Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri Soruları

yrılan kısmına işaretleyiniz.
eri
en
in
a
et
3. Hayatlarımıza şöyle bir bakacak olursak internet yerleşeli
1
(kesintiye uğramayalı) yirmi beş yıl kadar oluyor.
Ortaokul dönem ödevlerini günlük gazetelerin peş pese
(birbirinin arkasından) sunduğu "Britanica"lardan,
"Larousse"lardan madde madde okuyup hazırlayan
çocuklar olarak basılı ansiklopedi görmemiş kuşaklara
nakledecek (anlatacak) çok anımız var. O yıllarda; dijital
M
devrimin başlayacağını, bu yüzden de basılı ansiklope-
dilerin şu zamanda esamesinin okunmayacağını (adının
SERİ
IV
anılmayacağını) tabii (doğal olarak) bilemezdik.
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anla-
mı, ayraç içinde verilenle uyuşmamaktadır?
Grill
A) I
BYll
DXIV
EV
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
yrılan kısmına işaretleyiniz. eri en in a et 3. Hayatlarımıza şöyle bir bakacak olursak internet yerleşeli 1 (kesintiye uğramayalı) yirmi beş yıl kadar oluyor. Ortaokul dönem ödevlerini günlük gazetelerin peş pese (birbirinin arkasından) sunduğu "Britanica"lardan, "Larousse"lardan madde madde okuyup hazırlayan çocuklar olarak basılı ansiklopedi görmemiş kuşaklara nakledecek (anlatacak) çok anımız var. O yıllarda; dijital M devrimin başlayacağını, bu yüzden de basılı ansiklope- dilerin şu zamanda esamesinin okunmayacağını (adının SERİ IV anılmayacağını) tabii (doğal olarak) bilemezdik. Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anla- mı, ayraç içinde verilenle uyuşmamaktadır? Grill A) I BYll DXIV EV
rdır.
2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan k
1. Köyün dışında bir bağ evi vardı. Bu bağ evinin etrafına çit
çekmeyi aklına koymuştu. Köye inip, gerekli malzemeleri
alıp arabasının kasasına yerleştirdi. Vakit kaybetmeden
bağ evine dönüp arabasını, malzemeleri indireceği yerin
yakınına çekti. Kasadaki malzemeleri indirdikten sonra
eve soluklanmaya girdi. Her yıl olduğu gibi evin duvarla-
ri yine su çekmişti. Bundan sebep, evde oluşan rutubet
onu astım hastası etmişti. Evi yaptığından beri çekiyordu
bu hastalığı.
Bu parçada "çekmek" sözcüğü aşağıdaki anlamlar-
dan hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılmamış-
tır?
A) Yollamak
B) Bırakmak, koymak
içine almak, emmek
Herhangi bir engel kurmak
EGüç durumlara dayanmak, katlanmak
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
rdır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan k 1. Köyün dışında bir bağ evi vardı. Bu bağ evinin etrafına çit çekmeyi aklına koymuştu. Köye inip, gerekli malzemeleri alıp arabasının kasasına yerleştirdi. Vakit kaybetmeden bağ evine dönüp arabasını, malzemeleri indireceği yerin yakınına çekti. Kasadaki malzemeleri indirdikten sonra eve soluklanmaya girdi. Her yıl olduğu gibi evin duvarla- ri yine su çekmişti. Bundan sebep, evde oluşan rutubet onu astım hastası etmişti. Evi yaptığından beri çekiyordu bu hastalığı. Bu parçada "çekmek" sözcüğü aşağıdaki anlamlar- dan hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılmamış- tır? A) Yollamak B) Bırakmak, koymak içine almak, emmek Herhangi bir engel kurmak EGüç durumlara dayanmak, katlanmak
5.
Çocukluğumda beni en çok etkileyen kitaplar "Küçük Prens"
ve "Pıtırcık" serisi olmuştu. Bunlar benim hayal gücümü
geliştiren kitaplardır. Bunu yazarlık sürecinde daha iyi his-
sediyorum. Bugün yazdığım romanlarımın bunca okura
ulaşmasında bu kitapların katkısını yadsıyamam. Küçükken
Jules Verne'in fantastik romanlarını okumuş bir bilgisayar
mühendisi, okumamış olandan şıp diye ayrılır. Daha çaplı
düşünebilen bir zekâya sahiptir çünkü o. Hâliyle, işinde da-
ha başarılı olur. Çünkü zamanında hayal gücüne gerekli ya-
tırımı yapmıştır.
