Cümlede Söz Konusu Olanlar Soruları

12. Günümüzde, birden parlayanlara, çuvala saman doldurur gibi durmadan yazanlara, hemen her konuya el atanlara "büyük sanatçı" diyenler çok oluyor. Ne var ki birikimi umur- samayan, hele hiç okumayan bu iksız lambalar zamana dayanamıyorlar. Bu parçadaki altı çizili sözle aşağıdakilerin hangisi anla- tılmak istenmiştir? A) Bilgili gibi davranan bilgisizler B) "Toplum için sanat" görüşünü savunanlar Sadece kendisine faydası olanlar D) Toplumu geriden takip edenler E) Okumayı önemsemeyenler

3. GÜN 63. Tarih; toplumların geçmişte yaşadığı olayları, belgeler ve yazılı eserler yardımıyla inceleyen bilim dalıdır. Tarihin incelediği yazılı ürünler arasında edebî eserler de vardır. Yazar, edebî eserde kurmaca örgüsüyle zaman zaman tarihî gerçekliğin dışına çıksa da edebî eserler yazıldığı dönemin pek çok açıdan çekilmiş fotoğrafı durumunda- dır. Tarihçi, dönemin siyasi ve sosyal hayatı hakkında edebî eserlerden yararlanır. Bu yüzden tarihçilerin birinci kaynakları arasında edebî eserler de bulunmaktadır. Bu bakımdan edebî eserler, geçmişle geleceği buluşturma noktasında önemli bir rol oynar. Tarihî roman başta ol- mak üzere şiir, tiyatro, biyografi, destan, efsane, monog- rafi ve portre gibi edebî eserlerde tarihî gerçekliklerin iz- leri sürülebilir. Örneğin Kurtuluş Savaşı'nın izlerini Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Ankara ve Yaban romanların- da, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın Çakır'ın Destanı'nda, Tarık Buğra'nın Küçük Ağa'sında, Şevket Süreyya Aydemir'in Suyu Arayan Adam'ında görebiliriz. Bu parçada anlatılmak istenen asıl düşünce aşağıda- kilerden hangisidir? A) Edebiyat, içeriğinde tarihî unsurlar barındırdığından her zaman tarihe kaynaklık etmiştir. B) Yaşanan olaylar, savaşlar, afetler, yenilgiler toplu- mun bir bireyi olan yazarları etkilemiştir. C) Yazar; duyduğunu, gördüğünü, yaşadıklarını sanat- sal bir gerçeklikle yeniden yorumlayarak anlatmıştır. D) Yazar ve şairler, insanları derinden etkileyen tarihî olayları eserlerinde zaman zaman işlemişlerdir. E) Tarihî olaylar, edebiyatın farklı metinleriyle yazılarak okurların beğenisine sunulmuştur. 64. Divan edebiyatında ağırlıklı olarak bireysel konular işlenmiştir. Bu dönem ürünlerinde Arapça ve Farsça sözcüklerin dilimize girdiği görülmoksto die Divan ÖZDEBİR YAYINLARI

24. Ben bir yapıtla karşıla gerçekten anlatacak bir şeyi var mı? Yapıt temelli bir insanlık soru- nu, bir insanlık durumunu içeriyor mu? Bu sorun izleyeni, okuyanı gerçekten ilgilendiriyor mu? Sanatçının sorunu en sonunda izle- yenin de sorunu hâline geliyor mu? Sanatçı ile izleyicisi arasında- ki farklılıklar yapıtı alımlama süreci boyunca aşılarak en dipte bir ortaklığa dönüşüyor mu? Bu, biçim içerik yapay ikilemini aşan bir nokta. Kuşkusuz sanatçının anlattığı sorunun tam anlamıyla izle- yene aktarılması, sıkıntının izleyene aktarılması bir sanatsal biçim sorunu. Amaç, sonunda izleyicinin derinden etkilenmesi, sarsılma- si; temel insani ve felsefi sorunlarda kendini de işin içine katan bir sorgulamaya girişmesi. ---- Bu parçada boş bırakılan yere I. Böylesine derin ve sürekli bir etkiyi, ancak daha önceden çok kullanılarak tüketilmiş yolların, yöntemlerin dışında özgün bir biçime yönelerek yaratabilir. II. Bu, hangi sanat dalı söz konusuysa o alandaki geleneğin özümsenerek kendi içeriğine en uygun biçimin kullanılmasına bağlıdır. Sanatçı kendi inanmadığı, hakkını veremediği bir konuda baş- kalanını inandıramaz, inandırıcı olabilmenin yolu ise içtenlikl olmaktan geçer. numaralanmış yargılardan hangileri getirilebilir? A) Yalnız I D) I ve III B) Yalnız II E) I, II ve Ill C) I ve Il

