Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Hikâye ve Yapı Unsurları Soruları

başucu
da bilgi
nlerinde
önemli-
inlikten
latıldığı
marlığa
ayı duy-
nünden
gerçek-
in ana
çektiği
etkile-
smanlık
omanın
işman-
Bey 25
ne son
ekerek
de evin
ayanla
ak kötü
rindan
damla
farkın-
nüştür.
masıyla
bir aşk
arşılık
tılmış,
olarak
/benimhocam
Dar kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan
dükkânında tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çal
şan Koca Ali, tıpkı kafese konmuş terbiyeli bir aslanı ça
tırıyordu. Uzun boylu, iri pençeli, kalınca pazılı, geniş omuzu
bir pehlivandı. On senedir bu karanlık in içinde ham demirde
dövdüğü kılıç ve namluları tüm Anadolu'da, tüm Rumell de
sınır boylarında büyük bir ün kazanmıştı. Hatta Istanbulda
bile yeniçeriler, satın alacakları kamaların, saldırmalar
yatağanların üstünde "Ali Usta'nın işi" damgasını arıyorlard
O, çeliğe çifte su vermesini biliyordu. Uzun kılıçlar değil, yap
mış olduğu kısacık bıçaklar bile iki kat olur, kınılmazdı, "Che
su vermek" sanatının, yalnız ona özgü bir sırrı vardı. Yanına
çırak almaz, kimselerle oldukça konuşmaz, dükkânından
dışarı çıkmaz, durmadan uğraşırdı. Bekârdı. Hisimi, aka
etbası yoktu. Kentin yabancısıydı. Kılıçtan, demirden, çelikten,
ab alevden başka söz bilmez, pazarlığa girişmez, müşteriler
ne verirse alırdı. Yalnız cenk zamanları ocağını söndürür,
dükkânının kapısını kilitler, kaybolur, savaştan sonrasında
ortaya çıkardı. Kentte onunla ilgili birçok hikâye söylenird
Kimi "cellât elinden kaçmış bir çelebi", kimi "sevgilisi öldüğü
için dünyadan elini eteğini vakitsiz çekmiş garip" derdi. Siyah
şahane gözlerinin mağrur bakışından, asil davranışlarından,
gururlu suskunluğundan, muntazam sözlerinden onun öyle k
bayağı bir adam olmadığı belliydi... Fakat kimdi? Nerelyd?
Nereden gelmişti? Bu tarz şeyleri bilen yoktu. Halk onu
seviyordu. Kentte bu şekilde tanınmış bir ustanın bulunması
hepimiz için ayrı bir övünç kaynağıydı.
Faili
8.
52
Yukarıdaki parçada örneği verilen hikâye tarzı ve bu tarzın
Türk edebiyatındaki ustası aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sait Faik Abasıyanık - Çehov
B) Memduh Şevket Esendal - Maupassant
C) Ömer Seyfettin - Maupassant
D) Refik Halit Karay - Çehov
E) Ömer Seyfettin - Çehov
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
başucu da bilgi nlerinde önemli- inlikten latıldığı marlığa ayı duy- nünden gerçek- in ana çektiği etkile- smanlık omanın işman- Bey 25 ne son ekerek de evin ayanla ak kötü rindan damla farkın- nüştür. masıyla bir aşk arşılık tılmış, olarak /benimhocam Dar kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan dükkânında tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çal şan Koca Ali, tıpkı kafese konmuş terbiyeli bir aslanı ça tırıyordu. Uzun boylu, iri pençeli, kalınca pazılı, geniş omuzu bir pehlivandı. On senedir bu karanlık in içinde ham demirde dövdüğü kılıç ve namluları tüm Anadolu'da, tüm Rumell de sınır boylarında büyük bir ün kazanmıştı. Hatta Istanbulda bile yeniçeriler, satın alacakları kamaların, saldırmalar yatağanların üstünde "Ali