Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Hikâye ve Yapı Unsurları Soruları

4. - Bugün açız yine evlâtlarım, diyordu peder,
-Bugün açız yine; lâkin yarın ümid ederim,
Sular biraz sakinleşir... Ne çare, kader!
Bu dizelerle ilgili aşağıdaki ifadelerinden hangisi söyle-
nemez?
A) Manzum hikâye özellikleri taşımaktadır.
B) Konusuna göre türü pastoral şiirdir.
C) Yoksulluk içindeki bir ailenin öyküsü anlatılmıştır.
D) Anlatımda nazım nesre yaklaştırılmıştır.
E) Sade bir dil ve anlatım kullanılmıştır.
8
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
4. - Bugün açız yine evlâtlarım, diyordu peder, -Bugün açız yine; lâkin yarın ümid ederim, Sular biraz sakinleşir... Ne çare, kader! Bu dizelerle ilgili aşağıdaki ifadelerinden hangisi söyle- nemez? A) Manzum hikâye özellikleri taşımaktadır. B) Konusuna göre türü pastoral şiirdir. C) Yoksulluk içindeki bir ailenin öyküsü anlatılmıştır. D) Anlatımda nazım nesre yaklaştırılmıştır. E) Sade bir dil ve anlatım kullanılmıştır. 8
Hikâye (Yapı - Teknik Tür)
5.
O muydu? Fakat hayır, olamazdı. Pek cılızdı.
Penceremin önünde durmuş, ısrarla vızıldayıp
duruyordu:
"Gazete, havadiiis!"
Aşağı indim. Her günkü satıcıdan almıştım oysa
gazetemi. Kapıyı açtım: Kısa pantolonlu, minnacık bir
çocuk. Savrulan karlarla islanmış gazeteleriyle titreyip
duruyordu.
"Ağabeyim, kusura bakmasın, dedi amca!"
"Ne bu?"
"Elli kuruş borcu kalmış size de..."
"Kendisi nerede?"
Ağlamadı, hıçkırmadı. Taş gibi, "Öldü." dedi. "Dün
Edirnekapı'ya gömdük..."
Elli kuruşu uzattı. Sonra çekip giderken:
"Gazete, havadis!"
Bir hikâyenin son bölümünden alınan bu parça,
aşağıdaki hikâye türlerinden hangisine örnek
oluşturur?
A Durum hikâyesi
CYKüçürek hikâye
BOlay
Olay
hikâyesi
D) Halk hikâyesi
Ben merkezli hikâye
6. Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının dişlerine
baktım. Çok keskin, çok sivriydi. Biraz köreltmek için
duvarın taşlarına sürtmeye başladım. Dişleri bozulunca
bir daha denedim. Gene atların hiçbiri rahat
durmuyordu Kızdım Öfkomi
YAYINLARI
7. Üşü
Beni
götü
kald
LİMİT
8.
mer
dibi
zam
Fer
har
A) D
Re
un
B
ka
SUCA
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
Hikâye (Yapı - Teknik Tür) 5. O muydu? Fakat hayır, olamazdı. Pek cılızdı. Penceremin önünde durmuş, ısrarla vızıldayıp duruyordu: "Gazete, havadiiis!" Aşağı indim. Her günkü satıcıdan almıştım oysa gazetemi. Kapıyı açtım: Kısa pantolonlu, minnacık bir çocuk. Savrulan karlarla islanmış gazeteleriyle titreyip duruyordu. "Ağabeyim, kusura bakmasın, dedi amca!" "Ne bu?" "Elli kuruş borcu kalmış size de..." "Kendisi nerede?" Ağlamadı, hıçkırmadı. Taş gibi, "Öldü." dedi. "Dün Edirnekapı'ya gömdük..." Elli kuruşu uzattı. Sonra çekip giderken: "Gazete, havadis!" Bir hikâyenin son bölümünden alınan bu parça, aşağıdaki hikâye türlerinden hangisine örnek oluşturur? A Durum hikâyesi CYKüçürek hikâye BOlay Olay hikâyesi D) Halk hikâyesi Ben merkezli hikâye 6. Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının dişlerine baktım. Çok keskin, çok sivriydi. Biraz köreltmek için duvarın taşlarına sürtmeye başladım. Dişleri bozulunca bir daha denedim. Gene atların hiçbiri rahat durmuyordu Kızdım Öfkomi YAYINLARI 7. Üşü Beni götü kald LİMİT 8. mer dibi zam Fer har A) D Re un B ka SUCA
EDEBİYAT TES
69) Aşağıdakilerin hangisinde aynı türe ait eserler bir
arada verilmiştir?
