Cümlede Söz Konusu Olanlar Soruları

13. Descartes'in 17. yüzyıl felsefesine önemli katkılarından biri bilgiyi "bilinç" kavramı ile ilişkilendirmesidir. Ona göre bizim doğrudan doğruya bildiklerimiz bize doğrudan verilmiş olan lardır, doğrudan verilenler ise bilinçte olup bitenlerdir. Dış dünyadaki nesnelerden duyular aracılığıyla renk, ses, tat gibi özellikler gelir. Ancak insan yalnızca bunların zihindeki karşı liğini bilebilir. Bu parçadan Descartes felsefesi ile ilgili aşağıdakı yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Doğru bilginin temelinde duyuların yer aldığını iddia eder. B) Insanın doğru bilgi ortaya koymasının mümkün olma- dığını ileri sürer. C) Bilginin kaynağının akıl olduğunu iddia eder. D) Bilincin insan için yanıltıcı olabileceğini ortaya koyar. E) İnsanın zihninde olup bitenleri bilemeyeceğini ileri sürer.

hçeler, renkli müyor. Çıplak un bahçeler ye küserler. ahçelerinde idir. Bakımı eleri süsle- saksı için- a çiçekleri, ginleştiril- aşağıda- TERE KÖSE 15. Üretimin daha düzgün ve sistemli bir biçim de yürütülebilmesi, insanların örgütlenme düşüncesini ortaya çıkarmıştır. Örgütlenme olgusu da örgüt ve giderek yönetim kavramının oluşturulmasına geliştirilmesine katkı sağlamıştır. Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıda- kilerden hangisidir? ve A Orgütlenme olgusu da örgüt ve giderek yönetim kavramının oluşturulmasına neden olduğu için bütün ekonomik kaynakların düzgün bir işleyiş içinde uyumlaştırılması zorunluluğu, yönetim sorunlarının ön plana çıkmasına yol açmıştır. B) Örgütlenmenin sonucu ortaya çıkan yönetim kavramı, üretimin daha düzgün ve sistemli bir biçimde yürütülebilmesi için insanların çabalarını birleştiren ve düzenleyen eylem- lerin tümüdür. CÜretimin daha düzgün ve sistemli bir biçim- de yürütülebilmesine paralel olarak yeni bir sosyal, ekonomik ve örgütsel yaşam biçimi ortaya çıkmış ve bu da yönetim olgusunun gelişmesine vesile olmuştur. Üretimi artırmak için ortaya çıkan yönetim olgusu, belirli bir amaca ulaşmak için ne gibi işlerin hangi sıraya göre nasıl ve ne zaman yapılacağını gösteren bir planlamayla hare- ket eder. E) Örgütleme süreci, yönetimin unsurlarından birisi ve en önemlilerindendir çünkü insanla- rın yalnız başına tüm gereksinimlerini karşı- lamasına olanak yoktur. TER21

9. (I) Proterozoik Dönem'de oksijen molekülü, serbest hâlde okyanuslarda ve atmosferde etkin bir yoğunluğa ulaşmış ve canlılarca kullanılmaya başlanmış. (II) Yeryüzündeki ilk hayvansal yapıların da Proterozoik Dönem'in sonlarına doğru ortaya çıkmaya başladığı biliniyor. (III) Ancak bu dönemden yaklaşık 1,8 milyar yıl önceki süreçte yeryüzünde oksijen olduğunu düşünen Yale Üniversitesi araştırmacıları neden hayvanların daha önce ortaya çıkmadığını inceliyor. (IV) Yaptıkları araştırmanın sonuçları, 1,8 milyar yıl öncesi dönemdeki oksijen seviyesinin günümüzdeki değerin yaklaşık %0,1 kadarı olduğunu gösterdi. (V) Bu durum, o zamanlar Dünya'nın atmosferindeki oksijenin, canlı çeşitliliğinin oluşmasını destekleyecek seviyeye henüz ulaşmamış olduğunu ortaya koyuyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir "çıkarım" söz konusudur? A) I B) II C) III D) IV C E) V