Usta'nın işi" damgasını arıyorlard O, çeliğe çifte su vermesini biliyordu. Uzun kılıçlar değil, yap mış olduğu kısacık bıçaklar bile iki kat olur, kınılmazdı, "Che su vermek" sanatının, yalnız ona özgü bir sırrı vardı. Yanına çırak almaz, kimselerle oldukça konuşmaz, dükkânından dışarı çıkmaz, durmadan uğraşırdı. Bekârdı. Hisimi, aka etbası yoktu. Kentin yabancısıydı. Kılıçtan, demirden, çelikten, ab alevden başka söz bilmez, pazarlığa girişmez, müşteriler ne verirse alırdı. Yalnız cenk zamanları ocağını söndürür, dükkânının kapısını kilitler, kaybolur, savaştan sonrasında ortaya çıkardı. Kentte onunla ilgili birçok hikâye söylenird Kimi "cellât elinden kaçmış bir çelebi", kimi "sevgilisi öldüğü için dünyadan elini eteğini vakitsiz çekmiş garip" derdi. Siyah şahane gözlerinin mağrur bakışından, asil davranışlarından, gururlu suskunluğundan, muntazam sözlerinden onun öyle k bayağı bir adam olmadığı belliydi... Fakat kimdi? Nerelyd? Nereden gelmişti? Bu tarz şeyleri bilen yoktu. Halk onu seviyordu. Kentte bu şekilde tanınmış bir ustanın bulunması hepimiz için ayrı bir övünç kaynağıydı. Faili 8. 52 Yukarıdaki parçada örneği verilen hikâye tarzı ve bu tarzın Türk edebiyatındaki ustası aşağıdakilerden hangisidir? A) Sait Faik Abasıyanık - Çehov B) Memduh Şevket Esendal - Maupassant C) Ömer Seyfettin - Maupassant D) Refik Halit Karay - Çehov E) Ömer Seyfettin - Çehov
13. Hikâye (öykü) türü ile ilgili aşağıdakilerin hangisin-
de verilen bilgi yanlıştır?
14
A) Roman ve tiyatro gibi olaya bağlı edebi türlerden-
dir.
B) Yer, zaman, kişi ya da kişiler gibi öğeleri vardır.
C) İnsanların ilgisini çekecek olayların işlenmesine
özen gösterilir.
D) "Durum öyküsü" ve "olay öyküsü" olarak iki türü var.
dır.
E) Dünya edebiyatında ilk örneği, İtalyan yazarı Boc-
cacio tarafından yazılmıştır.
Appăida!
olay
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
13. Hikâye (öykü) türü ile ilgili aşağıdakilerin hangisin- de verilen bilgi yanlıştır? 14 A) Roman ve tiyatro gibi olaya bağlı edebi türlerden- dir. B) Yer, zaman, kişi ya da kişiler gibi öğeleri vardır. C) İnsanların ilgisini çekecek olayların işlenmesine özen gösterilir. D) "Durum öyküsü" ve "olay öyküsü" olarak iki türü var. dır. E) Dünya edebiyatında ilk örneği, İtalyan yazarı Boc- cacio tarafından yazılmıştır. Appăida! olay
B
12. Aşağıdaki parçalardan hangisinde ötekllerden
farklı bir bakış açısı kullanılmıştır?
A) Kedi yıkık bahçe duvarından duta tırmandı, ora.
dan da çatıya. Baktım baca tütüyor. Bahçe kapı-
Sının önünde durdur. Girsem yol bitecek.
B) Kalklim, mutfağa gittim. Frijiderden bir şişe kola
çıkardım, bardakları hazırladım; salona getirirken
ayağım eşiğe takıldı. Tepsi bir yana fırladı, bar-
daklar öle yana.
C) Şükrü, arabayı kontrol kulübesinin yanına yanaş
tırdı. Kucağında hazır tuttuğu pasaportları, araba-
nın açık penceresinden dışarıda beklemekte olan
polise uzattı. Dikkatle inceledi polis pasaportlari.
D) O gece ay ışığı annemin yüzünü durmadan
değiştirdi. Bir bakıyorum sisler buharlar içinde gibi
belli belirsiz; bir bakıyorum bir kadın heykelinin
yüzü gibi kıpırtısız, dümdüz.