A) Kabus - Cidal - Halas
B) Tamat - Mezardan Sesler - Siyah İnciler
C
C) Bir Acı Hikâye - Mai ve Siyah - Kırk Yıl
D) Aşka Dair - İhtiyar Dost - Kadın Pençesi
Rübab-ı Şikeste Tamat - Hayat-ı Muhayyel
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
EDEBİYAT TES 69) Aşağıdakilerin hangisinde aynı türe ait eserler bir arada verilmiştir? A) Kabus - Cidal - Halas B) Tamat - Mezardan Sesler - Siyah İnciler C C) Bir Acı Hikâye - Mai ve Siyah - Kırk Yıl D) Aşka Dair - İhtiyar Dost - Kadın Pençesi Rübab-ı Şikeste Tamat - Hayat-ı Muhayyel
XXL
arını okudum.
yazdığı hiçbir
arını sorabilir
nesil arasın-
ktaşi tarika-
özümde, bi-
adri romani"
kitabın ka-
mesem bu
nsur şiirleri
im için Ya-
ancıdır.
sine ulaşı
mıştır.
başyapıtı-
Baba'dır.
erçek gü-
a beğen-
Dersia
Deneme 06
23. Bilinç akışı; romanda figürlerin iç dünyalarını kendi zihinlerin-
den, bütün karmaşasıyla aracısız bir şekilde aktarmayı amaçlar.
Bu, çağrışıma dayalı olarak birbirini izleyen düzensiz yapıda-
ki cümle ve sözcüklerle ortaya konan bir tekniktir. Bu teknik-
te kahramanın zihni ve iç dünyası; düşünceler, dağınık sözler,
imajlar ve sembollerin çağrışım silsileleri hâlinde verilmesiyle
aktarılır. Bu yönüyle kahramanın iç sesinin anlatıldığı ancak ta-
mamen yazarın kontrolünde olan iç monolog tekniğinden ayrılır.
Bu açıklamaya göre aşağıdaki parçalardan hangisi bilinç
akışı tekniğine örnek olarak gösterilebilir?
A) Dul Ayşe de hazırdır; bir atın üstündedir. Terkisinde, beş ya-
şındaki oğlu, belinden sımsıkı sarılmış, önünde üç yaşındaki
kızı bir kuşakla dizlerinden eğere bağlı, kucağında bir yaşı-
na basmayan yavrusu uykuda... Tepelerden, ara vermeyen,
soluk aldırmayan bir yağmur iniyor; kış başlangıcı yağmu-
ru... Biliyorlar ki bu böylece sürerse ovayı su basacaktır;
çaylar kabaracak, nehirler taşacak, köprüler çökecek, yol,
iz kalmayacaktır. Islak gece içinde, sırsıklam bir kafile, kimi
atla koşuyor, kaçıyor.
B) Babam, her sabah dışarıya giderken bir kere kilere uğrar,
öteye beriye bakardı. Ben o gün gene kilerde yalnızdım.
Hasan evde hizmetçimiz Pervin'le kalmıştı. Babam çeşme-
ye bakarken odanın içinde kırılmış masayı gördü; Haydar'a
haykırdı:
- Gel buraya!
Dalga sesi martılarla karıştı. Fark ettim ki hayatta farklı ton-
lar var. Belki de onları fark edebilmek gerekiyordu. Bugüne
kadar nasıl kaçmıştım her şeyden. Mesela arkadaşlarıma
güvenmedim hiçbir zaman. Sanki mutluluklarında ben yok-
tum. Belki çocukken böyle değildik. Daha saf bir bağlılık
vardı aramızda. Ne güzel günlerdi; koşar ve mutluluğa ka-
nat çırpardık. Şimdi martıların balık avlaması kadar basitti
mutlu olmak.
"Yazık. Pastayı kestiğimi görmeyecek. Pastam dokuz katlı.
Pastamız yani. Çünkü artık nikahlandım. Artık böylece "biz"
oldum. "Ben" demeyi unutmayacak mıydık? "Ben" yok,
"biz" var: Pis burjuva kızı! Unutamaz mısın ikide bir "ben"
demeyi? Unuttum işte Gül. Söze sık sık "Çocuklar ben..."
diye başladığım için, beni sürekli böyle azarlayıp durmuş
olan bütün eski arkadaşlarıma selam söyle. "Ayşen 'biz' ol-
muş de. Babandan haberi alınca. Elinize kazara, acıları ser-
gileyenlere inat, düğünleri sergileyen bol resimli bir gazete
geçerse oradan da öğrenirsin.
