Hikâye ve Yapı Unsurları Soruları
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı UnsurlarıJRK DILI VE EDEBİYATI
23. 1. Hikâyede temel öge kişidir. Romanda ise temel öge
olaydır. Yani hikâyeler olay üzerine kurulur, romanlar
ise kişi üzerine kurulur.
II. Hikâyede tek olay bulunmasına karşılık romanda
birbirine bağlı olaylar zinciri vardır. Romandaki olay-
lardan her biri hikâyeye konu olabilir.
III. Hikâyede kahramanların tanıtımında ayrıntıya giril-
mez, kahramanlar her yönüyle tanıtılmaz. Romandan
farklı olarak hikâyede kişiler sadece olayla ilgili yön-
leriyle anlatılır. Bu yüzden hikâyelerdeki kişiler bir
karakter olarak karşımıza çıkmaz.
IV. Öyküde, olayın geçtiği yer (çevre) sınırlıdır ve ayrıntılı
olarak anlatılmaz. Romanlarda olaylar çok olduğu için
olayların geçtiği çevre de geniştir. Bu çevreler çok
ayrıntılı olarak anlatılır.
V. Hikâyeler kısa olduğu için anlatım yalın, anlaşılır ve
özlüdür. Romanlarda ise anlatım yoğun, özlü değildir.
Söylenmek istenen daha çok cümleyle açılarak anlatı-
lır.
Yukarıda hikâye ile roman arasındaki farklar verilmiştir.
Buna göre, yukarıda verilen öncüllerin hangilerinde
yanlışlık yapıldığı söylenebilir?
A) Yalnız I
B) I ve II
D) I ve III
C) II ve III
E) IV ve V
24. Aşa
Mes
üye
A)
{
B)
E
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları5. (1) Hikâyenin ortaya çıkma sürecinde öncelikle eski çağlardan
itibaren ulusların hayal gücünde oluşan fabl/masal türündeki
eserler karşımıza çıkmaktadır. (II) 14. yüzyılda İtalyan edebi-
yatında Giovanni Boccacio, "Decameron Hikâyeleri" adlı
eseriyle hikâye türünün ilk örneğini verir. (III) Ancak hikâye,
bir tür olarak karakteristik özelliklerini ancak 19. yüzyılda
romantizm ve realizm akımlarının yaygınlaşmasıyla kazan-
mıştır. (IV) Guy de Maupassant (Guy dö Mopasan) ve Anton
Çehov gibi Fransız yazarlar bu dönemde hikâyenin edebî bir
tür olmasında önemli bir görev üstlenmişlerdir. (V) Böylece
dünya edebiyatında iki hikâye tarzı ortaya çıkmış, gelişmiş ve
yaygınlık kazanmıştır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir
bilgi yanlışı vardır?
A) I
B) II
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları7. Aşağıdakilerden hangisi, hikâyenin yapısal özellikleriyle
ilgili doğru bir bilgi değildir?
A) Hikâyelerde temel duygu temayı, onun kişi ve olayla so-
mutlaştırılması konuyu ifade eder.
B) Hikâyelerde şahis kadrosu ve mekân, sınırlılıklarıyla
göze çarpmaktadır.
C) Hikâyelerde anlatılan her olayın gerçek yaşamda bir kar-
şılığı bulunmaktadır.
D) Hikâye yazarı olayı süslemek için çeşitli anlatım yöntem-
lerini kullanabilir.
E) Hikâyelerde iki tür anlatıcı ve bunlara bağlı üç farklı bakış
açısının varlığından söz edilebilir.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı UnsurlarıKoca All en kalinca, en katı demirleri misir yaprağı şeklinde incelten, kağıt şeklinde yumuşatan sanatını kimseden
öğrenmemiş, kendi kendine bulmuştu. Daha on iki yaşlarındayken, sert bir beylerbeyi olan babasının başı vurulmuş,
öksüz kalmıştı. Amcası oldukça zengindi. Gösterişe düşkün bir vezirdi. Onu yanına aldı. Okutmak istedi. Bir ihtimal
devlet katında yetiştirecek, büyük görevlere çıkaracaktı. Fakat All'nin yaratılışında "başkasına gönül borcu olmak"
şeklinde bir sizlanmaya yer yoktu. "Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim," dedi. Bir gece amcasinin konağından firar
etti. Başıboş bir adsız şeklinde dağlar, tepeler, dereler aşti. Adini bilmediği ülkelerde dolaştı. (Diyet)
8-) Yukarıdaki metni dikkatlice okuyup aşağıdaki tabloda istenenleri yazınız.(5+5=10p)
.