ina, onlara tak bir inanç kkak kovdu- e kutsalların kötü güçleri maktadır. (V) olarak mavi - da devam li aşağıda- adır. onmuştur. sine deği- nin diğer a başlar. asındaki matema- ul edilen ometride incesin- eometri aritaları B aday- S kavram gi geo- R nmiştir. M ma, tüm A Laday- L larıyla öğret- urduğu tarıyla Ceyleri, ştır. agraf 13 35.-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Büyülü gerçekçilik çok iyi duyduğum bir akım aslında. Latin Amerika'nın Şamanik köklerinden beslenen ve bu köklerden ortaya çıktığını düşündüğüm akımın Türkiye'nin anlatısına da cok uygun olduğunu düşünüyorum ama bizde yeteri kadar ilgi görmüyor. Gerçekçilik, daha ağır basıyor bizde. Onu süslemeye ihtiyac duymuyoruz. Büyülü ger- çekçiliği özetlemek ya da anlatmak gerekirse uzun zaman hem Kolombiya Milli Takımı'nın hem de Pablo Escobar'ın kurduğu takımların kalesini korumus Rene Higuita örneğini veriyorum. Büyülü gerçekçiliği anlamak isteyenlerin onun "Akrep Kurtarışı"nı izlemelerini tavsiye ederim. Kaleye gelen topu elle tutmak yerine takla atıp ayaklarla kurtar- maktır büyülü gerçekçilik. 35. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen "büyülü gerçekçilik"in hangi niteliğidir? A) Gerçek olgulardan oluştuğu B) Olaylara farklı pencerelerden baktığı Yaşamla bağ kurduğu Alışılmışın dışında olduğu EGösteriş için yapıldığı 36. Bu parçadan hareketle "büyülü gerçeklik"le ilgili Ortaya çıkış zamanı verilmiştir. Ortaya çıktığı yer açıklanmıştır. İşlediği konular sayılıp dökülmüştür. ifadelerinden hangilerinin doğru olduğu sonucuna varılır? A) Yalnız I Dve lir B) Yalnız II El ve III Cve Il Diğer Sayfaya Geçiniz.

7. Toplum iradesini kendi iradesi zanneden insan, istediği hayatı değil toplumun kabul ettiği hayatı yaşamaya mahkûmdur. Bu cümlede anlatılmak istenen aşağı- dakilerden hangisidir? veren A) İrade özgürlüğünü toplumuna veren birey, tatminsiz ve mutsuz bir hayat yaşamaya mecburdur B) Kendi gerçeğinden kaçıp onu gör- mezden gelen insanın mutsuzluğunu hiçbir şey yok edemez. C) Yalnız kültürün yoğurduğu normlarla yaşayan insan, bir süre sonra kendi arzularının sesini duymaz olacaktır. D) Yarın yokmuş gibi yaşayan, kendi doğrularını her şeyin üstünde tutan insan, toplum tarafından yadırganır, yargılanır. E) Genelgeçer arzuları özüne mal eden, toplumunun dikte ettiklerinden başka bir şey yaşayamaz. BENIM HOCAM

MUBA YAYINLARI 3 4. dir?X A) I B) II C) III D) IV E) V İnkılaplar, onları yapan "büyük insan"ların elinden "küçük insan"ların ellerine düşünce bütün kaybeder. A) çıkıp tılsımını B) geçip - özelliğini oluşup - ihtişamını DY kurtulup - gücünü E sıyrılıp - varlığını ---- Bu cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidi Diğer sayfaya geçiniz.

Aşağıdaki dizelerde yer alan altı çizili sözcük lerden hangisi mecaz anlamda kullandmiştir? D) Ac nedir Tath nedir, bilmezdin. Dilin, damagin Ben oldum. Belki kıskanırlar diye Gördüklerini Sakladım gözlerden Gülücüklerini. () Artık isterlerse adımı Söylemesinler bana. Onun annesi diyorlar. Bu yeter sevgilim, Bu yeter bana! Gün oldu kırdın. Incinmedim; Ilk oyuncağın Ben oldum yavrum, Son oyuncağın Ben oldum...