E) Ilık sabah güneşi çimenleri yeşilli sarılı bir parıltıya
boğmuştu, gökyüzü masmavi ve bulutsuzdu. O
bir kolunu benim boynumun, ben bir kolumu onun
belinin arkasına dolayıp yan yana şezlonga doğru
yürüdük.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
B 12. Aşağıdaki parçalardan hangisinde ötekllerden farklı bir bakış açısı kullanılmıştır? A) Kedi yıkık bahçe duvarından duta tırmandı, ora. dan da çatıya. Baktım baca tütüyor. Bahçe kapı- Sının önünde durdur. Girsem yol bitecek. B) Kalklim, mutfağa gittim. Frijiderden bir şişe kola çıkardım, bardakları hazırladım; salona getirirken ayağım eşiğe takıldı. Tepsi bir yana fırladı, bar- daklar öle yana. C) Şükrü, arabayı kontrol kulübesinin yanına yanaş tırdı. Kucağında hazır tuttuğu pasaportları, araba- nın açık penceresinden dışarıda beklemekte olan polise uzattı. Dikkatle inceledi polis pasaportlari. D) O gece ay ışığı annemin yüzünü durmadan değiştirdi. Bir bakıyorum sisler buharlar içinde gibi belli belirsiz; bir bakıyorum bir kadın heykelinin yüzü gibi kıpırtısız, dümdüz. E) Ilık sabah güneşi çimenleri yeşilli sarılı bir parıltıya boğmuştu, gökyüzü masmavi ve bulutsuzdu. O bir kolunu benim boynumun, ben bir kolumu onun belinin arkasına dolayıp yan yana şezlonga doğru yürüdük.
TEST 3
4. Roman Ile öykünün karşılaştırılmasına ilişkin aşa-
ğıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Her ikisi de olay kaynaklı edebl türlerdendir.
B) Romanda, öyküye göre daha çok olay ve kişi yer alır.
C) Romanda olaylar bir sonuca bağlanmadığı halde,
öykülerde olaylar sonuçlandırılır.
D) Öykü türünün Ilk örnekleri romana göre daha eski-
dir.
E) Romanda, öyküye göre daha uzun bir zaman dili-
mindeki olaylar işlenir.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
TEST 3 4. Roman Ile öykünün karşılaştırılmasına ilişkin aşa- ğıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır? A) Her ikisi de olay kaynaklı edebl türlerdendir. B) Romanda, öyküye göre daha çok olay ve kişi yer alır. C) Romanda olaylar bir sonuca bağlanmadığı halde, öykülerde olaylar sonuçlandırılır. D) Öykü türünün Ilk örnekleri romana göre daha eski- dir. E) Romanda, öyküye göre daha uzun bir zaman dili- mindeki olaylar işlenir.
6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinin sonuna diğerlerinden fark-
li bir noktalama işareti getirilmelidir?
A Hangi kitabı alacağıma karar veremedim bir türlü
B) Çamaşırları mı astınız bu gece vakti balkona
C) Bu saatte ne arıyorsunuz kasabanın girişinde
Hangi düşüncesiz böyle sertçe çalıyor kapımızı
İki devlet neden sınırlar konusunda uzlaşamıyor hâlâ
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinin sonuna diğerlerinden fark- li bir noktalama işareti getirilmelidir? A Hangi kitabı alacağıma karar veremedim bir türlü B) Çamaşırları mı astınız bu gece vakti balkona C) Bu saatte ne arıyorsunuz kasabanın girişinde Hangi düşüncesiz böyle sertçe çalıyor kapımızı İki devlet neden sınırlar konusunda uzlaşamıyor hâlâ
10. Maliye veznesinden Tevfik Efendi, banka önünde arabasın-
dan inerken, nasıl oldu ise ayak bileğini incitmiş; evde yatı-
yor. Komşuları hatır sormaya geliyorlar. İki gündür evde ya-
şayış değişmiş. Karısı sanki o eski karısı değil, tanıdıkları
eski tanıdıkları değil. Hepsi değişmişler, hepsinde yalan da
olsa, tatlı bir sokulganlik, bir yalakalık var. Ihlamur kaynatı-
lıyor, ayağını sedef yağı ile ovup üstüne sıcak tülbent koyu-
yorlar. Havacıva muşambası sarıyorlar. Bazı komşular, bir
sabah bir de akşamüstü onun yanına uğrayıp bir isteğinin
olup olmadığını soruyorlardı.
Bu hikâye parçası için aşağıdakilerden hangisi söyle-
nemez?
A) Parçada açık ve kapalı mekân bir arada anlatılmıştır.
B) Tevfik Efendi'nin hayatından bir kesit yer almaktadır.
Bu parçada belli bir zaman dilimi yoktur.
D) Mekanla ilgili ayrıntılara yer verilmemiştir.