Beni asacak değil ya! Onu ne alakadar eder? Ona bir zara-
rim dokunmadı ya... Hem ne sanki, ben kimseden ne para
aldım ne bilirim ne tanırım!.. Bitti gitti.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
XXL arını okudum. yazdığı hiçbir arını sorabilir nesil arasın- ktaşi tarika- özümde, bi- adri romani" kitabın ka- mesem bu nsur şiirleri im için Ya- ancıdır. sine ulaşı mıştır. başyapıtı- Baba'dır. erçek gü- a beğen- Dersia Deneme 06 23. Bilinç akışı; romanda figürlerin iç dünyalarını kendi zihinlerin- den, bütün karmaşasıyla aracısız bir şekilde aktarmayı amaçlar. Bu, çağrışıma dayalı olarak birbirini izleyen düzensiz yapıda- ki cümle ve sözcüklerle ortaya konan bir tekniktir. Bu teknik- te kahramanın zihni ve iç dünyası; düşünceler, dağınık sözler, imajlar ve sembollerin çağrışım silsileleri hâlinde verilmesiyle aktarılır. Bu yönüyle kahramanın iç sesinin anlatıldığı ancak ta- mamen yazarın kontrolünde olan iç monolog tekniğinden ayrılır. Bu açıklamaya göre aşağıdaki parçalardan hangisi bilinç akışı tekniğine örnek olarak gösterilebilir? A) Dul Ayşe de hazırdır; bir atın üstündedir. Terkisinde, beş ya- şındaki oğlu, belinden sımsıkı sarılmış, önünde üç yaşındaki kızı bir kuşakla dizlerinden eğere bağlı, kucağında bir yaşı- na basmayan yavrusu uykuda... Tepelerden, ara vermeyen, soluk aldırmayan bir yağmur iniyor; kış başlangıcı yağmu- ru... Biliyorlar ki bu böylece sürerse ovayı su basacaktır; çaylar kabaracak, nehirler taşacak, köprüler çökecek, yol, iz kalmayacaktır. Islak gece içinde, sırsıklam bir kafile, kimi atla koşuyor, kaçıyor. B) Babam, her sabah dışarıya giderken bir kere kilere uğrar, öteye beriye bakardı. Ben o gün gene kilerde yalnızdım. Hasan evde hizmetçimiz Pervin'le kalmıştı. Babam çeşme- ye bakarken odanın içinde kırılmış masayı gördü; Haydar'a haykırdı: - Gel buraya! Dalga sesi martılarla karıştı. Fark ettim ki hayatta farklı ton- lar var. Belki de onları fark edebilmek gerekiyordu. Bugüne kadar nasıl kaçmıştım her şeyden. Mesela arkadaşlarıma güvenmedim hiçbir zaman. Sanki mutluluklarında ben yok- tum. Belki çocukken böyle değildik. Daha saf bir bağlılık vardı aramızda. Ne güzel günlerdi; koşar ve mutluluğa ka- nat çırpardık. Şimdi martıların balık avlaması kadar basitti mutlu olmak. "Yazık. Pastayı kestiğimi görmeyecek. Pastam dokuz katlı. Pastamız yani. Çünkü artık nikahlandım. Artık böylece "biz" oldum. "Ben" demeyi unutmayacak mıydık? "Ben" yok, "biz" var: Pis burjuva kızı! Unutamaz mısın ikide bir "ben" demeyi? Unuttum işte Gül. Söze sık sık "Çocuklar ben..." diye başladığım için, beni sürekli böyle azarlayıp durmuş olan bütün eski arkadaşlarıma selam söyle. "Ayşen 'biz' ol- muş de. Babandan haberi alınca. Elinize kazara, acıları ser- gileyenlere inat, düğünleri sergileyen bol resimli bir gazete geçerse oradan da öğrenirsin. Beni asacak değil ya! Onu ne alakadar eder? Ona bir zara- rim dokunmadı ya... Hem ne sanki, ben kimseden ne para aldım ne bilirim ne tanırım!.. Bitti gitti.
3.
D) Romanlarını, denemelerini yayımlayalı çok oldu.
Aşağıdakilerden hangisi öykünün temel ögelerinden biri
değildir?
A) Zaman
DY Kişi
B) Olay
E) Bicem
C) Çevre
(Dstup)
Yanlış
4. Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
Esir-i Aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
dret setr-i hüsn etme
af Ibrahim Şinasi.
7. "Üç dört sener
ve tavuklarda
yaşayan ak
Bu cüm
sırasıy
A Z
B
D
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
3. D) Romanlarını, denemelerini yayımlayalı çok oldu. Aşağıdakilerden hangisi öykünün temel ögelerinden biri değildir? A) Zaman DY Kişi B) Olay E) Bicem C) Çevre (Dstup) Yanlış 4. Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet Esir-i Aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten dret setr-i hüsn etme af Ibrahim Şinasi. 7. "Üç dört sener ve tavuklarda yaşayan ak Bu cüm sırasıy A Z B D
5. icat edildiği tarih olduğuna inanılan MS 1 yüzyıldan bu yana
insan kağıdı katlayıp ona çeşitli biçimler vermeyi sevmiştir.
Öyle ki Çinlilerin daha o yıllarda geliştirdikleri kimi katlama
teknikleri parçalı klasik ve düz bugün bile çeşitli alanlarda
kullanılmaktadır.
