Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Düşünceyi Geliştirme Yolları Soruları

heyelan
dogal
afetlere davetiye çıkarmaktadır
kuzeyde Sibirya ve güneyde Arabistan levhaları
arasında bulunmaktadır
D) hemen her jeolojik devre ait tortul, volkanik,
metamorfik kayalara ve arazilere sahiptir
E)
eolojik açıdan genç bir ülkedir ve hâlen oluşum
sürecindeki bir dağ kuşağında yer alır
21. Maria Speth ve küçük ekibi; Bay Bachmann ve
Sınıfı'nda, bir öğretim dönemi boyunca kayda aldıkları
sınıfta, imkânsıza yakın olanı yaparak tam anlamıyla
duvarda sinek olmayı başarıyor, desek yeridir. Bu kadar
uzun süre orada durmasının bir sonucu olsa gerek,
öğrenciler kamerayı neredeyse tamamen unutmuş gibi
rahat ve tasasız görünüyorlar. Stadtallendorf
kasabasındaki bir okulda, hepsi farklı ülkelerden
Almanya'ya göç etmiş ailelerin çocuklarının buluştuğu
bir sınıfın olağan hâllerini 217 dakika boyunca
sıkılmadan izlememizin sırrı da belki burada.
Bu parçada söz edilen filmle ilgili aşağıdakilerden
hangisi söylenebilir?
A) Yaşamın ufak tefek dokunuşlarla ne kadar akıcılık
kazandığını göstermiştir.
B) insan ilişkilerinin doğal ve saf yönüne odaklanmayı
hedeflemiştir.
C) Yaşananları kişisel yorumlara yer vermeden, eğip
bükmeden aktarmıştır.
D) İnsanda aynı anda hem öğretmen hem de öğrenci
olma hevesi uyandırmıştır.
E) Bir grup çocuğun dünyasını, öğretmenleriyle
kurdukları ilişki üzerinden yansıtmıştır.
6
C) C
D)
23.
a
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
heyelan dogal afetlere davetiye çıkarmaktadır kuzeyde Sibirya ve güneyde Arabistan levhaları arasında bulunmaktadır D) hemen her jeolojik devre ait tortul, volkanik, metamorfik kayalara ve arazilere sahiptir E) eolojik açıdan genç bir ülkedir ve hâlen oluşum sürecindeki bir dağ kuşağında yer alır 21. Maria Speth ve küçük ekibi; Bay Bachmann ve Sınıfı'nda, bir öğretim dönemi boyunca kayda aldıkları sınıfta, imkânsıza yakın olanı yaparak tam anlamıyla duvarda sinek olmayı başarıyor, desek yeridir. Bu kadar uzun süre orada durmasının bir sonucu olsa gerek, öğrenciler kamerayı neredeyse tamamen unutmuş gibi rahat ve tasasız görünüyorlar. Stadtallendorf kasabasındaki bir okulda, hepsi farklı ülkelerden Almanya'ya göç etmiş ailelerin çocuklarının buluştuğu bir sınıfın olağan hâllerini 217 dakika boyunca sıkılmadan izlememizin sırrı da belki burada. Bu parçada söz edilen filmle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Yaşamın ufak tefek dokunuşlarla ne kadar akıcılık kazandığını göstermiştir. B) insan ilişkilerinin doğal ve saf yönüne odaklanmayı hedeflemiştir. C) Yaşananları kişisel yorumlara yer vermeden, eğip bükmeden aktarmıştır. D) İnsanda aynı anda hem öğretmen hem de öğrenci olma hevesi uyandırmıştır. E) Bir grup çocuğun dünyasını, öğretmenleriyle kurdukları ilişki üzerinden yansıtmıştır. 6 C) C D) 23. a
Islamiyet öncesi Türklerde yazılı olmayan kurallara
töre denilirdi. Devlet mahkemelerine yargu" denilirdi
ve yargunun başında kağan bulunurdu. Bu mahke-
me, töreyi denetlemekle birlikte siyasi suçlara da ba-
kardı. Yarguda töre hükümlerini uygulamakla görevli
olan yargan adlı kişiler yer alırdı.
• Türk İslam devletlerinde hukuk sistemi şeri ve örfi
olmak üzere iki ana unsurdan meydana gelirdi. Şeri
davalara bakan kadılar, dinle ilgili bütün işlerde yet-
kiliydi. Karahanlı ve Gazneli hükümdarları, devlet ku-
rumlarının çalışmasını düzenleyen örfi mahkemelere
başkanlık ederdi.
Bu bilgilere göre Türklerde İslamiyet öncesi ve son-
rası dönemdeki hukuk anlayışını ortak özelliği ile il-
gili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Mahkeme kararları temyize götürülebilir.
3) Suçler ayrılığı ilkesine uygun bir sistem vardır.
C) Anayasal bir yönetim anlayışı vardır.
D) Yargı işleri, siyasi iktidarın kontrolündedir.