E) Hikâye parçasında birden fazla kişi vardır.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
10. Maliye veznesinden Tevfik Efendi, banka önünde arabasın- dan inerken, nasıl oldu ise ayak bileğini incitmiş; evde yatı- yor. Komşuları hatır sormaya geliyorlar. İki gündür evde ya- şayış değişmiş. Karısı sanki o eski karısı değil, tanıdıkları eski tanıdıkları değil. Hepsi değişmişler, hepsinde yalan da olsa, tatlı bir sokulganlik, bir yalakalık var. Ihlamur kaynatı- lıyor, ayağını sedef yağı ile ovup üstüne sıcak tülbent koyu- yorlar. Havacıva muşambası sarıyorlar. Bazı komşular, bir sabah bir de akşamüstü onun yanına uğrayıp bir isteğinin olup olmadığını soruyorlardı. Bu hikâye parçası için aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? A) Parçada açık ve kapalı mekân bir arada anlatılmıştır. B) Tevfik Efendi'nin hayatından bir kesit yer almaktadır. Bu parçada belli bir zaman dilimi yoktur. D) Mekanla ilgili ayrıntılara yer verilmemiştir. E) Hikâye parçasında birden fazla kişi vardır.
10. Vaktiyle bir balıkçı varmış. Bunun çok güzel, civan gibi bir
oğlu varmış. Balıkçı bu çocuğu mektebe koymuş, okutup
adam edeyim diye. Fakat oğlan okumamış. Adamcağız:
"O da benim gibi bir balıkçı olacak, okumayacak." demiş.
Oğluna güzel bir balıkçı tablası yaptırmış, bir de süslü bir
elbise diktirmiş. Oğlan da on beş, on altı yaşlarına erişmiş.
Bu-parça dil ve anlatım özelliklerine göre aşağıdakilerden
hangisine örnek olabilir?
A) Roman
C) Masal
E) Destan
B) Hikâye
D) Fabl
1
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
10. Vaktiyle bir balıkçı varmış. Bunun çok güzel, civan gibi bir oğlu varmış. Balıkçı bu çocuğu mektebe koymuş, okutup adam edeyim diye. Fakat oğlan okumamış. Adamcağız: "O da benim gibi bir balıkçı olacak, okumayacak." demiş. Oğluna güzel bir balıkçı tablası yaptırmış, bir de süslü bir elbise diktirmiş. Oğlan da on beş, on altı yaşlarına erişmiş. Bu-parça dil ve anlatım özelliklerine göre aşağıdakilerden hangisine örnek olabilir? A) Roman C) Masal E) Destan B) Hikâye D) Fabl 1
17. (1) Öyküler; gerçekleri ya da gerçeğe yakın durum ve
olayları sanatsal anlatımla dar kapsamlı, yüzeysel veren
metinler olduğundan uzun soluklu anlatılar değildir. (II)
Öykülerin bazıları -klasik öyküler- bir olay üzerine temel-
lendirilirken kahramanlar da sadece bu olaya bakan özel-
likleriyle anlatılanlar içinde yerini alır. ((III) Bazı öykülerde
de -durum öyküsü- olgular, düşünceler ve duygular ön
plandadır; bu türden öyküler, mesaj vermediği gibi belirgin
bir sonla da bitmez. (IV) Türk edebiyatında son dönemde
ortaya çıkan bir diğer öykü türü de yapısı gereği kısa olan,
öğüt verici, anlatılanı bir sonuca bağlayan, yalın anlatımlı
küçürek öyküdür. (V) ilk olarak Franz Kafka'nın örnekle-
rini verdiği modern öykü ise insanların her an karşı kar-
şıya oldukları bazı olay ve durumlar karşısında farkında
olamadıkları kimi gerçekleri, durumları, olağanüstülükleri
anlatır.
19. Divan ş
irlerinde
çeker. S
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde
bir bilgi yanlışı vardır?