V. er- 11. (1) Türkiye'deki modernizeyi dünyadaki diğer moder- nizelerden farklı bir süreç diye görmek gerekir. (II) Çünkü modernize Türkiye'de Batı'da olduğu gibi ken- diliğinden, doğal, altyapıdan, tarihsel koşullardan kay- naklanan olağan bir süreç şeklinde gelişip sonradan modernleşme adını almadı. (III) Batılılar 16. yüzyıl- dan itibaren modernleşirken modern diye bir kavram vardı ama biz modernleşiyoruz diye bir düşünceleri yoktu. (IV) Bu bize birçok şey gibi 19. yüzyılın bir ar- mağanı. (V) Türkiye ise yola modernleşmek için çık- ti ve modernleşmesini de Batı'ya benzemek diye ta- yin etti. re- zla 5kü- ç bir ama nağa- ngisi- 2 E) V. 26 Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili ola- rak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede, daha sonra söyleneceklerle ilgili bir giriş yapılmıştır. B) II. cümlede, önceki cümlede belirtilen düşünce- nin gerekçesi verilmiştir. III. cümlede yetersizlik dile getirilmiştir. D) IV. cümlede, birçok şeyin birbirine benzeyen bir yönü söylenmiştir. V. cümlede, karşılaştırma yapılmıştır. 1A 2A 3B 4D 5B 6A 7-D 8A 98 10-8 11-C 3. ola Bu 3:0 Öz A PARA

27) Kültürel kimliğimizi korumak, dil zenginliğimizi gelecek kuşaklara aktarmak için atalarımızdan aldığımız ema- netin sorumluluğuyla atasözleri ve deyimlerimizden bir kısmını kitaplaştırmayı hedefledik, Bu bağlamda dergi- mizdeki kıymetli yazarlarımızın yazıları derlenerek oku- yucularımızın istifadesine sunulmuştur. Dergimiz, tüm Avrupa ve Türkiye'de dağıtıma çıkmıştır. Bu parçadan, sözü edilen kitap ile ilgili aşağıdaki- lerden hangisine ulaşılamaz? A) Içeriğine B) Yazılış amacına C) Yararlanılan kaynağa D) Ulaşılabileceği bölgelere E Hazırlayan yayın kuruluşuna 8

a D n el ni 71 ir TÜRKÇE TESTI 29. 1960 sonrası Türk şiirindeki anlayışlardan biri de toplumcu eğilimleri yansıtan şiir anlayışıdır. Bu an- layışa sahip toplumcu gerçekçi şairler toplumsal sorunları, acıları, sıkıntıları anlatan; karamsarlık yerine halka umudu, yaşama direncini aşılayan şi- irler yazmışlardır. Şairler kendilerini toplumun söz- cüsü olarak görmüşlerdir. Geniş kitleleri harekete geçirmek istemişlerdir. Şiirde şekil unsurlarından çok içeriği, anlamı önemsemişlerdir. Çeşitli dergi- ler etrafında bir araya gelen bu şairler "İkinci Yeni" hareketinin şiir anlayışını kıyasıya eleştirmiş, top- lumcu şiiri savunmuşlardır. Bu parçada "toplumcu gerçekçi şairler" ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Kötümser bir bakış açısına sahip sanat anla- yışlarının olmadıklarına B) Şiirlerinde biçimsel unsurlardan ziyade manayı ön plana çıkardıklarına C) Çeşitli dergiler vasıtaşıyla İkinci Yeni hareketini tenkit ettiklerine D) Şiirlerde sosyal meseleleri, zchrapları kaleme aldıklarına E) Toplumun geniş kesimlerini yönlendirmeyi amaçladıklarına