Anadolu'nun taşlı, dikenli yollarında büyümüş bir sanatçıyım ben. Sürekli okuyayım, kitaplarımı yazayım, insanları dinleye- yim, onların dünyalarını öğreneyim, dönüp dolaşıp yine yaza- yım isterim. Halkın dilini kullanarak açık seçik yazmayı severim. Tüm genç sanatçılarda olduğu gibi ben de sanat hayatıma şiirle başladım sonra nesir türüne yöneldim. Köye dışarıdan önemli kişiler geldiğinde beni kahvenin ortasına oturtup "Oku!" diyorlardı. Kendi yazdıklarımı gelenlere okuyup duruyordum. Başka şeyler okumamıştım hatta hiç kitap okumamıştım. Doğu- mum Latin alfabesinin kabulünden bir yıl sonrası olduğu hâlde evimize basılı bir tek yaprak bile girmemiş. Ne çok büyük bir şair ne de büyük bir yazar olamadım. Ama ben kendimi büyük değil de iyi bir yazar olduğum için beğenirim. Çünkü hep şunu savunurum: "Böbürlenmeyelim, zaman bizi de ayıklar." 15. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) Zamanın acımasızlığının eserlerin sadece başarısız- liğin ortaya koyabildiği BY Zaman içinde kaybolmamak için yeni bir tarz geliştir- mek gerektiği Zaman karşısında tüm sanat eserlerinin çaresiz kaldığı D) Zamanın iyi ile kötüyü belirleyebilecek bir özelliği olduğu Zamanın şartlarına uygun eserler verilmesi gerektiği Şairler, sı yaşasak b ve bunlar bizim yılla nedenle k bilinmez. 17. Bu nem A) B) 9 D) E)

6. (1) Dingin bir yaşantım olsa çok fazla ürün verebi- lirdim. (II) Yıllardır elimde sürünen bu romana kim bilir niceleri eklenirdi. (III) Günlük işler, bazı şeyleri çekip alıyor bizden ama en ama bize kazandırdıkları da var. (IV) Ben zaman zaman toplumun her kesimiyle iç içe yaşayan bir insanım. (V) Bu bana başka bir zen- ginlik katıyor ve bu toplumu daha iyi tanımamı sağ- liyor. nejnomia Bimonó no notalno v inib halisista! Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangi- sinde birbirine karşıt iki yargıya yer verilmiştir? A) I. B) II. D) IV. E) V. C) III. Bug 20%

eFilmlerinde çoğu kahramanını bir yolun başında ya da sonunda, taşranın belirsiz sınırına odaklanarak anlatır Nuri Bilge Ceylan. Bir yere yerleşebilenleri değil yerle- şemeyenleri anlatacağını seyircisine ilk filmlerinden biri olan Kasaba'da hissettirir. Kasaba'da Saffet'in "Gitmek istemekte kötü olan ne var?", Uzak'ta Yusuf'un "Hep siz mi gezeceksiniz bu dünyayı, biraz da biz gezelim?", Ahlat Ağacında Hatice'nin "İnsan neden en yakınındaki haya- ti seçip onu yaşamak zorunda ki?" soruları karakterlerin duyduğu yersiz yurtsuzluk hissini yansıtır. Taşrayı taşra yapan şeyin bir sahicilik veya kendine yeterlilik değil bir ufkun uzakta belirmesi olduğuna inanır Ceylan. Ufuk bir kez belirince, insan gözlerini bir kez yola çevirince yaşa- diği yerle arasında bir çatlak oluşur. Bu parçada yer alan altı çizili ifade aşağıdakilerden hangisine işaret etmektedir? A Taşra insanının yaşadığı yere yabancılaşmasına B) Taşra kültürü ve yaşamının insanı dışlamasına Taşranın insan üzerinde bıraktığı derin etkiye QTaşra kültüründen uzaklaşmanın imkânsızlığına E Taşra kültürünün bütünleştirici toplumsal yapısına

2. Belirtme sıfatları dörde ayrılır. İşaret sıfatları bunlardan biridir. Bu sıfatlar, isimleri işaret yoluyla belirtir. "Bu, şu, o; öteki, beriki, karşıki” sözcükleri isimlerden önce gele- rek bu görevle kullanılabilir. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde işaret sıfatı yok- tur? A) Şu karşıki yaylada göç katar katar. BY Bu ayrılık bana ölümden beter. C) Bunu bana niye söylemedin güzel? D O güzelin derdi beni bitirir. Bu yıl çok fazla kar yağdı. ·ayır RE

ri" kavramlarından hangileriyle ilgili olduklarını yazın. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bi- yık. Bir türlü dürüst ve saygılı olmayı öğrene- medik. Beni bir iftar yemeğine bile davet etme- din. Restoranda bir de kardeşim karşıma çık- masın mı? Yazar, tarihî olayları ve gerçekleri ne gü- zel anlatmış. Gelecek ay yeni bir kitap çıkarmayı dü- şünüyorum. Ben de sınava onun kadar iyi çalışmak isterdim. Zamanında ne yazık ki İngilizceyi öğre- nemedim. Böyle bir kitabı benim dedem de yazar- di. az eleştiri 10. Romanlarında yalın bir anlatımı benim- semiş. 11. Diyelim ki baban ve annen yarın gelme- di. 12. Bu kadarcık para ne almamıza yeter ki? 13. Şiirde kafiye ve redif kullansaydın iyi olur- du. 14. Belki yarın akşama kadar bu işi bitirir. ikilen 15. Böyle bir kitap yazarak hata yapmışım. siten şaşırma beğenme tasarı imrenme hayıflamak 16. Milli takımımız, bu hafta yapılacak maçı kaybeder. köaunsere üslup vorsayım azimsama öheri clasılık in yog'