E) Dini esaslar, hukukun temelini oluşturur.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
Islamiyet öncesi Türklerde yazılı olmayan kurallara töre denilirdi. Devlet mahkemelerine yargu" denilirdi ve yargunun başında kağan bulunurdu. Bu mahke- me, töreyi denetlemekle birlikte siyasi suçlara da ba- kardı. Yarguda töre hükümlerini uygulamakla görevli olan yargan adlı kişiler yer alırdı. • Türk İslam devletlerinde hukuk sistemi şeri ve örfi olmak üzere iki ana unsurdan meydana gelirdi. Şeri davalara bakan kadılar, dinle ilgili bütün işlerde yet- kiliydi. Karahanlı ve Gazneli hükümdarları, devlet ku- rumlarının çalışmasını düzenleyen örfi mahkemelere başkanlık ederdi. Bu bilgilere göre Türklerde İslamiyet öncesi ve son- rası dönemdeki hukuk anlayışını ortak özelliği ile il- gili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Mahkeme kararları temyize götürülebilir. 3) Suçler ayrılığı ilkesine uygun bir sistem vardır. C) Anayasal bir yönetim anlayışı vardır. D) Yargı işleri, siyasi iktidarın kontrolündedir. E) Dini esaslar, hukukun temelini oluşturur.
3.
Paragrafta
Attila İlhan'ın yetişme tarzına ve okuduklarına baktığımız
zaman aile, mizaç, merak, biraz da tesadüften kaynaklanan
bilinçli bir şairin adım adım hazırlandığını görmekteyiz. Attila
İlhan Nazım Hikmet'in, Mehmet Akif Ersoy'un, Necip Fazıl
Kısakürek'in ve Faruk Nafiz Çamlıbel'in bazı şiirlerini oku-
muş ve etkilenmiştir. Babası Bedrettin Bey'den gelen divan
edebiyatı zevki, toprağa bağlı yaşam tarzı ve
Cumhuriyet'in
ilk yıllarındaki modern yaşama tarzının birleşimi içinde yaşa-
mıştır. Onda Dadaloğlu, Dertli, Gevheri gibi halk şairlerinin
etkisi de hissedilir. Onun bu kadar çok yönlü oluşu şairi ba-
zen çıkmazlara sürüklemiş ve tarzını oluşturana kadar gel-
gitler yaşamasına neden olmuştur.
Bu parçadan Attila İlhan ile ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine ulaşılamaz?
A) Edebî kişiliğinin oluşmasında içinde yaşadığı ortamın
etkili olduğuna
B) Türk edebiyatının gelenekten gelen değerlerinden fay-
dalandığına
C) Kendi edebî çizgisini oluşturana kadar birtakım tutarsız-
lıklar yaşadığına
D) Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte kendi şairliğini oluşturmayı
başarabildiğine
E) Türk edebiyatının her döneminden faydalanarak kişiliğini
oluşturduğuna
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
3. Paragrafta Attila İlhan'ın yetişme tarzına ve okuduklarına baktığımız zaman aile, mizaç, merak, biraz da tesadüften kaynaklanan bilinçli bir şairin adım adım hazırlandığını görmekteyiz. Attila İlhan Nazım Hikmet'in, Mehmet Akif Ersoy'un, Necip Fazıl Kısakürek'in ve Faruk Nafiz Çamlıbel'in bazı şiirlerini oku- muş ve etkilenmiştir. Babası Bedrettin Bey'den gelen divan edebiyatı zevki, toprağa bağlı yaşam tarzı ve Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki modern yaşama tarzının birleşimi içinde yaşa- mıştır. Onda Dadaloğlu, Dertli, Gevheri gibi halk şairlerinin etkisi de hissedilir. Onun bu kadar çok yönlü oluşu şairi ba- zen çıkmazlara sürüklemiş ve tarzını oluşturana kadar gel- gitler yaşamasına neden olmuştur. Bu parçadan Attila İlhan ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Edebî kişiliğinin oluşmasında içinde yaşadığı ortamın etkili olduğuna B) Türk edebiyatının gelenekten gelen değerlerinden fay- dalandığına C) Kendi edebî çizgisini oluşturana kadar birtakım tutarsız- lıklar yaşadığına D) Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte kendi şairliğini oluşturmayı başarabildiğine E) Türk edebiyatının her döneminden faydalanarak kişiliğini oluşturduğuna
ES BAS
5. Sadece şiirimi yazmak istiyorum ve yazıyorum. Sonra
o şiire dönüp bakıyorum ve kendi kendime "Ben bun-
lan bir yerden hatırlıyorum!" diyorum. Yaşadığım bazı
şeyler kendiliğinden giriveriyor şiirime. Ben istesem
de istemesem de bilinçaltım rahat durmuyor, şiirimi
benden bağımsız işliyor. Şiir tam anlamıyla bilinçaltı-
nın yönettiği ve oluşturduğu bir tür.
6.
Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen bir
şairin sözleri olabilir?
A) Konu bulmakta zorlandığım zamanlar oturup saat-
lerce şiir kitaplarını karıştırıyorum.
B) Her an emek vermemek şairlerin üretkenliği yitir-
mesine neden olur.