ILGI Yayınları 3. (1) Kepler'in 1608 yılında kaleme aldığı Somnium, önde ge- len edebiyat tarihçileri tarafından "ilk çağdaş bilim kurgu ya- piti" olarak kabul edilmektedir. (II) Isaac Asimov ve Carl Sa- gan gibi önemli isimler de Somnium'un ilk çağdaş bilim kur- gu yapıtı olduğu konusunda edebiyat tarihçileri ile hemfikir- dir. (III) Somnium'un ilk çağdaş bilim kurgu yapıtı olarak ka- bul edilmesi, Kepler'in, öyküyü bir bilim insanı olması dolayı- sıyla, bilimsel bir perspektif ve kaygıyla ele almış olmasından ileri gelmektedir. (IV) Dünya'dan Ay'a yapılan bir yolculuğu ve oradan Dünya'nın deviniminin nasıl göründüğünü anlatan bu yapıt, çağdaş bilim kurgunun neredeyse tüm evrensel kalıp- larını taşımaktadır. (V) "Neredeyse" diyoruz çünkü söz konu- su yolculuk periler tarafından çekilen bir taşıtla gerçekleşti- rilmektedir. Kepler'in Somnium adlı eserinin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) 1. cümlede, bir saptamada bulunuluyor. B) II. cümlede, çıkarımda bulunuluyor. e) III. cümlede, neden-sonuç ilişkisi söz konusudur. IV. cümlede, içeriğiyle ilgili bilgi veriliyor. V E) V. cümlede, IV. cümledeki tespit açıklanmaktadır. V

kısa" ekilde dleri, duğu anda çası nler em kını ğu niz en er, n tue: 3. 0216 VEIS TEST TYT rool 18 monsdey Hediye: Birini mutlu etmek için verilen şey Yanmak: Hükümsüz kalmak Yakın: Aralarında sıkı ilişki bulunan Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "hediye, yanmak, yakın" sözcükleri belirtilen anlamlarını karşılayacak şekilde kullanılmıştır? A) Sadece yakın akrabalarını ve birkaç arkadaşını çağırdığı partide hediyelerini açtıktan sonra yanan on sekiz mumu üfledi heyecanla. naine B) Babasına ithaf ettiği romanıyla Nobel Ödülü alan yazar, ödülü de vefat eden oğluna hediye edeceğini, onun acı- sıyla hâlâ yüreğinin yandığını söyledi. CLACSO C) En yakın dostuna hediye ettiği narçiçeği rengindeki bluz, onun yanmış teninde muhteşem durmuştu. D) Şöminede birbirine çok yakın duran odunların yanmasıyla kızıla boyanan küçük odada eşine aldığı hediyeyi gülüm- seyerek uzattı. E) Pek iyi hissetmediği için gitmekten vazgeçtiği konserin biletleri yanmasın diye onu en yakın arkadaşına hediye etti.

2. Kutay hazırladığı proje ödevi sonrasında "İlk Türklerde yönetimde başarı devam ettiği sürece kağan tahtında oturmaktaydı. Ancak yönetiminde siyasi ve ekonomik sıkıntılar yaşanan kağandan, Tanrı'nın, yönetme yet- kisini geri aldığına inanılmakta ve töreye göre kağan tahttan indirilmektedir." değerlendirmesinde bulun- muştur. Kutay'ın bu değerlendirmesine göre aşağıdakiler den hangisi Türklerde devlet yönetimini niteleyen temel kavram olarak kullanılabilir? A) Bağımsızlık B) Kut anlayışı C) Cihan hâkimiyeti D) Veraset sistemi E) Kurultay 1 -