Böyle diyen bir sanatçının anlatmak istediği aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Çocukların, hayal gücünü geliştiren kitaplar okumala-
rinin yaşamlarına katkı sağladığı
B) Kitap okuma alışkanlığının küçük yaşlarda kazandırıl-
ması gerektiği
C) Çocukken okunan kitapların insanın dünya görüşünün
oluşmasında etkili olduğu
D) Çocukların küçük yaşlarda sadece fantastik yapıtlar
okuması gerektiği
E) Çocukların okuyacağı kitapları seçme konusunda öz-
gür olmaları gerektiği
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
5. Çocukluğumda beni en çok etkileyen kitaplar "Küçük Prens" ve "Pıtırcık" serisi olmuştu. Bunlar benim hayal gücümü geliştiren kitaplardır. Bunu yazarlık sürecinde daha iyi his- sediyorum. Bugün yazdığım romanlarımın bunca okura ulaşmasında bu kitapların katkısını yadsıyamam. Küçükken Jules Verne'in fantastik romanlarını okumuş bir bilgisayar mühendisi, okumamış olandan şıp diye ayrılır. Daha çaplı düşünebilen bir zekâya sahiptir çünkü o. Hâliyle, işinde da- ha başarılı olur. Çünkü zamanında hayal gücüne gerekli ya- tırımı yapmıştır. Böyle diyen bir sanatçının anlatmak istediği aşağıdakiler- den hangisidir? A) Çocukların, hayal gücünü geliştiren kitaplar okumala- rinin yaşamlarına katkı sağladığı B) Kitap okuma alışkanlığının küçük yaşlarda kazandırıl- ması gerektiği C) Çocukken okunan kitapların insanın dünya görüşünün oluşmasında etkili olduğu D) Çocukların küçük yaşlarda sadece fantastik yapıtlar okuması gerektiği E) Çocukların okuyacağı kitapları seçme konusunda öz- gür olmaları gerektiği
9.
Charles Dickens'ın "David Copperfield" adlı yapıtını oku-
duğumda ortaokul son sınıf öğrencisiydim. Kitaptan onlar-
ca cümleyi defterime yazdığımı anımsıyorum. O denli et-
kilemişti ki beni, uzun süre etkisi devam etti üzerimde. Pe-
ki, neydi beni bu denli etkileyen? Elbette, anlatılanların
bendeki gençlik coşkusunu harekete geçirmesiydi. Aynı ro-
manı ellili yaşlarımda okuduğumda aynı coşkuyu hissede-
medim, dahası yazarını çok hayalci bulup eleştirdim. Bu-
radan hareketle yazınsal yapıtlarla ilgili şunu söyleyebili-
rim: -
----
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdaki-
lerden hangisi getirilmelidir?
A) Fantastik olayların ele alındığı romanlar, okuru yaşam
gerçeklerinden uzaklaştırabiliyor.
B) Macera romanları, anlatımının sürükleyiciliği sayesin-
de her seviyeden okura seslenir.
C) Okurun yaş ve ilgisi, yapıtta anlatılanlarla örtüşürse ya-
pit etkili olur.
D) Bir yapıtın belli bir kesimce beğenilmesi, o yapıtın yet-
kin olduğu anlamına gelmez.
E) Bir yapıtın kalıcılığı yakalaması, evrensel özler taşıma-
sına bağlıdır.
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
9. Charles Dickens'ın "David Copperfield" adlı yapıtını oku- duğumda ortaokul son sınıf öğrencisiydim. Kitaptan onlar- ca cümleyi defterime yazdığımı anımsıyorum. O denli et- kilemişti ki beni, uzun süre etkisi devam etti üzerimde. Pe- ki, neydi beni bu denli etkileyen? Elbette, anlatılanların bendeki gençlik coşkusunu harekete geçirmesiydi. Aynı ro- manı ellili yaşlarımda okuduğumda aynı coşkuyu hissede- medim, dahası yazarını çok hayalci bulup eleştirdim. Bu- radan hareketle yazınsal yapıtlarla ilgili şunu söyleyebili- rim: - ---- Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdaki- lerden hangisi getirilmelidir? A) Fantastik olayların ele alındığı romanlar, okuru yaşam gerçeklerinden uzaklaştırabiliyor. B) Macera romanları, anlatımının sürükleyiciliği sayesin- de her seviyeden okura seslenir. C) Okurun yaş ve ilgisi, yapıtta anlatılanlarla örtüşürse ya- pit etkili olur. D) Bir yapıtın belli bir kesimce beğenilmesi, o yapıtın yet- kin olduğu anlamına gelmez. E) Bir yapıtın kalıcılığı yakalaması, evrensel özler taşıma- sına bağlıdır.
S
A
R
M
1
hikayeleridir.
13. (...)
Açarak girdi o esnada düzeltip fesini,
Bir uzun boylu çocuk... Lakin o bir levha idi..!
Öyle bir levha-i rikkat ki unutmam ebedi,
Rengi uçmuş yüzünün, gözleri çökmüş içeri.
Elmacıklar iki baştan çıkıvermiş ileri.
O şakaklar göçerek cepheyi yandan sıkmış;
Fırlamış alnı, damarlarla beraber çıkmış,
Bet-beniz kül gibi olmuş uçarak nur-i şebâb;
O yanaklar iki solgun güle dönmüş, bitâb!
O dudaklar morarıp kavlamış artık derisi;
Uzamış saç gibi kirpiklerinin her birisi!
Kafa yük gibi kesilip boynuna, çökmüş bağrı;
Iki değnek gibi yükselmiş omuzlar yukarı.
Mehmet Âkif Ersoy'un "Hasta" adlı manzum
hikâyesinden alınan bu dizelerde aşağıdaki anla-
tim türlerinden hangisi ağır basmaktadır?