Bu metnin noktalama eksiklerinin giderilmesinde aşağı-
dakilerden hangisinin kullanılması gerekmez?
A) Nokta
B) Noktali virgül
RA
n
D) Düzeltme işareti
-
C) Virgül
E) Kısa çizgi
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
5. icat edildiği tarih olduğuna inanılan MS 1 yüzyıldan bu yana insan kağıdı katlayıp ona çeşitli biçimler vermeyi sevmiştir. Öyle ki Çinlilerin daha o yıllarda geliştirdikleri kimi katlama teknikleri parçalı klasik ve düz bugün bile çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Bu metnin noktalama eksiklerinin giderilmesinde aşağı- dakilerden hangisinin kullanılması gerekmez? A) Nokta B) Noktali virgül RA n D) Düzeltme işareti - C) Virgül E) Kısa çizgi
le
ş.
-lik
in-
mi-
ağl
lo-
Mar.
ve-
in
mik
si al-
10. Ahirin avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğüt-
ler altında görünmeyen derenin hüzünlü şırıltısını
işitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları ara-
sında kaybolmuş gibiydi. Annem Istanbul'a gittiği
için benden bir yaş küçük olan kardeşim Hasanla
Dadaruh'un yanından hiç aynılmıyorduk. Dadaruh;
babamın sayisi, yaşlı bir adamdı. Sabahleyin er-
kenden ahıra koşuyorduk. En sevdiğimiz şey atlar-
di. Dadaruh'la birlikte onları suya götürmek ne do
yulmaz bir zevkti. Torbalara arpa koymak, yemlik
lere ot doldurmak, gübreleri kaldırmak eğlenceli bir
oyundan daha çok hoşumuza gidiyordu.
AYDIN YAYINLARI
Aşağıdakilerden hangisi bu parçanın da örnek
oluşturduğu hikâye çeşidi için söylenemez?
Verilmek istenen ileti anlatılan olaydan çıkarılır.
B) Fransız yazar Guy de Maupassant tarafından
geliştirilmiştir.
Çevre ve kahramanlar öyküdeki vakanın gelişi
mine uygun bir düzen içinde aktarılır.
D) Kişilerin, mekânın betimlenmesinde ayrıntılara
girilmez.
E) Okuyucunun merak çözüm bölümüyle birlikte
sontandirilir.
Olayhikayes
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
le ş. -lik in- mi- ağl lo- Mar. ve- in mik si al- 10. Ahirin avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğüt- ler altında görünmeyen derenin hüzünlü şırıltısını işitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları ara- sında kaybolmuş gibiydi. Annem Istanbul'a gittiği için benden bir yaş küçük olan kardeşim Hasanla Dadaruh'un yanından hiç aynılmıyorduk. Dadaruh; babamın sayisi, yaşlı bir adamdı. Sabahleyin er- kenden ahıra koşuyorduk. En sevdiğimiz şey atlar- di. Dadaruh'la birlikte onları suya götürmek ne do yulmaz bir zevkti. Torbalara arpa koymak, yemlik lere ot doldurmak, gübreleri kaldırmak eğlenceli bir oyundan daha çok hoşumuza gidiyordu. AYDIN YAYINLARI Aşağıdakilerden hangisi bu parçanın da örnek oluşturduğu hikâye çeşidi için söylenemez? Verilmek istenen ileti anlatılan olaydan çıkarılır. B) Fransız yazar Guy de Maupassant tarafından geliştirilmiştir. Çevre ve kahramanlar öyküdeki vakanın gelişi mine uygun bir düzen içinde aktarılır. D) Kişilerin, mekânın betimlenmesinde ayrıntılara girilmez. E) Okuyucunun merak çözüm bölümüyle birlikte sontandirilir. Olayhikayes
29.
Edebiyat hakkında farklı şeyler düşünmeye, hele ki roman
sanatıyla ilgili rafine zevkler geliştirmeye başladım. Roman
yazmak için basit bir hikâye yetmez mesela, bir toplum
düşlemelisiniz. O toplumun tarihi olmalı, ekonomisi olmalı;
sembolik referansları olmalı; dinlerle, kültürlerle bağları
olmalı; bir karakter ağzını açtığında yedi sekiz anlamlı,
bol katmanlı konuşabilmeli. İyimserler iyi roman yaza-
mazlar bir de. Sevgilinin ceylan kalbi, ahu gözleri, ok
gibi kirpikleri olduğu kadar bağırsakları, anlamsız öfke
krizleri, hayrette bırakacak ölçüde ahmaklıkları filan da
olmalı. Hayat olağanüstü bir plan üzere akıyormuş gibi
görünse de roman, sıradan durumları mesela gün için-
de ayağımızın serçe parmağını sehpanın kenarına vura-
bilme ihtimalini de akla getirmeli.
Bu parçadan roman ile ilgili aşağıdakilerden hangi-
si çıkarılamaz?