C) Siir bir duygulanmanın değil bilinçli ve sürekli bir
çalışmanın ürünüdür.
D) Bazen çok güzel bir film seyrediyorum bir süre
sonra bakıyorum ki zaten bildiğim bir şiire dönüş-
müş.
E) Şiir de dâhil olmak üzere hiçbir edebiyat türünün
sanatçısının kontrolü dışında geliştiğine inanmıyo-
rum.
Marmara'da balıkların tükenmoni
▸/benimhocam
C
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
ES BAS 5. Sadece şiirimi yazmak istiyorum ve yazıyorum. Sonra o şiire dönüp bakıyorum ve kendi kendime "Ben bun- lan bir yerden hatırlıyorum!" diyorum. Yaşadığım bazı şeyler kendiliğinden giriveriyor şiirime. Ben istesem de istemesem de bilinçaltım rahat durmuyor, şiirimi benden bağımsız işliyor. Şiir tam anlamıyla bilinçaltı- nın yönettiği ve oluşturduğu bir tür. 6. Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen bir şairin sözleri olabilir? A) Konu bulmakta zorlandığım zamanlar oturup saat- lerce şiir kitaplarını karıştırıyorum. B) Her an emek vermemek şairlerin üretkenliği yitir- mesine neden olur. C) Siir bir duygulanmanın değil bilinçli ve sürekli bir çalışmanın ürünüdür. D) Bazen çok güzel bir film seyrediyorum bir süre sonra bakıyorum ki zaten bildiğim bir şiire dönüş- müş. E) Şiir de dâhil olmak üzere hiçbir edebiyat türünün sanatçısının kontrolü dışında geliştiğine inanmıyo- rum. Marmara'da balıkların tükenmoni ▸/benimhocam C
4.
Sanatsal metinlerle ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Estetik zevk uyandırmak amacıyla yazılır.
B) Betimleyici ve öyküleyici anlatım türleri kullanılır.
-C) Üslup kaygısı ön plandadır
D) Betimleme ve öyküleme anlatım biçimleri kulla-
nılır.
Filin siirsel ve heyecana bağlı işlevleri kullanılır.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
4. Sanatsal metinlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Estetik zevk uyandırmak amacıyla yazılır. B) Betimleyici ve öyküleyici anlatım türleri kullanılır. -C) Üslup kaygısı ön plandadır D) Betimleme ve öyküleme anlatım biçimleri kulla- nılır. Filin siirsel ve heyecana bağlı işlevleri kullanılır.
(1) Genç şair, ipek minderlere ateş gibi gözyaşlarını akıtı-
yordu. (II) Artık hiçbir şeyin onun üzüntüsünü yatıştıra-
mayacağı sanılırdı. (III) Nihayet az bir zaman sonra sa-
kinleşti. (IV) İçindeki huzursuzluğu sanki evin eşyalarına
Üflemişti. (V) Pencereyi açmak için yerinden kalktı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerde yer alan fiiller-
den hangileri kökünün türü bakımından diğerlerin-
den farklıdır?
A) I ve II
B) I ve III
D) III ve IV
C) II ve III
E) IV ve V
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
(1) Genç şair, ipek minderlere ateş gibi gözyaşlarını akıtı- yordu. (II) Artık hiçbir şeyin onun üzüntüsünü yatıştıra- mayacağı sanılırdı. (III) Nihayet az bir zaman sonra sa- kinleşti. (IV) İçindeki huzursuzluğu sanki evin eşyalarına Üflemişti. (V) Pencereyi açmak için yerinden kalktı. Bu parçada numaralanmış cümlelerde yer alan fiiller- den hangileri kökünün türü bakımından diğerlerin- den farklıdır? A) I ve II B) I ve III D) III ve IV C) II ve III E) IV ve V
EDE ANLAM
am/Cümle Yorumu
5
D
3.
HAFTA
"short-short
Türk edebiya-
24. Küçürek öykü, dünya edebiyatında "flash fiction","
story "anlık kurmaca" olarak tanımlanmıştır.
tinda minimal öykü, çok kısa öykü, öykücük, kısaca öykü,
kıpkısa öykü, sımsıkı öykü, kısa kurmaca, minik öykü, miny:
kü küçük ölçekli kurmaca, mesei gibi isimlerle adlandırılmıştır.
(III) Prof.Dr. Ramazan Korkmaz, bu nitelikteki öyküyü tanım-
lemak için yeni bir kelime türetmiştir. Bu tür öyküleri "kü-
çürek öykü" olarak adlandırmıştır. (V) Bu tanım da son derece
işlevsel olması dolayısıyla artık yaygın olarak kullanmaktadır...
B) II
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisinde yar-
gi gerekçesiyle birlikte verilmiştir?