A) I
653
B) II
C) III
E) V
yaşam
öğütle
vi gele
mesn
Bu
hang
karekök & dakika
A)
B
C
D)
E
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
17. (1) Öyküler; gerçekleri ya da gerçeğe yakın durum ve olayları sanatsal anlatımla dar kapsamlı, yüzeysel veren metinler olduğundan uzun soluklu anlatılar değildir. (II) Öykülerin bazıları -klasik öyküler- bir olay üzerine temel- lendirilirken kahramanlar da sadece bu olaya bakan özel- likleriyle anlatılanlar içinde yerini alır. ((III) Bazı öykülerde de -durum öyküsü- olgular, düşünceler ve duygular ön plandadır; bu türden öyküler, mesaj vermediği gibi belirgin bir sonla da bitmez. (IV) Türk edebiyatında son dönemde ortaya çıkan bir diğer öykü türü de yapısı gereği kısa olan, öğüt verici, anlatılanı bir sonuca bağlayan, yalın anlatımlı küçürek öyküdür. (V) ilk olarak Franz Kafka'nın örnekle- rini verdiği modern öykü ise insanların her an karşı kar- şıya oldukları bazı olay ve durumlar karşısında farkında olamadıkları kimi gerçekleri, durumları, olağanüstülükleri anlatır. 19. Divan ş irlerinde çeker. S Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır? A) I 653 B) II C) III E) V yaşam öğütle vi gele mesn Bu hang karekök & dakika A) B C D) E
dallanmış ağaçtaki bilgilerden bazısı doğru, bazısı yanlıştır. İlk ifa
ann takip ederek doğru çıkışa ulaşınız.
Türk edebiyatında
ilk çeviri roman
Taassuk-i Talat ve
Fitnat'tir.
YO
İsim tamlamasındaki
tamlananın yerini
tutan -ki eki (ilgi
zamiri) ayrı yazılır.
D()
Bir duygunun,
şüncenin bir olay
afında veya olaya
filial
Y()
Düğüm hölümü
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
dallanmış ağaçtaki bilgilerden bazısı doğru, bazısı yanlıştır. İlk ifa ann takip ederek doğru çıkışa ulaşınız. Türk edebiyatında ilk çeviri roman Taassuk-i Talat ve Fitnat'tir. YO İsim tamlamasındaki tamlananın yerini tutan -ki eki (ilgi zamiri) ayrı yazılır. D() Bir duygunun, şüncenin bir olay afında veya olaya filial Y() Düğüm hölümü
23. Aşağıdaki parçaların hangisinde kişi, zaman
ve mekan unsurlarının üçü de vardır?
A) Derken kıpkırmızı bir ateş yuvarlağını
andıran güneş, karşı dağların ardından
çıkıyor. Ekin saplarından, destelerden usu
usul, incecik, gözle görülür görülmez bir buğu
yükseliyor. Gökte parça parça ak bulutlar
dönüyor.
B) Bir gün akşamüzeri çocuklar evlerine
giderken Bedri, muallim odasında
oturup Istanbul'daki annesine mektup
yazdı. Koridorda çocukların ayak sesleri
seyrekleştiği bir sırada mektubu aceleyle
zarfa yerleştirdi.
C) Denize bakan çıkmanın içinde, döşeğinin
üzerinde oturuyordu. Sağ ayağını altına
almış, diğerini uzatmıştı. Dirseğini pencerenin
pervazına dayayarak elini şakağına
yaslamıştı. Başında vişne rengi bir örtü vardi.
D) Abdüsselâm Bey'i Mütareke yıllarında daha
yakından tanıdım. Adamakıllı ihtiyarlamasına
rağmen hafızası az çok yerinde idi. O
günleri bana anlatırken Ferhat Bey'in bu
çekingenliğine kahkahalarla gülerdi.