AY Toplumun yaşantısından izler taşımalıdır.
(B) Yoğun bir anlatıma sahip olmalıdır.
Hayatı hem iyi hem kötü yanlarıyla ele almalıdır.
D) Yapı unsurları keskin çizgilerle belirlenmelidir.
2) Hayatın içinden olağan manzaralara da yer verme
fidir.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
29. Edebiyat hakkında farklı şeyler düşünmeye, hele ki roman sanatıyla ilgili rafine zevkler geliştirmeye başladım. Roman yazmak için basit bir hikâye yetmez mesela, bir toplum düşlemelisiniz. O toplumun tarihi olmalı, ekonomisi olmalı; sembolik referansları olmalı; dinlerle, kültürlerle bağları olmalı; bir karakter ağzını açtığında yedi sekiz anlamlı, bol katmanlı konuşabilmeli. İyimserler iyi roman yaza- mazlar bir de. Sevgilinin ceylan kalbi, ahu gözleri, ok gibi kirpikleri olduğu kadar bağırsakları, anlamsız öfke krizleri, hayrette bırakacak ölçüde ahmaklıkları filan da olmalı. Hayat olağanüstü bir plan üzere akıyormuş gibi görünse de roman, sıradan durumları mesela gün için- de ayağımızın serçe parmağını sehpanın kenarına vura- bilme ihtimalini de akla getirmeli. Bu parçadan roman ile ilgili aşağıdakilerden hangi- si çıkarılamaz? AY Toplumun yaşantısından izler taşımalıdır. (B) Yoğun bir anlatıma sahip olmalıdır. Hayatı hem iyi hem kötü yanlarıyla ele almalıdır. D) Yapı unsurları keskin çizgilerle belirlenmelidir. 2) Hayatın içinden olağan manzaralara da yer verme fidir.
7. Dede Korkut Hikâyeleri 12, 13 ve 14. yüzyıllarda
1
Oğuz Türkleri arasında yaşanmış, işlenmiş ve yayılmış
||
hikâyelerdir. Bu hikâyelerde Oğuz Türklerinin Gürcüler,
Abazalar, Rumlarla yaptıkları savaşlar ve yeni vatana
yerleşen Türk boylarının kendi iç çarpışmaları anlatı-
lır. Hikâyelerin yazıya geçirilişi ise 15. yüzyılı bulur ve
|||
bu nedenle İslami unsurlar da hikâyelere yerleşir. Bu
IV
hikâyelerin başkahramanı Dede Korkut ile ilgili kesin
V
bir bilgi elde edilememiştir.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde
bilgi yanlışı vardır?
A) I
B) ||
C) III D) IV
E) V
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
7. Dede Korkut Hikâyeleri 12, 13 ve 14. yüzyıllarda 1 Oğuz Türkleri arasında yaşanmış, işlenmiş ve yayılmış || hikâyelerdir. Bu hikâyelerde Oğuz Türklerinin Gürcüler, Abazalar, Rumlarla yaptıkları savaşlar ve yeni vatana yerleşen Türk boylarının kendi iç çarpışmaları anlatı- lır. Hikâyelerin yazıya geçirilişi ise 15. yüzyılı bulur ve ||| bu nedenle İslami unsurlar da hikâyelere yerleşir. Bu IV hikâyelerin başkahramanı Dede Korkut ile ilgili kesin V bir bilgi elde edilememiştir. Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bilgi yanlışı vardır? A) I B) || C) III D) IV E) V
TEST
8
7.
93
Aşağıdakilerden hangisinin bir masalın döşeme bölü-
münden alındığı söylenebilir?
"Kurulsun meydanlar!" demiş, kurulmuş meydanlar...
"Vursun davullar!" demiş, vurmuş davullar... Tamam,
kırk gün kırk gece şenlik, şadımanlık etmişler; yiyip içip
muratlarına ermişler, gökten üç elma daha düştü, kimin
muradı varsa onun başına...
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develerin
tellâllık ettiği şehirlerde köylerde, tilkiler berber iken es-
ki hamam içinde, ninem evde ağlarken, ben annemin
beşiğini tingir mingir sallar iken, anlatırdı bunu bana...
C) Bir zamanlar yoksul bir kadın varmış. Bu kadıncağız o
kadar yoksulmuş ki yiyecek yemeği bile yokmuş. Bir
gece açlıktan ve soğuktan bir köşede uyuyup kalmış.
D) Dul kadın çok şaşırmış. Hemen büyük kızını çeşmeye gön-
dermiş. Kibirli kız bakmış, kardeşinin anlattığı yaşlı kadın
yok. Sadece genç bir bayan gelip ondan su istemiş.
Tilki h
E) Sonunda kapkaranlık bir gecede elini cebine atinca si-
hirbazın çakmağını buldu. Onu çıkarıp çaktı. Birdenbi-
re kocaman gözlü büyük bir köpek ortaya çıktı: "Dile
benden, ne dilersen?"