A) I
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
EDE ANLAM am/Cümle Yorumu 5 D 3. HAFTA "short-short Türk edebiya- 24. Küçürek öykü, dünya edebiyatında "flash fiction"," story "anlık kurmaca" olarak tanımlanmıştır. tinda minimal öykü, çok kısa öykü, öykücük, kısaca öykü, kıpkısa öykü, sımsıkı öykü, kısa kurmaca, minik öykü, miny: kü küçük ölçekli kurmaca, mesei gibi isimlerle adlandırılmıştır. (III) Prof.Dr. Ramazan Korkmaz, bu nitelikteki öyküyü tanım- lemak için yeni bir kelime türetmiştir. Bu tür öyküleri "kü- çürek öykü" olarak adlandırmıştır. (V) Bu tanım da son derece işlevsel olması dolayısıyla artık yaygın olarak kullanmaktadır... B) II Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisinde yar- gi gerekçesiyle birlikte verilmiştir? A) I C) III D) IV E) V
2.
3.
Halk kültürü, ulusal kültürün en önemli ve verimli kaynak-
larından biridir. Halk şiiri ise bu kaynakların en etkin, en
yaygın ve özgün kollarındandır. Halk şiirinin genellikle
sözlü bir etkinlik olması ve egemen çevrelerce kısıtlan-
ması yazılı kaynaklara geçmesini engellemiştir.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisi yoktur?
A) İyelik eki
B) Tamlayan eki
C) Kip eki
D) Çoğul eki
E) Şahıs (Kişi) eki
Çekimi bitmiş bir filmin makarasını elinize aldığınızda fil-
min başlangıcı, ortası ve sonu aynı anda oradadır. Film,
anlattığı zamanın ötesinde de var olacaktır. Anlatılanlara
kendini kaptırıp gitmek, anlatılanların tadını tümüyle çı-
karmak için filmin makineye takılıp merceğin önünden
kare kare geçirilmesi gerekir.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Fiilden isim yapım eki kullanılmıştır.
B) İyelik ekinden sonra yönelme hâli eki almış sözcük
vardır.
C) Farklı türde yapım eklerini bir arada alan sözcüklere
yer verilmiştir.
D) Tamlanan ve tamlayan ekini üst üste almış sözcük
bulunmaktadır.
E) Birden çok çekim ekini bir arada almış sözcükler vardır.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
2. 3. Halk kültürü, ulusal kültürün en önemli ve verimli kaynak- larından biridir. Halk şiiri ise bu kaynakların en etkin, en yaygın ve özgün kollarındandır. Halk şiirinin genellikle sözlü bir etkinlik olması ve egemen çevrelerce kısıtlan- ması yazılı kaynaklara geçmesini engellemiştir. Bu parçada aşağıdakilerin hangisi yoktur? A) İyelik eki B) Tamlayan eki C) Kip eki D) Çoğul eki E) Şahıs (Kişi) eki Çekimi bitmiş bir filmin makarasını elinize aldığınızda fil- min başlangıcı, ortası ve sonu aynı anda oradadır. Film, anlattığı zamanın ötesinde de var olacaktır. Anlatılanlara kendini kaptırıp gitmek, anlatılanların tadını tümüyle çı- karmak için filmin makineye takılıp merceğin önünden kare kare geçirilmesi gerekir. Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Fiilden isim yapım eki kullanılmıştır. B) İyelik ekinden sonra yönelme hâli eki almış sözcük vardır. C) Farklı türde yapım eklerini bir arada alan sözcüklere yer verilmiştir. D) Tamlanan ve tamlayan ekini üst üste almış sözcük bulunmaktadır. E) Birden çok çekim ekini bir arada almış sözcükler vardır.
ben-
ştik
n-
5) Gün bitti lambayı hazırla
Işık kalmadı girecek odamıza
Çek perdeleri sevdiceğim
Kanadı kırık bir akşam
Zonkluyor durmadan dışarda
Bu dizelerde aşağıdakilerin hangisi yoktur?
A) Ulama
B) Ünsüz türemesi
TEST 42
C) Unlü daralması
D) Ünsüz yumuşaması
E) Ünsüz benzeşmesi
6) Gittim aşkım benim sen istemeden
betti
Şimdi sadece uykularımdasın, düşlerimde
Ah! Yeniden sarabilseydim kalbini ellerimle
Göğsüme çekebilseydim
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdaki açıklama-
lardan hangisi yanlıştır?
A) Birinci dizede ünsüz benzeşmesine uğrayan
bir sözcük vardır.
B) Birinci dizede ulama vardır.
C) İkinci dizede ünlü düşmesine uğramış sözcük
vardır.