A) Betimleyici
B) Açıklayıcı
C) Öyküleyici
D) Destansı
E) Tartışmacı
2. (1
d
h
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
S A R M 1 hikayeleridir. 13. (...) Açarak girdi o esnada düzeltip fesini, Bir uzun boylu çocuk... Lakin o bir levha idi..! Öyle bir levha-i rikkat ki unutmam ebedi, Rengi uçmuş yüzünün, gözleri çökmüş içeri. Elmacıklar iki baştan çıkıvermiş ileri. O şakaklar göçerek cepheyi yandan sıkmış; Fırlamış alnı, damarlarla beraber çıkmış, Bet-beniz kül gibi olmuş uçarak nur-i şebâb; O yanaklar iki solgun güle dönmüş, bitâb! O dudaklar morarıp kavlamış artık derisi; Uzamış saç gibi kirpiklerinin her birisi! Kafa yük gibi kesilip boynuna, çökmüş bağrı; Iki değnek gibi yükselmiş omuzlar yukarı. Mehmet Âkif Ersoy'un "Hasta" adlı manzum hikâyesinden alınan bu dizelerde aşağıdaki anla- tim türlerinden hangisi ağır basmaktadır? A) Betimleyici B) Açıklayıcı C) Öyküleyici D) Destansı E) Tartışmacı 2. (1 d h
Bir rütbede aldı beni aşk-ı didår
Mahv oldi hayâl ü nazarimdan ağyår
Bir yerde bu efkâr ile kendim bulamam
Ayineye baksam görürüm süret-i yar
Şeyh Galib
Bu dörtlüğün nazım biçimi aşağıdakilerden hangi-
sidir?
A) Rubai
B) Kaside
D) Şarkı
C) Tuyuğ
E) Kita
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
Bir rütbede aldı beni aşk-ı didår Mahv oldi hayâl ü nazarimdan ağyår Bir yerde bu efkâr ile kendim bulamam Ayineye baksam görürüm süret-i yar Şeyh Galib Bu dörtlüğün nazım biçimi aşağıdakilerden hangi- sidir? A) Rubai B) Kaside D) Şarkı C) Tuyuğ E) Kita
3. Tüm hayvanların vücudu dokulardan ve dokuların
birleşmesiyle meydana gelen organlardan oluşur. Dokular
vücudun çeşitli kısımlarını ve organlarını oluştururken
küçücük, kıvrımlı ve karmaşık yapılara dönüşür. Epitel
hücreler bu yapıların oluşmasında temel bir işleve sahiptir.
Yukarıdaki metinde aşağıda verilen ses olaylarından
hangisi yoktur?
A) Ünsüz Değişimi
C) Ünlü Düşmesi
E) Ünsüz Benzeşmesi
B) Ünsüz Düşmesi
D) Ünlü Türemesi
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
3. Tüm hayvanların vücudu dokulardan ve dokuların birleşmesiyle meydana gelen organlardan oluşur. Dokular vücudun çeşitli kısımlarını ve organlarını oluştururken küçücük, kıvrımlı ve karmaşık yapılara dönüşür. Epitel hücreler bu yapıların oluşmasında temel bir işleve sahiptir. Yukarıdaki metinde aşağıda verilen ses olaylarından hangisi yoktur? A) Ünsüz Değişimi C) Ünlü Düşmesi E) Ünsüz Benzeşmesi B) Ünsüz Düşmesi D) Ünlü Türemesi
22. 1. Geçmişe göre çok daha fazla verinin bu sistemler
içerisinde tutulduğu bir dünyada yaşıyoruz artık.
II. Tüm bu gelişmeler, bir taraftan dünyanın farklı yer-
lerinde yaşayan insanların birbirine yakınlaşmasını
sağlarken diğer taraftan da kuşaklar arası mesafenin
açılmasına neden oluyor. on shinub
III. Günümüzde savunma sanayisi, sağlık, ulaşım, eğitim
gibi pek çok alan bilişim sistemlerine bağlı çalışıyor.
IV. Alanında uzman kişiler tarafından üretilen, herkese
açık, ücretsiz olarak erişilebilen, tekrar kullanılabilen
ve paylaşılabilen içerikler, projeler veya dokümanlar
-a açık kaynak olarak ifade ediliyor. so
V. Nesnelerin interneti, büyük veri, yapay zekâ, sanal
ortam, akıllı cihaz gibi kavramlar sayısız verinin âdeta
mekasalandığı bu dünyada gün geçtikçe dilimizde ve
tabii hayatımızda daha fazla yer ediniyor kendine.
Yukarıda numaralanmış cümlelerle anlamlı bir bütün
oluşturulmak istendiğinde hangi cümle oluşturulan
bu paragrafta yer almaz?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
22. 1. Geçmişe göre çok daha fazla verinin bu sistemler içerisinde tutulduğu bir dünyada yaşıyoruz artık. II. Tüm bu gelişmeler, bir taraftan dünyanın farklı yer- lerinde yaşayan insanların birbirine yakınlaşmasını sağlarken diğer taraftan da kuşaklar arası mesafenin açılmasına neden oluyor. on shinub III. Günümüzde savunma sanayisi, sağlık, ulaşım, eğitim gibi pek çok alan bilişim sistemlerine bağlı çalışıyor. IV. Alanında uzman kişiler tarafından üretilen, herkese açık, ücretsiz olarak erişilebilen, tekrar kullanılabilen ve paylaşılabilen içerikler, projeler veya dokümanlar -a açık kaynak olarak ifade ediliyor. so V. Nesnelerin interneti, büyük veri, yapay zekâ, sanal ortam, akıllı cihaz gibi kavramlar sayısız verinin âdeta mekasalandığı bu dünyada gün geçtikçe dilimizde ve tabii hayatımızda daha fazla yer ediniyor kendine. Yukarıda numaralanmış cümlelerle anlamlı bir bütün oluşturulmak istendiğinde hangi cümle oluşturulan bu paragrafta yer almaz? A) I B) II C) III D) IV E) V
köklü
ar da
ilere
çok
aki-
Jinevi
11. "Harika bir yer. Sanki büyük bir laboratuvar!" diyordu
1
komşum gördüğü serayı imrenerek anlatırken. "Her şey
11
bilgisayar kontrolünde. İçeride ne rüzgâr ne güneş ne
de toprak var! Sebzeler su kültüründe yetişiyor. Bizim
tarladan aldığımız verimin on katını alıyorlar neredey-
se." Komşumun bu sözlerine oldukça şaşırdım. Halbuki
bu günlerde sıkça sorulan, "Nerede o güzelim sebze-
IIL
ler?" sorusunun gerisinde, "Bir zamanlar yaşadığımız
IV
doğa nerede?" kaygısı olmalı. Binlerce yıldır doğanın
V
dengesi, çeşitli müdahalelerle bozuluyor.