Anlatıcı-
Bakış Açısı:
9- Yukarıdaki parçadan aşağıda istenilen sözcük türlerinden bulup birer tane yazınız. (2x5=10 Puan)
a)Özel İsim:
b) Sifat:
c) Zamir:
d) Zarf:
e) Fill:
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları20. Bavulum elimde. Ipissiz sokakta, ortada kaldım. Teker-
lekler, atlar göçük sesler çıkararak uzaklaştılar hızla.
Yok oldular. Bir yumuşaklığa dalıvermiş gibi sesler hiç
yankılanmadı. Evler, duvarlar kaskatıydı. Çinko oluklar,
çatıları kristal parıltılarla çevreliyordu. Ortalıkta bir köpek
bile yoktu. Ipıssızdı her yan. Orada çömeldim. Bu evin
tokmağı böyle el biçiminde miydi? Tunçtu el. Kara binek
taşı burada mıydı? Bilye çukurlarımızı doldurmuşlar. Du-
var boyunu yokladım. Çember izlerimiz yok. Bizim evin
kapısı pürüzlüydü. Boyanmış. Kül rengi ya da yeşil. So-
ğuk. Budak yerleri vardı. Budağın birini ben çıkarmıştım.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söy-
lenemez?
A) Bireyin iç dünyasını yansıtan bir hikâyeden alınmış
olabilir.
B) Yer yer betimleme yapılmıştır.
C) iç konuşma tekniğinden yararlanılmıştır.
D) Kahraman bakış açısı kullanılmıştır.
E) Olay hikâyesine özgü nitelikler ağır basmaktadır.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları24. Birkaç gün gelmedi. Meraklanmıştım. Sınavlar sırasında
olduğu için belki de sınava hazırlanıyor demiştim. İyi dü-
şünmüşüm. Geldi, pırıl pırıl sesiyle öksürüyordu:
Kusura bakma abicim. Dersleri hazırlıyordum. Gece
yarılarına kadar çalışıp sabahleyin de erkenden
uyanmak fena yordu. İki gün aksattım. Dilber Hanım
teyze öksürük için bir ilaç yazdırdı ama nerdee?
Niçin?
Beş yüz otuz kuruş da abicim!
-
-
Aklıma bir şey geldi:
-
Ben sana bu parayı versem?
İçlere çökük gözleri, fırlak elmacık kemikleri, solgun de-
risinin donukluğuyla yüzüme öyle bir baktı ki:
Niçin?
Öksürük ilacını al diye...
Anladım ama siz benim neyimsiniz? Karşılığında
benden ne isteyeceksiniz?
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söy-
lenemez?
A) Toplumcu gerçekçi hikâye anlayışının özelliklerini ta-
şımaktadır.
B) Diyalog tekniği kullanılmıştır.
C) Yoksulluk teması ele alınmıştır.
D) Olaylar gözlemci bakış açısıyla anlatılmıştır.
E) Gündelik hayattan bir kesite yer verilmiştir.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı UnsurlarıYanıt Yayınları
10. Olay hikâyeciliği, Maupassant tarafından geliştirildiğinden
onun adıyla anılır. Bir olayın etrafında gelişen öykü, belirli
bir plan çerçevesinde anlatılır. Durum hikâyeciliği de denen
Çehov tarzı hikâyede, olayın bir önemi yoktur; bir anlık bir
düşünce, akla gelen bir imge veya hayatın içinden bir kesit,
öykünün temelini oluşturur. Ben merkezli hikâyeler ise
akımı etkisinde ve tarafından kaleme alınan öykülerden
sonra oluşan bir tarzdır. Bu öykülerde belli bir olay örgüsü
yoktur, içerik ben merkezli anlatılır yani birinci tekil anlatıcı-
nın ağzından aktarılır. Öykünün "anlatıcı"ları veya "ben"leri,
büyük şehirlerdeki yozlaşmış otoriteden rahatsız, düzenle
ve toplumla uyumsuz, hastalıklı ve bunalımlı tiplerdir. ---- ben
merkezli hikâyenin Türk yazınındaki en önemli temsilcisidir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi
sırasıyla getirilmelidir?
