abdülhamit'e duyduğu nefreti açıkça dile getirmiştir. Hayatının son dönemlerinde yeni nesle olan güvenini belirten şiirlere yönelmiş, 1911'de A yazdığı şiir kitabında bu düşüncesini belirtmiştir. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilemez? A) Sis C) Tarih-i Kadim B) Rübab-ı Şikeste D) Haluk'un Defteri E) Bir Lahza-i Taahhür

17. Servetifünün Dönemi hikâyeciliğiyle ilgili aşağıdaki- lerden hangisi yanlıştır? A Tanzimat Dönemi hikâyesine göre teknik yönden ge- lişme gösterilerek ve Batılı tarza uygun hikâyeler ya- zılır. - BHikâyelerde İstanbul dışına çıkılmış, az da olsa Ana- dolu ele alınmıştır. Des Romantik aşk, kadın, evlilik, doğa, yalnızlık, karamsar- lik, umutsuzluk gibi temalar ele alınmıştır. Hikâyelerde halkın rahatlıkla anlayabileceği oldukça sade bir dil kullanılmıştır. Job Ex Ele alınan kahramanlar; yabancı dil bilme, piyano çal- ma vb. Batılı özelliklere sahip kişilerdir.

6 (0)1896'da Servetifünun dergisi etrafında toplanan şair ve yazarlar, yeni bir sanat akımı oluştururlar. (II) Şiirde karamsar, yılgın tavırlar sergilenerek sone, terzarima gibi yeni biçimler denenir. (III) Bu yeni biçimlerde de ölçü aruzdur. (IV) Aynı zamanda şiirlerde romantizmin etkisi açıkça görülmektedir. (V) Bundan da anlaşılmaktadır ki şiirlerin pusulası Fransız edebiyatını göstermektedir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır? B) IY A) I V C) III D) IV E) V 9

20. Bir karanlık geceydi pek de ayaz Ibni Hattab'ı görmek üzre biraz Çıktım evden ki yollar ipissiz Yolcu bir benmişim meğer yalnız Aradan geçmemişti çok da zaman Az ilerden yavaşça oldu iyan Zulmetin sinesinde ukde gibi Ansızın bir müheykel Arabi Bembeyaz bir rida içinde garip Geliyor muttasil mehib mehib Ben sokuldum, o geldi yaklaştık Durmadan karşıdan selamlaştık Düşünürken selam alan sesini O heyúla uzandi, tuttu beni Bir de baktım, Ömer değil mi imiş Dil, anlatım ve içerik açısından düşünüldüğünde bu dizeler aşağıdaki sanatçılardan hangisine ait olabilir? A) Edip Cansever C) Cenap Şahabettin B) Ahmet Haşim D) Mehmet Akif Ersoy E) Nâzım Hikmet

130 B) Kendi Gök C) Eski Şiirin Rüzgârıyla D) Rubâiler ve Hayyam Rubâîlerini Türkçe Söyleyiş E) Bitmemiş Şiirler YAHYA KEMAL. 8. Onlar, edebiyatın millî değerini "millî geçmiş'e bağlanışta görmüşler; Türk edebiyatının ilk devirlerine inmeyi, Mevlana ile Yunus Emre'nin şiirlerindeki içten ifade, lirik ve mistik atmosferi kendi şiirlerinde yaşatmayı denemişlerdir. Dolayısıyla Âşık ve Tekke şiirinin kaynaklarından yararlanmışlardır. Aşağıdaki sanatçılardan hangisi bu parçada sözü edilen "onlar" anlayışıyla eser vermiştir? A) Mehmet Akif Ersoy B) Halit Fahri Ozansoy C) Rıza Tevfik Bölükbaşı D) Mehmet Emin Yurdakul E) Yahya Kemal Beyatlı

12. Hamdullah Suphi bu iki yazarımızı şu formülle ifade etmişti: "Refik Halit diş âlemin, Yakup Kadri iç âlemin ressamıdır." ol Hamdullah Suphi'nin bu değerlendirmesine göre Refik Halit ve Yakup Kadri'yle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? musjohta 18 Yakup Kadri, Maupassant'ın anlattıklarının ardında çarpan insan kalbinin sesinden ve onun günün birinde akıl hastalığına uğratan karamsar dünya görüşünden etkilenmiştir. Refik Halit, hayat sahnelerini bir fotoğraf objektifiyle yansıtmayı yeğler. BU Refik Halit, genel olarak olayları dış görünüşleriyle vermiş, bunların ruhlar üzerindeki etki ve tepkilerini çözümleme yoluna gitmemiştir. Dy Yakup Kadri, varlıkların ayırt edici özelliklerini gözlem gücünden yararlanarak vermiştir. Steins Refik Halit, somut olana yönelir; Yakup Kadri soyut olana. 14