C
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
ben- ştik n- 5) Gün bitti lambayı hazırla Işık kalmadı girecek odamıza Çek perdeleri sevdiceğim Kanadı kırık bir akşam Zonkluyor durmadan dışarda Bu dizelerde aşağıdakilerin hangisi yoktur? A) Ulama B) Ünsüz türemesi TEST 42 C) Unlü daralması D) Ünsüz yumuşaması E) Ünsüz benzeşmesi 6) Gittim aşkım benim sen istemeden betti Şimdi sadece uykularımdasın, düşlerimde Ah! Yeniden sarabilseydim kalbini ellerimle Göğsüme çekebilseydim Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdaki açıklama- lardan hangisi yanlıştır? A) Birinci dizede ünsüz benzeşmesine uğrayan bir sözcük vardır. B) Birinci dizede ulama vardır. C) İkinci dizede ünlü düşmesine uğramış sözcük vardır. C
16. Sıra dışı ve çok yönlü sanatçı Joseph Beuys'un sanatının te-
melinde yatan derin düşüncesiyle, hayat ve toplum algısıyla,
sanat ve eğitime bakış açısıyla, çağın radikal sesi olarak gö-
rülmüştür. Beuys, sanatı toplumun bir parçası olarak görmekte
ve herkesin sanatçı ve yaratıcı olduğunu savunmaktadır. Sa-
nat ve toplum birlikteliğiyle kurulan düş, onun çabalarıyla an-
lam kazanmaktadır. Politik ve sosyolojik görüşleriyle örtüşen
sanat anlayışı, daha güzel yarınlar yaratma çabasını da ge-
tirmiştir. Beuys sanatıyla; yaşanan tüm sorunları evrensel bo-
yutta etkili bir şekilde ve derin bir felsefeyle ortaya koymuş ve
geniş kesimlere bunu sorgulatmayı başarmıştır.
Bu parçada aşağıdaki anlam özelliklerinden hangilerine
yer verilmiştir?
A Dolaylama
BY Doğadan doğaya aktarım
C) Ad aktarması
D) Kişileştirme
E) Benzetme
C
sinter
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
16. Sıra dışı ve çok yönlü sanatçı Joseph Beuys'un sanatının te- melinde yatan derin düşüncesiyle, hayat ve toplum algısıyla, sanat ve eğitime bakış açısıyla, çağın radikal sesi olarak gö- rülmüştür. Beuys, sanatı toplumun bir parçası olarak görmekte ve herkesin sanatçı ve yaratıcı olduğunu savunmaktadır. Sa- nat ve toplum birlikteliğiyle kurulan düş, onun çabalarıyla an- lam kazanmaktadır. Politik ve sosyolojik görüşleriyle örtüşen sanat anlayışı, daha güzel yarınlar yaratma çabasını da ge- tirmiştir. Beuys sanatıyla; yaşanan tüm sorunları evrensel bo- yutta etkili bir şekilde ve derin bir felsefeyle ortaya koymuş ve geniş kesimlere bunu sorgulatmayı başarmıştır. Bu parçada aşağıdaki anlam özelliklerinden hangilerine yer verilmiştir? A Dolaylama BY Doğadan doğaya aktarım C) Ad aktarması D) Kişileştirme E) Benzetme C sinter
=ge 13. Bir gece, Mümeyyiz Ivan Dimitriç Çerviakov ikinci sıra koltuklardan birine oturmuş, dürbünle "Kornevil Çanları"nı sey-
rediyordu. Çerviakov seyrediyor, saadetin en yükseklerine ulaştığını duyuyordu. Derken birdenbire... Hikâyelerde bu
"Derken birdenbire"lere sık sık rastlanır. Yazarların hakları var, hayat beklenmedik şeylerle o kadar dolu ki... Derken
birdenbire yüzü buruştu. Gözleri kaydı, soluğu kesildi. Dürbünü gözünden ayırdı, eğildi ve... Hapşuuu!.. Gördüğünüz
gibi aksırık, hiçbir yerde, hiç kimseye yasak edilmemiştir. Köylüler de aksırır, emniyet amirleri de aksırır, hatta bazen
müşavirlerin bile aksırdığı olur. Herkes aksırır.
Onu
üze
liğ
ars
Bu parçanın anlatımı için,
ilahi bakış açısıyla yazılmıştır.
iç konuşma tekniğinden yararlanılmıştır.
Üçüncü kişi ağzından anlatım söz konusudur.
yargularından hangilerine ulaşılabilir?
B) Yalnız II.
A Kalnız I.
I ve II.
D) e III.
E) II ve III.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
=ge 13. Bir gece, Mümeyyiz Ivan Dimitriç Çerviakov ikinci sıra koltuklardan birine oturmuş, dürbünle "Kornevil Çanları"nı sey- rediyordu. Çerviakov seyrediyor, saadetin en yükseklerine ulaştığını duyuyordu. Derken birdenbire... Hikâyelerde bu "Derken birdenbire"lere sık sık rastlanır. Yazarların hakları var, hayat beklenmedik şeylerle o kadar dolu ki... Derken birdenbire yüzü buruştu. Gözleri kaydı, soluğu kesildi. Dürbünü gözünden ayırdı, eğildi ve... Hapşuuu!.. Gördüğünüz gibi aksırık, hiçbir yerde, hiç kimseye yasak edilmemiştir. Köylüler de aksırır, emniyet amirleri de aksırır, hatta bazen müşavirlerin bile aksırdığı olur. Herkes aksırır. Onu üze liğ ars Bu parçanın anlatımı için, ilahi bakış açısıyla yazılmıştır. iç konuşma tekniğinden yararlanılmıştır. Üçüncü kişi ağzından anlatım söz konusudur. yargularından hangilerine ulaşılabilir? B) Yalnız II. A Kalnız I. I ve II. D) e III. E) II ve III.