Bu paradaki numaralanmış sözcüklerden hangisi
tür bakımından ötekilerden farklıdır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
ē
E) V
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
köklü ar da ilere çok aki- Jinevi 11. "Harika bir yer. Sanki büyük bir laboratuvar!" diyordu 1 komşum gördüğü serayı imrenerek anlatırken. "Her şey 11 bilgisayar kontrolünde. İçeride ne rüzgâr ne güneş ne de toprak var! Sebzeler su kültüründe yetişiyor. Bizim tarladan aldığımız verimin on katını alıyorlar neredey- se." Komşumun bu sözlerine oldukça şaşırdım. Halbuki bu günlerde sıkça sorulan, "Nerede o güzelim sebze- IIL ler?" sorusunun gerisinde, "Bir zamanlar yaşadığımız IV doğa nerede?" kaygısı olmalı. Binlerce yıldır doğanın V dengesi, çeşitli müdahalelerle bozuluyor. Bu paradaki numaralanmış sözcüklerden hangisi tür bakımından ötekilerden farklıdır? A) I B) II C) III D) IV ē E) V
10. (1) Rize; sahile sıkışıp kalmış, yay biçimli dar bir şerit hâ-
linde uzanan, küçük bir şehir olarak bilinir. (II) Önünü
Karadeniz keser, arkasını dağ etekleri kuşatır. (III) Yama-
ca kurulmuş Rize Kalesi'nden veya Şahin Tepesi'nden
neredeyse tüm şehir merkezini kuş bakışı görme imkanı
bulabilirsiniz. (IV) Rize'nin merkezi öylesine küçüktür ki
burayı baştan sona yarım günde gezebilirsiniz. (V) Her
yanı kaplayan ağaçlar, çaylıklar, gürül gürül akan dereler
sürgit yağan yağmurun eseridir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde
fiilimsi yoktur?
A) I ve III
D) ve IV
BYI ve IV
E) IV ve V
C) II ve III
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
10. (1) Rize; sahile sıkışıp kalmış, yay biçimli dar bir şerit hâ- linde uzanan, küçük bir şehir olarak bilinir. (II) Önünü Karadeniz keser, arkasını dağ etekleri kuşatır. (III) Yama- ca kurulmuş Rize Kalesi'nden veya Şahin Tepesi'nden neredeyse tüm şehir merkezini kuş bakışı görme imkanı bulabilirsiniz. (IV) Rize'nin merkezi öylesine küçüktür ki burayı baştan sona yarım günde gezebilirsiniz. (V) Her yanı kaplayan ağaçlar, çaylıklar, gürül gürül akan dereler sürgit yağan yağmurun eseridir. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde fiilimsi yoktur? A) I ve III D) ve IV BYI ve IV E) IV ve V C) II ve III
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yok-
tur?
A) Az sonra kapıdan içeriye nar çiçeği elbiseli genç bir
kadın girdi.
B) Bilinç altı, bütün açıklığıyla anlaşılabilmiş değil.
C) Her akşamüstü düşününce dünyanın sonu yakınmış
hissine kapılıyorum.
D) Çocukluğumun masalları beş taş oynayarak uyandı-
lar.
E) Yaşamın baş rolünde olmak kendini bulmakla müm-
kündür.
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yok- tur? A) Az sonra kapıdan içeriye nar çiçeği elbiseli genç bir kadın girdi. B) Bilinç altı, bütün açıklığıyla anlaşılabilmiş değil. C) Her akşamüstü düşününce dünyanın sonu yakınmış hissine kapılıyorum. D) Çocukluğumun masalları beş taş oynayarak uyandı- lar. E) Yaşamın baş rolünde olmak kendini bulmakla müm- kündür.