15. 14. yüzyılın önemli şairlerindendir. Sadece şâirliği değil, bunun yanında devlet adamlığ ve hükümdarlığı yönüyle de ön plana çıkmıştır Divan şiirinin kuruluş yılların- da divan şirini kuran şâirlerinin başında gelmektedir. Gazelleri ve özellikle de tuyuğlarıyla meşhur olan, beşeri aşk, ölüm, yiğitlik konularını işleyen şâiri, sûfi olmamakla birlikte tasavvufi konulara vakıf ve tasavvufu şiirlerinde bir çeşni olarak işleyebilen kuvvetli bir şâirdir. Şiirlerini Azeri Türkçesi ile yazmıştır. Bu parçada sözü edilen şâir aşağıdakilerden hangi- sidir? A) Nesimi B) Bağdatlı Ruhi C) Kadı Burhanettin D) Azmizade Haleti E) Hayali

BIYAT ROMANI 3. Buraya geldiğimin bilmem kaçıncı haftası idi. Mehmet Ali'ye sordum: Kadınlarınız niçin yalnız benden kaçıyorlar? Yabansın da ondan, beyim. Bu "yaban" sıfatı beni önce çok kızdırdı. Fakat sonra anladım ki, Anadolulular, Anadolu köylüleri, tıpkı kadim Yunanlıların kendilerinden başkasına "barbar" lakabını vermesi gibi, her yabancıya "yaban" diyorlar. - Bir gün... Bir gün onlara ispat edebilecek miyim ki ben bir "yaban" değilim; benim damarlarımdaki kan onların damarlarında işleyen kandır; aynı dili söylemekteyiz, aynı tarihi ve coğrafi yollardan hep birlikte gelmişizdir. Bu parçanın alındığı roman ile aşağıdakilerden. hangisi aynı yazara aittir? A) Bugünün Saraylısı B Sodom ve Gomore Miskinler Tekkesi C) D) Yeni Turan E-Bir Şoförün Gizli Defteri 2 E

10. Yazar, Meşrutiyet Dönemi hakkındaki araştırmalarıyla tanınmıştır. Kaleme aldığı tek romanı büyük yankı uyandırmıştır. Sanatçı, bu romanında II. Abdülhamit Dönemi'nden Mütareke Dönemi'ne kadarki süreci anlatmıştır. Detaylı analizlere ve gerçekçi şahıslara yer vermiştir. Bu parçada söz edilen roman, aşağıdakilerin datings hangisidir? A) Sodom ve Gomore Üç İstanbul C) Ayaşlı ve Kiracıları D) Aynadaki Yalan E) Efruz Bey

3. Aşağıdakilerden hangisi Hüseyin Rahmi ve Halide Edip'te bulunan ortak bir yöndür? c A) Dil ve anlatımlarının savruk olması B) Aynı edebî dönemde yer almaları C) Töre romanı yazmış olmaları D) Natüralizmden etkilenmiş olmaları E) Halkı eğitme amacı gütmemeleri 2

10. Pelin, aşağıdaki tabloya yazdığı her doğru cüm- le için onar puan alacaktır. Ayşegül Teyzem bize pasta yapmış. Surlara bayrağı Ulubatlı Hasan dikmiş. Selim Bey 18 eylül 2000 tarihinde evlenmiş. Sema'nın köpeği çok rahatsızlanmış. Buna göre Pelin, toplam kaç puan almıştır? 10 30 40 (30 B) 20

2. Beş Hececilerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Ortak çıkardıkları şiir kitaplarının başına bir mukaddime koyarak "son zamanların renksiz ve dar Ayşe, Fatma terennümünü” sürdürme- yeceklerini, şiirin artık konu bakımından değişmesi ve gelişmesi gerektiğini savunmuşlardır. B) Ziya Gökalp'in başlattığı "halka doğru" düşüncesinden yola çıkan sanatçılar, yurt güzelliklerinden ve yerli hayattan seçtikleri konuları saf bir Türkçeyle yazmayı ilke edinmişlerdir. C) Anadolu'yu yeterince tanımadıkları için basmakalıp söyleyişlerden ve "romantik bir Anadolu" manzarası tasvirinden kurtulamamışlardır. D) Şiirimizin Anadolu'ya açılmasını sağlamış; Anadolu'nun doğal güzelliklerini, insanını, folklorunu şiirlerine konu olarak seçmişlerdir. E) ece ölçüsünü alışılmışın dışındaki kalıplarla ve duraklarla kullanarak söyleyiş olanaklarını zenginleştirmişlerdir.

7. Aşağıdaki atasözlerinden hangisi yapısına göre ötekilerden farklıdır? A) Paça islanmadan balık tutulmaz. B) Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. C) Üzüm üzüme baka baka kararır. D) Komşunun tavuğu, komşuya kaz görünür. E) Kazan taşınca kepçeye paha olmaz.