4. Etrafımızdaki maddeler sürekli değişim hâlindedir. Bu
değişimler, dondurmanın erimesi gibi fiziksel ya da
. açıkta bırakılan yiyeceklerin bozulması gibi kimyasal
olabilir. Fiziksel değişimlerde yeni bir madde ortaya
çıkmaz. Kimyasal değişimler, maddelerin etkileşerek
yeni maddeler oluşturmasıdır. Peki, kapalı sistemlerde
meydana gelen kimyasal değişikliklerde toplam kütle
korunur mu? Kimyasal tepkimelerde oluşan ürünlerin
kütleleri toplamının, tepkimeye giren maddelerin
kütleleri toplamına eşit olduğunu belirten Antoine
Lavoisier'e göre madde, yoktan var edilemez, vardan
yok edilemez, sürekli bir dönüşüm vardır.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Örneklemeden yararlanılmıştır.
B) Tanımlamaya yer verilmiştir.
C) Tanık göstermeye yer verilmiştir.
D) Benzetmeler kullanılmıştır.
E) Kelime tekrarından yararlanılmıştır.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
4. Etrafımızdaki maddeler sürekli değişim hâlindedir. Bu değişimler, dondurmanın erimesi gibi fiziksel ya da . açıkta bırakılan yiyeceklerin bozulması gibi kimyasal olabilir. Fiziksel değişimlerde yeni bir madde ortaya çıkmaz. Kimyasal değişimler, maddelerin etkileşerek yeni maddeler oluşturmasıdır. Peki, kapalı sistemlerde meydana gelen kimyasal değişikliklerde toplam kütle korunur mu? Kimyasal tepkimelerde oluşan ürünlerin kütleleri toplamının, tepkimeye giren maddelerin kütleleri toplamına eşit olduğunu belirten Antoine Lavoisier'e göre madde, yoktan var edilemez, vardan yok edilemez, sürekli bir dönüşüm vardır. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Örneklemeden yararlanılmıştır. B) Tanımlamaya yer verilmiştir. C) Tanık göstermeye yer verilmiştir. D) Benzetmeler kullanılmıştır. E) Kelime tekrarından yararlanılmıştır.
37. Hem roman hem de öykü vazan Truman Capote da
öyküye farklı bir rol biçenlerdendir. Capote, özel-
likle kısa öykünün yazar için bir tür parmak jimnas-
tiği olarak değerlendirilmesine itiraz eder.
Capote'nun kısa öyküyle ilgili olarak karşı çıktığı
durum aşağıdakilerden hangisidir?
A) Roman ile eş değer tutulması
B) Kolayca yazıldığının düşünülmesi
C) Hacimsiz olarak kabul edilmesi
D) Anlatımın yavan olarak görülmesi
E) Okur kitlesinin farklı gösterilmesi
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
37. Hem roman hem de öykü vazan Truman Capote da öyküye farklı bir rol biçenlerdendir. Capote, özel- likle kısa öykünün yazar için bir tür parmak jimnas- tiği olarak değerlendirilmesine itiraz eder. Capote'nun kısa öyküyle ilgili olarak karşı çıktığı durum aşağıdakilerden hangisidir? A) Roman ile eş değer tutulması B) Kolayca yazıldığının düşünülmesi C) Hacimsiz olarak kabul edilmesi D) Anlatımın yavan olarak görülmesi E) Okur kitlesinin farklı gösterilmesi
Günümüzdeki öykülerin en önemli özelliği, öykü kişilerinin hiç konuşmaması ya da çok az konuşmasıdır. Karşılıklı konuşmaların olmadığı yüzlerce, binlerce
öykü yazılıyor. Doğrusu bunun nasıl olduğunu merak ediyorum. Elbette öykü, diyalogları zorunlu tutmaz ama öykü kişilerinin niçin bu denli dilsiz olduğu da
akla gelmiyor mu?
Bu parçanın tamamı dikkate alındığında yazar, neden yakınmaktadır?
A
C
Öykülerde diyaloglara yeterince yer verilmeyişinden
B Günümüzde gereğinden fazla öykü yazılmasından
Öykülerde diyalogların zorunlu bir ögeymiş gibi algılanmasından
D Yazılan binlerce öykünün birçok yönden benzer özellik taşımasından
E Konuşma yeteneği olmayan kişilerin öykü kahramanı yapılmasından
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
Günümüzdeki öykülerin en önemli özelliği, öykü kişilerinin hiç konuşmaması ya da çok az konuşmasıdır. Karşılıklı konuşmaların olmadığı yüzlerce, binlerce öykü yazılıyor. Doğrusu bunun nasıl olduğunu merak ediyorum. Elbette öykü, diyalogları zorunlu tutmaz ama öykü kişilerinin niçin bu denli dilsiz olduğu da akla gelmiyor mu? Bu parçanın tamamı dikkate alındığında yazar, neden yakınmaktadır? A C Öykülerde diyaloglara yeterince yer verilmeyişinden B Günümüzde gereğinden fazla öykü yazılmasından Öykülerde diyalogların zorunlu bir ögeymiş gibi algılanmasından D Yazılan binlerce öykünün birçok yönden benzer özellik taşımasından E Konuşma yeteneği olmayan kişilerin öykü kahramanı yapılmasından
18. Ilk şiirini 1897'de Selanik'te Asır gazetesinde
yayımlamış; bu şiir, Türk yazınında bir dönemin
habercisi olmuştur. Şiirdeki:
"Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur
Sinem, özüm ateş ile doludur."
dizeleri, dilden dile dolaşmıştır.