7. (1) Dünya edebiyatında çok önemli yazarlar var-
dır ki pek çoğunun hikayesi bilinmez. (II) Kalaba-
lıklar içinde yalnızlaşmanın ve yabancılaşmanın
dehşeti kadar aile kurumunun toplumsal iktidarın
yapıtaşı olduğunu da fark etmişti Kafka. (III) 1912
yılında yazdığı "Yargı" ve "Değişim" hikayeleri gibi
"Amerika" romanında da birey-toplum çatışması-
ni aile kurumu etrafında işlemiştir. (V) Bu nokta-
da yazarın kendi tarihine, babasının baskıcı kişi-
liğine ve mutsuz ailesine birebir karşılık gelecek
motifler bulunabilir. (V) Ne var ki edebiyat ara-
cılığıyla başka bir gerçeklik düzleminde yeniden
inşa ettiği Kafkaesk dünya, yazarın biyografisine
indirgenemez.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden han-
gisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A)V B) 11 C) IT
D)
E) IV
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
7. (1) Dünya edebiyatında çok önemli yazarlar var- dır ki pek çoğunun hikayesi bilinmez. (II) Kalaba- lıklar içinde yalnızlaşmanın ve yabancılaşmanın dehşeti kadar aile kurumunun toplumsal iktidarın yapıtaşı olduğunu da fark etmişti Kafka. (III) 1912 yılında yazdığı "Yargı" ve "Değişim" hikayeleri gibi "Amerika" romanında da birey-toplum çatışması- ni aile kurumu etrafında işlemiştir. (V) Bu nokta- da yazarın kendi tarihine, babasının baskıcı kişi- liğine ve mutsuz ailesine birebir karşılık gelecek motifler bulunabilir. (V) Ne var ki edebiyat ara- cılığıyla başka bir gerçeklik düzleminde yeniden inşa ettiği Kafkaesk dünya, yazarın biyografisine indirgenemez. Bu parçada numaralanmış cümlelerden han- gisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A)V B) 11 C) IT D) E) IV
6. (1) Şirket içi yükselmelerde liderlik pozisyonları için içe dönük
kişiler sürekli pas geçiliyor. (II) Oysaki içe dönükler çok daha
dikkatlidir, sezgileri kuvvetlidir ve hesaplanmamış büyük riskler
almazlar. (III) Adam Grant'in yaptığı bir araştırmaya göre içe
dönük liderler sıklıkla dışa dönük liderlerden daha iyi sonuçlar
alıyorlar. (IV) Çünkü çalışanları yönetirken onların kendi fikirle-
riyle çalışmalarına izin veriyorlar. (V) Oysa dışa dönük liderler
heyecana kapılıp olanları bilmeden, her şeyi kendi düşündük-
leri gibi şekillendirip diğerlerinin fikirlerinin gün ışığına çıkması-
na engel oluyorlar.
Numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi
yanlıştır?
A) I. cümlede amaç - sonuç ilgisi kurulmuştur.
B) II. cümlede içe dönüklerin olumlu yanları öne çıkarılmıştır.
C) III. cümlede karşılaştırma yapılmıştır.
YN.
. cümleyle III. cümle arasında neden -sonuç ilgisi kurul-
muştur.
E) V. cümlede dışa dönük liderlerin olumsuz özelliklerinden
söz edilmiştir.
8. Ya
D
ha
d
O
b
iy
Z
C
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
6. (1) Şirket içi yükselmelerde liderlik pozisyonları için içe dönük kişiler sürekli pas geçiliyor. (II) Oysaki içe dönükler çok daha dikkatlidir, sezgileri kuvvetlidir ve hesaplanmamış büyük riskler almazlar. (III) Adam Grant'in yaptığı bir araştırmaya göre içe dönük liderler sıklıkla dışa dönük liderlerden daha iyi sonuçlar alıyorlar. (IV) Çünkü çalışanları yönetirken onların kendi fikirle- riyle çalışmalarına izin veriyorlar. (V) Oysa dışa dönük liderler heyecana kapılıp olanları bilmeden, her şeyi kendi düşündük- leri gibi şekillendirip diğerlerinin fikirlerinin gün ışığına çıkması- na engel oluyorlar. Numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede amaç - sonuç ilgisi kurulmuştur. B) II. cümlede içe dönüklerin olumlu yanları öne çıkarılmıştır. C) III. cümlede karşılaştırma yapılmıştır. YN. . cümleyle III. cümle arasında neden -sonuç ilgisi kurul- muştur. E) V. cümlede dışa dönük liderlerin olumsuz özelliklerinden söz edilmiştir. 8. Ya D ha d O b iy Z C
9. Kente yalnızlık gelirdi sen uyuyunca
Yüzümde mevsim değişirdi uyandığında
Bilmezdin gizliden seni sevdiğimi
Aşkın içimde solardı adın bahardı
Bu şiirle ilgili olarak
1. Yer yön zarfı vardır.
II. Durum zarfı vardır.
III. Miktar zarfı vardır.
IV. Zaman zarfı vardır.
V. Soru zarfı vardır.
yargılarından hangileri doğrudur?
A) I ve II
D) III ve IV
B) II ve III
E) IV ve V
C) II ve IV
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
9. Kente yalnızlık gelirdi sen uyuyunca Yüzümde mevsim değişirdi uyandığında Bilmezdin gizliden seni sevdiğimi Aşkın içimde solardı adın bahardı Bu şiirle ilgili olarak 1. Yer yön zarfı vardır. II. Durum zarfı vardır. III. Miktar zarfı vardır. IV. Zaman zarfı vardır. V. Soru zarfı vardır. yargılarından hangileri doğrudur? A) I ve II D) III ve IV B) II ve III E) IV ve V C) II ve IV
asi etkiler? Açıklayınız.
Kitabındaki masallanın birbiriyle bağlantılı bir şekilde devam etmesi metrin
bir ilişki vardır?