1100
A) varoluşçuluk - Alber Camus - Sait Faik
B) doğalcılık-J.P. Sartre - Orhan Kemal
C) gerçeküstücülük - Samuel Beckett - Ömer Seyfettin
D) postmodernizm - Andre Gide - Haldun Taner.
E) varoluşçuluk - Franz Kafka - Ferid Edgü
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı UnsurlarıE OLUŞAN METİNLER
m, Hikâye)
TEST
26
3. Ünlü yazarın, türünün ilk örneği kabul edilen başyapıtı, on
gün boyunca anlatılan yüz hikâyeden oluşur. Eser Floran-
sa'da yaşanan veba salgınını anlatan hikâye ile başlar. Yedi
kadın ve üç erkek, vebadan kurtulmak için bir köye kaçarlar
ve hikâyeler anlatarak vakit geçirirler. Bu hikâye anlatma
serüveni on gün böyle devam eder.
Bu parçada sözü edilen eser ve yazarı aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Gargantua - Rabelais
B) Don Kişot - Cervantes
C) Decameron - Boccacio
D) Agomemnon - Seneca
E) İlahi Komedya - Dante
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları11. Aşağıdaki parçalardan hangisi bir öyküden alınmış
olamaz?
A) İkindiye doğru siyah zeytin ağaçlarının arasında yükselen
açık renkli çınar ve kavaklar gözüme ilişti. Burası küçük
bir değirmendi.
B) Gece olmuş ve ay çıkmıştı. Ay işığı ormanın içindeki ufak
bir meydanlığı aydınlatınca, etrafına taşlar dizilen bir
toprak yığınına dayadığı viyolonseli gözlerini kapayarak
çalan adamı daha iyi gördüler.
C) Biçilmiş tarlaların ortasında ıslak bir halat gibi parlayarak
uzanan patikaya giderken karşı tepelerin birinde yüksek
bir taş bina gözüme ilişti. Perdesiz pencerelerine vuran
güneş, ona kırmızı gözlü bir canavar şekli veriyordu.
D) Araplar Nil için, deniz anlamına gelen "Bahr" sözcüğünü
kullanıyor. Binlerce kilometrelik çölün ortasından akan
böyle bir nehre deniz değil, okyanus bile denir. Nil'in 6
bin 700 kilometrelik yolculuğunun yaklaşık yarısı çölün
ortasında geçiyor.
E) Şehrin kıyısında, ufacık bir derenin kenarında, dallan
suya sarkan ihtiyar bir söğüt ağacı vardır. İlkbaharın
başlangıçlarında bu söğüdün dallarına bir dişi kırlangıç
gelip kondu.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları3.
Aşağıda verilenlerden hangisi roman ve öykü türünün
ortak özelliği değildir?
A) Anlatılanlar gerçeğe uygunluk taşır.
B) Olaylar belli bir zaman ve yer içinde dile getirilir.
C) Gözlemler, duyularla ilgili ayrıntılar yardımıyla aktarılır.
D) Kişilerin özellikleri tek bir olay ekseninde verilir.
E) Öyküleme ve betimleme tekniğinden yararlanılır.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları6. a. "Geçen gün, aldığım İstanbul gazetelerinde okudum. 'Sevr Muahedesi' esas itibarıyla kabul
edilmiş. Damat Ferit hükümeti onu imzaya üç kişi yolluyormuş. Bu üç kişiden biri de Rıza
Tevfik'tir."
Bu parçada belli bir tarihsel dönemde yaşanmış bir gerçeklikten söz ediliyor ancak tarihsel
gerçeklik kurmaca metinlerde olduğu gibi yansıtılmaz. Metinden yukarıdaki parçada ortaya
konan tarihsel gerçekliğin kurmaca bir gerçeklikle anlatıldığını gösteren ifadelere örnekler
veriniz.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları4. Bugün ne? Çarşamba. Meseledir. Suzy ye
gitmezsem küçük bir komplikasyon. Ne
demiş Selma'ya? "Ferid, Ferid Bey bizden
hoşlanmıyor." Ferit... D harfi onun dili ile
damağı arasında. Babamı ve Vafi Bey'i isyar
ettirecek bir yumuşaklıkla eriyor. Neredeyse
duman hâlinde burun deliklerinden çıkacak.
Feriddi der gibi ismin sonunda belli belirsiz
bir i sesi de var. Evet. Bugün onun çayı-
na gitmezsem nerede bulurum Selma'yı?
Evinde. İstemem. Haydi gözüm, fırla. Uhh...