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
TEST 8 7. 93 Aşağıdakilerden hangisinin bir masalın döşeme bölü- münden alındığı söylenebilir? "Kurulsun meydanlar!" demiş, kurulmuş meydanlar... "Vursun davullar!" demiş, vurmuş davullar... Tamam, kırk gün kırk gece şenlik, şadımanlık etmişler; yiyip içip muratlarına ermişler, gökten üç elma daha düştü, kimin muradı varsa onun başına... Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develerin tellâllık ettiği şehirlerde köylerde, tilkiler berber iken es- ki hamam içinde, ninem evde ağlarken, ben annemin beşiğini tingir mingir sallar iken, anlatırdı bunu bana... C) Bir zamanlar yoksul bir kadın varmış. Bu kadıncağız o kadar yoksulmuş ki yiyecek yemeği bile yokmuş. Bir gece açlıktan ve soğuktan bir köşede uyuyup kalmış. D) Dul kadın çok şaşırmış. Hemen büyük kızını çeşmeye gön- dermiş. Kibirli kız bakmış, kardeşinin anlattığı yaşlı kadın yok. Sadece genç bir bayan gelip ondan su istemiş. Tilki h E) Sonunda kapkaranlık bir gecede elini cebine atinca si- hirbazın çakmağını buldu. Onu çıkarıp çaktı. Birdenbi- re kocaman gözlü büyük bir köpek ortaya çıktı: "Dile benden, ne dilersen?"
Aşağıdakilerden hangisi klasik (olay) hikâyesinden alın.
mış bir parça olabilir?
A) Efendim, tütün tabakasını ortada unutmaya gelmiyor; in-
safsız herif, tütünün ne kadar saçak yeri varsa içti, tozlar
bana kaldı. Çok otlakçı gördüm ama böylesine hiç rast-
gelmedimdi. Bizim rahmetli Ilhâmi de otlakçı idi ama hiç
olmazsa bir inceliği vardı, adamı eğlendirirdi.
B) Günlerden pazartesi. Yine vapurun alt kamarasındayım.
Yine hava karlı, yine İstanbul çirkin. Hele yağmurlu günle-
rinde... Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek... Bir insanı
sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sev-
mekle bitiyor.
C) Sanıyorduk ki, önümüzde hayat... Her gün bir başka uy-
kuya yatıp bir başka rüya göreceğiz... Birbirimizi liseden
beri bırakmayan dört arkadaş, evlenmiştik ve aynı mahal-
lede oturuyorduk... Çevremizde her şey aynı idi. Bazen iki
arkadaş bir araya geldiğimizde okuldaki eski günlerimizi
konuşurduk...
D) Sonradan deli olduğuna karar verilen bir adam plâjın ay-
nasını kırdı. Bu, insanı yemyeşil gösteren, altının sırı dö-
külmüş, camlaşmış aynanın, insanları çirkin göstermesine
içerledi, diye tefsir ettiler. Hayır ondan değil, evvelce ayna-
ci imiş. İtalya'dan ayna ithal edermiş, sonra iflâs etmiş, az
buçuk oynatmış, ayna görünce kırmamazlık edemezmiş
diye uydurdular. İşin aslını bir ben biliyorum, bir de ayna.
E) Tatil günleri bizim evin bahçesine, bütün komşu çocukları
toplanırdı. Akşama kadar birlikte oynardık. Arkamızdaki
evlerin sahibi Hacı Budakların benim kadar bir çocukları
vardı ki, en çok adı hoşuma giderdi: Mistik.
2.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
Aşağıdakilerden hangisi klasik (olay) hikâyesinden alın. mış bir parça olabilir? A) Efendim, tütün tabakasını ortada unutmaya gelmiyor; in- safsız herif, tütünün ne kadar saçak yeri varsa içti, tozlar bana kaldı. Çok otlakçı gördüm ama böylesine hiç rast- gelmedimdi. Bizim rahmetli Ilhâmi de otlakçı idi ama hiç olmazsa bir inceliği vardı, adamı eğlendirirdi. B) Günlerden pazartesi. Yine vapurun alt kamarasındayım. Yine hava karlı, yine İstanbul çirkin. Hele yağmurlu günle- rinde... Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek... Bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sev- mekle bitiyor. C) Sanıyorduk ki, önümüzde hayat... Her gün bir başka uy- kuya yatıp bir başka rüya göreceğiz... Birbirimizi liseden beri bırakmayan dört arkadaş, evlenmiştik ve aynı mahal- lede oturuyorduk... Çevremizde her şey aynı idi. Bazen iki arkadaş bir araya geldiğimizde okuldaki eski günlerimizi konuşurduk... D) Sonradan deli olduğuna karar verilen bir adam plâjın ay- nasını kırdı. Bu, insanı yemyeşil gösteren, altının sırı dö- külmüş, camlaşmış aynanın, insanları çirkin göstermesine içerledi, diye tefsir ettiler. Hayır ondan değil, evvelce ayna- ci imiş. İtalya'dan ayna ithal edermiş, sonra iflâs etmiş, az buçuk oynatmış, ayna görünce kırmamazlık edemezmiş diye uydurdular. İşin aslını bir ben biliyorum, bir de ayna. E) Tatil günleri bizim evin bahçesine, bütün komşu çocukları toplanırdı. Akşama kadar birlikte oynardık. Arkamızdaki evlerin sahibi Hacı Budakların benim kadar bir çocukları vardı ki, en çok adı hoşuma giderdi: Mistik. 2.