Okuma
ŞEHZADE İLE GULYABANİ
Ey bahtigüzel Şah, işittim ki, balıkçı, ifrite, "Sen beni bağışlamış olsaydın, ben de seni bağışlardım; ama sen
ölümümü istediğinden, ben de seni bu küpe hapsedip denize fırlatarak ölüme mahkûm edeceğim" demiş. Bun
duyan ifrit haykırarak "Allah aşkına ey balıkçıl Bunu yapma! Büyüklük et de beni bağışla! Yaptıklarıma da sakın
kızma! Ben suç işlediysem, sen iyilik et! Atasözleri ne demiştir: "Kötülük yapma sen, iyilik yap! Kötünün suçunu
tümden bağışla!' Ve sen balıkçı! Sakın Umâme'nin Atika'ya yaptığını yapma!" demiş. Balıkçı, "Neymiş bu olay?"
diye sorunca, ifrit, "Şimdi bunu anlatmanın sırası değil, beni küpten çıkarınca, onların başından geçenleri anla
tırım!" diye yanıtlamış. Balıkçı. "Yo! Seni, oradan çıkmaya hiç imkan bulamayacağını şekilde, kesinlikle, deniz
atmam gerek! Yalvararak sana başvurduğumda, sana karşı hiçbir suçum, alçakça bir davranışım olmadığı halde
ölümümden başka şey düşünmedin; oysa ben sana sadece iyilik etmiştim küpten çıkararak... Bana karşı böyle
davrandığına göre, senin bozuk bir soydan geldiğin anlaşılıyor. Ve de bil ki, senin durumunu, denizden çıkarıp
seni yeniden kurtaracaklara açıklamadan küpü denize fırlatmayacağım. Boylece onu açmadan tekrar denize
fırlatacaklar ve sen sonsuza kadar (...) orada kalacaksın!" demiş. Ifrit ona yanıt vermiş: "Beni bırak, sana şimd
öyküyü anlatacağım; bir daha kötülük de etmeyeceğim; bir de seni sonsuza dek zenginleştirmek için olanak
sağlayacak bir yol göstereceğim." Bunun üzerine balıkçı ona inanmış ve onu özgür bırakırsa, yalnız kendisine
kötülük etmeyeceğini değil, iyilik de edeceğini düşünmüş. Onun iyi niyetine ve vaadine tümden güvenerek ve
ona kadir-i mutlak Allah üstüne yemin ettirdikten sonra, küpün kapağını açmış. Küpten tamamen çıkıncaya
kadar duman yükselmeye başlamış, sonra da bu duman yüzü korkunç çirkinlikte bir ifrite dönüşmüş. İfrit küpe
bir tekme vurarak onu denize yuvarlamış. Balıkçı küpün denize yuvarlandığını görünce, hiç kuşku duymama-
casına mahvolduğuna inanmış; (...) ve kendi kendine "Bu hiç de hayra alamet değil!" demiş. Sonra yüreğini
bütün tutmaya çalışarak, "Ey ifrit, yüce Allah 'Vaadini tut! Çünkü bunun hesabı sorulur' buyurmuştur. Sen bana
yeminle, ihanet etmeyeceğini vaat ettin. Yeminine sadık kalmazsan Allah seni cezalandırır; onun gazabından
korkulur, sabırlıysa da unutkan değildir. Sana, Hekim Rüyan'ın Kral Yunan'a söylediği, 'Beni bağışla ki, Allah da
seni bağışlasın!" deyişini hatırlatırım" demiş. Bu sözleri duyan ifrit gülmeye başlamış; onun önünden yol alarak,
"Ey balıkçı, beni izle!" demiş. Balıkçı da, güvenliğinden pek emin olmadan onun ardından yürümeye başlamış;
böylece kentten tamamen uzaklaşmışlar ve onu gözden yitirmişler, sonra da bir dağa tırmanmışlar, oradan da
ortasında bir göl bulunan tenha bir vadiye inmişler. Bunun üzerine ifrit durmuş, balıkçıya ağını suya atmasını ve
avlamasını emretmiş; balıkçı bakmış rada beyaz, kırmızı, mavi ve sarı balıklar görmüş: şaşırmış kalmış;
sonra ağını göle fırlatmış; çekince dört balığın ağa takıldığını görmüş; her bir balık ayrı bir renkte imiş. Bunu gö-
rünce sevinmiş, İfrit ona "Bu balıklarla Sultan'ın huzuruna çık ve bunları ona sun! O da sana bir servet verecektir
ve şimdi, Allah aşkına, özrümü kabul et! Korkarım ki, yeryüzünde yaşayan hiç kimseyi görmeden bin sekiz yüz
yıldır deniz altında kaldığım için nezaket kurallarını unuttum! Sana gelince, her gün buraya balık avlamaya gel!
Ancak bir kereden fazla ağ atma! Şimdi Allah'a emanet ol!" demiş. Bunu söyleyerek iki ayağını yere vurunca
yer yanılmış, ifriti yutmuş.
Bunun üzerine balıkçı, ifritle başından geçenlere çok şaşarak kente dönmüş; sonra da balıkları alıp evine
götürmüş; toprak bir kap alarak bunu suyla doldurmuş; içine balıkları koymuş; balıklar su içinde oynamaya baş-
lamışlar. Sonra, kabı başının üzerine yerleştirerek, ifritin önerdiği gibi Sultan'ın sarayına doğru yol almış. Balıkçı
Sultan'ın huzuruna çıkınca balıklan ona sunmuş; Sultan, balıkçının kendisine sunduğu bu balıklan görünce hay.
ranlığın doruğuna ulaşmış, çünkü gerek nitelik gerek tür bakımından ömrünce bunların benzerini görmemiş imiş.