E) Büyük Hanım, taş teknenin başındaki
Keyfiye'ye reçeli taşırmamasını, pirinci
ayıklamasını, ıspanaklanı yıkamasını,
fındıklan kırmasını, zamanı kalırsa eve geçip
sofanın ortasındaki masa lambasını silmesini
tembihleyerek arka bahçeye doğru yolland
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
23. Aşağıdaki parçaların hangisinde kişi, zaman ve mekan unsurlarının üçü de vardır? A) Derken kıpkırmızı bir ateş yuvarlağını andıran güneş, karşı dağların ardından çıkıyor. Ekin saplarından, destelerden usu usul, incecik, gözle görülür görülmez bir buğu yükseliyor. Gökte parça parça ak bulutlar dönüyor. B) Bir gün akşamüzeri çocuklar evlerine giderken Bedri, muallim odasında oturup Istanbul'daki annesine mektup yazdı. Koridorda çocukların ayak sesleri seyrekleştiği bir sırada mektubu aceleyle zarfa yerleştirdi. C) Denize bakan çıkmanın içinde, döşeğinin üzerinde oturuyordu. Sağ ayağını altına almış, diğerini uzatmıştı. Dirseğini pencerenin pervazına dayayarak elini şakağına yaslamıştı. Başında vişne rengi bir örtü vardi. D) Abdüsselâm Bey'i Mütareke yıllarında daha yakından tanıdım. Adamakıllı ihtiyarlamasına rağmen hafızası az çok yerinde idi. O günleri bana anlatırken Ferhat Bey'in bu çekingenliğine kahkahalarla gülerdi. E) Büyük Hanım, taş teknenin başındaki Keyfiye'ye reçeli taşırmamasını, pirinci ayıklamasını, ıspanaklanı yıkamasını, fındıklan kırmasını, zamanı kalırsa eve geçip sofanın ortasındaki masa lambasını silmesini tembihleyerek arka bahçeye doğru yolland
11. Çok değil, on yıl öncesine kadar Ege ya da Akdeniz'in kıyı
kasabalarında, büyük kentleri kuşatmış o çılgın gürültüden
uzak, denizin ve yaprakların hışırtısından süzülen sessizliği
ruhunuzun derinliklerine kadar yaşardınız. Şimdiyse her yerde
hoparlörler var. Bu hoparlörler sizin doğayla, sessizlikle, ken-
dinizle baş başa kalmanıza izin vermiyor. Dolayısıyla insan; M.
Kundera'nın, müziğin gürültüye dönüştüğü bir işitsel çirkinlik
yaşıyoruz, cümlesini aklından çıkaramıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Kişileştirme
B) Karşılaştırma
C) Tartışma
D) Tanık gösterme
E) Örnekleme
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
11. Çok değil, on yıl öncesine kadar Ege ya da Akdeniz'in kıyı kasabalarında, büyük kentleri kuşatmış o çılgın gürültüden uzak, denizin ve yaprakların hışırtısından süzülen sessizliği ruhunuzun derinliklerine kadar yaşardınız. Şimdiyse her yerde hoparlörler var. Bu hoparlörler sizin doğayla, sessizlikle, ken- dinizle baş başa kalmanıza izin vermiyor. Dolayısıyla insan; M. Kundera'nın, müziğin gürültüye dönüştüğü bir işitsel çirkinlik yaşıyoruz, cümlesini aklından çıkaramıyor. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Kişileştirme B) Karşılaştırma C) Tartışma D) Tanık gösterme E) Örnekleme
n
3. Düğün alayı biraz daha yaklaşınca, Âşık Hüseyin, gelinin enda-
mına şöyle bir baktı ki gelin tipki Senem'e benziyor. "Yahu, Se-
nem olmasın bu?" dedi kendi kendine. Orada atının üzerinde
sazını sinesine çekti Âşık Hüseyin, bakalım o düğün alayına ne
söyleyecek, düğün alayı ne dinleyecekti, sizler de ne dinleye-
ceksiniz, Allah hepinizi var etsin:
Güneş çalmış Diyarbakır düzüne
Baba nerden aldız siz bu gelini
Âşık oldum kirpiğine yüzüne
Acep nerden aldız siz bu gelini
Âşık Hüseyin söylüyor, düğün alayı da dinliyordu. Kahraman
Ağa öne çıkıp "Yavrum, sen kimsin?" diye sordu. "Sen bu geli-
ni tanıyor musun?" Bu soru karşısında yavaştan aldı Hüseyin,
"Belki de tanırım baba can." dedi. "Belki de tanırım." Sonra da
devam etti türküsüne.
Bir halk hikâyesinden alınan bu parçada halk hikâyelerinin
hangi özelliği görülmemektedir?
A) Aşk, sevgi ve kahramanlık gibi konular işlenir.
B) Ortaya çıktıkları dönemin sosyal, siyasal ve kültürel özellik-
lerini yansıtır.
C) Olaylar halkın anlayacağı, sade bir dille anlatılır.
D) Kişiler ve olaylar gerçeğe yakındır, olağanüstülükler olduk-
ça sınırlıdır.