Serim, düğüm, çözüm planına uyulmaz. (Modern hikâye)
II.
Çevre tasvirine yer verilir; bir tezi, bir düşüncesi vardır.
(Olay hikâyesi)
III. Bu tür öykülerde okuyucuda merak ve heyecan uyandır-
mak amaçlanır. (Olay hikâyesi)
IV. Bir olayı değil günlük yaşamın herhangi bir kesitini ele alıp
anlatan öykülerdir. (Durum hikâyesi)
V. Hikâyede bir tür olarak 1920'lerde ilk defa Batı'da görülen
bu anlayışın en güçlü temsilcisi Franz Kafka'dır. Bizdeki ilk
temsilcisi Haldun Taner'dir. (Modern hikâye)
Yukarıdakilerin hangisinde ayraç içindeki kavram verilen
cümle ile uyuşmamaktadır?
A) I.
B) II.
C) III.
D) IV.
E) V.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
Serim, düğüm, çözüm planına uyulmaz. (Modern hikâye) II. Çevre tasvirine yer verilir; bir tezi, bir düşüncesi vardır. (Olay hikâyesi) III. Bu tür öykülerde okuyucuda merak ve heyecan uyandır- mak amaçlanır. (Olay hikâyesi) IV. Bir olayı değil günlük yaşamın herhangi bir kesitini ele alıp anlatan öykülerdir. (Durum hikâyesi) V. Hikâyede bir tür olarak 1920'lerde ilk defa Batı'da görülen bu anlayışın en güçlü temsilcisi Franz Kafka'dır. Bizdeki ilk temsilcisi Haldun Taner'dir. (Modern hikâye) Yukarıdakilerin hangisinde ayraç içindeki kavram verilen cümle ile uyuşmamaktadır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
IKLERI
7. 1. Ağustos. Cuma günü. Sicil Müdürü Cavit Bey, yemekten
sonra minderin üstüne uzanmış, uyumak istiyor. Ama
karasinekler rahat bırakmıyorlar. Köylülerin, duvar dip-
lerine uzanıp, yüzlerine birer mendil örterek mışıl mışıl
uyudukları gözünün önüne geldi. İmrendi. Uzandı.
II. Kara pala bıyıklı, sırmalı esvabının üzerine demir, çelik
zırhlar giymiş, iri bir adamın karşısında durdu.
Sen Kara Memiş misin?
Evet, dedi.
Aç bakayım sağ kolunu!
İhtiyar, kaftanının altından kolunu çıkardı. Sıvadı. Bey'e
uzattı. Pazısında haç şeklinde derin bir yara izi vardı.
Bu yarayı, gecesi altı ay süren bir adadan karısını ka-
çınırken almıştı. Bey, ellerine sarıldı. Öpmeye başladı.
Ben, senin oğlunum, dedi.
Bu metinlerle ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenebilir?
A) İkisinde de diyalog tekniğine yer verilmiştir.
B) İkisi de anlatmaya dayalı metin parçasıdır.
C) İkisinde de zaman ve mekân unsurları belirgindir.
D) ikisinde de kahraman bakış açısı kullanılmıştır.
E) İkisi de bir metnin çözüm bölümünden alınmıştır.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
IKLERI 7. 1. Ağustos. Cuma günü. Sicil Müdürü Cavit Bey, yemekten sonra minderin üstüne uzanmış, uyumak istiyor. Ama karasinekler rahat bırakmıyorlar. Köylülerin, duvar dip- lerine uzanıp, yüzlerine birer mendil örterek mışıl mışıl uyudukları gözünün önüne geldi. İmrendi. Uzandı. II. Kara pala bıyıklı, sırmalı esvabının üzerine demir, çelik zırhlar giymiş, iri bir adamın karşısında durdu. Sen Kara Memiş misin? Evet, dedi. Aç bakayım sağ kolunu! İhtiyar, kaftanının altından kolunu çıkardı. Sıvadı. Bey'e uzattı. Pazısında haç şeklinde derin bir yara izi vardı. Bu yarayı, gecesi altı ay süren bir adadan karısını ka- çınırken almıştı. Bey, ellerine sarıldı. Öpmeye başladı. Ben, senin oğlunum, dedi. Bu metinlerle ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenebilir? A) İkisinde de diyalog tekniğine yer verilmiştir. B) İkisi de anlatmaya dayalı metin parçasıdır. C) İkisinde de zaman ve mekân unsurları belirgindir. D) ikisinde de kahraman bakış açısı kullanılmıştır. E) İkisi de bir metnin çözüm bölümünden alınmıştır.