Bu parçada sözü edilen şair, aşağıdakilerin
hangisidir?
A) Mehmet Emin Yurdakul
B) Ziya Gökalp
C) Ali Canip Yöntem
D) Cahit Sıtkı Tarancı
E) Ahmet Kutsi Tecer
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
18. Ilk şiirini 1897'de Selanik'te Asır gazetesinde yayımlamış; bu şiir, Türk yazınında bir dönemin habercisi olmuştur. Şiirdeki: "Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur Sinem, özüm ateş ile doludur." dizeleri, dilden dile dolaşmıştır. Bu parçada sözü edilen şair, aşağıdakilerin hangisidir? A) Mehmet Emin Yurdakul B) Ziya Gökalp C) Ali Canip Yöntem D) Cahit Sıtkı Tarancı E) Ahmet Kutsi Tecer
15, 16 ve 17. soruları aşağıdaki parçaya
göre cevaplayınız.
Öğrenmenin yaşı yoktur. Herkesten de öğrenilecek
bir şeyler vardır. Yaşı, eğitimi, tecrübesi ne olursa
olsun. Geçen hafta hayatın felsefesi olabilecek bir
şey öğrendim. Bir evrak göndermek için kargo şu-
besine gittim, sırada beklerken görevli kız dikkatimi
çekti. Her şeye gülüyordu, belirgin bir mutluluğu ve
pozitif enerjisi vardı. O enerji bana da geçti. Sıram
gelince ona mutluluğunun sebebini sordum, cevabi
beni çok şaşırttı. "Sebepsiz mutluyum. Bir sebep ol-
madan mutlu olurum ben." dedi. Kargo şubesinden
çıkarken şunu düşündüm: Aslında bu motto hepimiz
için geçerli. Çünkü bir sebebe dayalı olarak mut-
lu olursam sebep ortadan kalkınca mutluluğum da
sona erer. Ama sebepsiz mutluluk -eğer başarabilir-
sek- sonsuzdur ve huzur doludur. Çünkü mutluluğu-
mu sona erdirecek bir sebep yoktur ve onun ortadan
kalkabileceği korkusuyla mutluluğum balın içindeki
tuz misali rahatsızlık veren tedirginlikler barındır-
mamaktadır Madem olumsuzlukların sebep olduğu
mutsuzluğumuz, olumsuzluğa çare olmuyor öyleyse
olumsuzluklara rağmen mutsuz olmayalım, iki kere
kaybetmeyelim. Sebepsiz mutlu olmayı deneyelim.
Belki bu pozitif enerji kişiden kişiye geçe geçe olum-
suzlukları da ortadan kaldırır. Kaldırmazsa da sorun
yok. Dedik ya sebebe bağlamayalım mutluluğu, akı-
şına bırakalım her şeyi.
Aşağıdaki yargılardan hangisi bu parçadan çıka-
rılabilecek bir sonuç değildir?
A) İnsanın öğrenmesi belli bir zaman dilimiyle sınır-
landırılamaz.
B) Mutluluk, çabayla oluşturulan ve devamlılığı ise
çaba gerektiren bir olgudur.
CY Belli gerekçelerin getirdiği mutluluk, devamlılığa
sahip bir mutluluk değildir.
) Kişinin kendisini mutlu ettiğini düşündüğü şeyi
kaybedeceğini düşünmesi mutluluğu tam duyum-
samasına engel olur.
Farkındalık içindeki bir insan, her yaştaki ve her
seviyedeki insandan bir şeyler öğrenebilir.
182
16. Bu parçadaki gibi düşünen biri aşağıdakilerden
hangisini söylemez?
A) Mutluluk, oluşturulan bir şey değil oluşturan bir
şeydir.
Dirakri
in hepsi degi
nde takdir edilmez
voler ancak ölür
kazanır. Ilk eserler
er sırasına konulu
çizmeyi aşma
tepelenmemiş ot
kat bir kez de o
anlarında taşırl
kendilerine çok
B) Koşula bağlanan mutluluk, daldaki kuş gibidir; dal
kırılır, rüzgâr eser ve kuş uçar.
C Kendimi gerçekleştirdiğimi düşündüğüm başarı-
lara imza attım; kendime saygım ve mutluluğum
arttı.
D) Yaşamak, denizde yüzmek gibidir; sadece yüzer-
siniz bir yere ulaşmazsınız; bu sizi mutlu etmeye
yeter.
