Anlam İlişkisi Bakımından Sözcükler Soruları

R 2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yan anlamlı sözcük yoktur? A) Beşiktaş sırtlarına ağaç dikiyorlar. B) Yemeklere bir diş sarmısak koyardı. C) Uçağın kanadı havada parçalanmış. D) Başı kırık bir çiviyi sökmeye uğraşıyor. E) Soğuk bir tavırla birbirlerini selamladılar. XX

2. Oğlumun kalp atışlarını ilk duyduğum zaman hayata dair bildiğim, emin olduğum tüm doğrularım - bir bi- na gibi hızla yıkılmaya başladı. O binanın temelinde ise bebeğimi her şeyin en iyisiyle büyütme vardı. M Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) cürük - arzum B) dökük - emelim C) bitik - şevkim D) Kırık - mücadelem experie E) tutuk- idealim

2. 1. Haber yazısı II. Makale III. Fabl Didaktik ögeler IV. Tuyuğ Aruz ölçüsü V. Otobiyografi III. kişili anlatım Yukarıdaki numaralanmış terimlerden hangisi, karşı- sındakiyle ilişkilendirilemez? A) I. B) II. C) III. DIV. 5N 1K →→→Nesnellik

18. Selda Uzunkaya'nın metin üzerine getirdiği eleştirel bakış açısı ve yol göstericiliği metindeki boşlukları su yüzüne çıkarıyor ve metin içinde daha bilinçli yürümeme yardımcı oluyor. Yazınımızda yaratmaya çalıştığım fark üzerine söyleyebileceğim tek şey ben yazdığım metnin içindeyim, dışından bakamıyorum ve yazarken de kelimelerle kurduğum dünyanın içinde ben de karakterlerle el ele, omuz omuza ilerliyorum, bende saklanıyorum, koşuyorum, korkuyorum ya da düşüyorum. Bu yüzden öyküde daha gerçek bir dil inşa ettiğime inanıyorum. İçeriden bakıyorum biraz da vicdani bir borç ödüyorum bu öykülerle. Bu parçada geçen altı çizili kelimelerden hangisinin yazımı yanlıştır? A) bakış açısı B) tek şey C) bende D) omuz omuza E) ya da www.paragrafinsifresi.com Paragrafın Şifresi - TÜRKÇE DENEMELERİ 20. Edeb sunu geçe kend çalış Sizi işare doğ yön Bu bili har A) B) 98 C) D

DENEME-8 B B TYT/Türkçe Aşağıdakilerin hangisinde cümledeki anlam ola- yını açıklayan ayraç içindeki bilgi yanlıştır? Kadife sesli sanatçı bize o akşam enfes bir mü- zik ziyafeti çekti. (Duyu aktarımı) B) Bu iş böyle olmaz, herkes elini taşın altına soka- cak. (Somutlama) C) Maazallah ya orada iyi saatte olsunlar varsa kor- kanım ben. (Güzel adlandırma) Güneşimsin karanlık dünyamı aydınlatan, ruhu- mu isitan hayat arkadaşımsın. (İnsandan doğaya aktarma) E) Akşama kadar aptal kutusunun karşısında otu- ruyorsun, biraz kitap okusan. (Dolaylama) ne demek bal SO 29.

6. . tutmak: Yakalamak. ● hareket: Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim. ● durmak: Hareketsiz durumda olmak. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "tutmak, hareket, durmak" sözcükleri belirtilen anlamlarını karşılayacak şekilde kul- lanılmıştır? A) Kucağında tuttuğu bebekle sahanlıkta duruyor; hareket- siz bir varlık, bir heykel gibi, olan biteni yalnızca gözle- riyle takip ediyordu. B) Hareket hâlindeki araçtan atlamaya çalışan kadını tutan yolcular, bir yandan da durması için sürücüye bağırıyor- du. C) Böyle bir hareket beklemeyen müdür, onu kollarından tutup sakinleştirmeye uğraşıyor; masada duran dilekçe- sini israrla geri vermeye çalışıyordu. Otobüs hareket edeli dört saati geçmiş, oturmaktan her tarafımız tutulmuştu, buna karşılık şoför hiç duracağa benzemiyordu. E Bu hareketi başlatan şairlerden biri olduğu hâlde zaman- la tuttukları yolun yanlış olduğunu düşünmeye başlamış, topluluğun uzağında durmayı tercih etmişti.