3.
I. Maupassant tarzı hikâyeler yazma
II. Ruhsal çözümlemelere fazla yer verme
III. Mizahi unsurlardan yararlanma ✔
IV. Yeni Lisan hareketini başlatma
V. Şiir ve deneme türlerinde de eser verme
Yukarıdaki numaralanmış özelliklerden hangileri
Ömer Seyfettin ve Refik Halit Karay için ortaktır?
A) I ve f
B) I ve III
D) II ve III
-
C) I ve V
E) III ve IV
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
3. I. Maupassant tarzı hikâyeler yazma II. Ruhsal çözümlemelere fazla yer verme III. Mizahi unsurlardan yararlanma ✔ IV. Yeni Lisan hareketini başlatma V. Şiir ve deneme türlerinde de eser verme Yukarıdaki numaralanmış özelliklerden hangileri Ömer Seyfettin ve Refik Halit Karay için ortaktır? A) I ve f B) I ve III D) II ve III - C) I ve V E) III ve IV
kâye / Test 3
me
bu
yla
suz
ada
miz
Ömer Seyfettin'in hikâyeciliği ile ilgili olarak aşağı-
da verilenlerin hangisi yanlıştır?
A) Hikâyelerinin çoğu gerilim yüklüdür ve genellikle
şaşutici bir sonla bitmiştir.
B) Anlatımını, Türkçenin şivelerinden aldığı kelimelerle
zenginleştirmiştir.
C) Söz oyunlarına girmeden kısa ve dolambaçsız cüm-
leler kullanmış, genellikle kuşaklar arası çatışmaları
anlatmıştır.
D) Yalın bir Türkçeyle halkın dilini ve konuşma biçimle-
rini kullanmış, genellikle kuşaklar arası çatışmaları
anlatmıştır.
E) Eserlerinj, olay hikâyeciliği geleneğine uygun yaz-
mıştır.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
kâye / Test 3 me bu yla suz ada miz Ömer Seyfettin'in hikâyeciliği ile ilgili olarak aşağı- da verilenlerin hangisi yanlıştır? A) Hikâyelerinin çoğu gerilim yüklüdür ve genellikle şaşutici bir sonla bitmiştir. B) Anlatımını, Türkçenin şivelerinden aldığı kelimelerle zenginleştirmiştir. C) Söz oyunlarına girmeden kısa ve dolambaçsız cüm- leler kullanmış, genellikle kuşaklar arası çatışmaları anlatmıştır. D) Yalın bir Türkçeyle halkın dilini ve konuşma biçimle- rini kullanmış, genellikle kuşaklar arası çatışmaları anlatmıştır. E) Eserlerinj, olay hikâyeciliği geleneğine uygun yaz- mıştır.
ar bu roman-
ğın özellikle-
di Tanzimat
rin çocukları
Ima modası-
jel'i alır. Çok
olan Anjel,
rkeği baştan
alıkla üçünü
a kıskançlık
ya çıkar.
8.
E) Olayların, karşıtların çatışması uzel
ması
Aşağıdaki eserlerinden hangisinin türü ötekilerden
farklıdır?
A) Son Emel
B) Hayat-ı Muhayyel
C) Haristan ve Gülistan
D) Nadide
E) Kadın Pençesi
bütün duygu
11. Yazar,
Prf Yayınları
romanında
kaderci bir anlayışla
kötü olarak bilinen =
Kendinden yaşça
evlenmeyi kabul et
aslında: Annesind
mak... Ancak kad
sebep olur
====
Bu parçada bog
gisi getirilmelic
A) Matve Siya
C) Bir Ölünün
12.
Lise Türkçe
Hikâye ve Yapı Unsurları
ar bu roman- ğın özellikle- di Tanzimat rin çocukları Ima modası- jel'i alır. Çok olan Anjel, rkeği baştan alıkla üçünü a kıskançlık ya çıkar. 8. E) Olayların, karşıtların çatışması uzel ması Aşağıdaki eserlerinden hangisinin türü ötekilerden farklıdır? A) Son Emel B) Hayat-ı Muhayyel C) Haristan ve Gülistan D) Nadide E) Kadın Pençesi bütün duygu 11. Yazar, Prf Yayınları romanında kaderci bir anlayışla kötü olarak bilinen = Kendinden yaşça evlenmeyi kabul et aslında: Annesind mak... Ancak kad sebep olur ==== Bu parçada bog gisi getirilmelic A) Matve Siya C) Bir Ölünün 12.