Düşük düzey düşünmenin sebep olabileceği birtakım psikolojik bağımlılıklar vardır. Yapılan her çalışma, istenmeyen düşüncelerle doğrudan yüzleşmenin değerine vurgu yapmaktadır. İstenmeyen düşünceler hakkında yazmak ya da konuşmak, açıkça yardımcı olmaktadır. İstenmeyen düşüncelerle yüzleşmek, acı verici ve endişe yaratıcı olabilir. Neyse ki acı genellikle geçicidir. Problemlerimizin kaynağıyla yüzleşmek, düşük düzey düşünme için olan ihtiyacımızı da azaltır. Kısacası, duygu ve düşüncelerimizi kabul etmek ve onları açığa çıkarmak, bizi yeniden zeki yapacaktır. Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen psikiyatriste ait bir düşünce olmayabilir? A) Insanı derinden etkileyen acılar, zamanla ilk andaki etkisini kaybetmektedir. B) Rahatsızlık veren düşüncelerle yüzleşebilme becerisini kazananlar, iyi olmaya da karar vermiş demektir. C) Kaybedilen yetilerin tekrar kazanılması doğanın dengesine aykırıdır. D) Kabul edilmiş iyi ya da olumsuz duygular, kişiye bir erdem olarak geri döner. E) Sıkıntı veren bir durum hakkında kendini ifade edebilme, bir rahatlama yöntemidir.

2. Şair Evlenmesi, tiyatroculuğumuza “la” sesini verdiğinden bu yana, Âli Bey'in Ayyar Hamza'sı, Ahmet Vefik Paşa'nın yerli oyunmuş duygusu veren Moliere uyarlamaları, Teodor Kasap'ın Pinti Hamit'i, Şinasi'nin sesini destekleyip sürdür- düler. Bu parçada geçen altı çizili sözlerle Şinasi'nin hangi yönü vurgulanmıştır? A) Alanında özgün bir yere sahip olması B Tiyatronun başlangıç ve ölçüt sanatçısı olması CMüzikli tiyatronun öncüsü kabul edilmesi DTiyatrolarını ahenkli bir üslupla kaleme alması E Tiyatroda çevirinin ilk örneklerini vermesi

B veya 16. Akşit Göktürk, çevirinin işlemsel ilkelerini v yöntemle ilgili ilk adımını saptarken sanıldığı ve belli uzlaşımlarla ölçüde bağımsız olmadığını geleneklerin etkisinde kaldığını belirtir. Çeviride özgün metne mi yoksa dilin bütün dizgesindeki dil bilimsel, yazınsal ölçülere mi bağlı kalacaktır? Ona göre çevirmen, her şeyden önce kim için cevirdiğini düşünmek zorundadır. Göktürk, dil kültürü ile geleneklerin yön verdiği çeviri tutumunun en önemli numunelerinin verildiği Osmanlı Tanzimat içerisinden Kâmil Paşa'nın bir çevirisini örnek olarak gösterir. Kâmil Paşa'nın kullandığı ağdalı dili, dayandığı metin gelenekleri (ahlaka uygun bir yapıt ortaya koyma), yabancı yapıtı özetleyerek sunma çabasını, seslendiği okurun yazınsal alışkanlıklarıyla beklentilerini, değer ölçülerini gözetmesini, dil ile kültürün çeviriyi nasıl etkileyebileceğine kanıt olarak gösterir. Bu parçaya göre Akşit Göktürk aşağıdaki görüşlerden hangisini benimsemez? agraf 10 yazın yazını Çeviri sırasında çevirmeni sınırlayan ögeler vardır. aktarmak değil, kendi kültürüne uyarlamaktır. ke 12 b Çevirmen, çeviri yaparken içinde yaşadığı toplumun degerlerin hesaba katmalıdır. Çeviri yapılırken özgün metne eklemeler veya metinden çıkarmalar yapılabilir. Qeviride süslü anlatımdan kaçınılmalıdır. Çevirmenin asıl görevi metni sözcük sözcük