Sonra, "Bu balıkları aşçımız (...) kadına verin!" demiş. Bu köle, ona ancak üç gün önce Rum ülkelerinin kralı
tarafından armağan olarak verilmiş ve de aşçılık marifeti henüz denenmemiş imiş. Vezir ona balıkları kızartmasını
emretmiş ve "Ey aşçı, hükümdar sana ulaştırmak üzere bana şu emri verdi: 'Ey gözyaşım! Seni bir hazine gibi,
dertli günümde dökmek için sakladım' atasözünün dediği gibi, sen de mutfaktaki marifetini, tabaklarındaki tat
zenginliğini bugün göstereceksin; çünkü Sultan bugün kendisine hediyeler getiren bir kimseyi kabul etti!" demiş.
Vezir bunlan söyleyip her tür tavsiyelerini de ekleyerek oradan ayrılmış. Sultan balıkçıya dört yüz dinar verilme-
109
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
asi etkiler? Açıklayınız. Kitabındaki masallanın birbiriyle bağlantılı bir şekilde devam etmesi metrin bir ilişki vardır? Okuma ŞEHZADE İLE GULYABANİ Ey bahtigüzel Şah, işittim ki, balıkçı, ifrite, "Sen beni bağışlamış olsaydın, ben de seni bağışlardım; ama sen ölümümü istediğinden, ben de seni bu küpe hapsedip denize fırlatarak ölüme mahkûm edeceğim" demiş. Bun duyan ifrit haykırarak "Allah aşkına ey balıkçıl Bunu yapma! Büyüklük et de beni bağışla! Yaptıklarıma da sakın kızma! Ben suç işlediysem, sen iyilik et! Atasözleri ne demiştir: "Kötülük yapma sen, iyilik yap! Kötünün suçunu tümden bağışla!' Ve sen balıkçı! Sakın Umâme'nin Atika'ya yaptığını yapma!" demiş. Balıkçı, "Neymiş bu olay?" diye sorunca, ifrit, "Şimdi bunu anlatmanın sırası değil, beni küpten çıkarınca, onların başından geçenleri anla tırım!" diye yanıtlamış. Balıkçı. "Yo! Seni, oradan çıkmaya hiç imkan bulamayacağını şekilde, kesinlikle, deniz atmam gerek! Yalvararak sana başvurduğumda, sana karşı hiçbir suçum, alçakça bir davranışım olmadığı halde ölümümden başka şey düşünmedin; oysa ben sana sadece iyilik etmiştim küpten çıkararak... Bana karşı böyle davrandığına göre, senin bozuk bir soydan geldiğin anlaşılıyor. Ve de bil ki, senin durumunu, denizden çıkarıp seni yeniden kurtaracaklara açıklamadan küpü denize fırlatmayacağım. Boylece onu açmadan tekrar denize fırlatacaklar ve sen sonsuza kadar (...) orada kalacaksın!" demiş. Ifrit ona yanıt vermiş: "Beni bırak, sana şimd öyküyü anlatacağım; bir daha kötülük de etmeyeceğim; bir de seni sonsuza dek zenginleştirmek için olanak sağlayacak bir yol göstereceğim." Bunun üzerine balıkçı ona inanmış ve onu özgür bırakırsa, yalnız kendisine kötülük etmeyeceğini değil, iyilik de edeceğini düşünmüş. Onun iyi niyetine ve vaadine tümden güvenerek ve ona kadir-i mutlak Allah üstüne yemin ettirdikten sonra, küpün kapağını açmış. Küpten tamamen çıkıncaya kadar duman yükselmeye başlamış, sonra da bu duman yüzü korkunç çirkinlikte bir ifrite dönüşmüş. İfrit küpe bir tekme vurarak onu denize yuvarlamış. Balıkçı küpün denize yuvarlandığını görünce, hiç kuşku duymama- casına mahvolduğuna inanmış; (...) ve kendi kendine "Bu hiç de hayra alamet değil!" demiş. Sonra yüreğini bütün tutmaya çalışarak, "Ey ifrit, yüce Allah 'Vaadini tut! Çünkü bunun hesabı sorulur' buyurmuştur. Sen bana yeminle, ihanet etmeyeceğini vaat ettin. Yeminine sadık kalmazsan Allah seni cezalandırır; onun gazabından korkulur, sabırlıysa da unutkan değildir. Sana, Hekim Rüyan'ın Kral Yunan'a söylediği, 'Beni bağışla ki, Allah da seni bağışlasın!" deyişini hatırlatırım" demiş. Bu sözleri duyan ifrit gülmeye başlamış; onun önünden yol alarak, "Ey balıkçı, beni izle!" demiş. Balıkçı da, güvenliğinden pek emin olmadan onun ardından yürümeye başlamış; böylece kentten tamamen uzaklaşmışlar ve onu gözden yitirmişler, sonra da bir dağa tırmanmışlar, oradan da ortasında bir göl bulunan tenha bir vadiye inmişler. Bunun üzerine ifrit durmuş, balıkçıya ağını suya atmasını ve avlamasını emretmiş; balıkçı bakmış rada beyaz, kırmızı, mavi ve sarı balıklar görmüş: şaşırmış kalmış; sonra ağını göle fırlatmış; çekince dört balığın ağa takıldığını görmüş; her bir balık ayrı bir renkte imiş. Bunu gö- rünce sevinmiş, İfrit ona "Bu balıklarla Sultan'ın huzuruna çık ve bunları ona sun! O da sana bir servet verecektir