Bu saatsizlik.
Bu parçada aşağıdaki anlatım tekniklerin.
den hangisi kullanılmıştır?
A) Gösterme
C) Özetleme
6.
E) Parodi
B) Anlatma
D) Geriye dönüş
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları25. (1) Hikâye türü, Ömer Seyfettin'le birlikte müsta-
kil bir edebi tür özelliği kazanır. (II) Aynı zaman-
da yaşanılan hayattan çıkarılan gözlemlere,
tecrübelere yaslanan bir gerçekçiliğe yönelir.
(III) Memduh Şevket Esendal ve Sait Faik Aba-
sıyanık dışında kalan hikâyecilerin benimsediği
Maupassant tarzı, geniş kitlelerin bu türü sevip
benimsemesine yol açar. (IV) Servetifünuncula-
rin aşırı duygusal edebi zevki, yerini "Memleket
Edebiyatı" anlayışına bırakır. (V) 1940'ların ikin-
ci yarısından sonra maziye ve ferdin iç dünya-
sına dönüş temalarını Sadri Ertem, Selahattin
Enis gibi yazarlar eserlerinde işler.
Numaralanmış cümlelerin hangisinde hikâye
türü ile ilgili bir bilgi yanlışı vardır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurlarıa-
el
an
n,
el-
5-
ir
r
Po
Feis
Yayınları
7. Başarısını, sarsıcı etkisini kimsenin görmezden gelemeye-
CONCL
ceği bir öykü kitabı var. Sezgi gücü, yeteneği, folklorcu-
luğu, gazete röportajcılığıyla yakaladı bu başarıyı. Herkes,
bu başarının arkası gelmez diye düşünüyordu. Ayrıca
arkadaşları onun roman yazmak istediğini de biliyorlardı.
Ona, "Sen röportajlarını yazmaya bak; öykü, roman senin
işin değil." diye öğüt veriyorlardı. Altından kalkılması zor
bir işi başarabileceğine kimse inanmıyordu. Ancak o, her-
kesi haksız çıkarmayı başardı.
Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak
I. Hikâyeciliğinde röportajcılığından daha başarılı ol-
muştur.
X
II. Çok yönlü bir sanatçı kişiliği vardır.
✓
III. Farklı yazınsal türlere ilgi duymuştur.
IV. Başarılı bir hikâye yazarı olabileceğini kanıtlamıştır.
V. Yakın çevresiyle iletişim sorunları yaşamaktadır.
yargılarından hangileri çıkarılamaz?
Ave IV
D) Ile V
ve V
Ev ve V
X
C) II ve III
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurlarıru
yi/
esi
ok
olur.
19. Aşağıdakilerden hangisi, bireyin iç dünyasını esas
alan hikâyenin özelliklerinden biri değildir?
A) İç konuşma, bilinç akışı gibi tekniklere yer verme
Lo
B) Çağrışımlara açık, sanatlı bir dil kullanma
Ruh tahlillerine ve çözümlemelerine yer verme
DPsikoloji ve psikiyatrinin olanaklarından yararlanma
COME
E) Merak duygusunu önde tutarak olaylara odaklanma
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurlarıde
IŞ-
4
bir hikayede iti bakış
açısı birden olabilir mi?
15. Kenarında yürüdüğü, birkaç gün evvel yağan
yağmurla temizlenmiş tozsuz şoseyi eğilip öpe-
ceği geldi. Burada her gün tek başına gezmek ne
büyük bir saadet, ne büyük bir nimetti! Üstünde
insanın haysiyetini kıracak bir terbiyesize rast gel-
mek ihtimali yoktu. Gazeteler de okunmasa bozuk
dünyanın çılgınlığından gafil yaşamak mümkündü.
Burada ufuk, birbirlerinden uzak fasılalarla ayrılmış
bahçelerin beyaz duvarı, hayata açılmayan panjur-
larıyla, sanki daima samimi bir rüya gören müstakil
köşklerin ebedî uykularıydı. Hele bu tenha yol... Et-
rafı tarlalarla çevrilmiş bu tenha, bu temiz, bu asil
şose...
Bu paragrafta,
I. Kahraman
II. Gözlemci
III. Hâkim
IV. Çoğulcu
V. Ben merkezli
bakış açılarından hangileri ağır basmaktadır?
At Yalnızl
C) Yalnız
NI ve III
D) Hve V
Diğer sayfaya geçiniz.