DİLİ VE EDEBİYATI lar ve Dünya Edebiyatı par- -gu- Ca- r. ini -nu eri AYT 1. ADIM 4. Realist eserlerde yazarlar kendi kişiliğini gizler, nesnel bir an- latım tutumu sergiler. Romantizmde ise sanatçılar eserlerin- de duygu ve düşüncelerini gizlemez. Kahramanları arasında taraf tutar. Buna göre aşağıdaki parçalardan hangisinin romantizme bağlı kalınarak yazıldığı söylenebilir? A) Raskolnikov hemen ceplerinde ne varsa masanın üzeri- ne boşaltmaya başladı. Her şeyi çıkardıktan hatta bir şey kalmadığından emin olmak için ceplerini ters yüz ettikten sonra bunları toplayıp odanın en dip köşesine götürdü. B) Yolcu bu evin M. De Renal'in olduğunu öğrenir. Verrie- res Belediye Başkanı henüz bitmekte olan bu kesme taş binayı büyük çivi fabrikasından kazandığı parayla yaptır- mıştır. M. De Renal'in eski bir İspanyol ailesinden geldiği söylenir. C) Birdenbire kayıktan dışarı atladım, Kont'un kapısından çıktığını görür gibi oldum. Clochegourde'un çevresinde dolaşırım diye yokuşu tırmandım. Yanılmıyorum, Kont bir çitin yanından yürüyor, hiç şüphesiz ırmak boyunca uza- nan Azay yoluna açılan bir kapıya doğru ilerliyordu. D) Jean Valjean, ablasının kocası vefat ettikten sonra abla- sına ve onun yedi çocuğuna bakmaya başlamıştı. Orakçı, çiftçi, sığırtmaç, hamal olarak çalışır; yapabildiği her işi yapardı. Akşamları yorgun argin eve döner, çorbasını içip bir kelime bile konuşmazdı. Jean Valjean ve ailesi sefale- tin avucuna alıp yavaş yavaş ezdiği hazin bir topluluktu. E) Manilov arabacıya yolu anlattı. Hatta adama bir ara "siz" ile dedi. "İlk kavşaktan değil, ikincisinden de değil, üçün- cüsünden döneceksiniz." dedi. Anlaşıldı efendim, dedi arabacı. B 5. yalnızca akıl ve mantığın süzgecinden geçen görüşler doğrultusunda antikiteye kadar uzanan bir dünya çizerdi.

2. (“Güzel sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisin- de nicel anlamda kullanılmıştır? (A) Şehrin en güzel yerinden bir ev kiraladık. B) Elime güzel para geçince tatile çıkacağım. C) Bu yöre güzel ve lezzetli yemekleriyle tanınıyor. D) Bu güzel şiirleri ezberlemek size fayda sağlar. E) Onu bu güzel çalışmasından ötürü kutladım.

10-Haber yazılarıyla ilgili terim tanımlamalarının hangisinde bilgi yanlışı vardır? A)Sürmanşet: Gazetelerin birinci sayfasındaki logonun üzerinde kullanılan başlık B) Manşet: Gazetelerin ilk sayfasına iri puntolarla konulan başlık C) Asparagas: gerçek olmayan, masa başında uydurulan, yalan haber, uydurma haber D) Ajans: Haber toplama, yayma ve üyelerine dağıtma işiyle uğraşan kuruluş HOU E) Tiraj: Yanlış haberden ötürü gazetenin özür dilediği metindir.

2. Kafamda roman yazma düşüncesinin nasıl oluştuğu konusu- nu şöyle izah edeyim: Son yıllarda dünyada çok tutulan bir Japon yazar var: Haruki Murakami. Onun yazma serüvenine nasıl başladığını okudum ve yazmaya başladım. Bu cümledeki altı çizili sözcüğün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde yoktur? A) Böyle bir fikir bize sorulmadan, danışılmadan uygulama- ya geçirilmemeli. B) Benim de mi kaygılarım olacaktı böyle? Benim de kanaat bildirme hakkım yok mu? C) Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu. D) Hiç olmazsa kızının okuma masraflarını çıkarmak tasa- sıyla yukarıdaki odalardan birini kiraya vermişti. E) Yarı çocuk kalbimde korku, kapıya yaklaştıkça büyüyor.

"Küçük" sözcüğü, aşağıdaki cümlelerin hangisinde, diğerlerinden farklı bir an- lamda kullanılmıştır? A) Onlara küçük kızları da sahip çıkmıyor. B) Evi küçük kızları geçindirmeye çalışıyor. C) O kadar küçük kızları yok sanıyordum. D) Küçük kızları sabah akşam süslenip gezi- yor. E) Küçük kızları bir zamanlar delikanlıların gözdesiydi. nimalelo

nimed ob nabay y oporalo 4. Attila llhan'ın şiirinde yitirmediği bir çizginin çeşitle- melerini görürüz: Imge, sıcak bir deyiş, içtenlik ve lirizm. Sözcük ekonomisini, söz dizimini, her türlü öykünmeden korur, ulusal ve geleneksele katılmaya naye çalışır. Türk siirini harmanlar; ne var ki kendisi olma- im minin onurunu bırakmaz. Aradığı, işlediği öze uygun be biçimi bulmaktır. Kendi onuruyla birlikte Türk şiirinin one onurunu koruduğu da rahatça söylenebilir.b Bu parçada altı çizili sözlerle anlatılmak istenen- ler arasında, aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Şiirde dil ve anlatım bakımından başkalarından etkilenmeme B) Şlirlerinde belli bir anlayışı benimseme ve devam ettirme tehimes abrit dhe C) Millî ve geçmişten gelen şiir birikiminin içinde yer alma she omoletin ste) nebrid (0 D) Şliri kendince sentezleme halimbles olviaix ** E) Sözcüklerin uyumuna dikkat etme Palme Yayinevi Diğer sayfaya geçiniz. A33