ve şimdi, Allah aşkına, özrümü kabul et! Korkarım ki, yeryüzünde yaşayan hiç kimseyi görmeden bin sekiz yüz yıldır deniz altında kaldığım için nezaket kurallarını unuttum! Sana gelince, her gün buraya balık avlamaya gel! Ancak bir kereden fazla ağ atma! Şimdi Allah'a emanet ol!" demiş. Bunu söyleyerek iki ayağını yere vurunca yer yanılmış, ifriti yutmuş. Bunun üzerine balıkçı, ifritle başından geçenlere çok şaşarak kente dönmüş; sonra da balıkları alıp evine götürmüş; toprak bir kap alarak bunu suyla doldurmuş; içine balıkları koymuş; balıklar su içinde oynamaya baş- lamışlar. Sonra, kabı başının üzerine yerleştirerek, ifritin önerdiği gibi Sultan'ın sarayına doğru yol almış. Balıkçı Sultan'ın huzuruna çıkınca balıklan ona sunmuş; Sultan, balıkçının kendisine sunduğu bu balıklan görünce hay. ranlığın doruğuna ulaşmış, çünkü gerek nitelik gerek tür bakımından ömrünce bunların benzerini görmemiş imiş. Sonra, "Bu balıkları aşçımız (...) kadına verin!" demiş. Bu köle, ona ancak üç gün önce Rum ülkelerinin kralı tarafından armağan olarak verilmiş ve de aşçılık marifeti henüz denenmemiş imiş. Vezir ona balıkları kızartmasını emretmiş ve "Ey aşçı, hükümdar sana ulaştırmak üzere bana şu emri verdi: 'Ey gözyaşım! Seni bir hazine gibi, dertli günümde dökmek için sakladım' atasözünün dediği gibi, sen de mutfaktaki marifetini, tabaklarındaki tat zenginliğini bugün göstereceksin; çünkü Sultan bugün kendisine hediyeler getiren bir kimseyi kabul etti!" demiş. Vezir bunlan söyleyip her tür tavsiyelerini de ekleyerek oradan ayrılmış. Sultan balıkçıya dört yüz dinar verilme- 109
in
60
L
10. SINIF B
25. 1. Türklere İslamiyet'i anlatmayı amaçlayan eser; Allah'a ve
Hz. Muhammet'e duyulan sevgiyi dile getiren, dinî içerikli,
didaktik bir tarzda ve genellikle 7'li ve 12'li hece ölçüsüyle
yazılan şiirlerden oluşur.
II. Yusuf Has Hacip tarafından yazılan, İslamiyet etkisindeki
Türk edebiyatının ilk ürünü olan eser; dört sembolik kişi-
nin sosyal düzen, devlet yönetimi, insanın mutluluk yol-
ları üzerine konuşmasıyla oluşan 6645 beyit ve 173 dört-
lükten oluşmuştur.
III. 1074 yılında Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan, Türk-
çe-Arapça bir sözlük olan eserin amacı Araplara Türkçeyi
öğretmektir; eserde çeşitli Türk topluluklarının dilleri hak-
kında bilgiler verilmiş, kelimeler örneklendirilirken atasöz-
lerinden, deyimlerden, şiirlerden yararlanılmıştır.
Yukarıda numaralanmış parçalarda verilen eserler, aşağıda-
kilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Kutadgu Bilig - Divanü Lügati't-Türk - Divan-ı Hikmet
BY Divan-ı Hikmet - Divanü Lügati't-Türk - Kutadgu Bilig
Divan-ı Hikmet - Kutadgu Bilig - Divanü Lügati't-Türk
DY Divanü Lügati't-Türk - Atabetü'l-Hakayık – Kutadgu Bilig
E Divanü Lügati't-Türk – Divan-ı Hikmet - Atabetü'l-Hakayık
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
in 60 L 10. SINIF B 25. 1. Türklere İslamiyet'i anlatmayı amaçlayan eser; Allah'a ve Hz. Muhammet'e duyulan sevgiyi dile getiren, dinî içerikli, didaktik bir tarzda ve genellikle 7'li ve 12'li hece ölçüsüyle yazılan şiirlerden oluşur. II. Yusuf Has Hacip tarafından yazılan, İslamiyet etkisindeki Türk edebiyatının ilk ürünü olan eser; dört sembolik kişi- nin sosyal düzen, devlet yönetimi, insanın mutluluk yol- ları üzerine konuşmasıyla oluşan 6645 beyit ve 173 dört- lükten oluşmuştur. III. 1074 yılında Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan, Türk- çe-Arapça bir sözlük olan eserin amacı Araplara Türkçeyi öğretmektir; eserde çeşitli Türk topluluklarının dilleri hak- kında bilgiler verilmiş, kelimeler örneklendirilirken atasöz- lerinden, deyimlerden, şiirlerden yararlanılmıştır. Yukarıda numaralanmış parçalarda verilen eserler, aşağıda- kilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir? A) Kutadgu Bilig - Divanü Lügati't-Türk - Divan-ı Hikmet BY Divan-ı Hikmet - Divanü Lügati't-Türk - Kutadgu Bilig Divan-ı Hikmet - Kutadgu Bilig - Divanü Lügati't-Türk DY Divanü Lügati't-Türk - Atabetü'l-Hakayık – Kutadgu Bilig E Divanü Lügati't-Türk – Divan-ı Hikmet - Atabetü'l-Hakayık