E) Nazım ve nesir karışıktır.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
n 3. Düğün alayı biraz daha yaklaşınca, Âşık Hüseyin, gelinin enda- mına şöyle bir baktı ki gelin tipki Senem'e benziyor. "Yahu, Se- nem olmasın bu?" dedi kendi kendine. Orada atının üzerinde sazını sinesine çekti Âşık Hüseyin, bakalım o düğün alayına ne söyleyecek, düğün alayı ne dinleyecekti, sizler de ne dinleye- ceksiniz, Allah hepinizi var etsin: Güneş çalmış Diyarbakır düzüne Baba nerden aldız siz bu gelini Âşık oldum kirpiğine yüzüne Acep nerden aldız siz bu gelini Âşık Hüseyin söylüyor, düğün alayı da dinliyordu. Kahraman Ağa öne çıkıp "Yavrum, sen kimsin?" diye sordu. "Sen bu geli- ni tanıyor musun?" Bu soru karşısında yavaştan aldı Hüseyin, "Belki de tanırım baba can." dedi. "Belki de tanırım." Sonra da devam etti türküsüne. Bir halk hikâyesinden alınan bu parçada halk hikâyelerinin hangi özelliği görülmemektedir? A) Aşk, sevgi ve kahramanlık gibi konular işlenir. B) Ortaya çıktıkları dönemin sosyal, siyasal ve kültürel özellik- lerini yansıtır. C) Olaylar halkın anlayacağı, sade bir dille anlatılır. D) Kişiler ve olaylar gerçeğe yakındır, olağanüstülükler olduk- ça sınırlıdır. E) Nazım ve nesir karışıktır.
10. I. Gün batalı bir saat kadar olmuştu. Bağdat'ın akşam
rüzgârlarına açık meydanlarındaki toz serpintilerinden
korunmak için gözlerini kısarak yürürken hayatının en
ilginç günlerinden birini yaşadığını düşünüyordu.
II. Öğleye doğru artık biraz daha kendilerini güçlü hisse-
diyorlardı. Gökçe'nin yarasındaki kanama da durmuş-
tu. Hazine sandıklarından birini açtılar. Birer murassa
hançer ile üçer zümrüt alıp yeniden kilitlediler ve açıkta
kalan hazine sandıklarını, kürüdükleri kar ile örttüler.
Bu iki metinle ilgili karşılaştırmaların hangisinde yanlış-
lık yapılmıştır?
A) Her ikisi de anlatmaya bağlı metin türlerine örnektir.
B) Her ikisinde de kişilere yer verilmiştir.
C) Anlatılanlar kurmaca nitelik taşımaktadır.
D) Birincisi ilahi, ikincisi gözlemci bakış açısıyla anlatılmıştır.
E) Zaman, mekan, kişilerle ilgili ayrıntılara yer verilmiştir.
je
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
10. I. Gün batalı bir saat kadar olmuştu. Bağdat'ın akşam rüzgârlarına açık meydanlarındaki toz serpintilerinden korunmak için gözlerini kısarak yürürken hayatının en ilginç günlerinden birini yaşadığını düşünüyordu. II. Öğleye doğru artık biraz daha kendilerini güçlü hisse- diyorlardı. Gökçe'nin yarasındaki kanama da durmuş- tu. Hazine sandıklarından birini açtılar. Birer murassa hançer ile üçer zümrüt alıp yeniden kilitlediler ve açıkta kalan hazine sandıklarını, kürüdükleri kar ile örttüler. Bu iki metinle ilgili karşılaştırmaların hangisinde yanlış- lık yapılmıştır? A) Her ikisi de anlatmaya bağlı metin türlerine örnektir. B) Her ikisinde de kişilere yer verilmiştir. C) Anlatılanlar kurmaca nitelik taşımaktadır. D) Birincisi ilahi, ikincisi gözlemci bakış açısıyla anlatılmıştır. E) Zaman, mekan, kişilerle ilgili ayrıntılara yer verilmiştir. je
Türk Dili ve Edebiyatı
20. Ağustos Cuma günü... Sicil Müdürü Cavit Bey, ye-
mekten sonra minderin üstüne uzanmış, uyumak is-
tiyor ama karasinekler rahat bırakmıyor. Köylülerin
duvar diplerine uzanıp yüzlerine birer mendil örterek
mışıl mışıl uyudukları gözünün önüne geldi. İmrendi.
Uzandı, sandalye üzerinde duran ceketinin cebinden
beyaz keten mendilini alıp yüzüne örttü, sıkıntılı ol-
masına aldırmayarak uyku gelecek diye bekledi. Bu
arada da ilkin çocuklarının mektep taksitleri için gön-
derdiği paranın makbuzunu nereye koyduğunu düşün-
bdü. Sonra karısının para yetiştiremiyorum, diye sızlan-
masını hatırladı. "Ben burada aç duracak değilim ya!"