ger Unsuru olarak da varlığını sürdürüyor. (Saptama) Jakır, son yıllarda evlerde del C) Cirit; takımlar halinde, atla oynanan, Orta Asya kü Tümüzde ortaya çıkmış, milli bir oyunumuzdur. (Ko D) Istanbul'da kütüphaneler, tiyatro ve sinema salc ri, sergiler, değişik kültürel etkinlikler şehir yaşar canlılık katar. (Nesnellik) E) Doğa, insanı kendine çeker; çekmekle kalmaz, k ne benzetmeye çalışır ya sert mizaçlı ya da uys sevecen yapar. (Yargı-gerekçe) Her an acı, hatta ölüm bizi tehdit etmektedir. "Birçok tarzda dış nedenlerin etkisi altındayız ve karşıt rüzgârların harekete geçirdiği denizin dalgaları gibi talihimiz ve kaderimizi bilmeksizin yüzüp durmaktayız. İnsanlığın bu temel kölelik durumunu nasıl özgürlüğe dönüştürebiliriz?" Özgür olması için insanın artık dış nedenler değil, yalnızca kendi doğası tarafından belirlenecek eylemleri yapması gerekir. "Sadece kendi doğasının zorunluluğuyla var olan ve eyleyen bir şeye 'özgür', varlığı ve eylemi bir başkası tarafından belirlenen şeye 'zorlama altında bulunan şey' diyorum." Bu şekilde düşünen bir filozofun özgürlüğe yaklaşımı aşağıdakilerden hangisi gibi olacaktır? A) Özgürlük, zorunluluğun kavranmasıdır. B) Insan, sonsuz özgürlüğe sahip bir varlıktır. 3 Sınırsız ihtimaller arasında seçim, bize özgürlüğü verir. D) Özgür olmak imkânsızdır. E) Başkası'nı gözeterek yapılan her eylem özgürdür.

TYT - Türkçe 10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem anlam- ca kaynaşmış birleşik fiilden oluşmamıştır? A) O zaman uykularını harap eden düşüncelerle karar vermiş. B) Biraz da kendisi aracı olduğundan bu derece acı çekiyordu. C) Bunları hissettiği hâlde anlatamamak ne kadar gücüne gidiyordu. 13. D) insan sevdiğine kıyamaz, onun her derdine çare olur. E) Kendisinin de teslim ettiği bir hakikati şu adam- Bunlar birinden far kolayca ya nz. Hatta sanlar en farklı gö Bu pa na go A) E B)

25. Bazı düşünürler Tanrı'nın kendisini nasıl olup da bir insan olan peygambere gösterebildiği üzerine düşünce üretmişler: sonlu, bir yanıyla maddi varlık olan insanın, sonsuz ve tümüyle manevi olan bir varlıkla ilişkisini sorgulamışlardır. Bu parçada din felsefesinin hangi sorunu vurgulanmaktadır? A) Vahyin imkanı B) Ruhun ölümsüzlüğü C) Tanrı'nın varlığı D) Evrenin yaratılışı E) Öte dünya inancı

TYT/Paragraf 13. Çok şık bir restoranda oturmuş, camın ardında yaşananları görüyoruz. Biz dediğim ben, eşim ve bizim gibi çiftler. Res- toran, deniz görüyor. Orkestra, heyecanlı bir şeyler çalıyor. O anda garsonu görünce seviniyorum. Üzerlerindeki şık smokin ile ortama uygun. Masaların arasında dolaşırken servis kusursuz işliyor. Eşim o sırada, "Bu işe girdiğimizde işin iyi gitmeyeceğini ben görmüştüm ama bana inanma- din." diyor bana. Açlıktan ne dediğini bile anlamıyorum. Bu parçada "görmek” sözcüğü aşağıdaki anlamlardan hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılmamıştır? A) Seyretmek B) Fark etmek C) Sezmek, anlamak D) Almak E) Cephesi o yöne doğru olmak