Mutluluk, ulaştığım zirvelerin bir ödülü değildir.
beni o zirvelere ulaştıran enerjinin kendisidir.
lan bir iş olduğ
birçok şeyi iska
Bu parçada
değinilmemis
A) Şiir yazm
B) Şiirde hi
C) Genellik
D) ilk zam
Tek ist
17. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-
den hangisi söylenemez?
A) Bir anekdot anlatılarak düşünce somutlaştırıl-
mıştır.
B) Öyküleme, açıklama ve tartışmadan yararlanılmış-
tır.
Örnek bir olaydan çıkarımlarda bulunma yoluna
gidilmiştir.
D Sebep (neden), sart (koşul) ve öneri bildiren
yargılar vardır.
19. Değerle
olduğu
ter örn
rumlu
yetişt
E) Sanatsal betimlemeler yoluyla okuyucunun zih-
ninde izlenim oluşturulmuştur.
de; s
azim
ve
Dic
ise
g
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
15, 16 ve 17. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Öğrenmenin yaşı yoktur. Herkesten de öğrenilecek bir şeyler vardır. Yaşı, eğitimi, tecrübesi ne olursa olsun. Geçen hafta hayatın felsefesi olabilecek bir şey öğrendim. Bir evrak göndermek için kargo şu- besine gittim, sırada beklerken görevli kız dikkatimi çekti. Her şeye gülüyordu, belirgin bir mutluluğu ve pozitif enerjisi vardı. O enerji bana da geçti. Sıram gelince ona mutluluğunun sebebini sordum, cevabi beni çok şaşırttı. "Sebepsiz mutluyum. Bir sebep ol- madan mutlu olurum ben." dedi. Kargo şubesinden çıkarken şunu düşündüm: Aslında bu motto hepimiz için geçerli. Çünkü bir sebebe dayalı olarak mut- lu olursam sebep ortadan kalkınca mutluluğum da sona erer. Ama sebepsiz mutluluk -eğer başarabilir- sek- sonsuzdur ve huzur doludur. Çünkü mutluluğu- mu sona erdirecek bir sebep yoktur ve onun ortadan kalkabileceği korkusuyla mutluluğum balın içindeki tuz misali rahatsızlık veren tedirginlikler barındır- mamaktadır Madem olumsuzlukların sebep olduğu mutsuzluğumuz, olumsuzluğa çare olmuyor öyleyse olumsuzluklara rağmen mutsuz olmayalım, iki kere kaybetmeyelim. Sebepsiz mutlu olmayı deneyelim. Belki bu pozitif enerji kişiden kişiye geçe geçe olum- suzlukları da ortadan kaldırır. Kaldırmazsa da sorun yok. Dedik ya sebebe bağlamayalım mutluluğu, akı- şına bırakalım her şeyi. Aşağıdaki yargılardan hangisi bu parçadan çıka- rılabilecek bir sonuç değildir? A) İnsanın öğrenmesi belli bir zaman dilimiyle sınır- landırılamaz. B) Mutluluk, çabayla oluşturulan ve devamlılığı ise çaba gerektiren bir olgudur. CY Belli gerekçelerin getirdiği mutluluk, devamlılığa sahip bir mutluluk değildir. ) Kişinin kendisini mutlu ettiğini düşündüğü şeyi kaybedeceğini düşünmesi mutluluğu tam duyum- samasına engel olur. Farkındalık içindeki bir insan, her yaştaki ve her seviyedeki insandan bir şeyler öğrenebilir. 182 16. Bu parçadaki gibi düşünen biri aşağıdakilerden hangisini söylemez? A) Mutluluk, oluşturulan bir şey değil oluşturan bir şeydir. Dirakri in hepsi degi nde takdir edilmez voler ancak ölür kazanır. Ilk eserler er sırasına konulu çizmeyi aşma tepelenmemiş ot kat bir kez de o anlarında taşırl kendilerine çok B) Koşula bağlanan mutluluk, daldaki kuş gibidir; dal kırılır, rüzgâr eser ve kuş uçar. C Kendimi gerçekleştirdiğimi düşündüğüm başarı- lara imza attım; kendime saygım ve mutluluğum arttı. D) Yaşamak, denizde yüzmek gibidir; sadece yüzer- siniz bir yere ulaşmazsınız; bu sizi mutlu etmeye yeter. Mutluluk, ulaştığım zirvelerin bir ödülü değildir. beni o zirvelere ulaştıran enerjinin kendisidir. lan bir iş olduğ birçok şeyi iska Bu parçada değinilmemis A) Şiir yazm B) Şiirde hi C) Genellik D) ilk zam Tek ist 17. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? A) Bir anekdot anlatılarak düşünce somutlaştırıl- mıştır. B) Öyküleme, açıklama ve tartışmadan yararlanılmış- tır. Örnek bir olaydan çıkarımlarda bulunma yoluna gidilmiştir. D Sebep (neden), sart (koşul) ve öneri bildiren yargılar vardır. 19. Değerle olduğu ter örn rumlu yetişt E) Sanatsal betimlemeler yoluyla okuyucunun zih- ninde izlenim oluşturulmuştur. de; s azim ve Dic ise g