Maaşlara zam yapılacak diyorlardı.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A Olaylar gözlemci bakış açısıyla anlatılmıştır.
BY Sade, içten ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
el Öyküleyici ve betimleyici unsurlara yer vermiştir.
DY Geriye dönüş tekniğinden yararlanılmıştır.
Kahramanın duygu hâli yansıtılmıştır.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
Türk Dili ve Edebiyatı 20. Ağustos Cuma günü... Sicil Müdürü Cavit Bey, ye- mekten sonra minderin üstüne uzanmış, uyumak is- tiyor ama karasinekler rahat bırakmıyor. Köylülerin duvar diplerine uzanıp yüzlerine birer mendil örterek mışıl mışıl uyudukları gözünün önüne geldi. İmrendi. Uzandı, sandalye üzerinde duran ceketinin cebinden beyaz keten mendilini alıp yüzüne örttü, sıkıntılı ol- masına aldırmayarak uyku gelecek diye bekledi. Bu arada da ilkin çocuklarının mektep taksitleri için gön- derdiği paranın makbuzunu nereye koyduğunu düşün- bdü. Sonra karısının para yetiştiremiyorum, diye sızlan- masını hatırladı. "Ben burada aç duracak değilim ya!" Maaşlara zam yapılacak diyorlardı. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A Olaylar gözlemci bakış açısıyla anlatılmıştır. BY Sade, içten ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır. el Öyküleyici ve betimleyici unsurlara yer vermiştir. DY Geriye dönüş tekniğinden yararlanılmıştır. Kahramanın duygu hâli yansıtılmıştır.
34.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde büyük ha
yazımı ile ilgili yanlışlık yapılmıştır?
A) İşçilerin özlük haklarıyla ilgili yasal düzenlemeler
Resmî Gazete'de yayımlandı.
B) Cannes Film Festivali, Fransa'nın güneyinde her yıl
düzenlenen uluslararası film festivalidir.
C) Kızılay'ın Ziya Gökalp caddesinde trafik dün sanki
bugüne göre daha yoğundu.
D) Kızılırmak Nehri, Sivas'ın İmranlı ilçesindeki Kızıl-
dağ eteklerinden doğar.
Hababam Sınıfı filmi, Türk sinemasına damga vur-
muş birçok ünlü yıldızı bünyesinde barındırmasıyla
da meşhurdur.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
34. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde büyük ha yazımı ile ilgili yanlışlık yapılmıştır? A) İşçilerin özlük haklarıyla ilgili yasal düzenlemeler Resmî Gazete'de yayımlandı. B) Cannes Film Festivali, Fransa'nın güneyinde her yıl düzenlenen uluslararası film festivalidir. C) Kızılay'ın Ziya Gökalp caddesinde trafik dün sanki bugüne göre daha yoğundu. D) Kızılırmak Nehri, Sivas'ın İmranlı ilçesindeki Kızıl- dağ eteklerinden doğar. Hababam Sınıfı filmi, Türk sinemasına damga vur- muş birçok ünlü yıldızı bünyesinde barındırmasıyla da meşhurdur.
İsa, günlerden bir gün, deniz kenarında
gezinirken sandallarını büyük bir korkuy-
la bırakıp kaçan balıkçılar görmüş. Ne
oluyorsunuz? diye sorunca balıkçılara,
"Aman!" demişler balıkçılar, "Elâman!
Elâman bu canavardan! Sandalımızı kır-
dı, arkadaşlarımızı parçaladı. Hepsinden
kötüsü, balık tutamaz olduk, açlıktan kı-
rılırız."
Hang balus acis.
vor Chahrama, ilahi, galone)
k
ģ
d
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
İsa, günlerden bir gün, deniz kenarında gezinirken sandallarını büyük bir korkuy- la bırakıp kaçan balıkçılar görmüş. Ne oluyorsunuz? diye sorunca balıkçılara, "Aman!" demişler balıkçılar, "Elâman! Elâman bu canavardan! Sandalımızı kır- dı, arkadaşlarımızı parçaladı. Hepsinden kötüsü, balık tutamaz olduk, açlıktan kı- rılırız." Hang balus acis. vor Chahrama, ilahi, galone) k ģ d