'I 6. Sezgisi, yaratıcılığı olmayan insandan gerçeği bilmesi beklenemez. Aşağıdakilerden hangisi bu cümleyle aynı doğrultuda bir yargıdır? A) Bilinçlenmenin önemli bir aşaması da gerçeği kavramak- tır. B) Gerçeğe ulaşabilmenin koşulu hissetmek ve olmayanı var etmektir. C) Gerçek, olabileceklerin ayrımına varabilmektir. SD) Yaşamın gerçeğini yansıtan biri er geç doğruya ulaşa- caktır. EÇevresinde olup bitenleri fark eden kişi, özgünlüğü ya- kalayacaktır.

9.) Kommagene Krallığı, dönemin iki büyük gücü Roma ve Pers İmparatorlukları arasında tampon bölge görevi görüyordu. (II) Kral I. Antiokhos, Nemrut Dağı'nda bir kültür merkezi oluşturdu ve üzerine bir mezar odası yaptırdı. (III) Tümülüsün altındaki mezara bugün de ulaşılabilmiş değil. (IV) Alandaki bir yazıt I. Antiokhos'u anne tarafından Büyük İskender'e, baba tarafından Pers Kralı Dareios'a bağlıyor. (V) Krallığın, doğunun ve batının iki büyük kültürünü bir araya getirmek istediği açıkça görülüyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir çıkarımda bulunulmuştur? C) III B) II D) IV E) V

7. (1) Dünyadaki iletişim ağının hızlanması, sanayi ve teknoloji ala- nındaki gelişmeler ve ticaretin küreselleşmesi kültürlerin gide- rek tek tipleşme tehlikesini beraberinde getirmektedir. (II) Dün- yanın en önemli zenginliklerden biri olan kültürel çeşitlilik bu gelişmelerden etkilenerek yok olmakla karşı karşıya kalmakta- dır. (III) Bu bağlamda, toplumlar kendi geleneksel değerlerini ko- ruyabilmek için bir taraftan kendi içlerinde, bir taraftan da UNES- CO gibi uluslararası kurumlarla birlikte çalışarak kültürel değer- lerini kayıt ve koruma altına almaktadırlar. (IV) UNESCO tarafın- dan 2014 yılı Kasım ayında alınan kararla ebru sanatı dünya kül- türel miras listesinde yerini almıştır. (V) Bu gelişme ile ebru sa- natı Türk kültürünün dünya kültür mirasına kazandırdığı bir zen- ginlik olarak tescil edilmiştir. (VI) UNESCO'nun girişimleriyle dün- ya kültür mirası listesine giren ebru sanatı, Türk kültürü tarafın- dan insanlığa armağan edilmiş bir kültür hazine olarak kabul gör- müştür. Bu parçadan numaralanmış cümlelerden hangisi çıkarılırsa par- çanın anlamında önemli bir değişme olmaz? A) I C) III B) II D) IV E) VI

GRAFI NHOCA 6. Bundan yüz elli, iki yüz yıl evvel, Rousseau gibi büyük bir terbiyeciye çocuk hakkında ne düşündüğünü sormuş olsaydınız muhtemelen şu cevabı alırdınız: "Çocukları tanımıyoruz. Onları yetiştirmek için kullandığımız usuller yanlıştır. Tabiat, çocukların büyük olmadan evvel çocuk olmasını istiyor. Bizse onların çocuk olmadan evvel büyük olmalarına çalışıyoruz. Bu tabiat nizamını altüst etmeye kalkarsak öyle turfanda meyveler yetiştirmiş oluruz ki ----." Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır? A) Çocukların iç dünyasını yeterince keşfedemediğimizden B) Çocuk eğitiminde nasıl davranacağımızı bilmediğimizden C) Çocukların eğitimini gerektiğinden fazla abartmamızdan D) Çocukların fikirlerine saygı göstermeyişimizden E) Yetişkinlerin çocuklar üzerindeki baskısından DGS - 2015 Cevap: D