21. Bilimsel iletişimin temeli doğruluk, netlik, kısalık ve tutarlılıktır. Ancak zaman zaman kavramlar görecelilik taşıyan kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Üste- lik ideoloji söz konusu olduğunda herhangi bir ideolojik söylemin doğruluğunu, tutarlılığını sınamak bu çalışma kapsamında olası görülmemektedir. Netlik ve kısalık kavramları bilimsel olduklarını ileri süren bazı yayınlar- da karmaşık bir şekilde karşımıza çıkmıştır. Örneğin, "Eleştiri, tuhaf bir yaklaşımın öznesine dönüşüyor ve bağlamından soyutlaniyor. Bu sürecin sonunda eleşti- rilen olgu, kendisi için yaşamsal bir meşruiyet zemini- ne çoktan kavuşurken köşeli olmakla suçlanan karşıt söylem tüm eleştirel kimliğinden soyutlanarak absürde indirgenlyor..." şeklinde okuyucu için oldukça belirsiz bir dil kullanımı sergilenmektedir. Her ne kadar bu tür kullanımlara rastlansa da bunu doğru bir yaklaşım ola- rak görmek mümkün değildir. Bu parçada yakınılan aşağıdakilerin hangisidir? A) Bilimsel kavramların yeterince netleştirilememesi B) Bilimsel yazılarda ağdalı bir dil kullanılması Bilimsel çalışmaların bilimsel kurallar çerçevesinde yapılmaması C) D) Bilimsel yazıların okur tarafından ilgi görmemesi E) Ideolojilerin bilimsel yaklaşıma tercih edilmesi

12. Yster öğretici metin olsun ister yazınsal metin, metnin olu şumunu hazırlayan ögelerden biridir. Yalın bir tanımla yazı ya da yapitta ve yaratıda ele alınan, üzerinde durulup söz söyleyen, işlenip geliştirilen şey. Burada "gay" söz- cüğünü oldukça genel ve geniş anlamda kullanıyoruz. Bu bağlamda söze ve yazıya dönüştürülebilecek insana özgü ve insanla ilgili her şey. Şöyle de diyebiliriz: Başta doğa ve toplum olmak üzere insanın insanla, insanın doğal ve top- lumsal çevresiyle olan tüm ilişkileri, çatışmalan ve bunlann tümünü içeren yaşam, yaşantılar bu çerçevede işlenebilir. Dil ve düşünce bütünlüğüne göre bu parçada boş bıra- kılan yere aşağıdaki terimlerden hangisi getirilebilir? A) konu B) kompozisyon C) biçem D) biçim E) olay f

12. Gerçek bir yazarın görevi gününü anlamak ve anlatmaktan ibaret değildir. Salt güncel ile yetin- mek yerine biraz da geçmişin tozlarını silkelemeli bir yazar. Hatta iyi bir yazar geçmişle bugünün el sıkıştığı metinlere imza atmalıdır. Bu parçadaki altı çizili sözün anlamını içeren söz, aşağıdakilerden hangisinde kullanılmış- tır? A) Bir toplumun gelenekleriyle çağdaş değerle- rini uzlaştıran yazarlar, çok önemli bir görev yerine getirmektedir. B) Geçmişin değerleriyle günümüzün değerleri çatışıyorsa elbette günümüzün değerleri ter- cih edilmeli. C) Tarihsel birikimin sunduğu malzeme, bir sanatçının beslendiği ana kaynaktır; ondan ne kadar uzağa düşerse sanatı o kadar değer- sizleşir. D) Sosyal sorunların anlatımını sanatının mer- kezine koyan sanatçının iyi bir gözlemci olma zorunluluğu vardır. E) Yalnızca yerel değerlerin ve ulusal kültürün beslediği bir sanat eserinin evrensel yankılar uyandırması zordur.

manak saymak: Yerine koymak, herhangi bir şey gözüyle bakmak, addetmek. : Kolay bir şekilde, kolayca. sert : Hırçın, öfkeli, hiddetli. ● rahat Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "oynamak, ağır, gevşek" sözcükleri belirtilen anlamlarını karşılayacak şekilde kullanılmıştır? A) Uzun zamandır yerinde sayan bu projenin rahat içerisinde hayata geçirilmesi için sert bir yönetim biçimiyle yeniden ele alınması zorunluluktur. B) Herhangi bir insanın etrafındaki kişilere sert davrandığını gördüğümde o kişiyi saymam ve bu tip rahat insanları genelde kendimden uzak tutarım. (C) Saydığı mallarda eksik çıkınca sert biçimde uyarı alan Haşim Bey, bundan sonra bu iş yerinde eskisi kadar rahat çalışamayacağını anlamıştı. D) Elindeki sert cismin sivri ucunu kullanarak sıkışan vidayı rahatlattı ve saymaya başladığı andan bu yana tam altmış beş vida söktüğünü fark etti. E Sert tavırlarından dolayı birkaç kişinin rahat halledebileceği bir sıkıntıyı külfet saymak zorunda kaldığımız için artık farkı bir çözüm yolu aramaya başlamalıydık. versch